Türk İş Dünyası - 2008

GÜNCEL

“Türkiye’yi güvenlikle birlikte özgürlükler ve adalette de dünyada ilk sıralara çıkarana kadar çabalarımıza devam edeceğiz”

Genç Gazeteciler

Haber Burada

Tarih

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı Açılış Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Ülkemizi hedef alan terör ve darbe suçlarına karşı sergilenen ikircikli tavrın, arka planındaki zihin yapısının farkındayız. Biz kimin ne dediğine bakmadan, mücadelemizi hukuk içinde ve meşruiyet temelinde kararlılıkla yürütüyoruz. Türkiye’yi güvenlikle birlikte özgürlükler ve adalette de dünyada ilk sıralara çıkarana kadar çabalarımıza devam edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı Açılış Kongresi’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde hayata geçirilen Anayasa ve Yüksek Mahkemeler Yargı Konferansı’nın ilkinin bundan dört yıl önce Türkiye’de düzenlendiğini hatırlattı.

Bu konferansta yüksek yargı mercileri arasındaki iş birliğini ve tecrübe paylaşımını güçlendirmeyi amaçlayan İstanbul Deklarasyonu’nun kabul edildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçen yıl Endonezya’da gerçekleştirilen ikinci konferansla birlikte İslam İşbirliği Teşkilatı üye devletleri Anayasa Yargı Mercileri Konferansı artık resmî ve bağımsız bir platform hâline dönüştü. Bu silsilenin devamı niteliğindeki şu anki konferansımızın İstanbul ve Bandung Deklarasyonlarını çok daha ileriye taşıyacağı kanaatindeyim. Bugün başlayan ve iki gün boyunca devam edecek konferansta hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan haklarına saygı gibi başlıklarda faydalı, verimli tartışmaların yapılacağına inanıyorum. Aynı şekilde konferansımız anayasal davalar ve içtihatların ele alınmasıyla ilgili yüksek yargı mercilerimiz arasında karşılıklı tecrübe ve bilgi paylaşımına da imkân verecektir” diye konuştu.

“DEVLETİN VE KURUMLARININ ASLİ VARLIK SEBEBİ İNSANDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferansa katkı sağlayacak yüksek mahkeme temsilcilerine ve hukuk insanlarına teşekkür ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Konferansın düzenlenmesinde emeği geçen Anayasa Mahkemesi Başkanımız ve ekibine teşekkür ediyor, toplantımızın İslam âlemi ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabb’imden niyaz ediyorum. Bizim devlet geleneğimizin esasını, ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düsturu’ oluşturur. Buna göre devletin de devletin tüm kurumlarının da asli varlık sebebi insandır, eşref-i mahlûkat olan insana hizmettir. Devletin görevi hepsi eşit haklara sahip vatandaşlarına güvenlikten temel ihtiyaçların karşılanmasına her alanda birinci sınıf hizmet vermektir. Kamu eliyle vatandaşa sunulan hizmetin kalitesini belirleyen kıstas ise devleti yöneten kadroların bilgisi, becerisi, vizyonu, dirayetidir. Devlet dediğimiz mekanizmanın, varoluş gayesini yerine getirebilmesi, vizyoner yöneticiler vasıtasıyla tüm organlarının sağlıklı işleyişine bağlıdır. Hiç şüphesiz devlet de kendi içinde bir güçler dengesine sahiptir. Bu denge ne kadar sağlıklı kurulur ve işletilirse devlet mekanizması ve onu oluşturan kurumlar da o derece iyi, verimli etkin çalışır. Demokratik sistemin omurgasını oluşturan erkler arasında çekişme, çatışma veya yıkıcı rekabet yaşanması hâlinde ise bunun zararını toplum görmektedir. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki denge kadar, bunların her birinin kendi içindeki uyumu da önemlidir.”

“ADALET HİZMETLERİNİN SUNUMUNDA İDEOLOJİK TAASSUBA VE BÜROKRATİK OLİGARŞİYE ASLA YER OLMAMALIDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yasama organının işleyişindeki uyumsuzluğun, hem yürütmeyi hem yargıyı etkilediğini söyledi. Yürütmenin krize girmesinin topyekûn sistemi tıkayacağını, yargının işleyişindeki aksaklıkların da sistemin tamamında sorunlara yol açacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yakın tarihinde bu tür krizlerin acısını bizzat çekmiş, ekonomiden demokrasiye farklı alanlarda bedelini ödemiş bir ülke olduğunu belirtti.

“Kimi zaman vesayet kimi zaman darbe olarak karşımıza çıkan sıkıntıları aşarken, kaybettiğimiz vakit ve enerji bizi demokratik ve ekonomik hedeflerimizin uzağında bırakmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tablo içinde yargının ayrı bir önemi olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu konuda asla hatırlamak istenmeyen çok kötü örnekleri de yaşadığını anımsatarak, “Hâlbuki adalet hizmetlerinin sunumunda ideolojik taassuba ve bürokratik oligarşiye asla yer olmamalıdır. Çünkü adalet sadece mülkün temeli değildir. Aynı zamanda devlet mimarisini bir arada tutan kilit taşıdır. Devlet ancak ve ancak adalet üzerinde yükselir, gelişir, güçlenir, büyür. Adalet dağıtamayan, vatandaşına adaletle hükmedemeyen bir devlet, tıpkı temeli çürük bir bina gibi yıkılıp gitmeye mahkûmdur” dedi.

“ADALET HİZMETLERİNİN KALİTESİNİ ARTIRACAK PEK ÇOK ADIM ATTIK”

Hukukun üstünlüğü ilkesi konusunda oluşacak en küçük ihmal ya da ihlalin, yargıyla beraber yasama ve yürütmeye güveni de zedeleyeceğini, bunun da devletin işleyişinde telafisi zor zararlara yol açacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Türkiye olarak geçmişte yaşadığımız tecrübeler ışığında son 20 yılda bilhassa adalet hizmetlerinin kalitesini artıracak pek çok adım attık. Sivil yargı, askerî yargı ayrımını ortadan kaldırarak, yargıda birliği temin ve tesis ettik, Ulusal Yargı Ağı Projesi’ni (UYAP) hayata geçirerek teknolojik ve bilimsel gelişmeleri, yargının hizmetine sunduk. Uzlaştırmacılık ve arabuluculuk sistemlerini kurarak, taraflara kolaylık getiren alternatif çözüm yollarını uygulamaya koyduk. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkânı, lekelenmeme hakkı, Kamu Denetçiliği Kurumu, Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu gibi pek çok reformu hayata geçirdik. Yargının bağımsızlığıyla birlikte tarafsızlığını da anayasal güvenceye alarak hukuk sistemimizin önemli bir eksiğini daha gidermiş olduk. Tüm bunlara ilaveten halkımızın takdir ve tensipleriyle Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçerek tarihimizde ilk defa güçler ayrılığı ilkesini tam manasıyla ülkemizde tesis ettik.”

Gelecek yıl yeni yönetim sisteminin ilk dönem uygulaması ışığında, yürütmeyi daha etkin kılma yanında yasama ve yargıyı da güçlendirecek yeni reformları ülkeye kazandırmak istediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette bu süreçte kamuoyunun farklı kesimlerinin yakından takip ettiği kimi hadiseler üzerinden yaşanan tartışmalar da olabiliyor. Ama bu tartışmaların her birinin, kendi mecrasında köpürerek sürdükten sonra, hukuk devleti ilkesi havuzunda durulup, neticeye bağlanacağına inanıyoruz” dedi.

“HİZMET STANDARDINI YÜKSELTEN HER ELEŞTİRİYE, HER FİKRE DE KULAK VERİYORUZ”

Adalet hizmetleri ve insan hakları başlıkları altında yapılanlar ne kadar büyük olursa olsun hiçbir zaman yeterli olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatın sürekli değiştiği, değişimin beraberinde yeni sorunlar ürettiği bir iklimde hukuk sisteminin bunun dışında kalmasının düşünülemeyeceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin bu konularda kendini sürekli yenilemesinin, varsa eksiklerini gidermesinin var oluş gayesini ifa bakımından son derece mühim olduğunun altını çizerek, ülkeyi yönetme sorumluluğunu taşıyan siyasetçiler olarak meseleye böyle baktıklarını, mevzuatı sürekli geliştirdiklerini ifade etti.

