Mültecilik, şu son 10 yılın sorunu değildir. Tarihin her döneminde insanoğlu su misali akıp gitmiştir. Hele ki Türklerin Orta Asya’dan başlayıp Avrupa içlerine kadar olan yolculuğu, en fazla mülteciliğin yaşanmasının önemli sebeplerinden olmuştur. “Suların çekilmesi” gibi, çekilirken geride kalanlar ya bir gün gelecek olan şanlı akıncıyı beklemiş; ya da gözü kulağı Anayurtta olmuştur.
100 yıl evvel özellikle Osmanlı coğrafyası bir yangın yeriydi. Hele koca bir imparatorluk üzerinde sömürgeler oluşturmaya çalışan İtalyanlar, Afrika Talanından geri kalmamıştı. 1911’de Trablusgarp ve Bingazi’de büyük çatışmalara giriştiler. Maksat belli: Fas Fransızlarda ise bu taraflar da İtalyanlara kalmalıydı.
Birkaç sene sonrasında Balkanları kaybettiğimiz, hele bugün oralardaki pek çok ülkenin nüfusundan daha fazla insanımızın sürgün, savaş ve katliamlarla yok edilmesi; aslında toplumsal hafızamızın bir parçasıdır. Bugün Suudi Arabistan’ın acımasızca hava saldırıları ve bombalamalarına maruz kalan Yemenliler için gidip oralarda savaşan, şehit olan, mezarı, izi tozu belli olmayan dedelerimizin varlığı ise ayrı bir “yürek yangınıdır…” Bu yüzden Rahmetli Dündar Taşer’in de dikkat çektiği gibi:
“Ortadoğu problemi, Osmanlı mirası meselesidir…”
Savaş acımasız!… “Savaş politikanın başka araçlarla sürdürülmesidir” der, Clausewitz. Bunun en güzel örneği I. Cihan Harbidir. İngilizler I. Cihan Harbi ile işgal edecekleri Filistin bölgesini, savaştan sonra devlet kurmak üzere en baştan Yahudilere vaad etmişlerdi. Yukarıdaki sözü doğrular bu “vaad,” hala güncelliğini korumaktadır. Plan eski.. savaşlar, sonucu belli birer oyun gibi sanki. Bir ucu Yemen, öteki ucu Balkanlar ve Kafkaslar olan bölgelerden Anadolu’ya 100 yıl önce müthiş bir göç oldu. Sonrasında mübadeleler… Neredeyse Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun yarısı, böyle oluştu. Ama bir yabancılık yok, garipseme yok, ayrıştırma yoktu. O günün “Macurları” Anadolu’ya geldiler. Balkanlardan, Kafkaslardan, Orta Asya’dan, Orta Doğu’dan bile gelenler oldu. Hep birlikte yaşayıp giderken yeni dalga Rusların Afganistan’ı işgal etmesiyle, küçük grupların o bölgeden gelmesiyle başladı… Sonra Bulgaristan’dan trenle Edirne’ye getirilip bırakılan, Bulgaristan Türkleri; ardından Saddam’ın zulmünden kaçan Peşmergeler… Bosna ve Çeçenistan Savaşlarının mağdurları derken.. 2003 sonrası Irak, özellikle 2012 sonrası Suriye’den gelenlerle Anadolu toprakları cömert bağrını bir defa daha sinesini “yurtsuzlara” açmış oldu.
Bayram için 3-5 günlüğüne dahi ülkelerine dönmelerine bakıp, ne döndüler denir onlar için; ne de geldikleri yerlerden vazgeçtikleri düşünülür. Bu ülkenin çocukları bu yüzden, gördüğü bunca şeyden sonra evinden, bağından, yurdundan sürüp çıkarılmaya yabancı değildir. Mültecilik son 40 yılda sürekli yaşanan bir vakıadır. İmparatorluk bakiyesi olmanın gereği belki böyle bir şeydir. Özellikle şu bir gerçek ki son yıllarda Suriye’den gelenlerin sayısı, yaklaşık 100 yıldır gelen mülteciden çok daha fazladır.
