Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde ev sahipliğini yaptığı, pek çok ülkeden devlet ve hükûmet başkanlarının eşleri ile özel temsilcilerin katılımıyla düzenlenen “Filistin İçin Tek Yürek” temalı zirvede konuklara hitap etti.
Bugün, bütün öğrencileri şehit olduğu için öğrenim yılının resmen sona erdiğini açıklayan Gazze Eğitim Bakanlığı’nı konuşmak için buluşmadıklarını belirten Emine Erdoğan, “Kardeşlerini ‘Korkmayın, birazdan öleceğiz’ sözleriyle teselli eden, tabuttan daha güvenli bir yer bilmeyen çocuklar için de çok geç bugün. ‘Büyüyünce ne olacaksın?’ sorusuna, ‘Filistinli çocuklar büyüyemeyiz ki’ diyen o yavrular için de geç kaldık. Oyunları bombalardan kaçmak, sedyeyle yaralı taşımak, enkaz kazmak ve şehitlik olan çocukları anmak için toplanmadık bugün. Bugün buradayız, çünkü biz amasız ve niyesiz bir ateşkes talep ediyoruz” diye konuştu.
Emine Erdoğan, tarihte yaşatılan korkunç mağduriyet üzerinden kendine uluslararası meşruiyet alanı açmış bir devleti, ona karşı duyulan suçluluk psikolojisi içinde on yıllardır, göz göre göre şımartan uluslararası sistemin son 40 gündür nasıl bir canavara dönüştüğüne şahit olduklarını dile getirdi.
“Her şey aklıma gelirdi de bir gün savaşlarda kimliği belirlenemeyen askerler için kullanılan ‘meçhul asker’ kavramını çocuklar için kullanacağımızı düşünmezdim” ifadesini kullanan Emine Erdoğan, şunları söyledi: “El-Şifa Hastanesi’nde çalışan doktorun, ‘En zor şeyin, ölmüş küçük bir bebeğin vücuduna meçhul bebek yazmak’ olduğunu söylemesi, Gazzeli çocukların içinde bulunduğu dehşeti özetliyor. Gazze bugün artık, meçhul çocuklar şehri. Bir anne, bir kadın, bir insan olarak böyle kirli bir mirası hesabı görülmeden sonraki nesillere devretmeyi reddediyorum. İsrail devletinin ilgili bütün mensuplarının, işledikleri tüm savaş suçları sebebiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmalarını talep ediyorum. Filistin’de bugün yaşanan post-modern holokostun, bir kendini savunma hakkının tezahürü olduğunu iddia edenlerin de aynı şekilde sorumlu tutulması gerektiğine inanıyorum. Artık kimse bu komik retoriklerle dünyanın vicdanlı insanlarını aptal yerine koymasın.”
“YAKIN GEÇMİŞTE YAHUDİLERİ YOK ETMEK İSTEYEN ZALİMLİK İLE AYNI YERDE ANILACAKSINIZ”
Neredeyse bir asırdır Filistin halkına reva görülen ırkçı uygulamaları, sistematik hırsızlığı ve işgal planlarını, artık bütün dünyanın apaçık bir şekilde gördüğüne işaret eden Emine Erdoğan, doğuda ve batıdaki tüm devletler değilse de bütün halkların artık Filistin’in haklı davasının müdafisi olduğunu belirtti.
Emine Erdoğan, “Sözde hümanist değerlerin taşıyıcısı olduğunu iddia eden tırnak içinde ‘medeni dünyanın’ 40 gündür içine düştüğü acziyetten, izlediği ikiyüzlü siyasetten, kendi halkları gibi biz de büyük bir utanç duyuyoruz. Kimse ilk taşı atamıyor, çünkü çoğunun bu suçta tarihi bir payı var. Bugün yaşanan etnik temizliği, yaratıcının buyruğu olarak savunanlara sesleniyorum. Allah, hiçbir çocuğun öldürülmesine izin vermez. Yaratıcıya böyle korkunç bir iftirayı, ne cüretle atarsınız? Bir Müslüman olarak bunu şiddetle reddediyorum. Çünkü bizim inandığımız Allah, rahmandır, rahimdir. İlahi azabı hak etmiş şehirlerde bile en azından 10 masum bulunur diyen, o masum canlar için azabın gelmemesini dileyen, kendisini o canlar için feda etmeye hazır, tüm insanlığı manevi çocukları kabul eden, ortak atamız Hazreti İbrahim Aleyhisselamın karşısına hangi yüzle çıkacaksınız? Merak ediyorum, 4 binden fazla çocuğu, kendi sapkın ideolojiniz uğruna katlettiğinizi, Hazreti İbrahim’e nasıl açıklayacaksınız?” ifadelerini kullandı.