Özgürlük, güvenlik dengeleri üzerinde, hak ve özgürlükleri ilgilendiren her meselede tavırlarını insan öncelikli olarak belirlediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu süreçte önümüzü açan, bizlere ufuk kazandıran, hizmet standardını yükselten her eleştiriye her fikre de kulak veriyoruz. Milletimizin hayrına olduğuna kanaat getirdiğimiz hiçbir konuda komplekse kapılmadık, kapılmayız. Artık 20 yılı geride bırakan iktidar yıllarımızın en önemli alametifarikası hak ve özgürlük odaklı reform iradesini asla kaybetmemiş olmasıdır” diye konuştu.

“ORYANTALİZM ULUSLARARASI SİYASET VE HUKUK CAMİASINDA MEVCUDİYETİNİ KORUYOR”

Bunca yıldır kendilerine rehberlik eden reformcu ruhu hep diri tutmakta ve sürekli güçlendirmekte kararlı olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye kardeşlerimizin de hukuk, adalet, demokrasi ve özgürlükler alanında samimi bir gayretin içinde olduğunu biliyorum. Ziyaret ettiğimiz birçok ülkede hayata geçirilen reformlara bizzat şahitlik ediyoruz. Hatta birçok başlıkta İslam dünyasındaki dost ve kardeş ülkelerin Batılı devletlerden çok daha iyi bir konumda olduğunu görüyoruz. Ancak İslam âlemine ve Müslümanlara yönelik oryantalist yaklaşımlar, bu hasbi gayretleri, atılan kritik adımları çoğu zaman perdelemektedir. İslam dünyası, bilhassa hukuk ve adalet konusunda çoğu haksız, temelsiz ve insaf sınırlarını aşan eleştirilere maruz kalıyor. Sömürgeci döneme ait bir hastalık olan oryantalizm sadece akademide değil, uluslararası siyaset ve hukuk camiasında da mevcudiyetini koruyor. Kendi sömürgeci geçmişleriyle yüzleşme erdemini gösteremeyenler, ağızlarını her açtıklarında bize insan haklarından, hukukun üstünlüğünden bahsediyor. Dünyanın birçok ülkesinde eli kanlı terör örgütlerini desteklemekte hiçbir beis görmeyenler, bizlere insan hayatının kutsallığına dair nutuk çekiyor. Söz konusu kendi güvenlikleri olunca taş üstünde taş, gerektiğinde baş üstünde baş bırakmayanlar, bizim hukuk ve adalet sistemimize laf söylüyor. Oysa hukuk ve insan hakları meselesinin devletlerarası rekabetin aracı hâline getirilmesi yanlış olduğu kadar tehlikeli de bir yaklaşımdır. Doğrudan insanı, insan onurunu, milletlerin geleceğini etkileyen konularda çifte standart uygulamak, insan hakları mücadelesine zarar vermektedir.”

“SURİYE KRİZİNDE İNSANLIK İYİ BİR İMTİHAN VEREMEDİ”

Uluslararası kuruluşların ve kimi Batılı devletlerin söylemleri ve eylemleri arasındaki uçurumun ceremesini mazlumların, temel hak ve özgürlükleri hunharca gasbedilenlerin çektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Neredeyse 12. yılını tamamlamak üzere olan Suriye krizi bunun en acı örneği olarak karşımızda duruyor. Şimdiye kadar 1 milyonu aşkın Suriyelinin hayatına mal olan bu kriz karşısında maalesef insanlık iyi bir imtihan veremedi. Suriyeli mazlumların, arşa yükselen feryatları, Türkiye’nin arasında bulunduğu bir avuç ülke ve kuruluş dışında kimsenin umurunda olmadı. Ne masum bedeni sahile vuran Aylan bebeğin dramı ne de bombalar altında can veren çocukların acısı vicdanları harekete geçirmeye yetmedi. Batılı ülke ve kurumlar, Suriye’deki insanlık trajedisine ancak mülteciler kapılarına dayandığı zaman tepki göstermişlerdir. Bu tepki de sorunun kaynağı olan krize çözüm bulmak yerine göçmenleri dikenli tel örgülerin ardına kapatmak şeklinde tezahür etmiştir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sınırlarının dışındaki mazlumları görmezden gelenlerin, konu kendi güvenlik ve refahları olunca faşizmin en ilkel reflekslerini sergilemelerini ibretle takip ediyoruz” ifadesini kullandı.

Müslümanlara yönelik arızi bakış açısının ürünü, kin ve nefret dalgalarının olumsuz etkisinin Türkiye’nin hemen yanı başında bugün de devam ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Batı komşumuz Yunanistan’ın göçmenlere karşı sergilediği tavır artık vahşet boyutuna varmıştır. Mülteci botlarının denizin ortasında batırılmasından, göçmenlerin işkence edilerek ve soyularak geri itilmesine varan zulümlere her gün bir yenisi ekleniyor. Üstelik Yunanistan’ın bu şımarıklığına ve zalimliğine batı ülkeleri kayda değer bir tepki de göstermiyor. Yasak savma kabilinden yapılan birkaç açıklamayı saymazsak bugüne kadar bu zulmü engelleyecek, aralarında çocukların ve kadınların da bulunduğu mazlumların haklarını koruyacak hiçbir çabaya rastlamadık. Sınır hattında ve Nazi kamplarını andıran mülteci barınaklarından yansıyan utanç verici görüntüler karşısında sürdürülen aymazlık hepimizi derinden üzüyor.”

“BİRÇOK DARBECİ FİRARİYLE İLGİLİ İLETTİĞİMİZ TÜM TALEPLERE RAĞMEN BATILI ÜLKELER HİÇBİR HUKUKİ ADIM ATMADILAR”

Mültecilere yönelik uygulamalara benzer bir tavra, terörizmle mücadele konusunda da şahit olunduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Suriyeli, Iraklı, Afrikalı göçmenlere kapı duvar olan kurumlar, sıra PKK’lı ve FETÖ’cü teröristlere gelince olabildiğince hoşgörülü davranıyor. 15 Temmuz gecesi, 250 vatandaşımızı şehit eden darbeciler, bugün birçok Avrupa ülkesinde ellerini, kollarını sallayarak, özgürce gezebiliyor. Bölücü terör örgütü her yıl bu ülkelerde topladığı milyonlarca liralık avroyla Suriye, Irak ve Türkiye’ye yönelik saldırılarını finanse ediyor. Hatta kendi bütçesine doğrudan terör örgütüne yardım faslı koyan ülkeler olduğunu da biliyoruz.”

Tanımı, sınırı, çerçevesi belli olmayan bir siyasi sığınmacı kavramının arkasına saklanılarak teröristlerin korunup kollandığını, darbe suçuna karışmış kişilerin adaletten kaçırıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Adları, suç dosyaları, cürümleri ayyuka çıkan birçok darbeci firariyle ilgili ilettiğimiz tüm taleplere rağmen Batılı ülkeler hiçbir hukuki adım atmadılar. Verdiğimiz klasörler, bütün bu klasör dolusu belge ortada ama barındığı ülkenin güvenlik birimlerinden FETÖ elebaşının malikânesinin kapısını çalan hâlen olmadı. Türkiye’nin 252 evladını şehit verdiği darbe teşebbüsü sonrasında attığı hukuki adımları eleştirenlerin bugün darbe söylentileri karşısında aldığı sert tedbirleri hepimiz görüyoruz. Daha düne kadar darbeyle mücadelede bizi hukukun sınırlarını zorlamakla suçlayanlar, mesele kendi demokrasileri olunca neredeyse hukuku rafa kaldırma aşamasına geldiler. Elbette ülkemizi hedef alan terör ve darbe suçlarına karşı sergilenen bu ikircikli tavrın arka planındaki zihin yapısının farkındayız. Biz kimin ne dediğine bakmadan mücadelemizi hukuk içinde ve meşruiyet temelinde kararlılıkla yürütüyoruz. Türkiye’yi güvenlikle birlikte özgürlükler ve adalette de dünyada ilk sıralara çıkarana kadar çabalarımıza devam edeceğiz.”

