Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Gençlik Vakfı Teşkilat Buluşması’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı’nın mimarı olacağına inandığımız siz genç kardeşlerimiz için tüm imkânlarımızı seferber etmiş durumdayız. Okuyan, araştıran, sorgulayan; bilime, sanata, spora, kültüre meraklı; millî ve manevi değerlere sahip gençlerimizin hayallerini gerçekleştirmelerinin önünde hiçbir engel bırakmıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Teşkilat Buluşması’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, TÜGVA gençliğini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, milletin evinde, gazi mekânda ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirtti.
Gençlere bakınca kendi gençliğini görmenin heyecanını yaşadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aranızda kendimi daha genç hissediyor, şu sevdanızla, bizlere bu duyguları yaşattığınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Rabbim birliğinizi, beraberliğinizi, kelimelere sığmayan şu aşkımızı daim eylesin diyorum. Bu vesileyle kuruluşundan bugüne kadar TÜGVA’nın faaliyetlerinde emeği geçen herkese, tüm genç kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜGVA’nın 81 il ve 571 ilçedeki temsilcilikleriyle, 340 bini aşan üye sayısıyla, yurtları, kıraathaneleri ve gençlik merkezleriyle ülkenin gurur abidesi kuruluşlarından olduğunu söyledi.
İster ortaokul, lise, üniversite, ister iş hayatına atılmış olsun, hiçbir ayrım yapmadan tüm gençlere yönelik faaliyetler yürüten TÜGVA ile iftihar ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “TÜGVA’nın eğitim öğretim çalışmaları yanında kamplarıyla, kültür sanat ve spor faaliyetleriyle gençlerimizin hayatına dokunan hizmetlerini takdirle karşılıyorum. TÜGVA’nın en önemli başarılarından biri de yurt dışındaki çalışmalarıdır. Bir dönem sadece ülkemizin sınırları içinde faaliyet yürüten gönüllü kuruluşlarımız, artık hudutlarımızın çok ötesinde varlık gösteriyor. Afrika’dan Asya’ya, Amerika’dan Avrupa’ya ve Balkanlar’a kadar dünyanın dört bir ucunda Türk sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına, projelerine rastlıyoruz. Türkiye’nin sesini, nefesini ve yardım elini dünyanın en ücra köşelerine ulaştıran sivil toplum kuruluşlarımızı tebrik ediyorum. Yurt dışı seyahatlerimizde zaman zaman TÜGVA’lı gençlerle de buluşma, kucaklaşma, hasbihâl etme imkânı buluyoruz. Yurt içinde veya yurt dışında sizlerle bir araya her gelişimizde emin olun ülkemizin aydınlık geleceğine dair umutlarımız daha da büyüyor, Türkiye Yüzyılı’nın inşası için verdiğimiz mücadele daha da güçleniyor, daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna dair inancımız daha da artıyor. Sizlerin ufku ve hayallerinin büyüklüğü karşısında bizim de vizyonumuz genişliyor.”
Gençlerin sadakati ve samimiyetlerini gördükçe kendilerini toparladıklarını, yüklerinin ağırlığının şuuruna vardıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gençler, sizi bizim iftihar kaynağımız, birilerinin de korkulu rüyası hâline getiren işte bu özelliklerinizdir. Gençler şunu unutmayın. Dağdaki teröristlere ‘Yere izmarit atmıyorlar’ diyerek çiçek çocuk muamelesi yapan paçavraların sürekli sizi hedef almasının, sürekli size iftira atmasının, sizi lekelemeye çalışmasının sebebi de budur. Varsın onlar, sizin çalışmalarınızdan rahatsızlık duysun. Biz hayırlı hizmetlerinizde sizlere destek olmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim alanında çok önemli bir boşluğu dolduran vakfın varoluş gayesine uygun şekilde iyiyi, güzeli, hakkı, adaleti esas alan çalışmalarıyla, mücadelelerine omuz vermeyi sürdüreceğine inandığını belirtti.
“ÖNÜMÜZDEKİ BEŞ SENEYİ USTALIK DÖNEMİMİZ OLARAK GÖRÜYORUZ”
TÜGVA’lı gençlerle geçen senenin ekim ayında 5. Olağan Genel Kurulu ve 6. Gençlik Buluşması’nda birlikte olduklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 81 ilinden 25 bini aşkın gencin bir araya geldiği, “gençlik burada” sloganları eşliğinde birlik ve beraberliklerinin güçlendiği etkinlikteki kardeşlik ruhunu hâlen hatırladıklarını vurguladı.
O buluşmadaki sözleri ve ahitlerine uygun şekilde ülkedeki seçim sürecini başarıyla tamamladıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimlerinden birisi olarak kayda geçen 14 ve 28 Mayıs seçimlerini tam bir demokrasi şöleni içinde yüzde 90’ları bulan rekor katılım oranlarıyla gerçekten istisnai bir atmosferde icra ettik. Meclis’te Cumhuriyet İttifakı’nın, Cumhurbaşkanlığında da şahsımızın zaferle çıktığı seçimler, siyaset tarihimize bir dönüm noktası olarak yazıldı. Pek çok çirkinlikle karşılaştık. Sayısız iftiraya ve ithama maruz kaldık. Daha önce siyasette hiç görmediğimiz kirli pazarlıklara şahit olduk. Ne dediler? Altılı masa dediler. Ne dediler? Gerekirse 16’lı masa dediler. Ne dediler? Gerekirse 1600’lü masa dediler. Ne oldu? Ne altılı, ne 16’lı masa ne de 1600’lü masa tuttu.