“HİÇBİR İDEOLOJİ, HİÇBİR SİYASİ MENFAAT MASUM BİR İNSANIN CANINDAN DAHA DEĞERLİ DEĞİLDİR”
Hazreti İbrahim ve diğer peygamberler başta olmak üzere bütün iyilik önderlerinin, kendilerini adadıkları barış ve selamet yolunu izledikleri için bugün burada olduklarını dile getiren Emine Erdoğan, Aliya İzzetbegoviç’in işaret ettiği gibi şiddet sarmalını oluşturan bir intikamın değil, herkes için adil ve sürdürülebilir bir barışın peşinden gittiklerinin altını çizdi.
Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hiçbir ideoloji, hiçbir siyasi menfaat, hiçbir ekonomik kazanç, masum bir insanın canından daha değerli değildir. Siyonist çarkın gerçeklikten kopuk, adaletten uzak planlarını işletmek için çocukları, adeta harcanacak bir yakıt gibi gören bu narsisizmine, insanlığın yenik düşürülmesini reddediyorum. Yaptıklarınızla dünyada iyiye, güzele, doğruya dair ne varsa hepsini incitiyorsunuz. Öldürdüğünüz kardeşlerinizin kanı topraktan sesleniyor, duyuyor musunuz? Hiçbir ilahi ahit, hiçbir meşru siyasi ideoloji zulmü kapsamaz. Yeryüzünde katliam, işgal ve hırsızlık yapanları, inançların yaşanmasını engelleyenleri nasıl bir son beklediğini tarih sayısız örnekle gösteriyor. Tarihin vicdanı, hiçbir dönemde zalimin yanında olmamıştır. Bugün bu zulmü gerçekleştirenler bilsinler ki onların isimleri, kıskançlığı ve hırsı yüzünden kardeşinin canına kıyan Kabil’in, çocukları katleden Nemrud’un, yüzlerce yeni doğanı öldüren Firavun’un yanında anılacak. Yakın geçmişte Yahudileri yok etmek isteyen zalimlik ile aynı yerde anılacaksınız.”
İkinci Dünya Savaşı’nda, 13 yaşında Yahudi bir kız çocuğu olan Anne Frank’in yaşadığı zulmü günlüklerine aktarırken kullandığı ifadelerin neredeyse aynılarını bugün Gazze’de evi yıkılan ve güneye kaçmak zorunda kalan Bisan Owda’nın videolarında izlediklerini aktaran Emine Erdoğan, “İsrailli bir bakan, Gazze’ye atom bombası atmayı seçeneklerden birisi olarak değerlendirirken sesini dahi çıkarmayanlar, Hiroşima’nın kızı Sadako ile Filistin’in çocukları arasında ne fark görüyorlar, merak ediyorum. Dün ‘Çocukları küçük kurşunla öldürürler, değil mi anne?’ diye soran Bosnalı çocuğu kurtaramamanın ağırlığını taşıyan küresel vicdan, bugün Gazzeli çocukların üstüne yağan füzeleri durdurmak için daha neyi bekliyor? Yerin üstü bir cehenneme, yerin altı bir çocuk nekropolüne çevrilmişken, orada vaat edilen herhangi bir geleceğin neşet etmesi mümkün değildir. Böylesi bir yıkımın üstüne bina edilmiş bir düzende kim kendini gerçekten güvende hissedebilir?” diye konuştu.
