Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Salgın döneminde G-20 içinde en hızlı toparlanan ve büyüyen ülkelerin başında geliyoruz. Küresel ticaretin dengelerinin yeniden oluştuğu bir dönemde Türkiye’nin sergilediği bu performans bizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize adım adım yaklaştırıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Dünya ve ülkemiz açısından zor geçen 2021’i uğurladık ve yeni umutlarla, yeni heyecanlarla 2022 yılına girdik. Yeni miladi yılın milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Son iki yıla damgasını vuran Koronavirüs salgınının ve onun tetiklediği küresel ekonomik sorunların bir müddet daha herkesle birlikte ülkemizi de olumsuz etkilemeyi sürdüreceği anlaşılıyor. Sağlık hizmetlerinden maskeye, tıbbi malzemeden aşıya kadar pek çok alanda salgının ortaya çıkardığı adaletsizlikler büyük ve güçlü Türkiye hedefimize bir an önce ulaşmamızın önemini açıkça göstermiştir.
“TÜRKİYE’Yİ KÜRESEL SAĞLIK VE EKONOMİK KRİZİNDEN OLUMLU YÖNDE AYRIŞTIRMAYI BAŞARDIK”
Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizin kalkınma altyapısında sağladığı ilerleme sayesinde Türkiye’yi küresel sağlık ve ekonomik krizinden olumlu yönde ayrıştırmayı başardık. Her ne kadar birileri bir kısmı yalan, bir kısmı yanlış haberler üzerinden milletimizin moralini bozmaya çalışsa da, dünyayı izleyen herkes bu sıkıntılı tabloda Türkiye’nin durduğu yeri takdirle karşılıyor.
İşte daha bugün 2021 yılı ihracat rakamlarını açıkladık. Salgının ekonomiler üzerindeki baskısının arttığı geçtiğimiz yıl Türkiye ihracatın lokomotifi olduğu hızlı büyüme eğilimini sürdürmüştür. Bu dönemde imalat sanayinde kapasite kullanım oranımız yüzde 80’e dayanırken, istihdamda yıllık 2 milyonu bulan bir artış sağladık. Küresel mal ticaretinin yüzde 10 arttığı geçtiğimiz yıl, biz ihracatımızı yüzde 33 yükseltmeyi başararak bu alanda da farkımızı ortaya koyduk. Türkiye olarak geçtiğimiz yıl ulaştığımız 225 milyar 368 milyon dolarlık ihracatla Cumhuriyet tarihinde ilk defa küresel ihracattan aldığımız payı yüzde 1’in üzerine taşıdık. Geçmişle mukayeseli olarak baktığımızda ise, 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatımızı altı kattan fazla artırdığımızı görüyoruz. Aynı şekilde 20 yıl önce 88 milyar doları bulmayan dış ticaret hacmimiz, 500 milyar dolar sınırına dayandı. Geçtiğimiz yıl itibariyle dış ticaret açığımız 46 milyar dolara gerilerken, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 83’ün üzerine çıktı. Bu oranın 2000’lerin başında yüzde 51 olduğunu özellikle hatırlatmak istiyorum. Dış ticaretimizde millî paramızı kullanım seviyemizin 183 milyar liraya ulaşmış olması da bir diğer önemli gelişmedir.
Ayrıntılarını bugün yaptığımız basın toplantısında verdiğimiz 225 milyar 368 milyon dolarlık 2021 ihracatımızın ülkemize, milletimize, sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. Bu ihracat rakamına özellikle ulaşılmasında emeği geçen tüm kurumlarımızı, iş dünyamızı, çalışanlarımızı ayrı ayrı tebrik ediyorum. Girdiğimiz yeni yılda ihracatımızı çok daha ileri seviyelere çıkarmak için gündemimizde pek çok program, plan, proje var. İnşallah hepsini de kararlılıkla hayata geçirerek önümüzdeki yıl bu vakitler milletimize çok daha büyük müjdeler verebilmeyi ümit ediyoruz. Dış ticaret fazlası veren Türkiye hedefimize giderek daha çok yaklaşıyoruz.
Geçtiğimiz yılı güzel haberlerle kapattığımız bir diğer sektör de turizmdir. Salgının turizm sektöründe yol açtığı olumsuz etkileri hızla ortadan kaldırmak için aldığımız tedbirlerin, verdiğimiz teşvik ve desteklerin karşılığını özellikle gördüğümüz bir sezonu geride bıraktık. Bu sektörde 2021’i 29 milyon turist sayısı ve 24 milyar doları aşan bir turizm geliriyle kapattık. Bir başka ifadeyle, turizmde önceki yıla göre ziyaretçi sayısında yüzde 83’lük, gelirde yüzde 100’lük bir artış sağladık.