“ER YA DA GEÇ BU ADALETSİZ SİSTEM ÇATIRDAYACAK”

İnsan onuru yerine sadece kendi refah ve menfaat düzenlerini gözetenlerin çarpık sistemlerini sürdürme şansı olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Er ya da geç bu adaletsiz sistem çatırdayacak, inşallah yerini tüm insanlığın saadetine hizmet eden kuşatıcı bir nizama bırakacaktır. Bizlere düşen görev, insan için, kardeşlerimiz için, halkımızın huzuru ve esenliği için tek yürek, tek bilek olarak omuz omuza çalışmayı sürdürmektir. İslam dünyası olarak yarınlarımızın bugünlerimizden çok daha aydınlık olacağına inanıyorum” dedi.

Katılımcılara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı’nın tüm meselelerin konuşulduğu, tartışıldığı, çözüm yollarının ortaya konulduğu bir zemine dönüşmesini diledi.

Konferansın açılışına Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Anayasa Mahkemesi üyeleri, İslam ülkelerinden gelen yüksek yargı mensupları katıldı.

DÜNYA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart Şehitleri Anma Günü Töreni’ne katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şehitler Abidesi’nde düzenlenen 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. Yıl Dönümü Töreni’ne katıldı.

Genç Gazeteciler

Haber Burada

Tarih

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şehitler Abidesi’nde düzenlenen 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. Yıl Dönümü Töreni’ne katıldı.

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada katılımcıları selamlayarak, dünya tarihinde eşine nadir rastlanır bir destanla Çanakkale’yi geçilmez kılan kahramanları rahmetle, şükranla yâd ettiklerini kaydetti.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere kahraman orduya önderlik etme şerefine nail olan komutanları saygıyla anan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bin yıllık vatanımız Anadolu’nun müdafaası için, ülkemizin ve gönül coğrafyamızın dört bir yanından gelerek gözlerini kırpmadan canlarını veren yiğitlerin her bir ferdine Allah’tan rahmet diliyoruz. Bugün de vatan topraklarında, sınırlarımızda ve sınırlarımız ötesinde ülkemizin güvenliği, milletimizin huzuru, devletimizin bekası için gece gündüz faaliyet hâlinde olan askerlerimize Mevla’dan kolaylıklar diliyoruz. Türkiye ve Türk milleti olarak, Çanakkale’de hangi mücadeleyi verdiysek bugün de farklı görünümler ve araçlar altındaki sinsi saldırılara karşı benzer bir duruş sergiliyoruz” diye konuştu.

Millî şair Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale şehitlerini destanlaştıran şiirinde yer alan “Eski dünya, yenidünya, bütün akvam-ı beşer/ Kaynıyor kum gibi mahşer mi hakikat mahşer/ Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Sadece bir hadise var ortada, vahşetler denk” dizelerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ülkemizin bilhassa geçtiğimiz 10 yılda maruz kaldığı her hadisenin gerisine bakıp maskeleri kaldırdığımızda aynı yüzleri görüyoruz. Terör örgütlerini sınırlarımıza yığıp, bizi istiklalimizle sınayanlar bunlardır. Çeşit çeşit yöntemlerle egemenliğimize göz diken darbecileri üzerimize salanlar bunlardır. Her biri, milletimizin zenginliği olan farklılıklarını kırılmaya yatkın fay hatları hâline dönüştürmeye çalışanlar yine bunlardı. Kalkınma hamlelerimizi boşa çıkarmak için üretimimizi ve istikrarımızı sabote edenler bunlardı. Demokrasi atılımlarımızı, vesayetin çarkları arasında parçalayarak milletimize zulmedenler bunlardı.”

“GELECEĞİMİZE GÜVENLE YÜRÜMEMİZİ SAĞLAYACAK İRADEYE SAHİBİZ”

Çanakkale’de bu milletin erkeğiyle, kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla, öğrencisiyle, hocasıyla, çalışanıyla, işvereniyle, tek vücut olup düşmana geçit vermediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Milletimiz son dönemde yaşadığımız sınamaların her birinde de bedeni ve kalbiyle aynı vakur iradeyi ortaya koymuştur. Asırlarca yürüttükleri maddi ve manevi yıkım çabaları sonunda Türkün fıtratının değişeceğini sananlar, ruhun aynı ruh olduğunu gördüler, anladılar. Dün, Çanakkale’de yakılan ateş millî mücadeleyle ve Cumhuriyetimizin ilanıyla neticelenmişti. Şimdi de eser ve hizmetlerimizle, 2023 hedefleriyle, ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuyla yaktığımız ateş, inşallah ülkemizi dünyada hak ettiği yere çıkarmamızla gayesine ulaşacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale Zaferi’ni ve ardından gelen başarıları tarihlerinin en büyük yokluklarını, kuşatmalarını, ihanetlerini yaşadıkları bir dönemde elde ettiklerini, bugünkü Türkiye’nin altyapısıyla, siyasi ve teknolojik gücüyle, ekonomisiyle, hedeflerini hayata geçirme konusunda çok daha büyük imkânları olduğunu söyledi.

“ÇANAKKALE’DE YAZILAN DESTANDAN ALACAĞIMIZ ÇOK ÖNEMLİ DERSLER VAR”

Çanakkale’den ve sonrasında yaşanılan hadiselerin her birinden alınan dersler ışığında geleceğe güvenle yürümelerini sağlayacak iradeye sahip olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl 53 bin vatandaşın şehit olmasına, 11 şehirde yüz binlerce binanın yıkılmasına yol açan 6 Şubat depremlerinin ardından yaşananların bunun ispatı olduğunu kaydetti.

Gelişmiş ülkelerin bile yıllarca baş edemeyeceği enkaz yığınlarını kısa sürede kaldırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni konutları inşa edip teslimine başladıklarını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asrın Felaketi”nin ardından milletin gösterdiği örnek dayanışmanın ayrıca takdire şayan olduğuna dikkati çekerek, “Türkiye Yüzyılı’nın inşasında Çanakkale’de yazılan destandan alacağımız çok önemli dersler olduğuna inanıyoruz. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, sıkı sıkıya sahip çıktığımızda yedi düvel üzerimize gelse yıkılmayacağımızın ispatı olan Çanakkale ruhu, yolumuzu aydınlatmaya hep devam edecek. Rabbimden ülkemizi ve milletimizi gizli ve aşikâr her türlü beladan, afetten, tehditten muhafaza etmesini diliyorum” ifadelerini kullandı.

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. yıl dönümünü bir kez daha tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart Şehitleri Anma Günü’nde, Çanakkale Destanı’nda imzası olan erinden komutanına, kahraman Mehmetçiklerden her birini, şehit ve gazilerin tamamını rahmetle yâd ettiğini sözlerine ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören programı kapsamında Çanakkale Savaşları kahramanlarının rölyefinin yer aldığı Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Saygı duruşunda bulunulan, saygı atışının yapıldığı ve İstiklal Marşı’nın okunduğu törende, Kur’an-ı Kerim tilaveti gerçekleştirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şehitlik Anı Defteri’ni imzaladıktan sonra beraberindekilerle şehitliklere karanfil bıraktı. Şehit yakınlarını selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süre onlarla sohbet etti.

SOLOTÜRK’ün gösteri uçuşunun yer aldığı törende, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından denizden gemi geçişi yapıldı.