“İNSAN TANIMI, SADECE BATI’NIN BELİRLEDİĞİ SINIRLAR İÇİNDEKİLERİ Mİ KAPSIYOR?”
Emine Erdoğan, İsrail’e ve Birleşmiş Milletler’in daimi beş üyesine şu sözlerle seslendi: “Buradan, İsrail devletine ve dünyada barış ve düzeni tesis etmekle mükellef Birleşmiş Milletler’in daimi beş üyesine sormak istiyorum, bu vahşeti durdurmak için hangi kritik ölüm eşiğini bekliyorsunuz? Vicdanları sağır eden sessizlikteki uluslararası topluma sormak istiyorum. 40 gündür devam eden bu utanç döneminden sonra hangi hakla dünyada barışı ve adaleti, insanlığın evrensel değerlerini savunacaksınız? Charlie Hebdo’da, ölenlerin hukukunu korumak için sıraya giren, o fotoğraf karesinde büyük bir şevkle boy gösteren dünya liderlerinin, Gazzeli masumlar karşısında büründüğü sessizlikten hangi anlamı çıkarmamız gerekiyor? İnsan Hakları Beyannamesi’nde ve uluslararası birçok sözleşmede, hakları koruma altına alınmış insan tanımı, sadece Batı’nın belirlediği sınırlar içindekileri mi kapsıyor?”
Emine Erdoğan, “Bir canı diğerinden ayıran, kendisinden olmayan herkesi ve her şeyi değersizleştiren bu karanlığa asla teslim olmayacağız. Dili, dini, ırkı, rengi ne olursa olsun insanı merhametle kucaklayan, özü itibarıyla değerli gören bir küresel anlayışı savunacağız. Masumu, mülteciyi, kadını ve çocuğu, velhasıl insanı geldiği yere göre değerlendiren ayrımcı zihniyetin ilelebet karşısında duracağız” mesajını verdi.
Bugün tanık oldukları şeyin bir savaş değil, sadece en güçlü ve zalim olanın hayatta kaldığı, öteki hayatların kolayca harcanabildiği bir dünya düzenini kabul ettirme çabası, ezelden gelip ebede sürecek olan iyinin, güzelin, hakikatin batıl ile kavgası olduğuna işaret eden Emine Erdoğan, şöyle devam etti: “İşte bu sebeple bütün devlet başkanı eşlerini, Gazze’de öldürülenlerin, kitlesel bir kıyım sürerken sesleri bastırılmak ve susturulmak istenenlerin sesi olmaya davet ediyorum. Gazzeli ve uluslararası basın mensupları, sağlıkçılar, insani yardım çalışanları; onları korumakla mükellef uluslararası toplum başarısız olurken, canları pahasına insanlık için adeta bir nöbetteyken, biz de ateşkes ilan edilene dek onlar için bulunduğumuz her yerde elimizdeki tüm imkân ve araçlarla nöbet tutalım. Yeni kamusal alan hâline gelen sosyal medyada hep birlikte nöbet hâlinde derhal ateşkes, barış ve insani yardım çağrımızı sürdürelim. Her birimizin ayrı ayrı güçlü, bir araya gelince ise çok daha güçlü bir sesimiz var. Sözlerimizi, onlar için ve dünya için hemen şimdi ateşkes için birleştirelim. Gelin bu buluşmayı, sözden eyleme taşıyarak Filistin’de barış için bir inisiyatif hâline getirelim.
Çünkü ateşkes, öncelikli hedefimiz olsa da nihai hedef değil. Bütün dünyayı, aynı sesle Filistin’de ve İsrail’de kalıcı barışın sağlanması için çabalarımızı birleştirmeye çağıralım. Filistinli çocuklara ve gençlere, ölmek ya da öldürülmek dışında insan onuruna yakışır bir gelecek borçluyuz. İşte bu yüzden başkenti Doğu Kudüs olan, toprak bütünlüğü korunmuş, tam bağımsız bir Filistin devletini kapsayan iki devletli çözümün vaat ettiği gecikmiş barışı tesis etmenin artık tam vakti. Bölgenin ve hatta dünyanın barış ve huzuru için Filistin’deki haksız işgal sona ermeli ve İsrail gasp ettiği toprakları sahibine, Filistinlilere geri vermelidir. Gazze, çocuklarına aydınlık bir gelecek sunabilecek şekilde, yıkıntıları arasından yeniden inşa edilmelidir. Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşlar bünyesinde, İsrail’in yıktığı okulları, parkları, hastaneleri yeniden inşa etmek üzere şimdiden bir fon kurulmalıdır.”
