Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği ülkeleri büyükelçileri ile toplantıda yaptığı konuşmada, “Ülkemizin 60 yılı bulan üyelik süreci nasıl bizim için stratejik bir tercihse Avrupa Birliği’nin ülkemizi tam üyeliğe kabul etmesi de Birliğin geleceği açısından ontolojik bir tercih olacaktır. Brexit ile artan belirsizlik ancak Türkiye’nin Avrupa ailesinde hak ettiği yeri almasıyla giderilecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin Ankara büyükelçileriyle Çankaya Köşkü’nde bir araya geldi. Büyükelçilere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantının ülkeler ve insanlık için hayırlara vesile olmasını diledi.
“YAŞADIĞIMIZ SÜREÇ BİZE TÜM İNSANLIĞIN AYNI GEMİDE OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA HATIRLATMIŞTIR”
Konuşmasının başında tüm Avrupa halklarının yeni yılını kutlayarak, 2021’in sağlık, barış ve huzur getirmesini temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020’de koronavirüs salgını başta olmak üzere birçok zorlukla mücadele edildiğini anımsattı.
Koronavirüsün son asrın en ciddi sağlık krizlerinden birisi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salgın daha şimdiden dünyanın hemen her ülkesinde izleri yıllarca silinmeyecek derin acılar bıraktı. Bugüne kadar salgında hayatını kaybeden yaklaşık 2 milyon kişinin her biri istatistikten öte bir candır. Yaşadığımız süreç bize din, dil, ırk, bölge farkı gözetmeden tüm insanlığın aynı gemide olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgınla mücadelede küresel dayanışma ve iş birliğinin önemine dikkati çekerek, Türkiye’nin bu süreçte vatandaşlarına en iyi sağlık hizmetini sunmaya çalışırken, hiçbir ayrım yapmadan, aralarında Avrupa ülkelerinin de yer aldığı 156 ülkeye ve 11 uluslararası kuruluşa tıbbi malzeme desteği sağladığının altını çizdi.
“DAYANIŞMANIN GÜCÜNE İNANAN BİR MİLLET OLARAK YARDIM FAALİYETLERİMİZİ DEVAM ETTİRECEĞİZ”
Acil tahliye uçuşlarıyla 100 bini aşkın vatandaşı Türkiye’ye getirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 67 ülkeden 5 bin 500’den fazla yabancının tahliyesini de yaptıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’den ana vatanlarına dönmek isteyen 90 ülkeden 38 bin yabancıyı da ülkelerine gönderdiklerini ifade ederek, “Tüm bunları muhataplarımızdan maddi bir karşılık beklediğimiz için değil, insanlık ailesine karşı kendimizi mesul hissettiğimiz için yaptık. Paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan bir millet olarak yardım faaliyetlerimizi bundan sonra da devam ettireceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin farklı kaynaklardan temin ettiği aşıları, vatandaşlarına gönüllülük esasına dayalı olarak uygulamaya başlayacağını ifade ederek, “İnsan deneyi aşamasında olan yerli aşılarımızı gerekli onayların ardından inşallah milletimizle birlikte tüm insanlığın hizmetine sunacağız” açıklamasında bulundu.
“BİZ, DOĞU AKDENİZ’DE HAKKIMIZ OLMAYAN BİR ŞEYİ TALEP ETMİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılının Türkiye-AB ilişkileri bakımından da maalesef kolay geçmediğini aktararak şöyle devam etti: “Geride bıraktığımız dönemde çoğu da suni olarak üretilen pek çok tatsız sorunla uğraşmak zorunda kaldık. Bazı üye ülkeler Türkiye ile ikili problemlerini AB koridorlarında çözme çabasına girdi. Birlik dayanışması bahanesinin ardına sığınılarak Türkiye-AB gündemi suiistimal edildi. Bu yaklaşım bir yandan köklü münasebetlerimizi esir alırken, diğer yandan birliğin bölgesel ve küresel güç olma iddiasını da zayıflatıyor. ‘Stratejik körlük’ olarak nitelendirdiğimiz bu tavrın en somut göstergesi Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselesidir. Her iki konuda da Türkiye ciddi haksızlıklara maruz kalmıştır. Oysa Türkiye Akdeniz’in en uzun kıyı şeridine sahip ülkesidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin şimdiye kadar hayata geçirdiği enerji projeleri ile Avrupa’nın enerji arz güvenliğine önemli katkılarda bulunduğuna vurgu yaparak, “Biz, Doğu Akdeniz’de hakkımız olmayan bir şeyi talep etmiyoruz. Bölgede var olan hidrokarbon kaynakları konusunda ülkemizin ve milletimizin meşru menfaatlerini korumaya çalışıyoruz. Hiçbir geçerliliği olmayan maksimalist haritalar üzerinden ülkemizin sahillerine hapsedilme girişimlerine itiraz ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRKİYE AKDENİZ’DE GERİLİMDEN DEĞİL, BARIŞTAN VE ADALETTEN YANADIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen aylarda yaşanan kimi hadiselerde Türkiye’nin haklarını koruma kararlılığını gösterdiğinin altını çizerek, “Türkiye’nin ve KKTC’nin içinde yer almadığı hiçbir denklemden Akdeniz Barışı çıkmayacağı herhalde artık anlaşılmıştır” uyarısında bulundu.