Devlet ve özel sektörün yakın iş birliğiyle gerçekleştirdiğimiz büyük atılım sayesinde sadece kayıplarımızın önemli bir kısmını telafi etmekle kalmadık, Akdeniz havzasındaki rakiplerimizi de geride bıraktık. Artık hedefimiz salgın öncesi ziyaretçi sayısına ulaşmanın ötesinde çok daha yüksek bir gelir seviyesine çıkmaktır. İnşallah 2022 yılı bu hedefe biraz daha yaklaştığımız, verimli, bereketli, kazançlı bir sezon olacaktır. Tesis sahiplerinden çalışanlarına kadar turizm sektörümüzün tüm mensuplarına ülkemize kazandırdıkları bu başarı için şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle KOSGEB destekleriyle ilgili bir müjdemizi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bilindiği gibi Nisan ayında mikro ve küçük işletmelere yönelik bir hızlı destek programı başlatmıştık. Bu programın kapsamını yeni mezun gençlerimizin istihdamını teşvik edecek şekilde genişletiyoruz. Son 12 aydaki çalışan sayısını koruyup meslek lisesi veya üniversite mezunu gencimizi en az 12 ay boyunca istihdam etme taahhüdünde bulunan işletmelere 100 bin lira destek veriyoruz. Kadın istihdamında bu rakam 110 bin lirayı buluyor. Mikro işletmelerde 2 ve küçük işletmelerde 5 personele kadar uygulanacak bu destek rakamı, faizsiz olarak 2 yıl sonra 24 ayda geri ödeyecek. Amacımız, bu programla 75 bin yeni meslek lisesi veya üniversite mezunu gencimizi istihdama dâhil etmektir. İşletmelerimizi başvuruları bugün açılan bu programa katılmaya davet ediyoruz.
“SALGIN DÖNEMİNDE G-20 İÇİNDE EN HIZLI TOPARLANAN VE BÜYÜYEN ÜLKELERİN BAŞINDA GELİYORUZ”
Türkiye, 2021 yılında ekonomide yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari denge odaklı bir büyüme yaşadı. Dünya ticaret hacminin yüzde 5,3 küçüldüğü 2020 yılını biz 1,8 büyümeyle kapatmıştık. Küresel ticaretin yeniden hareketlenmeye başladığı 2021’de büyümede çift haneli rakamları yakalayacağımıza inanıyoruz. Geçtiğimiz yılın ilk çeyreğindeki yüzde 7,4’lük, ikinci çeyreğindeki yüzde 22’lik ve üçüncü çeyreğindeki yüzde 7,4’lük büyüme bunun işaretini veriyor.
Salgın döneminde G-20 içinde en hızlı toparlanan ve büyüyen ülkelerin başında geliyoruz. Küresel ticaretin dengelerinin yeniden oluştuğu bir dönemde Türkiye’nin sergilediği bu performans bizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize adım adım yaklaştırıyor. Elbette bu süreçte karşı karşıya kaldığımız sıkıntılar, ödediğimiz bedeller de var. Bunlardan biri, döviz kurunda yaşanan ve esasen ülkemiz ekonomisinin gerçekleriyle uyumlu olmayan dengesiz dalgalanmadır. Kurdaki yükselişi bir seviyeye kadar ekonomik işleyişe ve ülkemizin ihracattaki hedeflerine uygun olduğu için sorun etmiyorduk. Ama bir yerden sonra iş serbest piyasa ekonomisi kurallarının dışına çıkarak arkasında kötü niyetlerin belirdiği farklı bir görünüme büründü. Yurt dışından ve ülkemiz içinden kimi siyasetçiler, medya kuruluşları, akademisyenler piyasaları paniğe sürükleyerek dövize yönelişi artıracak senkronize bir kampanya başlattılar. Hatırlarsanız bundan üç dört yıl önce yurt dışı kaynaklı benzer saldırılara, benzer tuzaklara maruz kalmıştık. Aldığımız tedbirler ve geliştirdiğimiz mekanizmalar sayesinde yurt dışından Türk ekonomisine yönelik serbest piyasa kurallarına da uygun olmayan sinsi saldırıların önünü büyük ölçüde kesmiştik. Son kampanyada ise, daha çok yurt dışındaki yatırımcıları panikleterek aynı amaca varılmak istenmiştir. Dalgalanmanın kendi tabii seyri içinde durulmadığını görünce 20 Aralık’ta kamuoyuna açıkladığımız tedbir paketi ile piyasaların önemli ölçüde yeniden dengeye gelmesini sağladık. Ekonominin kendi tabii seyri dışında niyetlerle dışarıdan yapılabilecek saldırılara karşı oluşturduğumuz mekanizmaların bir benzerini içeride de kurmuş olduk. Parasının değerini korumak isteyen vatandaşlarımız, özellikle önünü görme ihtiyacı duyan iş dünyamıza sunduğumuz alternatiflerin piyasalar tarafından da benimsendiğini memnuniyetle gördük. Kur korumalı Türk Lirası mevduatına kısa sürede 78 milyar liralık bir geçişin yaşanması, vatandaşlarımızın ekonomi programımıza olan güveninin işaretidir. Katılım finans kuruluşlarını da sisteme dâhil ederek bu uygulamayı genişletiyoruz. Ülkemiz ekonomisinin istikrar ve güven iklimi içinde büyümesine katkı sağlayacak bu yaklaşımı yeni araçlar ve yöntemlerle 2022’de daha da güçlendireceğiz.
Açıkladığımız tedbir paketinin Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin getirdiği imkânlarla bizim veya ilgili kurumlarımız tarafından hayata geçirilebilecek olanların tamamını uygulamaya soktuk. Bu çerçevede Merkez Bankası döviz tevdiat ve altın hesaplarından Türk Lirası mevduata dönüşün desteklenmesine ilişkin tebliğlerini yayınladı. Döviz ve altın cinsi hesaplardan vadeli Türk Lirası hesaplara dönüşen tutarlar zorunlu karşılıktan muaf tutulurken, stopaj oranı da sıfırlandı. İhracatçı ve ithalatçı firmalara Türk Lirası vadeli döviz satım ihalesine başlandı, bu satışlardaki stopaj oranı da sıfıra çekildi. Temettü gelirlerine uygulanan stopaj oranı yüzde 15’ten yüzde 10’a indirildi. Yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması çalışmaları kapsamında hurda altın değerlemesinde kullanılacak asgari milyem rakamında değişiklik yapıldı. Vatandaşlarımızın altınlarını bankalar, darphane ve kuyumcular vasıtasıyla sisteme dâhil etmelerine imkân sağlanıyor. Talep edenler bankalardaki altın hesaplarında tuttukları birikimleri fiziki altın olarak da alabilecek. Bankalar nezdinde darphane altın ürünleri bazında açılan hesaplar da fiziki altın olarak istenebilecek.