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, STK temsilcileriyle iftarda buluştu

“Sivil toplum, demokrasinin nişanelerinden birisidir”

Genç Gazeteciler

Haber Burada

Tarih

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Meclis’te, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldiği iftar programında yaptığı konuşmada, sivil toplumun, demokrasinin olmazsa olmaz ana direklerinden birisi olduğunu; bireyin, sivil toplumun güçlü olmasının demokratik toplumlarda, güçlü devleti doğurduğunu belirtti.

Devletin, bireyin ve sivil toplumun gücünün birbirinden ayrılmaz bütünün parçaları olduğuna yürekten inandıklarını vurgulayan Kurtulmuş, Türk-İslam medeniyetinde sivil toplumun, Batı’yla kıyaslandığında farklı saiklerle ortaya çıktığını ve çok köklü bir geleneğe sahip olduğunu ifade etti.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, devletle mücadele etmek ve kavga etmek üzerine gelişen Batı’daki sivil toplum anlayışının aksine, Türk-İslam medeniyetinde devletin eksik bıraktığı alanları doldurabilmek için ya da toplumdaki başka fonksiyonları yerine getirmek için gönüllü çalışmalar ortaya konulduğunu söyledi.

Kurtulmuş, tarihsel olarak, çok sayıda sivil toplum kuruluşu denilebilecek geleneksel kurumlara sahip olunduğunu aktararak, bunlardan birisinin iş hayatını örgütleyen loncalar olduğunu belirtti. Bir diğerinin de toplumda, kanadı kırık kuşlardan evlenecek kızlara kadar herkese yardım etmeyi bir sorumluluk olarak kabul eden vakıflar olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Anadolu kentlerimizin hemen tamamında ecdadın bıraktığı varlıkların eserleri yerinde duruyor, bir kısmı yeniden onarılıyor, yeniden o günkü fonksiyonlarına benzer şekilde hayata kazandırılmaya çalışılıyor. Dolayısıyla çok köklü bir sivil toplum tecrübesine, geleneğine sahip olan bir milletiz. Bugün modern usullerle konuştuğumuz zaman sadece vakıflar, dernekler değil, bunun ötesinde aramızda temsilcileri bulunan platformları, sendikaları, sosyal ağları, hatta kooperatifleri içine koyduğumuz zaman Türkiye’de yaklaşık 150 bin sivil toplum kuruluşumuz var. Bu sivil toplum kuruluşlarımızın giderek daha güçlenmesi hem sayısal olarak sivil topluma destek olan vatandaşlarımızın sayısının artması hem de sivil toplum kuruluşlarımızın yönetsel kabiliyetlerinin artması önümüzdeki dönemde önemli vazifelerimizden birisi olmalıdır. Bu çerçevede emeği geçen bütün arkadaşlarımıza yürekten teşekkür ediyorum.”

  • “Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının önemli kabiliyetler kazandıklarını görmek memnuniyet verici”

Kurtulmuş, Türkiye’nin sivil toplum kuruluşlarının dünyanın her bir yerinde faaliyetinin olduğunu; binlerce, on binlerce kilometre ötedeki insanlara sadece insan olmak dolayısıyla yardım elini uzattıklarını, toplumsal dayanışmanın bütün imkanlarını oradaki insanlara tahsis etmek için seferber olduklarını gördüklerini ve bundan memnuniyet duyduklarını söyledi.

Dünyanın birçok yerinde Türk sivil toplum kuruluşlarının gösterdiği bu hamiyetperver davranış dolayısıyla gittikleri her ülkenin yöneticilerinin kendilerine teşekkür ve takdirlerini ifade ettiklerini aktaran Kurtulmuş, bunun Türkiye için fevkalade önemli bir kazanç olduğunu vurguladı.

Kurtulmuş, “Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının becerilerinin zaman içerisinde arttığını ve çok hızlı bir şekilde sorunların, krizlerin çözülmesi konusunda önemli kabiliyetler kazandıklarını görmek memnuniyet vericidir.” dedi.

6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde sivil toplum kuruluşlarının önemli bir kısmının birkaç saat içerisinde depremden etkilenen illere ulaşmayı başardığını dile getiren Kurtulmuş, “Başta tüm Kızılay’ı olmak üzere bütün yardım kuruluşlarımızın, ayrıca özel olarak yardım kuruluşlarının, derneklerin, vakıfların depremden sonra büyük bir dayanışma örneği gösterdiğini hepimiz iftiharla izledik. Allah bir daha böyle bir acı göstermesin. Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları her alandaki kabiliyetlerini özellikle yardımlaşma ve dayanışma alanında en üst seviyeye çıkarmış bulunuyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.

  • Sivil toplum, demokrasinin nişanelerinden birisidir”

Kadın haklarından çevrenin korunmasına, çocuk haklarından yeşil doğanın oluşturulmasına kadar hemen her alanda Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının gerçekten fevkalade büyük bir birikim sahibi olduğunu ve önemli adımlar attıklarını gördüklerini ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kitlesel olarak iş adamları derneklerimizin, odalarımızın, borsalarımızın, sendikalarımızın, işveren derneklerimizin memur sendikalarımızın, işçi sendikalarımızın büyük bir beceri kazandığını, büyük bir kurumsal kabiliyet kazandığını da görüyoruz. Bunları artırarak yolumuza devam etmemiz lazım.

Bu şu açıdan önemlidir. Sivil toplum, hiç söylemeye gerek yok ki demokrasinin nişanelerinden birisidir. Sivil toplumu güçlü olmayan bir toplumun demokrasisinin de güçlü olması mümkün değildir. Çünkü demokrasi, sadece beş yıldan beş yıla oy verme işi değildir. Demokrasi bu süre içerisinde toplumun farklı alanlarında çalışmalar yaparak; teklifleri, projeleri, karar vericilere yansıtabilmek ve memleketin hayrına olacak işlerin yapılması için elimizdeki bütün imkanları seferber edebilmek işidir. Bunun için sivil toplum kuruluşlarının kendi aralarında da farklı bir rekabet içerisinde olmasını arzu ederiz. Bu çerçevede devlet her yeri, her alanı kendi imkanlarıyla doldurabilecek, kuşatabilecek tabii ki bir güce sahiptir ama aslolan devletin boş bıraktığı alanları ya da devletin desteklenmesi gereken alanlarda da sivil toplumun projeleriyle ortaya çıkabilmesini temenni etmektir.”

  • “Türkiye’de sivil toplum kuruluşları son yıllarda ciddi bir uluslararasılaşma sürecindedir”

Özellikle kriz alanlarında, toplumun bütün kesimlerine kuşatıcı hizmet verebilecek en önemli alanın, sivil toplum kuruluşları olduğunun altını çizen Kurtulmuş, “Yardımlaşmanın, dayanışmanın, fikir üretmenin, proje üretmenin, farklı fikirleri bağırmadan, çağırmadan karşılıklı müzakere edebilmenin, farklı fikirlerden de millet hayrına, vatanımızın hayrına sonuçlar çıkarılabilmenin pratik unsurları sivil toplum kuruluşlarımızdır. Bu çerçevede şunu da özellikle ifade etmek isterim ki Türkiye’de sivil toplum kuruluşları son yıllarda ciddi bir uluslararasılaşma sürecindedir. Bunu da iftiharla takip ediyoruz. Sadece içeriye dönük sözler değil, insanlığa dönük, dünyaya dönük sözlerin ve hizmetlerin ortaya konulması da fevkalade önemlidir. Bu anlamda yurt dışında Türk kültürünün yaygınlaştırılması için hizmet veren kuruluşlarımızı, onların ortaya koymuş olduğu sivil çabaları, yardım kuruluşlarından yararlı olarak Türkiye’nin kültürel diplomasi alanındaki mekanizmalarına da katkı sunan sivil toplum kuruluşlarını tebrik ediyorum.”