“Türkiye Akdeniz’de gerilimden değil, barıştan, iş birliğinden, hakkaniyetten ve adaletten yanadır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Akdeniz, bizleri ayıran değil, hepimizi birbirimize yakınlaştıran, birleştiren, iş birliğimizi güçlendiren bir denizdir, öyle olmalıdır. Akdeniz, Cezayir’den Mısır’a, Libya’dan Tunus’a, Filistin’den İsrail’e, Türkiye’den Yunanistan’a, İtalya’dan İspanya’ya kadar tüm ülkeleri ve halklarıyla büyük ailemizin çatısı, ortak yuvasıdır. Doğu Akdeniz’i bir rekabet alanı olmaktan çıkartıp uzun vadeli çıkarlarımıza hizmet edecek bir iş birliği havzası hâline getirmeliyiz. Gündeme getirdiğimiz Doğu Akdeniz Konferansı’nın da bu amaca hizmet edeceğini düşünüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Türkleri dâhil tüm tarafları bir araya getirecek bir enerji iş birliği forumu kurulmasının faydalı olacağı kanaatinde olduklarını dile getirdi.
“KIBRIS’TA YENİ VE GERÇEKÇİ ALTERNATİFLERİ TARTIŞMAMIZ GEREKİYOR”
Yunanistan’ın Navtex ilanıyla ve sahaların sadece yüzde 10’unu kullanarak yeni bir gerginlik sebebi oluşturduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son yıllarda hava sahası ihlallerini ve gayri askerî statüdeki adalarda özellikle hukuka aykırı faaliyetlerini artıran Yunanistan’ı gerginliği tırmandırıcı faaliyetlerinden vazgeçmeye davet ediyoruz. Komşumuz Yunanistan ile 25 Ocak’ta başlayacak istikşafi görüşmelerin inşallah yeni bir dönemin habercisi olacağına inanıyorum” dedi.
AB’nin hem bu konularda hem de Kıbrıs meselesinde samimi bir özeleştiri yapması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB’nin, Kıbrıs’ta 2004 yılında çözüme “hayır” diyen Rum tarafını tam üyelikle ödüllendirirken, referanduma “evet” diyen Kıbrıs Türkü’ne verdiği taahhütleri unuttuğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunları da yerine getirmesini bekliyoruz. Son dönemde AB’nin Kıbrıs Türk tarafıyla üst düzey hiçbir teması olmamıştır. Hâl böyle iken AB, Kıbrıs meselesinin çözümünde nasıl kolaylaştırıcı bir rol oynayabilir?” ifadelerini kullandı.
Kıbrıs’ta iki devletli model dışındaki alternatiflerin çözüm olmayacağını, yarım asırlık müzakere tarihinden alınan derslerin açıkça gösterdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kıbrıs’ta başarısız olmuş modelleri tekrar tekrar konuşmak yerine yeni ve gerçekçi alternatifleri tartışmamız gerekiyor” diye konuştu.
“NİHAİ HEDEFİMİZ OLAN TAM ÜYELİKTEN HİÇBİR ZAMAN VAZGEÇMEDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa ile ilişkileri vizyoner bir yaklaşımla yeniden ele alarak, gerilim hattından kurtarmak istediklerini, son dönemde bu çerçevede iki tarafça atılan adımları memnuniyetle takip ettiklerini söyledi.
Portekiz’in AB dönem başkanlığında tüm başlıklarda müspet gelişmeler sağlanmasını ümit ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bin yıldır aynı coğrafyayı paylaşıyor, aynı medeniyet havzasından besleniyoruz. Türk tarihini nasıl Avrupasız okumak mümkün değilse, Avrupa tarihini de Türkiyesiz anlamak mümkün değildir. Millet olarak geleceğimizi Avrupa ile birlikte tasavvur ediyoruz. Bu anlayışla 60 yıldır Birliğe tam üyelik mücadelesi veriyoruz. Bu süreçte karşılaştığımız onca çifte standarda ve haksızlığa rağmen, nihai hedefimiz olan tam üyelikten hiçbir zaman vazgeçmedik. Göreve geldiğimiz 2002’de ‘Kopenhag Kriterlerine gerekirse Ankara Kriterleri der yolumuza devam ederiz’ demiştim. Nitekim son 18 senede bu sözümüze sadık olarak vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini genişletme noktasında tarihî nitelikte adımlar attık. Mevcut anayasamızın üçte ikisini değiştirerek darbe dönemlerinin izlerini büyük ölçüde ortadan kaldırdık. Darbe, cunta ve siyasete anti demokratik müdahalelerle maruf bir ülkeyi ileri demokrasi rayına oturttuk. Sivil siyasetin önündeki engelleri kaldırıp ülkemizde sessiz bir devrime imza attık. Avrupa Birliği üyesi ülkeler bunu ‘Türkiye’nin sessiz devrimi’ olarak nitelemişlerdir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 yıl boyunca sokak olaylarından teröre, vesayetten 15 Temmuz kanlı darbe girişimine kadar demokrasiye yönelik saldırıların püskürtmelerinde söz konusu sessiz devrimin çok büyük payının olduğunun altını çizdi.