“BUGÜNE KADAR MİLLETİMİZE NE SÖZ VERDİYSEK YAPTIK, BUNDAN SONRA DA VERDİĞİMİZ HER SÖZÜ YERİNE GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Kredi Garanti Fonu’nun daha aktif ve daha kapsayıcı şekilde çalıştırılmasıyla ilgili protokol yakında hayata geçiyor. Kanuni düzenleme gerektiren hususlarla ilgili çalışmalarımızı da tamamladık. Bu çerçevede Türk Lirası için Hazine desteğine, ihracat ve imalat sanayi şirketleri için Kurumlar Vergisi’nde 1 puanlık indirim yapılmasına, bireysel emeklilik sistemindeki devlet katkısını yüzde 25’den yüzde 30’a çıkartılmasına, yatırım fonlarından elde edilen kar paylarına istisna uygulanmasına, gelire endeksli senetlerin ihracına; tüm bunlara ilişkin hazırlanan kanun değişikliği düzenlemeleri yarın Meclis’in takdirine sunuluyor.
Ayrıca, ülkemizde ve dünyada hammadde temininde tedarik zincirlerindeki aksaklıklar ve girdi fiyatlarındaki beklenmedik artışlar sebebiyle hazırlanan fiyat farkı çalışması da Meclis’in takdirine sunulma aşamasındadır.
Biz bugüne kadar milletimize ne söz verdiysek yaptık, bundan sonra da verdiğimiz her sözü yerine getirmeye devam edeceğiz.
Geçtiğimiz yıl hepimizin canını yakan bir diğer sıkıntımız yüksek enflasyon ve onun ötesinde bir vakayı ifade eden fahiş fiyat artışlarıdır. Ülkemizdeki fiyat artışlarının iki sebebi vardır.
Birincisi; salgın döneminde küresel emtia fiyatlarında görülen fevkalade yükselmedir. Öyle ki, salgın döneminde dünyada petrol fiyatları neredeyse iki katına, kömür fiyatları üç ila beş kat, doğal gaz fiyatları altı ila 10 katına çıkarken metal ve mineral fiyatları yüzde 50, tarım ürünleri fiyatları yüzde 25 arttı. Enerji fiyatlarındaki aşırı yükseliş sebebiyle pek çok ülke elektrik tarifelerini ortalama üç kat artırmak mecburiyetinde kaldı. Biz ise her konuda olduğu gibi enerji fiyatları hususunda da vatandaşımızı koruyacak bir yol izledik. Geçtiğimiz yıl elektriği yarı fiyatının bile altına, doğal gazı beşte biri fiyatına vatandaşlarımıza sunarken, akaryakıt fiyatlarında da eşel mobil sistemiyle oldukça düşük satış fiyatları sağladık. Bu şekilde 2021 yılında vatandaşlarımız lehine doğal gazda 80 milyar liralık, elektrikte 20 milyar liralık, akaryakıtta 65 milyar liralık kamu adına fedakârlık yaptık. Bir başka ifadeyle, vatandaşlarımızın cebinden doğal gaz faturası, elektrik faturası, benzin, mazot faturası olarak çıkacak 165 milyar lirayı kamu kaynaklarından karşıladık. Yeni yıl itibarıyla yürürlüğe giren tarifelere rağmen kamunun vatandaşlarımıza desteği sürmektedir. Mesela hane halkının kullandığı doğal gaz ve yine hane halkını kapsayan elektrik faturalarında tarifeler vatandaşlarımız lehine düzenlenmiştir.
“VATANDAŞLARIMIZ AKARYAKITA DİĞER ÜLKELERDEKİ FİYAT ARTIŞLARINA NİSPETEN DAHA HESAPLI BİR TARİFEYLE ERİŞEBİLMEKTEDİR”
Bakınız şimdi sizlerle basit bir hesabı paylaşacağım. Ülkemizde 2002 yılında 150 kilovat elektrik ve 125 metreküp doğal gaz kullanımı karşılığında bir vatandaşımızın ödediği fatura asgari ücretin yüzde 47’sini oluşturuyor. Şimdi aynı miktardaki elektrik ve doğal gaz kullanımı için yeni tarifeyle ödenen tutar asgari ücretin yüzde 13’ü seviyesindedir. Görüldüğü gibi vatandaşımızı fiyat artışlarına ezdirmeme sözümüzü burada da yerine getirmiş oluyoruz.
Bu vesileyle, vatandaşlarımıza yapılan kömür yardımlarının yeni yılla birlikte, altını şimdi çiziyorum, doğal gaz faturası desteği olarak da verilebileceğinin haberini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Akaryakıtta ise eşel mobil sisteminden normal tarifeye dönüldüğü için petrol fiyatlarındaki ve döviz kurundaki değişime bağlı olarak belirlenen otomatik tarife yürürlüğe girmiştir. Buna rağmen vatandaşlarımız akaryakıta diğer ülkelerdeki fiyat artışlarına nispeten daha hesaplı bir tarifeyle erişebilmektedir. Düşme eğiliminde olan petrol fiyatları ve istikrar kazanmaya başlayan kur dikkate alındığında, petrol fiyatları üzerindeki baskının yakında tersine dönmesi beklenebilir.