Gençler şunu unutmayın. Bakın şu anda parlamentoda bu masadan bir kişi var mı? Nerede bunlar? Yok oldular. Ama kim var? Millet var millet. Terör örgütlerinin siyasete alenen müdahale ettiği sahnelerle karşılaştık. Ülkemizdeki sığınmacıların hedef gösterildiği provokasyonları gördük ama tüm bunlara rağmen her iki seçimde de aziz milletimizin teveccühüne mazhar olmayı başardık. Sizlerin şahsında bizlere destek veren tüm gençlerimize teşekkür ediyorum. Siz bize sandıkta sahip çıktınız. Biz de sizin için çalışmaya, sizlere hizmet etmeye devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecek 5 seneyi, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığındaki ustalık dönemi olarak gördüklerini ve bu dönemdeki hedeflerinin Türkiye Yüzyılı’nın inşası olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 21 yılda bunun alt yapısını kurduklarını, ulaşımdan savunmaya, üretimden sağlığa, eğitimden gençliğe her alanda Türkiye’nin eksikliklerini büyük ölçüde tamamladıklarını aktardı.
Şimdi bunu Türkiye Yüzyılı şiarıyla yeni bir safhaya taşıdıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçimlerden sonra kabinemizi bu vizyona göre oluşturduk. Bakan yardımcılarımızı ve bürokratlarımızı buna göre tayin ettik. Milletvekillerimizi ve parti yönetimimizi buna göre belirledik. Hamlelerimizi bu vizyona ulaşma hedefiyle planladık. Ne yapıyorsak Türkiye Yüzyılı’nın hayata geçirilmesi için yapıyor, tüm adımlarımızı buna göre yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
“HAYATIN HER ALANINDA GENÇLERİMİZE DESTEK OLMANIN MÜCADELESİNİ VERİYORUZ”
“Gençler milletin ümididir” derken hamaset yapmadıklarını, hakikati dile getirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençler geleceğimizin teminatıdır” diyorsak, Türkiye’nin teminatı sizler olduğu için bunu söylüyoruz. “En büyük zenginliğimiz gençlerdir” derken, popülist beklentilerle değil tüm kalbimizle inandığımız için bunu dillendiriyoruz. Sizlere baktığımızda sizlerin pırıl pırıl parıldayan şu gözlerinizde neyi görüyorsak dilimizle de onu ifade ediyoruz” değerlendirmesini yaptı.
Ne 40 yılı aşan siyasi hayatı ne de 21 yıllık iktidarları döneminde kibirle, tekebbürle yaklaşmadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençlerimize birilerinin dediği gibi ‘Tıpış tıpış gidip şunu yapacaksınız, böyle davranacaksınız’ asla demedik. İçinde debelendiği dipsiz karanlığa gençleri de çekmeye çalışan kifayetsiz muhterisler gibi olmadık. Seçim döneminde gençlerin ‘demokrat dedesi’ namıyla ortalıkta dolaşanların, iş gençlere güvenip görev vermeye gelince nasıl sırra kadem bastıklarının hepimiz şahidiyiz. Gençlerin sırtından geçinen bu tufeylilerin ne ülke gibi ne millet gibi ne de gençlerimizin meseleleri gibi bir gündemlerinin olmadığı aşikârdır. Bunların tek derdi, gayri ahlaki yollarla getirildikleri koltuklarını korumaktır. İşte gördünüz, otobüsün üzerinden koltuk atıyor, öbürü bakıyorsun koltuğu bırakmamak için yapmadık iş bırakmıyor. Bizim böyle bir derdimiz elhamdülillah yok. Biz hayatın her alanında gençlerimize alan açmanın, destek olmanın, onların dinamizmini, heyecanını, şevkini ülkenin ve milletin hayrına yönlendirmenin mücadelesini verdik, veriyoruz.”
“AİLE VE GENÇLİK BANKASI’NA DAİR KANUN TEKLİFİNİ YAKINDA MECLİSE SUNACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, derslik sayısını 343 binden 620 bine, üniversite sayısını 76’dan 208’e, yükseköğrenim yurt yatak kapasitesini 182 binden 950 bine, gençlik merkezi sayısını 9’dan 469’a, toplam spor tesisi sayısını bin 575’ten 4 bin 350’ye, araştırma ve geliştirme merkezi sayısını sıfırdan bin 298’e ve tasarım merkezi sayısını sıfırdan 326’ya, teknopark sayısını 2’den 100’e çıkartarak, daima gençlerin yanında olduklarını bildirdi.
TÜBİTAK burs programlarıyla 2023 yılında 26 bin 632 lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencisine 730 milyon lira destek aktardıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, STAR programıyla bugüne kadar 6 bin 60 öğrencinin 3 bin 200’ün üzerinde projede görev aldığı bilgisini verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bireysel Genç Girişimci Desteği ile toplam 2 bin 140 şirket kurulduğunu aktararak, örgün eğitimdeki üniversiteli gençlere vadedilen cep telefonu ve bilgisayar desteğiyle ücretsiz 10 GB’lik internet sözünü tuttuklarını söyledi. Bir diğer seçim vaatleri olan Aile ve Gençlik Bankası’nın kuruluşuna dair kanun teklifini de Cumhur İttifakı olarak yakında Meclise sunacaklarını ifade etti.