“Bugün elini vicdanına koyan herkes 18 sene öncesine göre Türkiye’nin demokrasiden hukuka kadar her alanda hayal dahi edilemeyecek derecede ileri bir konumda olduğunu görebiliyor” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşananları yakından takip edenlerin Türkiye’nin bu süreçte Avrupalı dostları tarafından yalnız bırakıldığını da kabul ettiklerini kaydetti.
“ÜLKE OLARAK UZUN VADELİ BİR BAKIŞ AÇISIYLA İLİŞKİLERİMİZİ YENİDEN RAYINA OTURTMAK İÇİN HAZIRIZ”
Türkiye’nin özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve terörle mücadelesinde Avrupa’dan beklediği destek ve dayanışmayı göremediğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Daha vahimi 15 Temmuz gecesi kimi Avrupalı siyasetçiler adeta darbeye çanak tutan bir tavır sergilemişlerdir. Darbe gecesi 251 vatandaşımızı şehit eden FETÖ’cü teröristler, birçok Avrupa ülkesinde hiçbir tahkikata uğramadan hayatlarını devam ettiriyor. Aynı şekilde bölücü terör örgütü mensupları Avrupa’nın göbeğinde şahsımı, milletimizi ve ülkemizi en aşağılık şekilde hedef alan sözde protesto eylemleri düzenleyebiliyor. Strazburg’da, Brüksel’de çadırlar kurmak suretiyle hatta hatta oralarda konferans verebilecek seviyede bunlara kapılar açılabiliyor. Hukuk, demokrasi, özgürlük ve müttefiklikle asla bağdaşmayan bu tablonun milletimizde oluşturduğu infialin Avrupalı dostlarımız tarafından yeterince kavranamadığı anlaşılıyor.”
Büyükelçilere, “Nasıl oluyor da bu tür teröristlere Avrupa Konseyi’nde, Avrupa Birliği’nde kapılar açılıp, bunlar oralarda rahat rahat cirit atabiliyor?” sorusunu yönelten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk insanın Avrupa Birliğine ve Avrupa değerlerine olan inancının zayıflamasının temel nedeni işte bu tablodur. Son yıllarda yükselen İslam düşmanlığı ve kültürel ırkçılık ise bu olumsuz algıyı daha da körüklüyor” değerlendirmesinde bulundu.
İslam karşıtlığının Avrupa değerleri açısında da büyük bir kara deliğe dönüştüğü uyarısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’de herhangi bir kiliseye karşı böyle bir bomba atma, herhangi bir eylem girişimi söz konusu olmuş mudur? Olamaz. Böyle bir şeye asla müsaade etmeyiz. Tam aksine kilise, manastır, sinagog bunların kendi cebimizden restorasyonlarını yapmak suretiyle ibadete açıyoruz. Bütün bunlar açık, net ortadayken acaba şu anda Fransa’da, Almanya’da, Avrupa’nın birçok yerinde Müslümanların ibadet yerlerine yapılan bombalama ve saldırıları neyle izah edeceğiz? Oralardaki din adamlarımıza karşı saldırıları neyle izah edeceğiz?” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin kültürel ırkçılıkla mücadelede de Birliğin elini güçlendireceğini belirterek, “Ülkemizin 60 yılı bulan üyelik süreci nasıl bizim için stratejik bir tercihse Avrupa Birliği’nin ülkemizi tam üyeliğe kabul etmesi de Birliğin geleceği açısından ontolojik bir tercih olacaktır. Brexit ile artan belirsizlik ancak Türkiye’nin Avrupa ailesinde hak ettiği yeri almasıyla giderilecektir. Biz ülke olarak uzun vadeli bir bakış açısıyla olumlu gündem oluşturmak ve ilişkilerimizi yeniden rayına oturtmak için hazırız. Avrupalı dostlarımızın da aynı iradeyi sergilemesini bekliyoruz” diye konuştu.
“TÜRKİYE, DÜNYADA EN FAZLA SIĞINMACIYA EV SAHİPLİĞİ YAPAN ÜLKE”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile AB arasındaki 18 Mart Mutabakatı’nın güncellenmesinin ilişkilere güven ve ivme kazandıracak şekilde yapılması gerektiğini vurguladı.