Diğer yandan, dünya piyasalarında, ülkemizde de çok tartışılan bitkisel yağ fiyatlarındaki artış yüzde 70’i, şeker fiyatlarındaki artış yüzde 50’yi, tahıllardaki artış yüzde 32’yi bulmuştur. Market raflarındaki artışın bir kısmının kaynağı bu küresel fiyatlandırmalardandır. Ancak, bazı ürünlerdeki artışların ne küresel emtia ve enerji fiyatlarıyla, ne kurdaki dalgalanmayla izah edilemeyecek derecede fahiş olduğunu görüyoruz. Bu konunun takipçisi olmaları ve gereken işlemleri yapmaları için ilgili tüm kurumlarımıza talimatlarımızı verdik. Aynı kapsamda stokçuluk yapanlara uygulanacak cezaları artıran bir kanun değişikliği de Meclisimizin gündeminde bulunuyor. Tüm bunlara rağmen, dünya ekonomisiyle entegre piyasaya sahip bir ülke olarak fiyat artışlarından ister istemez biz de etkileniyoruz.
“ENFLASYONU TEKRAR TEK HANELİ RAKAMLARA GERİLETMEKTE KARARLIYIZ”
Hiç şüphesiz fiyat artışları ülkemize mahsus bir durum da değildir. Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tamamı enflasyon rakamlarında çok ciddi artışlarla karşı karşıyadır. Amerika son 40 yılın, Almanya ve İspanya son 30 yılın, İngiltere ve İtalya son 10-12 yılın, Avrupa’nın geneli avro bölgesinin kuruluşundan beri en yüksek enflasyon rakamlarının sancısıyla kıvranmaktadır. Üstelik tüketici fiyat endeksinde üretici fiyat endeksinin katbekat fazlası olarak gerçekleşen artışlar bu sancının devam edeceğini gösteriyor. Diğerleri gibi ülkemizin önünde de bir enflasyon gerçeği vardır. Bugün 2021 yılı enflasyonumuz yüzde 36 olarak açıklandı. Öncelikle her ne sebeple olursa olsun vatandaşlarımızın böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmasından dolayı üzüntülüyüz. Türkiye tarihinde enflasyonla en büyük mücadeleyi veren, enflasyonu en düşük seviyelere indiren yönetim biziz. Ülkemizde yüzde altılara kadar indirdiğimiz enflasyonun boynunu kırarak en kısa sürede tekrar tek haneli rakamlara geriletmekte kararlıyız.
Enflasyon oranının bu derece yüksek çıkmasında küresel emtia fiyatlarındaki ve üretim maliyetlerindeki artışın ötesinde döviz kurundaki dalgalanmanın da etkisinin olduğunu biliyoruz. Döviz kurundaki köpüğü aldığımızda nasıl daha gerçekçi bir tablo önümüze çıktıysa, enflasyonda da bunu yapacağız. Döviz kuru üzerinden ilk büyük saldırıya maruz kaldığımız 2018’de de yüzde 20’yi aşan bir enflasyonla benzer bir tablo yaşamıştık, takip eden yılda ise enflasyonu neredeyse yarı yarıya düşürmüştük; inşallah bu yıl da enflasyonu çok daha fazlasıyla gerileteceğiz.
Bununla beraber, hiçbir vatandaşımızı fiyat artışlarının yükü altında bırakmadık, bırakmayacağız. Çalışanlar başta olmak üzere vatandaşlarımızın gelirlerini enflasyonun altında ezdirmeyecek özel tedbirler aldık ve bu tedbirleri almaya da devam ediyoruz. Asgari ücrette yaptığımız yüzde 50’lik artış bunun örneklerinden biridir. Yeni asgari ücretle işçilerimizin gelirlerinde enflasyon oranının çok üzerinde bir artışı gerçekleştirdik. Bu düzenleme asgari ücrete endeksli işsizlik maaşı, evde bakım ücreti, 65 yaş aylığı, iş göremezlik ödeneği gibi pek çok rakamı da aynı oranda artırmıştır.
Memurlarımızın maaşlarında Temmuz-Aralık ayı enflasyon farkı ve toplu sözleşme gereği olarak toplamda yüzde 28 oranında bir artış yapıldı. Bununla kalmadık, memurlarımızın Ocak ayındaki yüzde 5’lik toplu sözleşme dönem zammını yüzde 2,5 artışla yüzde 7,5 olarak uygulama kararı aldık. Böylece memurlarımızın maaş artış oranını yüzde 30,5’a çıkartarak onlara ilave bir sosyal destek sağlamış oluyoruz.
Aile yardımları da çalışmayan eş için 521 lira, 6 yaşından küçük çocuklar için 115 lira, 6 yaşından büyük çocuklar için 57 lira olarak güncellenmiştir. Tabi bu rakamlara memur maaşlarının asgari ücret kadarki kısmının gelir ve damga vergilerinden muaf tutulmasıyla ortaya çıkan ve 288 liraya kadar ulaşan artışları da ilave etmek gerekiyor.
Şimdi geldik emeklilerimize, bugün herhalde ağırlıklı olarak o bekleniyor.