“Biz çadırımızı, sırtlanların yolu üzerine kurmuşuz” derdi Taşer.
Dünyada bunca yerde yangın çıkartıp, hala dünya barışı adına konuşanlar dünya nimetlerini paylaşamayanlardır. Ve bu arsızlığın bedeli, sayıları 10 milyona doğru giden mültecilere ödettirilmek istenmektedir.
2018 rakamları, Türkiye’de doğan Suriyeli bebek sayısının 300 bine yaklaştığını göstermektedir. Bugün ülkemize gelenlerin üçte ikisi aktif (15-60 yaş) nüfustur. Bu rakam 2,5 milyon kişiye kadar yükseltilebilir. Dün bebek gelenler, bugün okul çağında; okul çağında gelenler ise askerlik çağına gelmiş durumdadır. Türkiye’de hayat devam etmektedir. Kaçınılmaz olarak hayatlar kurulmaktadır. Bu dinamik nüfus ne yardımlarla, ne dilencilikle varlığını sürdüremez. Bunu da zaten gelenler istemeyecektir. Güvenlik ve beslenme sağlandıktan sonra insan tabiatı gereği sağlık ve eğitim talep edecektir. Sormak lazım: Bu insanlar hiç mi hastalanmaz? Hiç mi eğitim istemez?
Önemli bir husus ise sınır illerde, demografik değişimlerin acil çözüm bekler nitelikte olmasıdır. Hatay, Gazi Antep, Kilis gibi yerlerde nüfus dengesi mülteciler lehine değişmektedir. Yeni “Sykes-Picot”çuların bu durumdan haberdar olmaması mümkün değildir. Eğitimini veremediğimiz, istihdamını sağlayamadığımız, sokaklardan alamadığımız bu insanlar, yarın Türkiye için milli güvenlik sorunu haline gelebilir. Terörün, uyuşturucunun, çetelerin kullanışlı elemanları olabilir. Bunun arkasından gelecek sorunlar, toplumsal olayları tetikleyecektir.
Son derece insani duygularla, vicdani gerekçelerle uzattığımız bu dost eli, yeni ilgi alanlarının oluşturulmasını gerektirmektedir. Bunun en başında eğitim gelmektedir. İstihdam ülkemiz için bile sorunken, mülteci işsizler başka dramları tetikleyebilir. Yarın rekabet nedeniyle, yıllarca Avrupa’ya karşı itiraz ettiğimiz yabancı düşmanlığının bizde hortlaması, başka bir trajedi olabilir.
Şüphesiz dilenen bir mülteci, çöpleri karıştıran bir çaresiz sığınmacı, kucağındaki bebeği ile çaresiz bir anne görüp de içi sızlamayan birisi olamaz. Daha kötüsü, içini dolduramadığım “istismar” kelimesini yaşayan, kadın ve çocukları anlatamıyorum bile… Kışın sonu bahar. Bu kışı da atlattılar. Derme çatma yaşam alanlarında hala ayaktalar. Halk bir şekilde organize oluyor. Ramazan mübarek gün ekmeğini paylaşıyor. Üç kuruş sadakasını, “gözünün başının sadakası olsun” diye veriyor. Ama yetmiyor, yetmez!
Bu mesele siyasilerden alınıp “devlet meselesi” olarak çözümlenmelidir. Devlet kendisine sığınanı mağdur etmemiştir. Kapsamlı ve kalıcı değerlendirmeler olmalıdır. Belki, sivil toplum koordine edilmelidir. Ne yapıldı, neler başarıldı, yapılan yardımlar, verilen eğitimler ve mültecilerin adaptasyon süreçleri bir an evvel gözden geçirilmelidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Becirovic ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Bağımsızlığının ilanından bu yana Türkiye olarak Bosna Hersek’in her daim yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Bosna Hersek’in toprak bütünlüğü ve egemenliğine yönelik güçlü desteğimizi de kararlılıkla sürdürmekteyiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Denis Becirovic, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’ndeki görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Becirovic’i İstanbul’da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu kaydetti.