Geçen yıl martta AB konsey ve komisyon başkanları ile Brüksel’de yapılan görüşmede mutabakatın güncellenmesi konusunda anlaşmaya varıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak bu anlaşma doğrultusunda üzerimize düşeni yaptık, güncellenmiş önerimizi ilettik. Ama henüz Avrupa makamlarından tekliflerimize cevap alamadım” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzenli Türkiye-AB zirvelerini ve üst düzey diyalog toplantılarını yeniden başlatmakta fayda gördüklerini aktararak, “Kısa bir süre önce gerek Charles Michel gerekse Ursula von der Leyen ile yaptığım görüşmelerde bu adımları atma ve bu ay sonu kendileriyle beraber ülkemizde bir araya gelme teklifini yaptım. Onlardan da kabul gördü” diye konuştu.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e Suriye’nin kuzeyinde yapılan briket evleri ziyaret etme teklifinde bulunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Sayın Ursula von der Leyen’e dedim ki, sadece gelmek değil, hatta şu anda Suriye’nin kuzeyinde yapmakta olduğumuz briket evleri sizinle beraber gezmek isterim. Göçten sorumlusunuz, göç konusuyla ilgileniyorsunuz, buraları beraber bir görelim ve bu konuda nasıl bir hassasiyet içerisinde olduğumuzu görün. Çünkü biz kendilerinden söz aldık ve bu briket evler konusunda, ciddi bir sayıyı onların da yapmak istediklerinin sözünü bana verdiler ama bize bu konuda en ufak bir destek gelmedi. Şimdi ise 50 bin briket konut yapma planımızın şu anda hemen hemen yarısından fazlasını gerçekleştirmiş durumdayız. Bir taraftan şu anda altyapısını yapıyoruz ama sizinle oraya gidene kadar büyük oranda bunları da bitirmiş oluruz. Türkiye’nin bu konuda da neler yaptığını ve şimdi İdlib’teki, o gerçekten muhacir insanların, ölümle her an karşı karşıya olan insanların, buraları nasıl heyecanla beklediklerini orada göreceksiniz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yük olan değil yük alan bir ülke olduğuna dikkati çekerek, özellikle Avrupa’nın sığınmacı akınına uğramasının önüne geçmede gösterdikleri fedakârlığın asla unutulmaması gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye’nin son altı yıldır dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bunu Ursula von der Leyen ifade etti. Yani 6 milyar avroluk bunun için bir para ayrıldığını ve bundan da 3 milyar 200 milyon avronun Türkiye’ye gönderildiğini veya gönderileceğini, buna benzer ifadeler kullandılar. Şu ana kadar bizim için uygulamaya giren ciddi manada bir rakam dersem yalan olmaz. Çünkü proje bazlı çalıştık, çalışıyoruz. Her şey ortada. Bunları görmek mümkün. Böyle bir şey yapılmış olsa da bizim şu anda göçmenlere yaptığımız harcamanın bu rakamlarla zaten hâlledilmesi mümkün değil. Bunlar öyle ufak tefek rakamlar değil. Yapılan harcama çok çok büyük ve şu anda ülkemizin sadece bir bölgesinde değil, birçok bölgelerde bu tür göçmen kamplarımız var.”
“TÜRKİYE GÖÇÜN ORTAK YÖNETİMİ KONUSUNDA AYNI İRADEYİ TEKRAR SERGİLEMEYE HAZIRDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kamplarının, dünyanın değişik yerlerindeki gibi ilkel çadırlardan oluşmadığını ifade ederek, “Hepsinde adeta insani bir yaşam tarzını göçmenlere hazırladık ve bundan iftihar duyuyoruz. İstiyorum ki, bu da özellikle Avrupa Birliği’nin dünyaya örnek bir sergilemesi olsun. Bu işleri Sayın Guterres de çok iyi bilir. Onunla beraber de ülkemizdeki göçmen kamplarını bu görevde iken gezmiş dolaşmıştık. Şimdi de aynısını yine beraber yapalım diyorum ve kendileri de olumlu yaklaştılar. Temenni ederim ki Türkiye ziyaretinde bunu beraber gerçekleştiririz” şeklinde konuştu.
Sadece Suriye kökenli 4 milyona yakın insanın Türkiye’de misafir edildiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: “Sınırlarımız ötesindeki 5 milyon ihtiyaç sahibine düzenli yardım ulaştırıyoruz. Avrupa Birliği bir ülkeye 100 bin sığınmacı için 3 milyar avro destek verirken, Türkiye’deki 4 milyon sığınmacı için 3 artı 3 milyar avroluk taahhüdünü bile tam olarak yerine getirmemiştir. Buna rağmen Türkiye göçün ortak yönetimi konusunda aynı iradeyi tekrar sergilemeye hazırdır. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, Türk vatandaşlarına vize serbestisi sağlanması ve üyelik müzakerelerimizde mesafe kat edilmesi de 18 Mart Mutabakatı’nın parçasıdır. Vize serbestisi, aslında 2020’nin değil 2014’ün sonuna kadar çözülmesi gereken bir sözdü ama yapılmadı. Şimdi 2020 bitti, 2021’deyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlik ve terörle mücadele alanında iş birliğinin ilerletilmesi gerektiğinin belirterek, şöyle konuştu: “DEAŞ ile mücadele deniyor. Soruyorum, Türkiye’den başka DEAŞ ile mücadelede onurlu, şahsiyetli bir mücadele veren ülke var mı Avrupa Birliği ülkeleri içinde? Bu mücadeleyi de en onurlu şekilde veren Türkiye, biziz. Hiç gözlerinin yaşına bakmayız. Nerede bulursak orada gereğini yaparız. PKK/YPG ile aynı şekilde mücadelemiz sürerken, maalesef batılı dostlarımız PKK/YPG bunlarla ilgili, onları kendi ülkelerinde barındırıyor, onlara gerekli destekleri veriyor. Kusura bakmayın açık ve net konuşuyorum. Dost acı söyler ama gerçeği söyler. Ben gerçeği söylemek mecburiyetindeyim. Çünkü şu anda müzakereci bir ülke olarak Türkiye bunları sizinle paylaşmazsa, bilesiniz ki yarın aynı bela sizin de başınıza gelecektir. Avrupa’nın ve NATO’nun güneydoğu sınırlarının, dolayısıyla da güvenliğinin Türkiye’nin doğu ve güneydoğusundan başladığını hatırlatmak isterim. Hepinizle NATO’da beraberiz. NATO’da birlikte olduğumuza göre bu mücadeleyi de beraber sürdürmemiz gerekmez mi? Bunu da beraber sürdürmemiz gerekir. Terörle mücadelede biz hiçbir NATO ülkesini yalnız bırakmadığımıza göre, acaba neden NATO’nun diğer ülkeleri bizi terörle mücadelede yalnız bırakıyor?”