Emeklilerimizin maaşlarında ise genel olarak enflasyon oranı kadar artış zaten yapıyoruz. Buna ilave olarak, düşüm maaş alan emeklilerimizle ilgili yeni bir alt sınır belirledik, yeni düzenlemeye göre hiçbir emeklimiz 2500 liranın altında maaş almayacak. Böylece aylık geliri 1500 liradan başlayan 1 milyon 266 bin emeklimizin maaşlarını 2500 liraya yükseltmiş oluyoruz. Temmuz ayında hem memurlarımızın, hem emeklilerimizin maaşlarına yapılacak yüzde 7 toplu sözleşme artışına ilave olarak şayet gerekiyorsa enflasyon farkı da ilave edilecektir.
Bugün buradan bir kez daha Türkiye’nin demokratik ve ekonomik kalkınmasında attığımız tarihî adımları, yeni ekonomi programımızı başarıyla neticelendirerek taçlandırmanın sözünü veriyoruz.
Yatırımıyla, istihdamıyla, üretimiyle, ihracatıyla, cari dengesiyle hedeflerine ulaşmış, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmuş Türkiye’ye hiç olmadığı kadar yakınız. Geçmişte bu tür kritik dönemlerde ihtiyacı olan atılımları tek parti faşizmin çarpık uygulamalarıyla, darbelerle, vesayetin oyunlarıyla, siyasi istikrarsızlıkla, terörle ve daha pek çok tuzakla kaçırmış bir ülkeyiz. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle inşallah bu defa tarihi tekerrür etmeyecek, aynı hüzünlü tabloyla karşılaşmayacak, aynı bedelleri ödemeyeceğiz, çünkü bu defa ibret alacağımız muazzam birikimler ve asla vazgeçemeyeceğimiz muazzam kazanımlarla yolumuza devam ediyoruz. Son 20 yılda milletimizle birlikte pek çok sınamadan anlımızın akıyla geçtik. Vesayetin gücünü beraber törpüledik. Kalkınma altyapımızı beraber güçlendirdik. Demokrasimizin standartlarını beraber yükselttik. Her bir insanımızı kucaklayan hak ve özgürlükleri beraber genişlettik.
Şu anda ekranları başında bizi izleyen milletime özellikle sesleniyorum; biz size aşığız, biz sizin dertliniz olan bir iktidarız ve biz terör örgütlerine karşı olan mücadelemizi bu can bu tende oldukça sonuna kadar vermekte kararlıyız. PKK’sından FETÖ’süne tüm terör örgütlerinin başını hep birlikte ezdik.
Küresel yönetim sisteminin çarpıklıklarına beraber başkaldırdık. Sınırlarımıza kadar dayanan emperyalist hevesleri beraber kursaklarında bıraktık. Darbecilere karşı sokakta beraber direndik. Ülkemizin karada, denizde, havada, her alandaki menfaatlerini her yerde beraber müdafaa ettik. Şimdi de aynı başarıyı ekonomideki hedeflerimiz ulaşarak inşallah yine beraberce göstereceğiz.
Yaptığımız hiçbir fedakârlığın, çektiğimiz hiçbir sıkıntının, akıttığımız her damla alın terinin, yüreğimizde büyüttüğümüz her umut katresinin boşa gitmediğini, gitmeyeceğini beraberce göreceğiz bir döneme giriyoruz. Yeter ki birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sarılalım. Yeter ki 2023 hedeflerimize, 2053 vizyonumuza sıkı sıkıya sahip çıkalım. Yeter ki yalana, iftiraya, fitneye, fesada, hasede, kifayetsiz muhterislerin hezeyanlarına kapılarımızı kapatalım. Emin olun, nasıl bugünkü Türkiye 20 yıl önceki Türkiye’nin fersah fersah ilerisindeyse, çok değil iki yıl, beş yıl, 10 yıl sonrasının Türkiye’si de bugünden çok daha ileride olacaktır. Biz ömrümüzü hizmetine adadığımız 84 milyon insanımızın her birine güveniyoruz. Sizlerin de bize güvenmeye devam etmesini istiyoruz. Rabbim hepinizden razı olsun.
“TEDBİRLERE DAHA FAZLA RİAYET EDEREK YÜZ YÜZE EĞİTİME DEVAM EDECEĞİZ”
Koronavirüs salgını yeni varyantlar, yeni tehditlerle insanlığı tehdit etmeye, hayatı etkilemeye devam ediyor. Şimdi de salgın Omicron varyantıyla tekrar kapımıza dayandı. Her ne kadar hasta sayılarımızda artış yaşansa da, hastaneye yatış, yoğun bakım ve vefat sayılarımızda hamdolsun henüz endişe edilecek bir durum gözükmüyor. Yerli ve millî aşımız TURKOVAC’ı da milletimizin hizmetine sunduğumuz bir dönemde artık salgına karşı çok daha güçlü, çok daha etkin, çok daha hızlı harekete geçirebileceğimiz korunma araçlarına sahibiz. Milletimden “TMM” diye ifade ettiğimiz, temizlik-maske-mesafe üçlüsünden oluşan salgın tedbirlerine riayet hususunda biraz daha sabır, biraz daha dikkat istiyorum. Özellikle kapalı ve kalabalık yerlerde bu tedbirlere ne kadar riayet edersek hem kendimize, hem sevdiklerimize sorumluluğumuzu o derece yerine getirmiş oluruz.
TURKOVAC’ın kademe-kademe ülke genelinde hizmete sunulduğu bir dönemde bu konuda tereddütte olan vatandaşlarımızın da hızla aşılarını yaptıracaklarına veya tamamlayacaklarına inanıyorum.