  • “İtici gücü, Batı toplumlarında da var olan insaflı, vicdanlı sivil toplum kuruluşları”

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Gazze’deki devam eden olayların, sivil toplumun ne kadar önemli olduğunu bir kere daha çok net bir şekilde ortaya koyduğuna işaret ederek, 5 ayı aşkın süredir devam eden, bütün dünyanın izlediği ve İslam ülkelerinin de yeterince tepki gösteremediği Gazze’deki soykırım boyutlarına varmış olan bu büyük katliam karşısında dünyanın dört bir tarafında sivil toplum kuruluşlarının fevkalade ciddi bir hassasiyet ortaya koyduklarını söyledi.

Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu anlamda her tarafta binaların yıkıldığı, insanların gölgesine sığınacağı bir duvarın dahi kalmadığı Gazze Şeridi’nde, hayatlarını hiçe sayarak, oradaki insanlara yardım etmek için Siyonist rejimin çizdiği işgal sınırlarını tanımayan, Sınır Tanımayan Doktorlar’ı saygıyla, minnetle yad ediyoruz. O doktorların içerisinde; o sivil toplumdan gelen, gönüllülük esasıyla çalışan, hayatını hiçe sayan o insanlar, büyük bir insanlık destanı, büyük bir kahramanlık destanı yazıyorlar. Ne yazık ki aralarında onlarcasının da o saldırılar sırasında öldüğünü biliyoruz. Aynı şekilde bırakın bir duvarı, doğru dürüst yemek pişirecek bir tencerenin bile kalmadığı Gazze’de, ellerindeki imkanları seferber ederek, dünyanın dört bir tarafından zor şartlarla getirdikleri malzemeleri kararak orada Filistinli aç muhtaç insanlara iftar sofraları hazırlayan sivil toplumun gönüllülerini de saygıyla, şükranla, minnetle yad ediyorum.”

Kurtulmuş, Batılı ülkelerin bu süreçte hükümetler nezdinde ne kadar duyarsız kaldıklarına da işaret ederek, şunları kaydetti:

“Şimdi şimdi bir şeyler söylemeye başlıyorlar. Eskilerin güzel bir tabiri var; Basra yıkıldıktan sonra ne yaparsanız bunun bir faydası yok. Hükümetlerine rağmen Batıda sokaklara yüzbinlerce, hatta bazı ülkelerde milyonlarca insanın çıkabilmiş olmasının arkasındaki en temel güç, o ülkelerdeki sivil toplumun oluşturduğu güçtür. Sivil toplum, büyük bir Filistin duyarlılığı; Gazze’deki katliama, soykırıma karşı büyük bir insanlık destanı yazdı. Sevinerek ifade ediyoruz ki, birçok yerde insanlık cephesi diyebileceğimiz cepheyi kurdular. Bu cephenin kuruluşunun itici gücü, motive eden ana gücü, Batı toplumlarında da var olan insaflı, vicdanlı sivil toplum kuruluşlarıdır. Böylece hükümetlerin üzerine baskı kurmayı başarabildiler ve hükümetlerine rağmen meydanlara çıkarak bu katliamı lanetleyerek insanlığa karşı vazifelerini yerine getirmeye çalıştılar.”

  • “Uluslararası camiadaki yardım kuruluşlarına da pratik ve görünür bir çağrı olarak kabul edilmeli”

TBMM Başkanı Kurtulmuş, sivil toplumun bu baskıları nedeniyle dünyanın dört bir tarafında yardım organizasyonlarının yeniden gözden geçirilmesi, özellikle ramazan ayı dolayısıyla insanların iftar sofralarının şenlendirilmesi için insanlığın harekete geçtiğini anlattı.

“Türkiye’nin, şu anda isimlerini tek tek saymayacağım, çok sayıda sivil toplum kuruluşunun Gazze’ye bir lokma ekmeği fazla ulaştırmak için nasıl sabahlara kadar çalıştıklarını biliyorum.” diyen Kurtulmuş, Mersin’den Gazze’ye bir iyilik gemisini organize eden Türk Kızılay’ını bu öncülüğünden dolayı tebrik etti.

Kurtulmuş, “Türk Kızılay’ının bu çıkışı, Özgür Gazze Hareketi’nin 2010 yılında başlatmış olduğu Gazze’ye ablukayı kırma faaliyetlerinin bir devamı olarak görülmeli ve bu anlamda da uluslararası camiadaki yardım kuruluşlarına da pratik ve görünür bir çağrı olarak kabul edilmelidir.” diye konuştu.

Bir yandan yardım çalışmaları devam ederken diğer taraftan sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu fevkalade müspet bu rüzgarın, dünyanın bir çok yerinde aslında siyasetin dışındaki alanları da kaplayan, Siyonizm’in bu pervasızlığına “Dur. Biz de insanız, yeter artık.” diyen çığlıkların dünyanın her tarafında duyulmasına vesile olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“En son Berlin Film Festivali ve Oscar Ödül Töreni’nde ortaya konulan o protestolar, o sözler, hepimiz adına, vicdanı olan milyarlarca insan adına söylenmiş sözlerdir. Ramy Youssef’un ödül töreninde söylediği, ‘Siz Gazze deki bu insanları nasıl böyle öldürüyorsunuz, lanetliyoruz.’ manasındaki sözleri, kimsenin hafızasından çıkmamıştır. Aynı şekilde Jonathan Glazer’in söylediği, en önemli holokost filminin yönetmeni, kendisi de bir Yahudi, İsrail’e, ‘Sizin yaptığınızın, size yapılan holokosttan hiç farkı yoktur.’ diyerek, meydan okuyan bir konuşma yapabilmiştir. Kırmızı halılar üstünde, ödül törenlerinde, dünya en steril alanları olarak kabul edilen o alanlarda, insanlar gönüllerinden gelenleri söylemiş ve bu zulmün durdurulabilmesi için feryat etmiştir.”

Kurtulmuş, bu etkinliklerde yakalarına rozetler takarak protesto edenlerin de bulunduğuna işaret ederek, “Eğer sivil toplumun canlı, güçlü, fedakar çalışmaları, çabaları olmasaydı; ne bugün İsrail’e dönüp ‘Şunu şöyle yanlış yapıyorsunuz.’ diyebilirdi ne bu protestolar olabilirdi ne de oraya bir koli erzak gönderilebilirdi.” dedi.

  • “Sivil toplum kuruluşları zalimin karşısında, mazlumun yanında yer almaya gayret etti”

Kurtulmuş, Türkiye’nin, milletçe ve devletçe başından itibaren bu süreçte yek vücut olarak durduğunu görmenin, kendisine ayrı bir bahtiyarlık verdiğini ifade ederek, “Dünyada az millet vardır. Hatta şunu söyleyebiliriz ki, bu seviyede Gazze’deki insanlık suçlarının karşısında duran ve Filistin davasına sahip çıkan neredeyse dünyadaki tek ülke Türkiye’dir. Hem devlet olarak başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere hem millet olarak hem TBMM olarak.” diye konuştu.

TBMM’nin, İsrail’in 7 Ekim’de Gazze’ye yönelik saldırılarının başlamasının ardından 9 Ekim’de bütün siyasi partilerin ortak imzasıyla İsrail’in saldırganlığını kınayan ortak bir bildiri yayımladığını hatırlatan Kurtulmuş, bir holokosta benzeyen El-Ehli Baptist Hastanesi’ni bombalanmasının da bütün siyasi partilerin imzasıyla TBMM tarafından telin edildiğini anlattı.

Numan Kurtulmuş, “Türkiye’de hemen hemen bütün siyasi partiler ortak bir noktada durdu. Sivil toplum kuruluşları tereddütsüz bir şekilde zalimin karşısında, mazlumun yanında yer almaya gayret etti. Bu tarihsel süreç içerisinde Türkiye’nin devletiyle, milletiyle, sivil toplumuyla vermiş olduğu bu örnek mücadele tarihe altın harflerle düşülmüştür, kaydedilmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.