Deprem bölgesini, pilot bölge olarak belirledikleri bu banka ile depremzede gençlerin yuva kurmalarına yardımcı olacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye Yüzyılı’nın mimarı olacağına inandığımız siz genç kardeşlerimiz için tüm imkânlarımızı seferber etmiş durumdayız. Okuyan, araştıran, sorgulayan; bilime, sanata, spora, kültüre meraklı; millî ve manevi değerlere sahip gençlerimizin hayallerini gerçekleştirmelerinin önünde hiçbir engel bırakmıyoruz.
“2032 AVRUPA FUTBOL ŞAMPİYONASI’NI İTALYA İLE BERABER DÜZENLEYECEĞİZ”
Önceki hafta en sonuncusunu İzmir’de düzenlediğimiz TEKNOFEST’te ülkemiz gençliğinin nasıl büyük hedefleri olduğunu bir kez daha gördük. Hamdolsun, bir milyon 200 bine yakın genç, gelip gezdiler, ziyaret ettiler. Cumhuriyetimizin 100. yılına selam mahiyetinde İstanbul, Ankara ve İzmir’de tertiplenen festivali çoğu genç, toplam 4,6 milyon insanımız ziyaret etti. İmkân verildiğinde, bu ülkenin gençlerinin neleri başarabileceğine orada bir kez daha hep beraber şahitlik ettik.”
Bu alanda yeni bir adım daha attıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası Uzay Kongresi’nin 77’ncisine inşallah 2026’da Antalya’da ev sahipliği yapacağız. Cumhuriyet tarihî boyunca ülkemizde düzenlenecek en büyük bilimsel etkinlik olacak kongrenin sizlere yeni ufuklar açacağına inanıyorum. Spor alanında 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı Türkiye-İtalya olarak inşallah beraber düzenleyeceğiz. Her iki uluslararası etkinliğin de siz gençlere hayırlı olmasını diliyorum.”
“NEREDE BİR ZULÜM VARSA DURDURMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgenin son dönemlerde oldukça sancılı ve sıkıntılı günlerden geçtiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşında bugün itibarıyla 595. günün geride bırakıldığını belirterek, şunları kaydetti: “Neredeyse 600 gündür iki komşumuz arasında çatışmalar sürüyor. Suriye’deki kardeşlerimiz 12 yıldır barışa, huzura ve sükûnete hasret bir şekilde, bir kısmı içeride, bir kısmı başka ülkelerde ama gerçekten zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışıyor. Bir tarafta bölücü terör örgütünün saldırıları, diğer tarafta rejimin aralıksız bombardımanıyla milyonlarca mazlum hayatta kalma mücadelesi veriyor. Diğer komşumuz Irak, Amerikan işgalinden beri etnik köken ve mezhep temelli gerilimlerden kendini kurtaramadı. Yemen’den Libya’ya birçok kardeş coğrafyada maalesef istikrarsızlık, çatışma ve gerilim hâkim. Türkiye olarak tamamıyla tarihî, beşeri, coğrafi ve dini bağlarımızın olduğu bu topraklardaki hadiselerden bizler de doğrudan etkileniyoruz. Nerede bir zulüm varsa durdurmaya, nerede bir kanayan yara varsa merhem olmaya çalışıyoruz.”
Mehmet Akif Ersoy’un “Zulmü alkışlayamam” şiirinden dizeler okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de gönül coğrafyamızın tamamındaki olaylara ve gelişmelere bu zaviyeden bakıyoruz. Kim olursa olsun mazluma sahip çıkmayı, düşenin elinden tutup kaldırmayı, kanın gözyaşının ve katliamların önüne geçmeyi, doğru bildiklerimizi cesaretle haykırmayı, kimden gelirse gelsin, baskıya, tehdide boyun eğmemeyi, yani diklenmeden dik durmayı, mazlumlara, mağdurlara ve tüm insanlığa karşı öncelikli vazifemiz olarak görüyoruz. Sevgili genç kardeşlerim, asırlardır adalet ve hakkaniyetten sapmamış bir millet olarak, İsrail-Filistin geriliminde de tavrımız bu yöndedir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin üç gündür gerek bölge gerek dünya liderleriyle görüşmeler gerçekleştirdiğini hatırlatarak, “Şu an itibarıyla Gazze’de su yok, ekmek yok, gıda yok. Bütün bunlar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne ters. Nerede Batı? Herhangi bir bu noktada aldıkları tedbir var mı? O da yok” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’nın bölgeye uçak gemisi göndermesine ilişkin, “İkinci uçak gemisi de gelecek. Bay Amerika, yahu Amerika nere, Akdeniz, İsrail, Filistin nere? Ne işin var senin orada? Şimdi Amerika gibi bir ülkeye barışı tesis mi yakışır? Yoksa oraya benzinle, körükle gitmek mi yakışır? Amerika’dan beklenen nedir, bu. Ama düşünün Türkiye’ye ait Suriye’de bir SİHA’yı terörle mücadele ederken düşürecek kadar ferasetini kaybeden bir anlayış var. Biz seninle NATO’da beraber değil miyiz? NATO’da beraber olduğun Türkiye’nin SİHA’sını terörle mücadele eden bu ülkenin SİHA’sını nasıl düşürürsün? ‘Görmedim, bilmedim, farkında değilim’ Bunu nasıl söylersin?” diye konuştu.