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Becirovic ile çok verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özel bir niteliğe sahip Türkiye-Bosna Hersek ilişkilerini ayrıntılı şekilde ele aldık. Balkanlar odağında bölgesel gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Gazze’de yaşanan soykırım ve İsrail karşısında Birleşmiş Milletler nezdinde atılacak adımlar üzerinde durduk” dedi.
“HEM BOSNA HERSEK’İN HEM DE BÖLGENİN BARIŞ VE İSTİKRARINA KATKI SAĞLIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bağımsızlığının ilanından bu yana Türkiye olarak Bosna Hersek’in her daim yanında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini belirterek, “Bosna Hersek’in toprak bütünlüğü ve egemenliğine yönelik güçlü desteğimizi de kararlılıkla sürdürmekteyiz. Barışı Uygulama Konseyi Yönlendirme Kurulu üyeliğimiz ve EUFOR-Althea Harekatı’ndaki mevcudiyetimizle hem Bosna Hersek’in hem de bölgenin barış ve istikrarına katkı sağlıyoruz” diye konuştu.
Bosna Hersek’te tüm kesimlerin katılımıyla, geniş tabanlı bir toplumsal uzlaşının ve barış içinde bir arada yaşama anlayışının hâkim kılınmasının önemi ve değerinin açık olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçmiş tecrübeler ışığında Bosna Hersek’te yaşanabilecek herhangi bir menfi gelişmenin tüm Balkanlar’ın istikrarına tehdit oluşturacağı gerçeğini unutmamamız gerekiyor. Dost ve kardeş Bosna Hersek’e yaklaşımımızın temelinde tarihi ve kültürel bağlarımızın yanı sıra bu anlayış yatmaktadır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede Bosna Hersek’te 6 Ekim’de düzenlenecek yerel seçimlerin huzur içinde tamamlanarak hayırlara vesile olmasını diledi.
“ASKERÎ VE GÜVENLİK ALANLARINDAKİ İŞ BİRLİĞİ DE GÜNDEMİMİZDE YER ALDI”
Görüşmelerinde, Bosna Hersek ile ikili ilişkilerini derinleştirmek amacıyla atılacak adımlar üzerinde de durduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “İkili ticaret hacminin bu senenin sonunda 1 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyoruz. Tabii bu rakamı yeterli bulmuyoruz. Bu minvalde karşılıklı ticareti artırma noktasında yapılabilecekler hakkında fikir teatisinde bulunduk. Saraybosna-Belgrad Otoyolu’nun yapımına ilişkin çalışmaları da bu kapsamda ele aldık. Projenin bir an evvel tamamlanmasına dair temennimi Sayın Başkan ile paylaştım. Enerji ve altyapı başta olmak üzere Bosna Hersek’in kalkınmasına yönelik projelere destek vermeye devam edeceğimizi de bu vesileyle kıymetli kardeşime aktardım.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılın yedi ayında Bosna Hersek’i ziyaret eden turistler arasında Türk vatandaşlarının, komşu ülkeleri de geride bırakıp ilk sırada yer almasının sevindirici olduğunu vurgulayarak, “Ülkelerimiz arasında kimlikle seyahati mümkün kılacak anlaşmayı yakın zamanda imzalayarak, halklarımız arasındaki beşerî münasebetleri daha da geliştirmeyi hedefliyoruz. Askerî ve güvenlik alanlarındaki iş birliği de gündemimizde yer aldı. Özellikle savunma sanayisine yönelik iş birliğimizi nasıl ve ne denli geliştireceğimizi değerli kardeşimle ele aldık. FETÖ ile ortak mücadele bağlamındaki beklentilerimiz üzerinde durduk” diye konuştu.