“İDLİB’TEKİ MEVCUDİYETİMİZLE YENİ BİR İNSANİ TRAJEDİNİN VE BÜYÜK BİR GÖÇ DALGASININ ÖNÜNE GEÇTİK”
Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerinin bulunduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki koalisyon ülkeleri olarak Almanya, Fransa, İngiltere ve hatta Amerika’nın bu mücadelede Türkiye’nin yanında yer almadığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, binlerce tır silah, mühimmat ve araç gerecin terör örgütlerine gönderildiğini ve terör örgütlerinin bunlarla Türkiye’ye savaş açtığını vurgulayarak, “Biz bir NATO ülkesi olarak bunlarla bu şekilde savaştık, savaşıyoruz ve savaşacağız. Geri durmak yok” diye konuştu.
Libya ve Dağlık Karabağ gibi bazı kesimlerce sorunlu addedilen alanlardan hiçbirinin Avrupa Birliği ve üye ülkelerle olan ilişkilerin özüne müteallik olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya’nın doğusundaki gayrimeşru güçlerin lideri Halife Hafter’e karşı yapılan Berlin Konferansı’nda alınan kararlara uyulmadığına dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hafter’in bölgede kendi kendini koruma durumunda olduğunu hatırlatarak, “Biz eğer o darbeci Hafter’e karşı mücadelemizi vermemiş olsaydık çok açık net söylüyorum uluslararası camianın kabul ettiği şu andaki Millî Mutabakat Hükûmeti yok olurdu. Bizim oradaki varoluşumuz oradaki Millî Mutabakat Hükûmeti’nin ömrünü uzatmıştır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bu bölgelerde aldığı inisiyatiflerle Avrupa’nın güvenliğine katkıda bulunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri verdi: “Bugüne kadar 9 bine yakın yabancı terörist savaşçı yakaladık ve hepsini de geri gönderdik. Çatışma bölgeleri ile bağlantılı olduğunu tespit ettiğimiz yaklaşık 100 bin kişiye ülkemize giriş yasağı koyduk. Türkiye’nin sınır dışı ettiği DEAŞ mensuplarıyla ilgili gereken tedbirleri almadıkları için eyleme maruz kalan ülkelerin içine düştükleri acı durumu sizler de gördünüz. Suriye’de bir dönem terörün kol gezdiği bölgeleri güvenli hâle getirerek 420 bini aşkın mazlumun memleketlerine geri dönmesini sağladık. İdlib’teki mevcudiyetimizle yeni bir insani trajedinin ve büyük bir göç dalgasının önüne geçtik. Libya Millî Mutabakat Hükûmeti’ne sağladığımız eğitim ve danışmanlık desteği ülkenin kanlı bir iç savaşa sürüklenmesini engelledi. Ortaya koyduğumuz inisiyatif Libya’da Birleşmiş Milletler öncülüğündeki siyasi sürecin önünü açtı.”
“2021 SENESİNİ AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ BAKIMINDAN BAŞARIYA TAHVİL ETMEK BİZİM ELİMİZDEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Dağlık Karabağ’da 30 yıllık bir gecikmeyle de olsa adaletin tecelli etmesini ve bölgenin hasret çektiği istikrara kavuşmasını sağladığını anımsatarak, 30 yılda MİNSK Üçlüsü’nün başaramadığının Türkiye’nin verdiği destekle 44 günde gerçekleştirildiğini ifade etti.
Tüm bu konuların objektif ve stratejik bir bakış açısıyla ele alınması durumunda Avrupa Birliği ile Türkiye’nin çıkarlarının örtüştüğünün görüleceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “2021 senesini Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri bakımından başarıya tahvil etmek bizim elimizdedir. Önyargılar veya korkular yerine uzun vadeli bir bakış açısıyla hareket ettiğimizde bunu başarabileceğimize inanıyorum. Sayın Michel ve Sayın von der Leyen’ı ay sonunda Türkiye’de misafir edeceğiz. Kendileriyle bu konuları etraflıca ele alacağız. Dışişleri Bakanım da bu ziyaret öncesinde 21 Ocak’ta Brüksel’de temaslarda bulunacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukuk ve ekonomi alanında yeni reformların hazırlıkları içinde olduklarını hatırlatarak sözlerini şöyle tamamladı: “Son aşamasına gelen çalışmaları inşallah yakında kamuoyumuzla paylaşacağız. Bu çerçevede Reform Eylem Grubu’nu da toplayarak, kapsamlı bir değerlendirme yapacağız. Temennim odur ki altı ay gibi bir aralıkla sizlerle de bir araya gelmeyi, ama Dışişleri Bakanım ama ben şahsım, önemli görüyorum. Bu toplantıları yapmak suretiyle istiyorum ki bu buluşmalarla çok daha bu münasebetleri güçlendirelim, Bu adımları atalım ve bu adımları atarak, sizler de adeta ülkelerinizi enforme edin. Tüm kurumlarımızın katkılarıyla 2021-2023 arası Avrupa Birliği Ulusal Eylem Planımızı güncelledik. Bu süreçte sizden gerek Brüksel’e gerek başkentlerinize yapacağınız yönlendirmelerle Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılmasına destek vermenizi bekliyoruz. Bu vesileyle bir önceki Dönem Başkanı Almanya’ya ilişkilerimizin geliştirilmesi yönünde harcadığı çabalar için teşekkür ediyorum. Yeni dönem başkanı Portekiz’e ve müteakip dönem başkanı Slovenya’ya şimdiden başarılar diliyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi Akishino’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelişinde giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino, Türkiye ve Japonya bayrakları önünde tokalaşarak poz verdi.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino heyetleri eşliğinde görüşmeye geçti.
Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Japonya Veliaht Prensi Akishino’ya, Osmanlı Generali Pertev Paşa’nın İmparator Mutsuhito tarafından ödüllendirildiğini gösteren belge hediye edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, resmî ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Japonya Veliaht Prensi Akishino ve Prenses Kiko ile aile fotoğrafı da çektirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında Hatay Engelli Sosyal Girişimcilik Merkezi’nin açılışını gerçekleştirdi.
Emine Erdoğan, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (HMKÜ) yerleşkesinde yer alan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı), Valilik, HMKÜ, Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı, Fiziksel Engelliler Vakfı ve Türk Telekom iş birliğinde yaptırılan merkezin açılış kurdelesini keserek “hayırlı olsun” dileklerini iletti.
Engellilerin özel ihtiyaçlarına yönelik tasarlanan modern bir yapıya sahip merkezi gezen Emine Erdoğan, burada Fiziksel Engelliler Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Tatar’dan merkezle ilgili bilgi aldı.
Ortez-protez rehabilitasyon hizmetlerinin sunulduğu alanda protez yapım aşamalarını izleyen Emine Erdoğan, burada 3D yazıcı ile protez ölçümü yapılan 8 yaşındaki erkek çocuğuyla özel ilgilendi.
Merkezde, 6 Şubat 2023’teki depremlerden sonra ampute edilen 10 ve 4 yaşlarındaki torunlarının tedavisine başlanan depremzede ile görüşen Emine Erdoğan, afette oğlu ve gelinini kaybeden kadına “geçmiş olsun” dileklerini iletti.
Emine Erdoğan, engellilere yönelik heykel, mozaik alanı, kütüphane, sinema-tiyatro, hamam ve kafenin yer aldığı merkezde engelli bireyler ve aileleriyle de bir araya gelerek onların yaşadıkları sorunları ve taleplerini dinledi.
Emine Erdoğan, merkezde bulunan Halil Paşa’nın “Göksu” isimli tablosunu görme engelli bireyler için özel tasarlanan “Telefon Kütüphanesi” uygulaması üzerinden sesli betimlemeli şekilde dinledi.
Emine Erdoğan, Tatar tarafından kendisine hediye edilen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğüyle kurulan Fiziksel Engelliler Vakfının “Protez-Ortez Atölyesi”nin açılışında çekilen fotoğraf karesinin bulunduğu tabloyu kabul etti.
Merkezin açılışına, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Safa Koçoğlu, AK Parti Grup Başkanvekili ve Fiziksel Engelliler Vakfı Kurucu Üyesi Zeynel Abidin Okul, Vali Mustafa Masatlı ile eşi Esra Masatlı, HMKÜ Rektörü Prof. Dr. Veysel Eren, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk ile eşi Hande Öntürk, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile engelli çocuklar ve aileleri de katıldı.
“ENGELLERİN YENİDEN BAŞLAMAK İÇİN SADECE BİRER DURAK OLDUĞUNA İNANAN GÜÇLÜ BİREYLERİN AZMİ, HEPİMİZE İLHAM OLUYOR”
Emine Erdoğan, program sonrası yaptığı sosyal medya paylaşımında, şu ifadelere yer verdi: “Hatay’da depremin ardından uzuv kaybı yaşayan vatandaşlarımız için kurulan Engelli Sosyal Girişimcilik Merkezi’nin hayırlı olmasını diliyorum. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, engelleri aşma mücadelesine adanan bir gün. Bu anlamlı günde inanıyorum ki yalnızca bir kapı değil, yaşama dair yazılacak umut dolu hikâyelerin ilk sayfası aralandı. Merkezin ortez-protez ve rehabilitasyon ünitesini inceleyerek kültür, sanat, teknoloji atölyeleri ile eğitim alanlarını ziyaret ettim. Burada hayatın zorluklarına rağmen gülen gözleri, üreten elleri ve cesur yürekleri tanımaktan büyük bir mutluluk duydum. Engellerin yeniden başlamak için sadece birer durak olduğuna inanan güçlü bireylerin azmi, hepimize ilham oluyor. İlk günden bugüne asrın felaketinin yaralarının sarılmasında emek veren, bu anlamlı projeye katkı sunan herkese teşekkür ediyorum.”
MERKEZİN ÖZELLİKLERİ
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’teki depremlerde uzuvlarını kaybeden ampute bireyler için “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla uygulamaya konulan Hatay Engelli Sosyal Girişimcilik Merkezi, ilk olarak protez-ortez üretim merkezi olarak inşa edildi.