Emine Erdoğan, bugün burada bulunarak ve video mesaj göndererek Filistin için tek ses, tek yürek olma çağrısına amasız, şartsız destek veren konuklara teşekkür ederek, bu salonda, barış ve kardeşlik adına söylenecek her sözün birbirine karışıp dünyada ve en çok da karar vericiler nezdinde anlamlı bir akis bulacağını umut ettiğini söyledi.
“Lütfen unutmayın, bugün Filistin’i yıkıntılar, kan, gözyaşı ve dumanlar arasında görüyor olabiliriz ama bu karanlık resmin ötesinde, bizim bir Filistin hayalimiz var” diyen Erdoğan, “Gazze’nin sahillerinde dini, etnik kökeni fark etmeksizin Filistinli çocukların el ele, kardeşçe koşturduğu bir hayal. Limon ağaçlarının çiçek açtığı, güneşin zeytin dallarındaki meyvelere vurduğu, babaların korkusuzca evlatlarıyla buluştuğu, annelerin çocuklarını öpüp mezara değil yatağına koyduğu bir Filistin. Bu Filistin hayali bizim ellerimizde, vereceğimiz sözlerimizde, bugünkü eylemlerimizde. Etrafımızı saran karanlıkta, vicdanlarınızla insanlığa ışık olmaya niyetli sizler, iyi ki varsınız” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.
Zirveye; Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin annesi Şeyha Moza binti Nasır, Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall’ın eşi Marieme Faye Sall, Malezya Kraliçesi Tunku Azizah Aminah Maimunah Iskandariah, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in eşi Ziroat Mirziyoyeva, Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Denis Sassou N’Guesso’nun eşi Antoinette Sassou N’Guesso, Bangladeş Cumhurbaşkanı Muhammed Şahabuddin Çuppu’un eşi Rebeka Sultana, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Hırvat üyesi Zeljko Komsic’in eşi Sabina Komsic, Lübnan Başbakanı Necip Mikati’nin eşi May Mikati, İskoçya Bölgesel Başbakanı Hamza Yusuf’un eşi Nadia El-Nakla, Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nın eşi eşi Amina Ali Muhammed El-Shavush El-Dilawi, Filistin Özel Temsilcisi Ferial Kamel Abdalrahman Salem, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid en-Nehyan’ın eşi Sheikha Alyazia bint Saif Al Nahyan, Mısır Planlama ve Ekonomik Kalkınma Bakanı Dr. Hala Elsaid ve Türkmenistanlı Diplomat Chinar Rustamova katıldı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in eşi Mihriban Aliyeva, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’nın eşi Rosangela da Silva ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun eşi Cilia Flores de toplantıya video mesaj gönderdi.
Emine Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’ne gelen konukları kapıda tek tek karşıladı. Daha sonra Emine Erdoğan ile konuklar aile fotoğrafı çektirdi.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, 2024’ün 9 ayında ihracatın geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3,2 artışla 193 milyar dolara ulaştığını belirterek, “Böylece ilk 9 ayda mal ihracatında net 5,9 milyar dolar artış sağlandı.” dedi.
Bakan Bolat, Ticaret Bakanlığı Konferans Salonu’nda, eylül ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı.
Orta Vadeli Program’ın en önemli omurgalarından birinin dış ticarette sürdürülebilir bir dengeyi sağlamak, dış ticaret ve cari açığı düşürmek olduğunu dile getiren Bolat, bu çabalarla büyümede ihracatın payını artırarak enflasyonla mücadele programına katkı vermenin amaçlandığına dikkati çekti.