  • ABD’li aktivist Rachel Corrie’nin vefatının yıl dönümü

ABD’li aktivist Rachel Corrie’nin vefatının seneyi devriyesinin yarın olduğunu dile getiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“20’li yaşlarının ortalarında, Gazze’de, Refah Sınır Kapısı’na birkaç kilometre uzaklıkta, oradaki Müslümanların evleri yıkılırken ‘Yıkamazsınız, bu bir insanlık suçudur, buna müsaade etmem.’ diyerek buldozerin karşısına geçti. Ne yazık ki Siyonist rejimin buldozeri, gencecik bu kadını ezerek, kemiklerini kırarak orada öldürdü. Hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz. Rachel Corrie’nin cesareti insanlık adına ortak bir mücadelenin de fitilini ateşlemiştir. Kimileri İsrail’in adını duyduğu zaman ayakları titrerken, İsrail’in zalim, katil ordularını karşısında görmesine rağmen dimdik ayakta duran bu hanımefendiyi şükranla, minnetle yad ediyoruz. Ve insanlık tarihinin altın sayfalarında yer aldığına inanıyoruz. O da bir sivil toplum hareketinin mensubuydu. Bizim eskilerin güzel bir duası var, Allah dinince dinlendirsin. Gerçekten bu kadar büyük bir fazileti ortaya koymak çok az insana nasip olur. Bu anlamda hem Filistin davasının hem mazlum milletlerin verdiği mücadelenin unutulmaz kahramanlarından birisi olmuştur.”

  • “Egemen bir Filistin Devleti’nin kurulduğunu görmek, inşallah bütün insanlığa nasip olacak”

TBMM Başkanı Kurtulmuş, ramazan gününde bunları konuşmanın ıstırap verici olduğunu dile getirerek, İsrail ile Netanyahu ve çetesinin, yaptığı bu soykırıma varan katliamlarda sonu olmayan bir yola girdiğini belirtti.

Kurtulmuş, “Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ortaya koyduğu Uluslararası Adalet Divanındaki bu davanın sonunda, öyle görünüyor ki İsrail yönetimi ve Filistin davası için yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır. İnşallah 67 sınırlarında, başkenti Kudüs olan, bütünüyle toprak bütünlüğü sağlanmış, o sokaktan öteki sokağa geçmek için İsrail makamlarından izin alınan ya da İsrail polisinin insafına terk edilen bir Filistin değil, tam manasıyla toprak bütünlüğüne sahip çıkan egemen bir Filistin Devleti’nin kurulduğunu görmek, inşallah hepimize ve bütün insanlığa nasip olacaktır.” ifadelerini kullandı.

Sivil toplum kuruluşlarına çalışmaları dolayısıyla minnettarlığını dile getiren Kurtulmuş, Meclisin, devletin ve milletin hayrına yapacağı çalışmalarda, sivil toplum kuruluşlarının emrinde olduğunu da söyledi.

Programda, Ankara Valisi Vasip Şahin, AK Parti Ankara Milletvekilleri Fuat Oktay, Kurtcan Çelebi, Vedat Bilgin, Zeynep Yıldız, Ahmet Fethan Baykoç, Jülide Sarıeroğlu, Murat Alparslan, Lütfiye Selva Çam, TBMM İdare Amiri ve MHP Gaziantep Milletvekili Sermet Atay, İYİ Parti Sözcüsü ve Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, DEVA Partisi Ankara Milletvekili Sadullah Ergin, TBMM Genel Sekreteri Talip Uzun, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, SETA Direktörü Burhanettin Duran, Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Türk Kızılay Derneği Genel Başkanı Fatma Meriç Yılmaz, Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı Hamit Köse, Mehmetçik Vakfı Başkanı İsmail Şanlı ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi yer aldı.

OKUMAYA DEVAM ET

GÜNCEL

“Türkiye’yi, dünyanın en etkin sağlık hizmetlerinin sunulduğu ülke konumuna getirdik”

“SAĞLIK ALTYAPISINDA DÜNYADA, TÜRKİYE’NİN ELİNE SU DÖKECEK ÜLKE OLMADIĞINI HERKES KABUL EDİYOR”

Genç Gazeteciler

Haber Burada

Tarih

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla düzenlenen iftar programında yaptığı konuşmada, “Ülkemizi, dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemiyle, en etkin sağlık hizmetlerinin sunulduğu bir ülke konumuna getirdik. İnsanımızın sosyal ve ekonomik statüsünden bağımsız olarak en iyi sağlık hizmetini alabilmesi için gereken her türlü adımı attık” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen iftar programına katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilen iftar programındaki konuşmasında, 81 ilden gelerek programa katılan sağlık çalışanlarını selamladı, ramazanlarını tebrik etti.

Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da ebedî azaptan kurtuluş olan ramazanın hayırlara vesile olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vazife esnasında şehit düşenler başta olmak üzere hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına rahmet dileyerek, “Hastalara şifa, dertlilere deva olabilmek için ülkemizin dört bir yanındaki sağlık kuruluşlarımızda fedakârca görev yapan 1 milyon 300 bini aşkın sağlık personelimiz var. Bu sağlık ordumuzun her bir mensubuna ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum” ifadesini kullandı.

“SON ASRIN EN BÜYÜK SAĞLIK KRİZİNİ BAŞARIYLA YÖNETTİK”

Sağlık personelini, “İnsanın kendini en çok çaresiz hissettiği, yardıma, umuda en çok ihtiyacı olduğu zamanda imdada koşanlar” olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Sağlıkçılar dışında hayatının her anında Rabbimizin şafi esmasına şahit olan, halik esmasına şahitlik eden başka bir meslek grubu bulunmuyor. Aynı şekilde kendinin, evinin, çocuklarının rızkını kazanırken sağlık personelimiz kadar dua alan bir başka kimse de yoktur. Elbette rahat hayat sürmek için maddi imkânlar önemlidir ama canı yanan, yakalandığı hastalıktan kurtulmak için umut arayan bir hastanın şifa bulmasına vesile olmanın yeri asla doldurulamaz. Sizler işte böyle ulvi ve manevi yönü yüksek bir vazifeyi icra ediyorsunuz. Rabbim hepinizden razı olsun. Biz de yolumuz hastaneye her düştüğünde Kanuni Sultan Süleyman’ın şu veciz sözündeki hikmetin sırrına bir kez daha özellikle ulaşıyoruz; Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Evet, şu dünyada sağlıktan, bir nefes sıhhatten daha değerli bir nimet, daha büyük bir mutluluk olmadığının hepimiz farkındayız. O büyük sultan devletin tüm imkânlarını bir sağlıklı nefese feda edebileceğini söylüyor.”

Sağlık kadar sağlık hizmetine ulaşım imkânlarının da çok önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güçlü, etkin, modern ve iyi işleyen bir sağlık sisteminin kıymetini Kovid-19 salgını süreci başta olmak üzere son yıllarda pek çok kez gördük. İki yıl boyunca tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkileyen, milyonlarca insanın hayatını kaybettiği bu salgın, her ne sebeple olursa olsun sağlık yatırımlarının asla ihmale gelemeyeceğini bize göstermiştir. Türkiye, kimi çevrelerin art niyetli eleştirilerine rağmen 2002’den bu yana sağlık altyapısına yaptığı devasa yatırımların karşılığını Kovid-19 salgını döneminde fazlasıyla almıştır. Sizlerin de olağanüstü gayretleriyle son asrın en büyük sağlık krizini başarıyla yönettik. Bize örnek gösterilen Batılı ülkelerin bile baş etmekte aciz kaldığı bu zor dönemi hamdolsun biz devletimizi vatandaşına karşı mahcup edecek hiçbir duruma mahal vermeden suhuletle geride bıraktık” diye konuştu.

“ŞEHİR HASTANELERİMİZ HEM SALGINLA HEM DE DEPREM FELAKETİYLE MÜCADELENİN SEMBOLÜ HÂLİNE GELDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinde de sağlık altyapısının gücüne şahitlik ettiklerini söyledi.