“DEVLETLER İLE ÖRGÜTLERİ AYIRAN EN TEMEL ÖZELLİK ULUSLARARASI HUKUKA OLAN BAĞLILIKTIR”
Bölgede krizin ilk patlak verdiğinde tüm tarafları itidalle hareket etmeye çağırdıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Telefon diplomasisiyle, çatışmalara diyalog yoluyla çözüm bulmaya gayret ettik. Bugüne kadar devlet ve hükûmet başkanı seviyesinde 13 liderle telefon görüşmem oldu. Dışişleri Bakanımız bir taraftan MİT Başkanımız bir taraftan muhataplarıyla irtibata geçerek görüşmeler devam ediyor. Neler yapabiliriz? Bunun üzerinde duruyoruz. Düşünün, Mısır’ın Refah Kapısı’nı bombaladılar. Buradan insani yardım gönderme noktasında adım atalım, bunun çalışmasını yapalım dedik. Ama orayı da bombaladılar. Sayın Sisi’yle de bu konuyu görüştük. Bugün aynı şekilde Muhammed Bin Zayed ile görüştük. Katar Emiri’yle görüştük. ‘Birlikte beraber neler yapabiliriz?’ Bunları konuştuk. Atacağımız adımlar var. Bu insanlar susuz. Bu insanlar gıdasız. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde bunlara yönelik atılması gereken adımları gerektiren görevler var. Ama asla bunların böyle bir derdi yok. Onların yok ama bizim var.”
İsrail-Filistin çatışmasında sivillere yönelik hiçbir eylemi tasvip etmediklerini açık ve net bir şekilde ifade ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Hamaset peşine düşmeden tüm bölgemize sıçrama riski olan bu ateşi bir an önce söndürmenin derdinde olduk. Bugün de aynı yerde duruyoruz. Orantısız şiddetin, daha fazla şiddete, daha fazla acıya, daha fazla yıkıma, daha fazla istikrarsızlığa sebep olacağını söylüyoruz. Gazze’de yaşananlar tam olarak budur. Gazzeli kardeşlerime yönelik katliam derecesine varan saldırıların hiçbir izahı olamaz. Toplam 360 kilometrekarelik dar bir alanda yaşayan iki milyon Gazzelinin elektriğini, suyunu, akaryakıtını, gıdasını kesmek ne insanidir, ne vicdanidir, ne de bunun savaş hukukunda yeri vardır? Sene 1947 ve sene 2023, sürekli olarak İsrail buraları işgal ederek ne yaptı? Şu anda işte ufacık bir yere Filistin’i mahkûm etti. Olması gereken ne? 1967 sınırları içerisine Filistin’i kavuşturmaktır. Sonucu ne kadar can yakıcı olursa olsun hiçbir eylem böyle bir zulmü haklı kılmaz. Devletler ile örgütleri ayıran en temel özellik uluslararası hukuka ve insani değerlere olan bağlılıktır. Örgütlerden farklı olarak devletler, savaş hukukuyla insan haklarına riayet etmekle mükelleftir. Bu çizginin giderek kaybolduğunu görüyoruz.”
“BARIŞA HİZMET ETMEYEN HER ADIM SAVAŞA DESTEK VERMEK DEMEKTİR”
“İçinde binlerce askerin, uçağın, silahın olduğu uçak gemisini göndererek ne yapmak istiyorsun?” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Filistin halkına yönelik insani yardımları durdurarak ne yapmak istiyorsun? Gazze’de yaşanan insani trajediye kör ve sağır kesilerek barışa hizmet edilmeyeceği açıktır. Barışa hizmet etmeyen her adım savaşa destek vermek demektir. Biz bu çatışmaların, bu saldırıların daha fazla büyümesini ve Allah korusun bölgemize yayılmasını istemiyoruz. Bölgede söz ve etki sahibi tüm aktörleri körü körüne birilerini desteklemek yerine gerilimi düşürmek için çaba harcamaya çağırıyoruz. Türkiye olarak Gazzeli kardeşlerimize, insani yardım malzemesi ulaştırmak için de çabalarımızı yoğunlaştırdık. Duygularımızın politikalarımıza tesir etmesine fırsat vermeden inşallah bu krizi hassasiyetle, devletimizin binlerce yıllık tecrübesine yakışır basiret ve soğukkanlılıkla yöneteceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.”
Gençlere Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne teşrifleri için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, en büyük zenginliğin, istiklalin, istikbalin, ülkenin, devletin, milletin teminatının onlar olduğunu söyledi.
Demokrasinin güvencesi ve gücünün gençler olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her biriniz tek başına bir Türkiye’siniz. İnşallah Türkiye Yüzyılı’nı sizler inşa edeceksiniz. Bu ufku, bu idraki, bu özgüveni sizlerde görüyorum. Her birinizle ayrı ayrı gurur duyduğumu bir kez daha ifade ediyorum. Unutmayın, altı ay kaldı. Altı ay sonra mahalli seçimler var ve İstanbul, Ankara başta olmak üzere bütün buraları yeniden geri alarak bu millete yerel yönetimlerde hizmet nedir, bunu göstermemiz lazım” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının ardından TÜGVA gönüllüsü gençlere plaketlerini verdi.
TÜGVA Başkanı İbrahim Beşinci de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, gençliği ile spor ve siyaset hayatından fotoğraf kesitlerinin yer aldığı bir tabloyu hediye etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından düzenlenen, “Uluslararası Aile Forumu”nun gala yemeğine katıldı.