Bolat, Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 5,1 büyüdüğünü anımsatarak, bu eğilimin 2024’te de devam ettiğini söyledi.
Bu yılın ilk çeyreğinde ülkenin yüzde 5,3 büyüdüğünü kaydeden Bolat, “Bu büyümenin 2,5 puan katkısı net ihracattan gelmektedir. İkinci çeyrekte yüzde 2,5 büyüdük. Onun da 1,3 puanı net ihracatın katkısından gelmektedir. Bu sağlıklı ve istikrarlı bir büyümenin formülüdür.” diye konuştu.
“Son 14 ayında içinde 9 ay, aylık ihracat rekorları kırdık”
Bolat, eylül ayında dış ticarette dengelenmenin devam ettiğini, 2024 Ocak-Eylül verilerinin de olumlu ilerleyişi gösterdiğini ifade ederek, şu bilgileri paylaştı:
“Eylül ayında ihracatımız 22 milyar 7 milyon dolar oldu. Bu rakam geçen yılın rakamına göre yüzde 1,8’lik küçük bir azalışı ifade etmekle beraber, bunun en önemli sebebi takvim etkisi olmaktadır. Altın ihracatında yüzde 66’lık bir gerilememiz söz konusu. Altın ve enerjiyi çıkardığımızda ihracatımızdaki artış eylülde yüzde 3,3, 20,8 milyar dolara ulaşmış oldu. Son 14 ayında içinde 9 ay, aylık ihracat rekorları kırdık.”
Bolat, ithalatta da eylül ayında azalma trendini görmekten memnuniyet duyduklarının altını çizerek, şöyle devam etti:
“İhracattaki 1,8’lik küçük artışın yanında ithalatımızda da eylül ayında yüzde 1,4’lük bir azalış söz konusu oldu. Yani her kesimde de yaklaşık 400 milyon dolar civarında bir azalış söz konusu oldu. Çeyreklik trend burada çok önemli. 2024 yılı 3’üncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre ihracatta yüzde 4,4’lük artışımız var, bu 3 milyar dolarlık artışa tekabül ediyor. İthalatta da söz konusu dönemde yaklaşık 6 milyar dolarlık azalma söz konusu. Bu da yüzde 6,8’lik bir azalışa tekabül ediyor.”
“Eylülde dış ticaret açığı 5,1 milyar dolar olarak gerçekleşti”
Bakan Bolat, eylülde, dış ticaret açığının 5,1 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirterek, “Geçen yılın aynı döneminde de 5 milyar 95 milyon dolar dış ticaret açığı kaydedilmişti. Her 2 yılı kıyasladığımızda dış ticaret açığımızda çok sınırlı bir artış gerçekleşmiş.” dedi.
Dış ticaret açığının son 14 ayın 11’inde azaldığına dikkati çeken Bolat, açığın üçüncü çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre 17,4 milyar dolara gerilediğini, ihracatın ithalatı karşılama oranının ise 8,5 yüzde puan artışla yüzde 79,2 seviyesine yükseldiğini bildirdi.
Bolat, eylül ayında ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 81,1 olarak kaydedildiğini anlatarak, şu değerlendirmede bulundu:
“2024’ün 9 ayında ihracat, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3,2 artışla 193 milyar dolar oldu. Böylece ilk 9 ayda mal ihracatında net 5,9 milyar dolar artış sağlandı. Bu dönemde ithalatta ise yaklaşık yüzde 8’lik azalışla 252,9 milyar dolara geriledi. Böylece ithalatımızda da net 21,6 milyar dolarlık azalış var.”
“Dış ticaret açığı 9 ayda yüzde 31,5 azaldı”
Dış ticaret açığındaki gelişmelere de değinen Bolat, “Dış ticaret açığı yılın 9 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31,5 azalışla 87,7 milyar dolardan 60,1 milyar dolara geriledi.” ifadesini kullandı. Bolat, böylece 9 ayda dış ticaret açığının 27,6 milyar dolar azaldığını söyledi.