Daha sonra engelli çocuklar ve anneleri için dönüştürülen merkez sayesinde, fiziksel ve psikososyal iyileşmenin desteklenmesi ile yüksek teknolojili ve üretime uygun bir ortam sunulması amaçlandı.
Modern bir yapıya sahip merkezde, heykel, kil, origami, mozaik, ahşap oyuncak tasarım ve geleneksel oyun üniteleriyle kütüphane-sesli kütüphaneye yer verildi.
Engelli anneler ve kadınlar için üretim üssü olan merkezde, keşif ve atölye çalışmalarının yanı sıra sanal uğraş alanları, sinema-tiyatro salonu ile sportif beceri koordinasyon üniteleri de bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç ile gerçekleştirdikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Türkiye olarak dinî ve etnik bir mozaik olan Balkanlar’da huzuru, refahı ve istikrarı desteklemeye büyük önem verdiğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Karadağ Cumhurbaşkanı Jakov Milatoviç, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa görüşmelerinin ardından, ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Bu yıl Türkiye ile Karadağ arasındaki diplomatik ilişkilerin 145. yıl dönümü olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Karadağ ile bu ortak geçmişle orantılı şekilde siyasi, ekonomik ve kültürel temelleri sağlam kapsamlı bir iş birliğinin bulunduğunu söyledi.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç’in Türkiye’ye bugün yaptığı ilk ziyaretinin de müstesna düzeydeki ilişkilerin bir nişanesi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Görüşmemizde ikili münasebetlerimizi kapsamlı şekilde ele aldık, önümüzdeki dönemde atacağımız adımları değerlendirdik. Münasebetlerimizi kurumsal çerçeve kazandırmak amacıyla Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey kurulmasını kararlaştırdık. Ayrıca, bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunduk, Balkanlar’da istikrara atfettiğimiz önemi teyit ettik. Türkiye olarak dini ve etnik bir mozaik olan Balkanlar’da huzuru, refahı ve istikrarı desteklemeye büyük önem verdiğimizi bu vesileyle bir kez daha vurgulamak istiyorum.”
“KARADAĞ’A EN FAZLA YATIRIM YAPAN ÜLKELERİN BAŞINDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadağ’ı zengin kültürel ve etnik dokusuyla Balkanlar’da hoşgörü ve bir arada yaşama kültürüne örnek teşkil eden bir ülke olarak gördüğünü belirterek, şu bilgileri paylaştı: “2021 yılında Karadağ’a gerçekleştirdiğim ziyarette ikili ticaret hacmimizi 250 milyon dolara çıkarma hedefi koymuştuk. Kovid-19 salgını, Ukrayna’daki savaş ve küresel ekonomik sıkıntılara rağmen, hamdolsun bu hedefe ulaşmaya çok yakınız. Sayın Cumhurbaşkanı ile bu hedefi daha da yukarıya taşımak konusunda mutabık kaldık. Karadağ’a en fazla yatırım yapan ülkelerin başında geliyoruz. Müteahhitlik alanında firmalarımız Karadağ’da yaklaşık 500 milyon dolar değerinde 62 projeyi başarıyla tamamlamıştır. Firmalarımız özellikle altyapı, inşaat ve hizmet sektörlerine ilgilerini sürdürüyorlar. Bu ilginin bir neticesi olarak Karadağ’a doğrudan yatırımlarımızda 2023 ve 2024 yıllarında rekor artış yaşanmıştır. Önümüzdeki dönemde, 6. Karma Ekonomik Komisyon toplantısına ev sahipliği yapacağız. Bu vesileyle iş insanlarımıza verdikleri destekten ötürü kıymetli dostum Cumhurbaşkanı Milatoviç’e milletim adına teşekkür ediyorum.”
“TİKA, KARADAĞ’DA 500’DEN FAZLA PROJE VE FAALİYET GERÇEKLEŞTİRDİ”
Türkiye ile Karadağ arasında ekonomik ilişkiler gibi beşerî ve kültürel münasebetlerin de hızla geliştiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karadağ’da ikamet eden 25 bin vatandaşımıza ilave olarak, ülkemizde 150 binden fazla Karadağ kökenli vatandaşımız var. Türk Hava Yollarının öncülüğünde hava yolu sektörümüz çok sayıdaki uçuşuyla Karadağ’ı adeta tüm dünyaya bağlıyor. Şüphesiz bu seferler aramızdaki turizm ilişkilerine de önemli katkı sağlıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TİKA’nın restorasyon, eğitim ve sağlık alanındaki projeleri ile Yunus Emre Enstitüsünün kültür-sanat faaliyetlerinin de iki ülke ilişkilerinde önemli olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi: “TİKA, Karadağ’da bugüne kadar toplam 30 milyon doları aşan 500’den fazla proje ve faaliyet gerçekleştirdi. Yunus Emre Türk Kültür Merkezimiz ise kuruluşundan bu yana 2 bin 500’ü aşkın öğrenciye Türkçe eğitim verdi. Keza, Türkiye Bursları kapsamında da 500’den fazla Karadağlı kardeşimiz ülkemizde eğitimlerine devam ettiler.”