Depreme dayanıklı şekilde yeniden inşa ettikleri veya şehirlere sıfırdan kazandırdıkları sağlık tesislerinin depremden sonra âdeta elleri, ayakları, her şeyleri hâline geldiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle şehir hastanelerimiz hem salgınla hem de deprem felaketiyle mücadelenin sembolü hâline geldi. Bugüne kadar toplamda 36 bin 300 yataklı 24 şehir hastanemizi hizmete açtık. ‘İsraf’ denilen, ‘Ne gerek var’ denilerek engellenmeye çalışılan bu modern sağlık üsleri, her iki süreçte de gerçekten kritik roller üstlendiler. Hastanelerimizden hizmet alan hasta yükümüzün dörtte birini şimdiden şehir hastanelerimiz yüklenmiş durumdadır” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her büyük şehri bir şehir hastanesiyle buluşturmayı hedeflediklerini dile getirerek, “Hâlihazırda 14 şehir hastanemizin inşaatı devam ediyor. Planlama aşamasında da üç şehir hastanemiz var. İnşallah bunları da peyderpey tamamlayarak hizmete sunacağız” diye konuştu.

“SAĞLIK ALTYAPISINDA DÜNYADA, TÜRKİYE’NİN ELİNE SU DÖKECEK ÜLKE OLMADIĞINI HERKES KABUL EDİYOR”

Göreve geldiklerinde diğer altyapılar gibi sağlık sisteminin de aksadığı bir Türkiye olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ekonomik imkânı olmayan doğru düzgün sağlık hizmeti alamıyor, insanlar cenazelerini teslim almak için senet imzalamak zorunda bırakılıyordu. Öyle ki hastaneler, şifa dağıtan bir sağlık yuvası olmaktan ziyade vatandaşın ‘Allah düşürmesin’ dediği bir eziyet çarkına dönüşmüştü. Sağlık alanında Türkiye’ye ve Türk milletine yakışmayan bu tabloya son verdik. Ülkemizi, dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemiyle, en etkin sağlık hizmetlerinin sunulduğu bir ülke konumuna getirdik. İnsanımızın sosyal ve ekonomik statüsünden bağımsız olarak en iyi sağlık hizmetini alabilmesi için gereken her türlü adımı attık. Çok farklı hayallerle Avrupa ve Amerika’ya giden kimi vatandaşlarımızın bu ülkelerde özellikle sağlık alanında yaşadıkları düş kırıklığı herkesin malumudur.”

“Sağlık altyapısında dünyada Türkiye’nin eline su dökecek ülke olmadığını bugün hemen herkes kabul ediyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hatta öyle bir seviyeye ulaştık ki artık bizim hastalarımız dışarıya gitmiyor, Avrupa’sından Amerika’sına, dünyanın onlarca farklı ülkesinden insanlar artık şifalarını Türkiye’de arıyor, Türkiye’deki hastanelerde arıyor. Kendi vatandaşlarımızla birlikte her yıl yüzbinlerce insan sağlığını sizlere, gurur kaynağımız olan Türk hekimlerine emanet ediyor. Türkiye’nin sağlık turizminden aldığı payın giderek arttığını görüyor, bundan da ülkemiz adına memnuniyet duyuyoruz. Sağlık turizminde geçen seneyi 1,2 milyon başvuruyla kapattık. Bu yılın ilk iki ayında başvuru sayısı ise 225 bini aştı. Şehir hastanelerimize yenilerinin eklenmesiyle inşallah sağlık turizminde çok daha iyi yerlere geleceğimize inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.

“HER ALANDA SAĞLIK KADROMUZA DESTEK VERDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin sağlık altyapısını güçlendirirken sağlık çalışanlarını da ihmal etmediklerine vurgu yaparak şunları kaydetti: “Sistemin asli unsurunun doktoru, hemşiresi, bakıcısı, teknisyeniyle sağlık personelleri olduğunu asla unutmadık. Bu anlayışla özlük haklarından çalışma şartlarına kadar her alanda sağlık kadromuza destek verdik, sahip çıktık. Sağlıkta Beyaz Reform adını verdiğimiz bir dizi değişimle fiili hizmet zammı ve mali haklar konusunda iyileştirmeler yaptık. Döner sermayeden kesilen sabit ödemeleri merkezi bütçeye aktardık, ek ödemede iyileştirmelere gittik. Sağlık çalışanlarımızın 3 bin 600 ek göstergeden faydalanmasını sağladık. Tıp ile diş hekimliği son sınıf öğrencilerine asgari ücret düzeyinde ödemeyi başlatarak, emeklerinin karşılığını alabilmelerini sağladık. Mesleki Sorumluluk Kurulu marifetiyle hastaların ve sağlık çalışanlarının haklarını korumayı hedefledik.”

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti, kasten öldürme, silah kaçakçılığı ve işkence suçlarında olduğu gibi katalog suçlar kapsamına aldıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün bunlara rağmen sınırlı da olsa zaman zaman şiddet haberlerine rastlıyoruz. Şifa vermek için görev yapan sağlık çalışanlarımıza saldırılmasına, hakaret edilmesine, şiddet uygulanmasına müsamahamız yoktur ve olamaz. Sizlerin görevlerinizi huzur ve güven içinde yerine getirebilmeniz amacıyla elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iftara katılımlarından ötürü sağlık çalışanlarına teşekkür ederek ramazan aylarını ve 14 Mart Tıp Bayramlarını tebrik etti.

Konuşmaların ardından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, modern tasarım hat levha, el yapımı kâğıt üzerine akrilik ve yağlı boyla ile hazırlanan, Allah’ın isimlerinden “Ya Şafi” yazılı tabloyu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye etti.

Programda daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İbni Sina Hizmet Ödülleri” kapsamında, “Cerrahi Tıp Bilimleri” kategorisinde Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Sezai Yılmaz’a, “Dahili Tıp Bilimleri” kategorisinde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Ümit Murat Şahiner’e, “Temel Tıp Bilimleri” kategorisinde Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Özcan Erel’e ödüllerini verdi.

“Vefa ve Fedakârlık” kategorisinde ise Nevşehir Devlet Hastanesi’nden Acil Tıp Uzmanı Uzm. Dr. Yusuf Yılmaztürk, Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Acil Tıp Uzmanı Uzm. Dr. Cihat Yel ile Hatay Hassa İlçe Sağlık Müdürü Doktor Yasemin Türk de ödüllerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden aldı.

OKUMAYA DEVAM ET

YENİ NESİL MEDYA | TÜRKİYE

TAKVİM

Aralık 2022
P S Ç P C C P
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
262728293031  

HER ŞEY GÜÇLÜ TÜRKİYE İÇİN

TOGG | Türkiye’nin Otomobili

TANAP Avrupa Bağlantısı Açılış Töreni #TANAPtamam

GENÇ GAZETECİLER BURADA

GÜÇLÜ TÜRKİYE

TÜRK AKIM PROJESİ AÇILIŞ TÖRENİ

TÜRKİYE YÜZYILI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale 1915 Köprüsü Kule Tamamlama Töreni

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fatih sondaj gemisini #MilliEnerjideYeniMüjde

ENERJİ PETROL MEDYA GRUP – YENİ NESİL MEDYA | TÜRKİYE

DÜNYA11 saat önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart Şehitleri Anma Günü Töreni’ne katıldı

DÜNYA3 gün önce

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, STK temsilcileriyle iftarda buluştu

GÜNCEL4 gün önce

“Türkiye’yi, dünyanın en etkin sağlık hizmetlerinin sunulduğu ülke konumuna getirdik”

DÜNYA5 gün önce

Kripto FETÖ’cüler  ; “KİRLİ ELLERİNİZİ İNSANLARIN ÜZERİNDEN ÇEKİN MERHAMETSİZLER”

DÜNYA5 gün önce

“Türkiye Yüzyılı güneşinin doğuşuna kimse mani olamayacaktır”

DÜNYA5 gün önce

“Gazze’deki katliamların tekrar etmemesi ve bölgenin ihyası için garantör olarak sorumluluk üstlenmeye hazırız”

DÜNYA6 gün önce

TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, GAZETECİLERLE İFTAR PROGRAMINDA BİR ARAYA GELDİ

DÜNYA7 gün önce

“FETÖ’nün Bilişim Militanları akıl sınırlarını da zorlayan kurdukları tuzaklarla örgüte maddi kaynak yaratmaya devam ediyorlar

DÜNYA7 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit aileleri ile iftarda bir araya geldi

DÜNYA1 hafta önce

FETÖ’nün bilişim militanları | İnsanlara kumpas kurarak adli sicil kayıtlarını kirletmek için her türlü yolsuzlukları yapıyorlar

DÜNYA1 hafta önce

“İstanbul’un giderek ağırlaşan trafik ve ulaşım sorununu hafifleteceğiz”

DÜNYA1 hafta önce

“İzmir’in yatırım eksiklerini tamamlayarak, şehrimizin kayıp yıllarını hep birlikte telafi edeceğiz”

DÜNYA1 hafta önce

FETÖ’nün bilişim militanları Marka Ve Patent işlerine neden önem veriyorlar ?