Eğitim, her dönemde olduğu gibi salgın sürecinde de önceliklerimizin en başında yer almayı sürdürüyor. Dünyanın salgında okulların ilk açılması ve son kapatılması gereken yerler olduğu konusunda mutabık kaldığını görüyoruz. Ülkemizdeki öğretmenlerin en az iki doz aşılanma oranları, bugün itibariyle İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin de üzerindedir. Tedbirlere daha fazla riayet ederek yüz yüze eğitime devam edeceğiz. Öğrencilerimizden tek isteğimiz, eğitim-öğretimlerini en güzel şekilde yürüterek kendilerine, ailelerine ve ülkelerine hayırlı birer evlat olarak yetişmeleridir.
Bunun yanında hükûmetlerimiz döneminde sayılarını 500 binlerden 1,2 milyonlara ulaştırdığımız öğretmenlerimizi desteklemeyi de sürdürüyoruz. Bilhassa öğretmenlerimizin mesleki gelişmelerine önem veriyoruz. Nitekim geçtiğimiz yıl bakanlığımızın düzenlediği eğitimlere bir önceki yıla göre yüzde 134’lük artışla 2 milyon 773 bin öğretmenimiz katıldı. Öğretmen başına 93,4 saatlik eğitimle son 5 yılın en yüksek seviyesini yakaladık. İnşallah 2022 yılında bu oranı çok daha artıracağız.
Geçtiğimiz yılsonu itibariyle ülkemizde kütüphanesiz okul bırakmadık. Buralardaki kitap sayısını da 2022 sonuna kadar 100 milyona çıkarmayı planlıyoruz.
Uzun yıllardan beri dillendirilen, bir özlem olan öğretmenlik meslek kanunuyla ilgili hazırlık 2021 yılının son günü Meclis’e teslim edildi. Bu kanun çıktığında Türkiye eğitim-öğretim tarihinde çok büyük bir adımı da atmış olacağız.
Aralık ayının son haftasında Meclis’imizde 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda iki önemli değişiklik yapıldı. Buna göre, mesleki eğitim merkezlerine devam eden öğrencilerin her ay aldıkları asgari ücretin üçte biri kadar ücreti artık biz ödeyeceğiz. Üçüncü yılın sonunda, kalfaların aldıkları ücreti de iyileştirerek asgari ücretin üçte biri değil yarısı kadar ücret alabilmelerini sağladık. Bu düzenlemeler öğrenci sayılarına da hemen yansıdı. Mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayımız 159 binden 235 bine yükseldi. Hedefimiz, bu yılsonuna kadar mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısını 1 milyona çıkarmaktır. Böylece mesleki eğitim üzerinden istihdamı arttırırken, 28 Şubat katsayı uygulamasının mirası olan yetişmiş eleman bulamama sorununu da tarihin çöplüğüne atıyoruz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Steinmeier ile düzenledikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “NATO müttefikimiz Almanya ile güvenlikten ekonomiye, kültürden bilime, her alanda yoğun ilişkilere sahibiz. 50 milyar doları bulan ikili ticaret hacmimizi dengeli biçimde, 60 milyar dolar seviyesine ulaştırmayı hedefliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ve heyetini Ankara’da misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretin, Steinmeier’in Cumhurbaşkanı olarak Türkiye’ye yaptığı ilk ziyaret olması ve Türkiye-Almanya Dostluk Anlaşması’nın 100’üncü yılına tekabül etmesi bakımından değerli olduğunu söyledi.
Beşeri bağlarla bugüne kadar hep güçlenen Türk-Alman dostluğunun, kuvvetlenerek gelişmeye devam edeceğine inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kıymetli dostum Steinmeier’in ilişkilerimizi ilerletme konusunda bizimle hemfikir olduğunu görmekten ayrıca memnuniyet duyuyorum. Bu vesileyle Almanya’ya ve Alman halkına 6 Şubat depremlerinde milletimizle sergiledikleri dayanışma için tekrar teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
“ALMANYA İLE İKİLİ İLİŞKİLERİMİZİN EN MÜSTESNA ORTAK PAYDASI VE TAŞIYICI SÜTUNU GÜÇLÜ, BEŞERİ BAĞLARIMIZDIR”
Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in Gaziantep’e giderek, Almanya’nın katkısıyla inşa edilen ilkokulu ve Nurdağı konteyner kentini ziyaretinin kendilerini duygulandırdığı ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bugün gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde, ülkelerimiz arasındaki çok boyutlu ilişkileri ikili olarak ele alma fırsatını bulduk. NATO müttefikimiz Almanya ile güvenlikten ekonomiye, kültürden bilime, her alanda yoğun ilişkilere sahibiz. 50 milyar doları bulan ikili ticaret hacmimizi dengeli biçimde, 60 milyar dolar seviyesine ulaştırmayı hedefliyoruz. Karşılıklı yatırımların arttırılmasına bu bakımdan özel önem veriyorum. Savunma sanayii alanındaki iş birliğimizi de ikili ilişkilerimize ve müttefiklik ruhuna uygun şekilde ilerletmek arzusundayız. Savunma sanayinde karşılaştığımız kısıtlamayı artık gündemimizden tamamen çıkartalım istiyorum.
Türkiye ve Almanya’nın bilhassa savunma alanında engelleri değil bundan sonra ortak üretim projelerini konuşacağını ümit ediyoruz. Turizm alanındaki iş birliğimiz de her geçen gün gelişmektedir. 2023’te Almanya’dan 6 milyonu aşkın turisti ülkemizde ağırladık. Bu rakamı daha da yukarılara taşıyacağımıza inanıyorum. Almanya ile ikili ilişkilerimizin en müstesna ortak paydası ve taşıyıcı sütunu güçlü, beşeri bağlarımızdır. Bundan 63 yıl önce Sirkeci Garı’ndan uğurladığımız insanlarımızın sayısı 3,5 milyona ulaştı. 63 yıllık süre zarfında Türk toplumu, gurbetçilikten çıkarak Almanya’nın sosyal, ekonomik, kültürel ve akademik hayatında kritik rolleri üstlenmeye başladı.”
Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in heyetinde yer alan temsilcilerin de bunun örneği olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımızın kültürden sanata, siyasetten bilim ve ticarete kadar her alanda önemli başarılarına şahit oluyoruz. Alışılagelmiş kalıpları yıkan, ön yargıları kıran, önlerine çıkan engelleri tek tek aşarak Türkiye-Almanya arasında beşeri bir köprü vazifesi gören tüm vatandaşlarımızla gurur duyuyoruz” dedi.
Görüşmelerde Almanya’daki Türk toplumunu ilgilendiren konuları ele aldıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk toplumunun eşit katılım temelli entegrasyonuna önem verdiklerini ve teşvik ettiklerini dile getirdi.
Çifte vatandaşlığı mümkün kılan yeni Alman vatandaşlık esasını, bu bağlamda atılmış kıymetli bir adım olarak gördüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak Avrupa’yla birlikte Almanya’da yükselen yabancı karşıtı, İslam düşmanı, aşırı sağcı ve ırkçı örgütlere ilişkin endişelerimiz giderek artıyor. Solingen Faciası’ndan 31 yıl sonra benzer bir saldırıda maalesef ikisi çocuk, dört kardeşimizi kurban verdik. 25 Mart’ta yaşanan menfur hadisenin tamamen aydınlatılması ve sorumlularının cezalandırılması noktasında beklentilerimizi paylaştım” değerlendirmesinde bulundu.
“TERÖRLE MÜCADELE HUSUSUNDA ALMAN MAKAMLARINDAN DAHA FAZLA DAYANIŞMA BEKLEDİĞİMİZİ İFADE ETTİK”
Terör örgütleri PKK/PYD ve FETÖ başta olmak üzere Türklerin huzurunu kaçıran ve temsilciliklere saldıran terör örgütleriyle mücadeleye de değindiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müttefiklik hukukumuza zarar veren bu örgütlerle mücadelede daha etkin iş birliğine ihtiyacımız bulunuyor. Terörle mücadele hususunda Alman makamlarından daha fazla destek ve dayanışma beklediğimizi ifade ettik” dedi.
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin de gündemlerinde yer aldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gümrük Birliği ve vize serbestisi başta olmak üzere atılması gereken adımları ele aldık. Sayın Cumhurbaşkanı’yla bölgesel ve küresel gelişmeler hakkında görüş alışverişinde de bulunduk. Bu vesileyle Gazze’de 200 gündür yaşanan benzeri görülmemiş zulmün son bulması çağrımızı tekrarladım. Netanyahu, sırf siyasi ömrünü uzatmak adına kendi vatandaşları dâhil tüm bölgemizin güvenliğini tehlikeye atıyor. İsrail yönetiminin, Gazze’de işledikleri insanlık suçlarını ve katliamlarını gündemden düşürme çabalarına prim verilmemesi gerekiyor.
İsrail’in saldırıları devam ettiği müddetçe hem bölgesel hem de küresel barışa yönelik tehditlerin arttığının herkes bilincindedir. İran ile İsrail arasında geçtiğimiz hafta tırmanan gerilim, bunun en son ve en çarpıcı örneğidir. Masumların ölüm, açlık ve sefalete mahkûm edilmesinin ızdırabının, nesiller geçse de unutulmayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye olarak bu konuda ilk günden itibaren kararlı, vicdanlı ve cesur bir duruş sergiledik. İnşallah bundan sonra da ateşkesin sağlanması, kesintisiz ve yeterli insani yardımın Filistin halkına ulaştırılmasına yönelik çabalarımızı arttırarak sürdüreceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın Haziran ayında Almanya’da düzenleneceğini hatırlatarak, “Millî Takımımız da bu turnuvada mücadele edecek. Turnuvada yer alacak tüm milli takımlara ve organizasyonda yer alacak ekiplere şimdiden başarılar ve kolaylıklar diliyorum” dedi.
“İSRAİL İLE YOĞUN TİCARİ İLİŞKİLERİ ARTIK AYAKTA TUTMUYORUZ”
Bir basın mensubunun, “İsrail’e karşı sık sık sesinizi yükseltiyorsunuz, Netanyahu’yu Nazi yöntemleri uygulamakla suçluyorsunuz fakat aynı zamanda yoğun ticari ilişkileri ayakta tutuyorsunuz. Bunu nasıl açıklarsınız?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Yoğun ticari ilişkileri artık ayakta tutmuyoruz. O iş bitti. Bunu da kısa zaman önce Dışişleri Bakanım açıkladı. Fakat şunu bilmenizi istiyorum; şu anda İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılardaki ölüm sayısı ne yazık ki 45 bini buldu. Bu rakamı bir kenara koymamız söz konusu olamaz. Yaralılar 75 bini buldu ve bu yaralılar içerisinde durumu ağır olanların bir kısmını biz ülkemize aldık. Burada tedavileri devam ediyor. Çocuk, kadın, yaşlı… Burada maalesef ağır manzara var. Bu manzarayı Alman dostlarımızın görmesi lazım. Gazze, Filistin tamamıyla yerle yeksan olmuş, her taraf yıkılmış. Böyle bir durumda. Kaldı ki İsrail’le Gazze’nin silah, mühimmat, araç, gereç bunlar zaten mukayese edilmez. Bunları görerek değerlendirmeyi yapmak lazım. Bütün bunların yanında tüm Batı kimin yanında yer alıyor? İsrail’in yanında yer alıyor. İsrail’in acımasız saldırıları karşısında Gazze’nin böyle bir imkânı var mı? Yok. İmkânsızlıklar içerisinde bütün bunlara rağmen biz şu anda rehinelerin takası noktasında bir gayret ve mücadelenin içerisindeyiz. Temenni ederiz ki bu takasta başarılı oluruz.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in tören alanındaki yerlerini almalarının ardından iki ülkenin millî marşları çalındı. Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in tören kıtasını selamlamasından sonra iki lider heyetlerini birbirlerine takdim etti.