Gala yemeğinde konuşan Emine Erdoğan, Uluslararası Aile Forumu’nda katılımcılarla bir araya gelmekten büyük memnuniyet duyduğunu belirtti.
Bu anlamlı buluşmaya gösterilen yoğun ilginin son derece umut verici olduğunu kaydeden Emine Erdoğan, “İnanıyorum ki derdimiz de tasamız da ortak. Hepimiz, aileye yönelik tehditlerin fazlasıyla arttığı günümüzde onu korumak arzusundayız” diye konuştu.
Emine Erdoğan, tam da bu nedenle forumun, bu ortak gayelerini gerçekleştirmek için güçlü bir dayanışmanın ilk adımı olacağına inandığını belirterek, katılımcılara geldikleri için teşekkür etti, yurt dışından gelen misafirlere ise “Türkiye’ye hoş geldiniz, sefalar getirdiniz” dedi.
“AİLE TOPLUMUN EN TEMEL YAPITAŞIDIR”
Emine Erdoğan, insanın yaşam serüvenin ailede başladığını ifade ederek, “Hayatı ve hayata dair tüm kavramları, değerleri, duyguları ailede öğreniriz. Dolayısıyla aile, toplumun en temel yapıtaşıdır. Aynı zamanda çocukların okulu, hastaların şifahanesi, yaşlıların huzurlu limanı ve tüm mensuplarının en güvenli sığınağıdır. Bu anlamda aile, devletin de en önemli paydaşıdır. Çocuk eğitiminden, yaşlıların bakımına kadar nice sorumluluğu aile üstlenir” şeklinde konuştu.
Bu görevlerin toplumsal bir soruna dönüşmeden aile içinde yerine getirildiğini kaydeden Emine Erdoğan, şunları söyledi: “Çünkü aile birliğinin temelinde kader birliği vardır. Bunun yanında somut olmayan kültürün tüm öğeleri, gelenekler, örf ve adetler, yeni kuşaklara aile yoluyla aktarılır. Böylece medeniyet mirası korunur. Aynı şekilde, çocuklara millî kimliğin kazandırılması da ailede gerçekleşir. Nasıl ki bir çiçeği çoğaltmak için dalı suda köklendiriyorsak, aile de medeniyet mirasının köklendirildiği kadim bir sudur. Aile dimdik ayakta kalır, sağlığını, mukavemetini korursa, toplum da dirayetli olur.”
Emine Erdoğan, bu yüzden toplumların kaderinin, aile kurumunun kaderine bağlı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Fakat sizler de biliyorsunuz ki aileye yönelik küresel tehditlerin çemberi gittikçe daralıyor. Ailenin geleneksel yapısında çözülmeler meydana geliyor. Toplumlar bir erime potasına atılmaya çalışılıyor. Tüm bu girişimler ahlaki ve manevi değerlerimizi hedef almaktadır. Zira bizi bu olumsuz dış etkilere dirençli kılan millî kimliğimizdir. Bunun ötesinde aile kurumunu ifsat etmek isteyen mekanizmaların, çocuklarımızın zihinlerini fethetme peşinde olduğunun da farkındayız. Bu, bir anlamda kaleyi içten fethetmektir.”
“AİLE TÜM DÜNYADA TOPLUMLARIN ORTAK DEĞERİ, TÜM DİNLERİN KUTSALIDIR”
Emine Erdoğan, bugün uzmanların, çocukların ekran karşısında altı saatten fazla vakit geçirdiğini söylediğini kaydederek, “Her türlü zararlı ideolojiye, aile birliğini hedef alan yaşam tarzlarına ve hatta istismara açık hâldeler. Bunun faturası dünyanın her yerinde, kendi öz kültürlerine yabancılaşmış genç nesiller olarak kesiliyor” değerlendirmesini yaptı.
Teknoloji bağımlılığının yetişkinler için de yaygın bir sorun olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, şöyle devam etti: “Her yaştan insan ‘dikkat ekonomisinin’ ürünleri hâline geldi. Gerçekten üzülerek ifade ediyorum ki toplumlar gittikçe artan bir seyirle, sosyal medya mecralarına odaklı yaşamlar kuruyorlar. Bu yüzden bazı ülkelerde insanlar hayatla yeniden bağ kursun diye ‘çevrimdışı kafeler’ açılıyor. Dijital detoks yapmak isteyenler buraya gelip, bir kitaba ya da el işine konsantre olmayı yeniden öğreniyorlar. Yüz yüze sohbet etmenin tadına varıyorlar. Sanal dünyada kaybolmadan önce, hayatın ne kadar organik ve ne kadar insani olduğunu hatırlıyorlar. İşin bu boyutlara gelmiş olması gerçekten çok üzücü, değil mi? Şu inkâr edilemez bir gerçek ki şapkamızı önümüze koymamızın, aile kurumunu destekleyecek politikaları artırmamızın vakti gelmiştir. Çünkü aile tüm dünyada, toplumların ortak değeri, tüm dinlerin kutsalıdır.”
Emine Erdoğan, bu nedenle 2025 yılını “Aile Yılı” ilan ettiklerini kaydederek, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın üniversitelerden sivil topluma kadar tüm paydaşlarıyla çok yönlü çalışmalar sürdürdüğünü, evlilik yardımları, çocuk yardımları ve aileye yönelik indirimler gibi sosyal desteklerle aile birliğini güçlendirdiklerini dile getirdi.