DÜNYA1 hafta önce

Türk Hava Yolları, “İz Bırakanlar” Serisinin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Özel Bölümünü Yayınladı

DÜNYA1 hafta önce

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Geleceğe Miras Myra ve Limanı Andriake Projesi”ni tanıttı.

GÜNCEL1 hafta önce

BAKIRKÖY-BAĞCILAR KİRAZLI METRO HATTI YARIN AÇILIYOR

DÜNYA1 hafta önce

GİRESUN YATIRIMLARLA BÜYÜYOR

DÜNYA1 hafta önce

“Her kesimden insanımızın sıkıntılarını çözecek programa ve kararlılığa sahibiz”

DÜNYA1 hafta önce

“Gazze’de yaşananlar tahammül sınırlarını aşmıştır”

DÜNYA1 hafta önce

“Rusya’nın da dâhil olacağı bir barış zirvesine ev sahipliği yapmaya hazırız”

DÜNYA1 hafta önce

“Hedefimiz, ülkemize kazandırdığımız hizmetlerin zirvesi olarak gördüğümüz Türkiye Yüzyılı hedefini başarıya ulaştırmaktır”

DÜNYA2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız”

DÜNYA2 hafta önce

FETÖ’nün bilişim militanları ; “KİRLİ ELLERİNİZİ İNSANLARIN ÜZERİNDEN ÇEKİN MERHAMETSİZLER”

DÜNYA2 hafta önce

Emine Erdoğan, “Tarımda Kadın Emeği Zirvesi” programına katıldı

DÜNYA2 hafta önce

“Depremle sarsılan şehirlerimizi bir an önce ayağa kaldırmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz”

DÜNYA2 hafta önce

YASED 43. OLAĞAN GENEL KURULU

DÜNYA2 hafta önce

“Hak ve özgürlüklerden yatırımlara, savunma sanayinden dış politikaya kadar her alanda tarih yazdık”

DÜNYA2 hafta önce

Bir FETÖ’cü nasıl anlaşılır?

DÜNYA2 hafta önce

CERMODERN 7 Zamansız GÜNAH Sergisi’ne ev sahipliği yapıyor.

DÜNYA2 hafta önce

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Suudi Arabistan’da Gerçekleştirilen LEAP Fuarı’na Katıldı

DÜNYA2 hafta önce

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Suudi Arabistanlı Mevkidaşı El-Kasabi ile Görüştü

DÜNYA2 hafta önce

ULUSAL ANTARKTİKA BİLİM SEFERİ TAMAMLANDI

DÜNYA2 hafta önce

Türk Hava Yolları, Dünya’nın 6. Kıtası Avustralya’ya Uçuşlara Başladı.

DÜNYA2 hafta önce

FETÖ’nün bilişim militanları ; Marka Ve Patent işlerine neden önem veriyorlar ?

DÜNYA2 hafta önce

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Suudi Arabistan Kırsal İşler ve Konut Bakanı el-Hukayl ile Görüştü

DÜNYA2 hafta önce

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Suudi Arabistan Yatırım Bakanı El-Falih ile Görüştü

DÜNYA2 hafta önce

ŞULE YÜKSEL ŞENLER BİLİM MERKEZİ VE KÜTÜPHANESİ AÇILDI

DÜNYA2 hafta önce

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Meclis Üyeleri ile buluştu

DÜNYA2 hafta önce

TOBB Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası toplandı

DÜNYA2 hafta önce

Antalya | “Şehir hastanelerini, eşi-benzeri olmayan birer şifa merkezi olarak milletimizin hizmetine sunmaya devam edeceğiz”

DÜNYA5 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mesajı

DÜNYA4 yıl önce

Metin Aslım : İş ve Cemiyet Hayatının Sevilen Siması

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Emel USLU ATİK ;

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Aysu YAVUZ

İYİ Kİ VARSIN3 yıl önce

İyi ki varsın Nurten ÖZTÜRK

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın ZEHRA KARAKAŞ BEGEN

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Beril ÇAVUŞOĞLU

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Nuray ÖZÇELİK;

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Hüseyin ÇEŞMECİOĞLU :

DÜNYA2 yıl önce

Ankara-Yerköy-Kayseri Hızlı Tren Hattı temeli atıldı

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Nalan Gazezoğlu

DÜNYA3 yıl önce

Sektöre Yön verenler ; Eda DEMİRHAN

GÜNCEL3 yıl önce

Sektöre Yön Verenler Berfu GÜVEN

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Gül ALCANSOY;

DÜNYA3 yıl önce

İyi ki varsın Prof. Dr. Başak SOLMAZ

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın AYSUN ŞAHANOĞLU KABA ;

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Nazlıhan ALKAN

DÜNYA2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB Konseyi Başkanı Michel ile görüştü

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Hüseyin ÇALIŞKAN

DÜNYA3 yıl önce

İyi ki varsın Hande ORTAY

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Yusuf Burak ASLANPINAR;

İYİ Kİ VARSIN3 yıl önce

İyi ki varsın Semra Aman Akyürek

ENERJİ3 yıl önce

Tekfen Holding “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu” ödülünü üçüncü kez aldı!

ENERJİ3 yıl önce

İyi ki Varsın Mehmet Gültekin

Enerji petrol Medya Ceo -Mehmet Ali Setencioğlu ,
MAVİ YOLCULUK5 yıl önce

TEKNE KİRALAMA | İZMİR ÇEŞME ALAÇATI

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Doç. Dr. Esin Yalçınkaya

DÜNYA3 yıl önce

İyi ki varsın Semra İĞTAÇ

GÜNCEL3 yıl önce

Başarımız, Başarınız olacak HANTEK KALIP

DÜNYA2 yıl önce

İyi ki varsın Özgür AKIN

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Sadık KUTANOĞLU

DÜNYA12 ay önce

İyi ki varsın, Haşim İzol

DÜNYA4 yıl önce

Sektöre Yön Verenler Esra KANDEMİR

DÜNYA3 yıl önce

Türkiye’nin En Etkin 50 CFO’su belli oldu

DÜNYA5 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile ortak basın toplantısı düzenledi

DÜNYA2 yıl önce

İyi ki varsın Ebru Milat Sezgin

DÜNYA2 yıl önce

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Turizm Yatırım Forumu’na katıldı

DÜNYA3 yıl önce

Sektöre yön verenler, Ahmet ÇALLI

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Sibel Şeref KANCAOĞLU ;

DÜNYA5 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kyoto’da Ara Güler Fotoğraf Sergisi’ni açtı

DÜNYA3 yıl önce

İyi ki varsın Vahide Ayşit

YENİ NESİL MEDYA | TÜRKİYE

GÜÇLÜ TÜRKİYE
GÜÇLÜ TÜRKİYE

GENÇ İŞ DÜNYASI

seers cmp badge