“SURİYE’DE ANİDEN PATLAK VEREN GELİŞMELERİ ÇOK YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ”
Türkiye’nin kuzeyinden güneyine kadar geniş çevresinde barışın, huzurun ve istikrarın korunmasına büyük önem atfettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hem bizi hem de Karadağ’ı etkileyen Rusya-Ukrayna Savaşı’nda başından beri adil bir barışın tesis edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Gazze ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırılarında da aynı ilkeli tutumumuzu muhafaza ettik. Lübnan’da sağlanan ateşkese olan desteğimizi de açıkça beyan ettik. Gazze’de bir an önce ateşkesin sağlanmasını ümit ve arzu ediyoruz. Bölgemizdeki yangının söndürülmesi noktasında Türkiye olarak üzerimize düşen ne varsa dün olduğu gibi bugün de yapmaya hazırız. Son birkaç gündür komşumuz Suriye’de aniden patlak veren gelişmeleri de çok yakından takip ediyoruz. Gerek Dışişleri Bakanımız gerekse Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanımız muhataplarıyla sürekli temas hâlindeler, istişarelerini gerçekleştiriyorlar. Aslında uzun bir süredir Orta Doğu’daki şiddet sarmalının Suriye’yi de etkisi altına alma ihtimaline dikkat çekiyorduk. Son hadiseler Türkiye’nin haklılığını teyit ve tescil etmiştir. Suriye ihtilafında ülkemizin duruşu, hassasiyetleri, temel öncelikleri ve savuna geldiği politikanın parametreleri bellidir. Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve millî birliğinin korunması, 13 yıldır devam eden istikrarsızlığın, Suriye halkının meşru talepleri doğrultusunda mutabakatla son bulması en büyük temennimizdir. Ülkemizin millî güvenlik öncelikleri çerçevesinde sahadaki süreci anbean takip ve tahlil ediyor, bunlara halel getirecek herhangi bir farklı eylemin yaşanmaması adına gereken bütün tedbirleri alıyoruz.”
“BUGÜNE KADAR İSRAİL’İN VERDİĞİ SÖZLERİ TUTTUĞUNU GÖREMEDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilere dair bir soru üzerine, şu yanıtı verdi: “Türkiye’den şu anda Karadağ’da yatırımları olan firmalarımız var. Bunları Sayın Cumhurbaşkanı ile de görüştük. Bu firmalarımızın bundan sonraki süreçte de atacakları adımları önemsediğimizi yine konuştuk. Bu firmalar Türkiye’de çok güçlü olan firmalar. Bundan sonraki süreçte özellikle sanayide ve savunma sanayinde buralarda birçok adımlar atabileceklerini kendileriyle paylaştım. Bu konuda kendilerinin de verecekleri destekler, atacakları adımların çok daha güçlü olacağını ortaya koyacaktır.”
Gazze’de ateşkesin sağlanmasına yönelik girişimlere dair diğer bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazze’de bugüne kadar İsrail’in verdiği sözleri tuttuğunu göremedik. Bundan sonraki süreçte acaba verdiği sözleri tutar mı, tutmaz mı noktasına gelince, bu konuda samimi bir yaklaşım bugüne kadar görmedik. Bundan sonra da göreceğimizi zannetmiyorum. Çünkü 50 bini aşkın insanın öldürüldüğü bu süreçte neyine inanacağız? En son Lübnan’da öldürülen insanların ardı ardına neyine inanacağız? Dolayısıyla ateşkes sözü veriyorlarsa bunu görelim. Uygulamada bu adımlar atılsın, biz de buna inanmış olalım.”
KARADAĞ CUMHURBAŞKANI MİLATOVİÇ: “TÜRKİYE, KARADAĞ’IN HEM EKONOMİK HEM DE STRATEJİK OLARAK EN ÖNEMLİ ORTAKLARINDAN BİRİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sayısız görüşmesinin iki ülke ilişkilerine verdiği önemi ifade ettiğini belirten Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “Bu yıl Karadağ ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 145’inci yılını kutluyoruz. İki ülke arasında kurulan bu diplomatik ilişkiler sürekliliğin ve karşılıklı saygının göstergesidir” dedi.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “Türkiye bugün Karadağ’ın önemli bir NATO müttefiki ve partneridir. Türkiye’nin Balkanlar’daki yapıcı rolü ile bölgede istikrar ve refaha verdiği katkıyı takdir ediyoruz” diye konuştu.
Savunma alanındaki iş birliğinin yakın zamanda Karadağ’da açılacak Podgoritsa Askerî Ataşeliği ile daha da güçleneceğini ifade eden Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, ekonomik ilişkilerin her yıl daha da geliştiğini söyledi.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “Türkiye’den doğrudan yatırımlar bu yıl 100 milyon avroya ulaşacak. 250 milyon avroya ulaşan dış ticaret hacmi de ekonomik ilişkilere verdiğimiz önemi göstermektedir” diye konuştu.
Karadağ’ı ziyaret eden Türk turist sayısının da her geçen yıl arttığına dikkati çeken Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “Türkiye, Karadağ’ın hem ekonomik hem de stratejik olarak en önemli ortaklarından biridir” dedi.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığına (TİKA) teşekkür ederek, TİKA’nın 500’den fazla projeyi hayata geçirdiğini ifade etti.
Karadağ’ın siyasi öncelikleri arasında Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin bulunduğunu söyleyen Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “2028’e kadar AB’nin 28’inci üyesi olacağımıza inanıyorum. Bu süreçten önce ve sonra Karadağ, Türkiye ile her alanda ilişkilerini en güçlü şekilde sürdürmeye devam edecek” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.