Geçen yıl UNICEF tarafından örnek proje gösterilen “Gönül Elçileri Projesi” ile birçok çocuğun artık koruyucu ailelerinin yanında olduklarını aktaran Emine Erdoğan, “2002’de koruyucu aile yanındaki çocuk sayısı 515 iken, bugün 10 bin 617 çocuğumuz sıcak yuvalarda, şefkatli kucaklarda büyüyorlar” dedi.
Emine Erdoğan, fakat aynı şeyi savaş bölgelerindeki çocuklar için söyleyemediklerini ifade ederek, “7 Ekim 2023’ten beri Filistin’de tüm fertleriyle 2 bini aşkın aile yok oldu. Onlardan geriye, yardım çağrılarını duymayan dünyaya gülümsedikleri fotoğrafları kaldı. Yalnızca bir ferdi hayatta kalan Filistinli aile sayısı ise 5 bin civarında. Aile birliğinin önemine binaen toplandığımız bu anlamlı forum aracılığıyla, bu gerçeğin uluslararası toplumda yankı bulmasını diliyorum. Unutmayalım ki ailenin korunması evrensel bir haktır” diye konuştu.
“TÜRK KÜLTÜRÜNÜN RUHU, NESİLLERİN BİR ARADA OLDUĞU GENİŞ AİLELERDİR”
Ailenin Türk toplumundaki yerinin son derece müstesna olduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk kültürünün ruhu, nesillerin bir arada olduğu geniş ailelerdir. Dinimize göre de aile, tüm faziletlerin öğrenildiği ilk adrestir. İnsanın yeryüzündeki cennetidir. Ailenin temeli muhabbet ve merhamet, amacı ise sekinettir. Aile büyüklerimize karşı sorumluluklarımızı hürmetle yerine getirmek, bizim dinimizde kulluk görevi sayılır. Kişinin ailesinin rızkı için çalışması ibadet hükmüne geçer. Ne mutlu ki toplum olarak ailemizin bu karakterini ve kutsal konumunu hâlâ canlı tutabiliyoruz. Şahsen istisnasız herkesin, aile olmanın manevi lezzetine ve insana kattığı huzura çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.”
Emine Erdoğan, Harvard Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre, insan mutluluğunun sırrının güçlü ve sürdürülebilir ilişkiler kurabilmesinde saklı olduğunu belirterek, güçlü aile bağlarının beraberinde yaşam doyumunu ve iyi olma hâlini getirdiğini söyledi.
Okulda ve işte başarı, psikolojik direnç, kendini güvende hissetme ve tamamlanmış bir anlam arayışının da güçlü bir aileyle mümkün olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, “O nedenle aile kurumunun yaşatılmasının en etkili formülünün, geleneklere sahip çıkmak olduğu inancındayım” dedi.
Emine Erdoğan, sofra başında toplanmaktan, birlikte kaliteli zaman geçirmekten ve akraba ziyaretlerinden geri durulmaması gerektiğini kaydederek, “Evlenme yaşını ileri atan bahanelere ve felaket kehanetleriyle doğum sayılarının geriletilmesine geçit vermemeliyiz. Yaşlı ve yalnızlaştırılmış bir dünya insanlığın kaderi olmamalıdır. El ele vererek güçlü ve müşterek bir söylemle, aileyi dünyada yeniden hak ettiği saygın konuma yükseltebiliriz. Aile hususunda sizlerle gönül birliğimiz olduğunu biliyor, iş birliğine de açık olduğumuzu belirtmek istiyorum” değerlendirmesinde bulundu.
15 ÜLKE TEMSİLCİSİ “KÜRESEL SIFIR ATIK İYİ NİYET BEYANI”NI İMZALADI
Programda, 15 ülke temsilcisi 2023’te BM 78. Genel Kurulu’nda küresel imzaya açılan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk imzacısı olduğu “Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı”na imza attı.
Beyanı, ülkeleri adına, Filistin Sosyal Kalkınma Bakanı Samah Hamad, Nijerya Kadın İşleri Bakanı Imaan Sulaiman Ibrahim, Senegal Aile ve Dayanışma Bakanı Maimouna Dieye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, Kırgızistan Çalışma, Sosyal Koruma ve Göç Bakanı Ravshanbek Sabırov, Malezya Kadın, Aile ve Toplum Geliştirme Bakanı Nancy Shukrı, Karadağ Sosyal Refah, Aile Bakımı ve Demografi Bakanı Damir Gutic, Gine Kadın, Çocuk ve Korunmasız Kişilerin Güçlendirilmesi Bakanı Charlotte Daffe Toure, Kongo Cumhuriyeti Sosyal İşler, Dayanışma ve İnsani Yardım Bakanı Irene Marie Cecile Mboukou Kimbatsa Nee Goma, Sırbistan Cumhuriyeti Kadın-Erkek Eşitliği, Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ile Kadınların Ekonomik ve Siyasi Güçlenmesinden Sorumlu Bakan Tatjana Macura, Özbekistan Başbakan Yardımcısı Zulayho Mahkamova, Kazakistan Çalışma ve Halkın Sosyal Koruması Bakan Yardımcısı Olzhas Seitbattalovich Anafin, Endonezya Nüfus ve Aile Kalkınması Bakan Yardımcısı Ukik Kusuma, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk İşleri Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova ve Moğolistan Aile, Çalışma ve Sosyal Koruma Bakanlığı Müsteşarı Munkhzul Lkhagvasuren imzaladı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, günün anısına Emine Erdoğan’a aile ağacının resmedildiği tablo hediye takdim etti.