Türkiye ve Almanya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
FETÖ’nün bilişim militanları | İnsanlara kumpas kurarak adli sicil kayıtlarını kirletmek için her türlü yolsuzlukları yapıyorlar
Tuzağa Düşürdükleri insanları Hapis’e Attırırız diyerek dava açıyorlar FETÖ’cülerin Para Toplama Yöntemleri nasıl değişti pensilvanya’ya nasıl para gönderiyorlar kimleri nasıl soyuyorlar ,Bu soyguna kimler yardım ediyorlar . “Kripto FETÖ’cüler durmuyor” “FETÖ’cüleri ihbar etti hapis cezası aldı” Marka patent Adı altında büyük vurgun… Paralar nereye gidiyor ? Türk halkı bu Kumpasçı Fetoculardan Bıktı Artık insanların midesi bulanıyor Para için her türlü yolsuzluğu yapıyorlar KAÇ İNSANIN HAYATINI MAHVETTİNİZ KAÇ İNSANIN YUVASINI DAĞITTINIZ ? MERHAMETSİZLER Şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemle dolandırıcılık! TÜRK MİLLETİNİ VE DEVLETİNİ NASIL SOYUYORLAR BU GÜCÜ NERDEN ALIYORLAR ? FETÖ’ye bağlı Takım elbiseli teröristler” Kesinlikle Alınamayacak isimler Marka alarak o isimlerde şirketler kurarak vatandaşları tuzağa düşürüyorlar ve Hapisse girersin diyerek insanları tehdit edip 200.000.00 TL istiyorlar Marka Patent çetesi en güvendikleri çete Üyesi Bilirkişiler oluşturmaktadır çetenin tuzağına düşen kişiler kıskaca alıp Türk vatandaşlarını ve devletini soyuyorlar birilerde bu soyguna göz yumuyorlar Bu bilirkişilerin Mal varlıklarının Araştırılması Türk Milleti adına çok önem taşımaktadır Marka Patent çeteleri vatandaşı soymak için her türlü kumpası kuruyor ve durmuyorlar Fettullah gülen cemati ve kiripto fetocuların durmuyor Türkiye devleti ve milletinin düşmanları durmuyorlar “Bu Çete Nasıl Çökertilir “ FETÖ’ye bağlı Takım elbiseli teröristler” Kesinlikle Alınamayacak isimlere Marka veren ve bu isimleri onaylayanlar araştırılırsa üst hiyerarşi ve bu çete çökertilir” FETÖ’nün bilişim militanları ,Hosting ,Domail, Marka Ve Patent işlerine neden önem veriyorlar? KAÇ İNSANIN HAYATINI MAHVETTİNİZ KAÇ İNSANIN YUVASINI DAĞITTINIZ ? MERHAMETSİZLER
Bir FETÖ’cü nasıl anlaşılır?
Yalan söylemekte, Kumpas kurmakta, Dikizlemekte, Devlet imkanlarını örgüt için kullanmakta, Kamu ve insanların malına konmakta, adam öldürmekte uzmandır bunlar! merhamet ve vicdanları yoktur Makam mevki ve para için her şeyi yaparlar
Hak yediler Soru çaldılar, insanlara kumpas kurdular, özellerini teşhir ettiler, o görüntülerle tüm istediklerini aldılar.
İşyerlerine Kamu kurumlarına sitelere evlere kameralar kurdular hem insanları izlediler hem dinlediler insanların özel hayatlarına girdiler evlerine gizli kameralar kurdular bu yolla insanları ,şirketleri ,tehdit ettiler .her türlü yolsuzluğu yaptılar
Bunlar ne kadar insanlık suçu varsa işledi hala işlemeye devam ediyorlar
40 yıl boyunca sinsi sinsi örgütlendiler.
Suçsuz insanları kumpas kurup hapse attırdılar merhametsizler
Türkiye’nin ve şirketlerin sırlarını sattılar Casusluk yaptılar.
Devleti ele geçirmek için her şeyi yaptılar.
Kaç masum insanın yuvasını yıktılar kim bilir?
Nice esnafı iflas ettirdiler kurdukları kumpaslarla Mallarını ele geçirdiler
Paravan holding ler kurdular insanların Mallarına el kondular.
Karşı çıkanı da ölüme yolladılar…
Vicdandan yoksun, gaddar, zalim merhamet yoksunudur bunlar
Her türlü iftirayı atabilecek, her yalanı söyleyebilecek kadar zalimdirler.
FETÖ terör örgütü kadar zalim, başka bir çete ne duyduk ne gördük!
“FETÖ’ye bağlı Takım elbiseli teröristler”
TÜRK MİLLETİNİ VE DEVLETİNİ NASIL SOYUYORLAR | MERHAMETSİZLER | TAKİPTEYİZ | GENÇ GAZETECİLER
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.