Bolat, 9 ayda hem enflasyon hem de dış ticaret açığında yaşanan düşüşün Türkiye’deki makroekonomik istikrar sürecine büyük katkılar yaptığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“2024’ün eylülünde yıllıklandırılmış ihracatımız yüzde 3,4 artış ile 261,6 milyar dolara ulaşmıştır. Mal ihracatında son 1 yılda 8,6 milyar dolar net artış sağlandı. İthalat düşüşündeki ana eğilim, bu yıl da devam etti. Yıllıklandırılmış ithalatımız geçen yıl 367 milyar dolar iken bu yıl 340,3 milyar dolara geriledi.” Geçen ay yıllıklandırılmış dış ticaret açığının 78,7 milyar dolara gerilediğine işaret eden Bolat, yıl sonunda bu açığın daha da düşeceğini söyledi.
Bolat, ihracatın ithalatı karşılama oranının da eylülde yüzde 76,8 olduğunu aktardı.
Hizmet ihracatının geçen yılı sonunda 106 milyar dolar olduğunu belirten Bolat, Bakanlık olarak 9 ayda hizmetler ihracatını 84 milyar dolar olarak hesapladıklarını söyledi.
Bolat, cari işlemler açığının temmuz itibarıyla 19,1 milyar dolara gerilediğine işaret ederek, “Cari açıkta yıl sonu Orta Vadeli Program tahmini 34,5 milyar dolar. Kesin olarak 20 milyar doların altında cari işlemler açığıyla yılı kapatacağız.” diye konuştu.
Sektörel bazda ihracat rakamları hakkında da bilgi veren Bolat, 9 ayda ihracatın otomotiv sektöründe yüzde 6,7, kimya sektöründe yüzde 5,7, çelik sektöründe yüzde 10,5, tekstil sektöründe yüzde 12 ve mücevher sektöründe yüzde 7,6 arttığını kaydetti.
Bolat, Avrupa Birliğine 9 ayda 80,5 milyar dolar ihracat yapıldığını belirterek, Almanya’da büyük durgunluk yaşandığını ve bu nedenle söz konusu ülkeye yapılan ihracattın 607 milyon dolar azaldığını ifade etti. Bu dönemde İngiltere, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Hollanda’nın, ihracatın en çok arttığı ülkeler olduğunu aktaran Bolat, ihracatın en fazla azaldığı ülkenin yaklaşık 6 aydır ticaret yapılmayan İsrail olduğunu, bu ülkeyi Rusya, Almaya, Fransa ve İsviçre’nin takip ettiğini söyledi.
“Mal ve hizmet ihracatını ne pahasına olursa olsun artırma hedefimiz var”
Hükümet olarak “Türkiye Yüzyılı”nı ticaret yüzyılı yapma hedefiyle yola çıktıklarını aktaran Bolat, “Mal ve hizmet ihracatını ne pahasına olursa olsun artırma hedefimiz var. Ama takdir edersiniz ki kuzeyimizde büyük bir sıcak savaş, güneyimizde bir soy kırım ve genişlemekte olan sıcak savaş var. Özelliklede Avrupa’da yaşanan büyük bir ekonomik durgunluk söz konusu. Bu olumsuzluklara rağmen ihracat için koşturan ihracatçılarımızı kutluyoruz.” diye konuştu.
Bolat, ihracatçılara yardımcı olmak üzere Eximbank kaynakları artırdıklarına dikkati çekerek, “Hazine ve Maliye Bakanlığımız ve Merkez Bankamız ile çalışıyoruz, bir kaç güne kadar Eximbank ve reeskont kredileriyle ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığımız yeni açıklamalar yapacak. Gerek miktar artırımı gerekse de maliyet düşürme noktasında çalışmalar nihayete ermek üzere.” değerlendirmesinde bulundu.
Geçmiş yıllarda yüzde 80 seviyelerinde uygulanan ihracat bedellerinin Merkez Bankasına satış yükümlülüğünün yüzde 30’a indirildiğini anımsatan Bolat, “Ayrıca, kurumlar vergisi oranı ihracatçılarımız için 5 puan aşağı çekilerek yüzde 20 seviyesine getirildi. Ayrıca, hizmet ihracatçısı şirketlerin yabancılara sundukları hizmetlerden elde ettikleri kazançlarını Türkiye’ye getirmeleri durumunda, söz konusu kazançların yüzde 80’ini vergi matrahından düşürmeleri mümkün hale getirildi.” dedi.