Emine Erdoğan, programa katılan medya temsilcileriyle bir süre sohbet ettikten sonra fotoğraf çektirdi.
Emine Erdoğan, sosyal medya hesabından foruma ve gala yemeğine ilişkin paylaşımda da bulundu.
Emine Erdoğan, paylaşımında; “Aile, insanlığın en eski, en kadim ve en kıymetli hazinesidir. Nesillerin devamı, toplumların huzuru ve insanlığın umudu, sağlıklı ve güçlü aile yapılarıyla mümkündür. Bu inançla, Uluslararası Aile Forumu’nun gala gecesinde, dünyanın farklı köşelerinden gelen kıymetli bakanlar ve uluslararası kuruluşların temsilcileriyle bir araya gelmekten memnuniyet duydum” ifadelerini kullandı.
Forumda, geleceğin güçlü toplumlarını inşa etmek için aile kurumunun karşı karşıya olduğu meydan okumaları ele aldıklarını ve çözüm yollarını birlikte düşündüklerini vurgulayan Emine Erdoğan, şöyle devam etti: “Öyle ki fikir ve tecrübe paylaşımının, aileyi koruma, gelecek nesillere sağlıklı bir toplum bırakma yolunda hayati olduğu bir gerçek. Zira aileyi yaşatmak, dünyayı yaşatmaktır. Ülkemizin öncülüğünde gerçekleşen önemli forumun, aileyi merkeze alan daha adil, daha sürdürülebilir bir gelecek için güçlü bir adım olduğuna yürekten inanıyorum. Ortak değerler etrafında birleştiğimiz bu anlamlı buluşma vesilesiyle de Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı’nı imzalayarak, yalnızca aileyi değil, dünyamızı da koruma iradesi sergileyen tüm kıymetli katılımcılara en içten teşekkürlerimi sunuyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Gayriresmî Zirvesi vesilesiyle bulunduğu Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı Gayriresmî Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Geçmişte Kıbrıs’ta, Karabağ’da, Bosna’da ve bugün de Gazze’de yaşanan trajediler bizlere sınırlarımızın ötesini de düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Gayriresmî Zirvesi’nde bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, zirve vesilesiyle derin dostluk ilişkilerine sahip olunan Macaristan’ı ziyaret etmekten memnuniyet duyduğunu söyledi.
Macaristan Başbakanı Victor Orban’a nazik ev sahipliğinden dolayı teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, TDT’nin dönem başkanlığını üstlenen Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’a başarılarının devamını diledi.
TDT’nin ilk defa bir zirveyi gözlemci ülkede tertiplediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu durumun Macaristan’a verilen önemin en açık göstergesi olduğuna değindi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri olarak tarihin ve medeniyetin kesişim noktasında Doğu’nun bilgeliği ile Batı’nın dinamizmini birleştiren köklü bir mirasın taşıyıcıları olduklarını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Teşkilatımızın Doğu ile Batı’yı buluşturan bu stratejik bağlantının asli mimarlarından biri olacağına yürekten inanıyorum. Temsilcilik ofisiyle Kuraklık Önleme Enstitüsü’ne ev sahipliği yapan Macaristan’ın teşkilatımız ile Avrupa kuruluşları arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesine katkı sağlayan rolüne büyük önem atfediyoruz. Macaristan temsilcilik ofisimizin İcra İhraç Direktörlüğü’ne de Macaristan’ın İstanbul eski başkonsolosu Balazs Hendrich’in atanmasının ofisin etkinliğini artıracağı kanaatindeyiz. Bu vesileyle Macaristan’ın kültürel iş birliğimizin nişanesi TÜRKSOY’a gözlemci üye olarak katılımını teşvik ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Teşkilat olarak nice zorluğun, ön yargının, engelin üstesinden geldik. Geriye doğru baktığımızda bugün parmakla gösterilen bir seviyedeyiz. Elbette önümüzde daha gidilecek çok mesafe var ama siz kardeşlerimle hedefe varacağımızdan hiçbir şüphe duymuyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, idare, personel ve bütçe başlıklarında sekretaryanın ilave imkânlarla donatılmasının teşkilatı çok daha etkin hâle getireceğine işaret ederek, ilk aşamada sekretaryanın bütçesinin iki katına çıkarılmasının faydalı ve gerekli olduğu kanaatini taşıdıklarını söyledi.
“21 MART’IN TDT NEVRUZ ANMA VE KUTLAMA GÜNÜ OLARAK İLAN EDİLMESİNDEN MEMNUNİYET DUYACAĞIZ”
Nevruz Bayramı’nın bin yılı aşan ortak kültür ve tarihin, kader ve gönül birliğinin en önemli kültürel mirası olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “21 Mart’ın bundan böyle Türk Devletleri Teşkilatı Nevruz Anma ve Kutlama Günü olarak ilan edilmesinden memnuniyet duyacağız. Keza Semerkant’ta bu yıl düzenlenecek olan UNESCO 43. Genel Konferansı’nda 15 Aralık Günü’nün Dünya Türk Dili Günü olarak ilan edilmesinin çok anlamlı olacağını düşünüyoruz. Bu doğrultuda yürütülen çalışmaların konferans tarihine kadar neticelenmesini temenni ediyorum. Özbek kardeşlerimize başarıyla icra edeceklerine samimiyetle inandığım genel konferansta şimdiden üstün muvaffakiyetler diliyorum. Bu vesileyle Özbekistan’ın Türk Kültür ve Miras Vakfına üye olarak kabul edilmesinden büyük memnuniyet duyuyoruz. Doğu ile Batı arasında güvenli ve kesintisiz ulaşım hakkını teşkil eden Orta Koridor stratejik bir güzergâh olarak öne çıkıyor. Orta Koridor’un başarısı için teşkilat bünyesinde iş birliğine büyük önem veriyor, üye devletlerin desteğini bekliyoruz. Geçmişte Kıbrıs’ta, Karabağ’da, Bosna’da ve bugün de Gazze’de yaşanan trajediler bizlere sınırlarımızın ötesini de düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Sesimizi duyuracağımız her vesile insanlığın ihtiyaç duyduğu adil düzen, hakça paylaşım ve hukuk temelli sistem arayışlarına cevap verecektir. Kardeşlik hukukumuzun gereği olarak birbirimizi kollarken, aramızdaki dayanışmayı çok daha görünür kılmamız gerekiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile meclisinin, Türk dünyasının ayrılmaz parçası olan Kıbrıs Türk halkıyla dayanışmayı artırmasının önemine değindi.
Türk dünyasının doğru bildiği yoldan şaşmadan, gönülden bağlı olduğu Kıbrıs Türkleri’nin hak, özgürlük ve adalet mücadelesine çok daha fazla omuz vermesini beklediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu minvalde Aksakallar Konseyi’mizin mayıs ayı başında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gerçekleştirdiği toplantıyı çok anlamlı bulduğumu ifade etmek istiyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bulunmadığı bir Türk dünyası aile fotoğrafının her zaman eksik kalacağını düşünüyoruz. Bu nedenle bugün zirvemizde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Akademisi’ne gözlemci üyeliğine ilişkin aldığımız kararı çok önemli bir ilave adım olarak görüyoruz. İnşallah uzak olmayan bir gelecekte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni teşkilatımıza tam üye olarak kabul edeceğimiz günleri hep birlikte görmeyi ümit ediyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk dünyası için stratejik öneme haiz Kafkaslar’da yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiklerini vurgulayarak, “Can Azerbaycan’ın Ermenistan ile barış anlaşması üzerinde mutabık kalmasından memnunuz. İki ülke arasında kalıcı barış tesis edilebildiği takdirde bu durum şüphesiz Türk dünyamız için birçok fırsatı da beraberinde getirecektir. Bu noktada muzaffer Cumhurbaşkanı, aziz kardeşim Aliyev’in bölgeye barışı getirecek lider olarak tarihe geçeceğinden eminim” diye konuştu.
“Modern zamanların en şiddetli insani felaketinin yaşandığı Gazze’de sivil halk adeta cehennemi yaşıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in dün yaptığı “yardım ulaşmazsa 14 bin bebeğin ölebileceğine dair” vahim bir uyarısını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk dünyası olarak ateşkesin tesisi, insani yardımların kesintisiz sevkiyatı, Gazze’nin yeniden imarı ile adil ve kalıcı bir barış sürecinin başlatılması yönündeki çabalara katkılarımız önemlidir. Bölgemizdeki istikrar ve sükûnet arayışları çerçevesinde İsrail’in sınır tanımayan yayılmacılığına karşı durulması ve Filistin’in yanı sıra Lübnan ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün desteklenmesi gerekiyor” dedi.
“SURİYE’NİN İSTİKRARA KAVUŞMASINA YÖNELİK YOĞUN ÇABALARIMIZ DEVAM EDİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenliğe yönelik sınamaların en önemlilerinden biri olan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın küresel etkilerinin derinden hissedildiğine işaret ederek, “Taraflar 2022 yılından bu yana ilk kez geçtiğimiz günlerde yeniden İstanbul’da bir araya geldi. Kapsamlı ateşkese ve adil bir barışa ulaşılması yönünde her iki ülkeyle yoğun temaslarımızı sürdüreceğiz. Keza 14 yıl süren ihtilafın ardından Suriye’nin istikrara kavuşmasına yönelik yoğun çabalarımız devam ediyor. Bu fırsatın etkin ve doğru şekilde kullanılması sadece Suriye’de değil, bölge ve ötesinde istikrarın sağlanması açısından önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Dünyası Kültür Elçisi, Nobel Ödüllü bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar’ın da aralarında olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Kendisine Bişkek Zirvesi’nde almış olduğumuz kararla, Türk dünyasında bilimsel çalışmalara üstün katkılarından dolayı Ali Şir Nevai Uluslararası Ödülü’nü birazdan takdim edeceğiz. İstikbalimizin teminatı olan gençlerimizin Sayın Sancar’ın izinden giderek bilimde, teknolojide, ilimde ve diğer alanlarda Türk milletine daha nice başarılar yaşatacaklarını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Bugün imzalanacak Budapeşte Deklarasyonu’nun ve alacakları kararların Türk dünyası başta olmak üzere tüm dost ve kardeş ülkelere hayırlı olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk dünyasının tam bir dayanışma, karşılıklı saygı ve kardeşlik içinde geleceğe hep beraber yürüyeceğine inandığını sözlerine ekledi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.