“İhracat için bütün imkanlarımızı seferber etmeye devam edeceğiz. İhracat için ‘asla durmak yok, çalışmaya devam’ sloganıyla hedeflerimizi gerçekleştirinceye kadar Bakanlık ve ihracatçılar ailesi olarak çalışacağız.”
“Filistin Devleti’nin tanınması büyük önem ifade ediyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile düzenledikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Barışı ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası teşkilatların etkisiz kaldığı bu ortamda Filistin Devleti’nin tanınması, daha büyük anlam ve önem ifade ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Finlandiya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yaptıkları görüşmelerde Gazze ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırganlığının da gündemlerinin odağında yer aldığını belirterek şunları söyledi: “İsrail’in katliamlarıyla ilgili tavrımızı hem Birleşmiş Milletlerde hem de bugün Meclisimizde açık yüreklilikle dile getirdim. İsrail’in hakka, hukuka aykırı işgal ve ilhak arayışına karşı tavrımız, tüm devletlerin ve uluslararası kuruluşların asli görevidir.”
“HÂLÂ BUNU YAPMAYAN ÜLKELERE FİLİSTİN DEVLETİ’Nİ TANIMA ÇAĞRIMIZI TEKRARLIYORUZ”
“Buradan bir kez daha Gazze’de acil kalıcı ateşkesin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması çağrımızı tekrarlıyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Lübnan halkının ve hükûmetinin de bu süreçte yanında olmamız gerekiyor. Güvenlik Konseyi başta olmak üzere barışı ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası teşkilatların etkisiz kaldığı bu ortamda Filistin Devleti’nin tanınması, daha büyük anlam ve önem ifade ediyor. 7 Ekim’den bu yana dokuz ülke Filistin Devleti’ni tanımıştır. Hâlâ bunu yapmayan ülkelere Filistin Devleti’ni tanıma çağrımızı tekrarlıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, “Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye ve Finlandiya öncülüğünde oluşturulan Arabuluculuk Dostları Grubu, bölgedeki çatışmaların sonlandırılabilmesi adına bir inisiyatif başlatabilir mi?” şeklindeki sorusu üzerine Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile bunları da görüştüklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, müşterek atılabilecek adımlar konusunda, her iki ülkenin de ara buluculuk noktasında ne denli başarılı olabileceğini zamanın göstereceğini ifade etti.
İsrail’in ara buluculuğa yaklaşması veya kabulünün söz konusu olmadığının görüldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Atılacak adımlarla, temennim odur ki, bakanlarımızın yapacağı ön çalışmalarla böyle bir netice alabilirsek bu netice üzerinden inşallah, bu ara buluculuk çalışmalarına devam ederiz” değerlendirmesini yaptı.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb da görüşmede Orta Doğu’da devam etmekte olan çatışmalar konusunun da ele alındığını belirterek, “İsrail’in kendisini savunma ve koruma hakkı olduğunu kabul ederken, kendi güvenliğini sağlama hakkı olduğunu kabul ederken, aynı zamanda İsrail’in uluslararası hukuka uyması gerektiğini de düşünüyoruz. Çünkü yaşanan insanlık trajedisi Gazze’de çok fazla. Şimdi de Lübnan’da aynı şeyi görmeye başladık. Dolayısıyla biz de Finlandiya olarak acil bir ateşkes çağrısında bulunduk Lübnan’da. Saldırıların durması çağrısında bulunduk. Biz de iki devletli bir çözümden yanayız. Bunu sağlayacak siyasi süreci destekliyoruz. Şu anda devam etmekte olan bu iki savaş yani hem Filistin’de hem Lübnan’da yaşananlar belki de barışla sonuçlanacak, barışçıl bir çözüme ulaşılacak ama henüz bu noktadan çok uzaktayız diyebilirim.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.