“GAZZE’DE YAŞANANLARIN FAİLLERİ ULUSLARARASI HUKUK KARŞISINDA HESAP VERECEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, 11 Temmuz 1995 Srebrenitsa Soykırımını Uluslararası Düşünme ve Anma Günü ilan edildiğini, Türkiye’nin alınan bu kararı eş sunucu olarak desteklediğini söyledi.
Bu temelde Türkiye’nin 11 Temmuz’u “Srebrenitsa Soykırımını Düşünme ve Anma Uluslararası Günü” olarak kabul ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç’in ‘Unutulan soykırım tekrarlanır’ sözünden ilhamla, soykırımın gelecek nesillere anlatılmasına yönelik gayretlerimizi sürdüreceğiz. 1990’lı yıllarda Bosna Hersek’te dünyanın gözleri önünde gerçekleştirilen katliamın bir benzerini maalesef bugün Gazze’de ve işgal altındaki Filistin topraklarında yaşıyoruz. Srebrenitsa Soykırımı’nın failleri uluslararası mahkemelerde nasıl hüküm giydilerse, Gazze’de yaşananların failleri de uluslararası hukuk karşısında hesap vereceklerdir. 41 bini aşkın Gazzeli kardeşlerimizle birlikte İsrail işgal güçleri tarafından öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi evladımızın da hesabını adalet önünde mutlaka verecektir, hesabını da mutlaka soracağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Becirovic’e ziyaretleri için teşekkür ederek, kardeş Bosna Hersek halkına selam gönderdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantının ardından heyeti yolcu ettikten sonra basın mensuplarına kandil simidi ikram ederek, Mevlit kandillerini kutladı.
BOSNA HERSEK DEVLET BAŞKANLIĞI KONSEYİ BAŞKANI BECİROVİC: “TİCARİ İLİŞKİLERİMİZİN DAHA DA ARTACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ”
Gazze’deki soykırım ve orada yaşananları, çocuklara ve kadınlara yapılanlarla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuştuklarını aktaran Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Becirovic, “Gazze (soykırımı) aslında bu dünyanın en büyük ayıbıdır” dedi. Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Becirovic, Gazze’de bir an önce sivillerin öldürülmesinin durdurulması ve bir an önce barış ve hak sağlanması gerektiğini vurguladı.
İki dost ülkenin iyi ilişkilerine işaret eden Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Becirovic, “İkili ilişkilerin, iktisadi ve turizm, eğitim, sağlık ve diğer alanlarda gelişebileceğini düşünüyorum. Önümüzdeki dönemlerde daha da ilişkilerimizi güçlendireceğimizi düşünüyorum ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir kez daha samimiyete bize yardım ettikleri için teşekkür etmek istiyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Bosna Hersek’e verdiği destek için teşekkür eden Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Becirovic, “Bildiğiniz gibi Sayın Erdoğan dünya çapında bir lider ve o bizim Bosna Hersek’imizin de büyük bir dostu olarak bilinmekte” dedi.
İki ülkenin güçlü tarihî, kültürel ve ekonomik ilişkilerinin olduğunu belirten Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Becirovic, bunun iki ülkeyi daha da güçlü hâle getirdiğini söyledi.
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Becirovic, Türkiye-Bosna Hersek arasındaki ticari ilişkilerin daha da güçlenmesini dileyerek, “İki ülke ticaret hacmi, zamanında 100 milyon avrodan bugün 1 milyar dolara gelmiştir ve önümüzdeki yıllarda bu ticari ilişkilerimizin daha da artacağını düşünüyoruz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Ukrayna’nın başkenti Kiev’de, bu yıl 4’üncüsü, “çocuk güvenliği” başlığıyla düzenlenen, Lider Eşleri Zirvesi’ne video mesaj gönderdi.
Video mesajında bu seneki zirvenin ana temasının “çocuk güvenliği” olduğuna işaret eden Emine Erdoğan, “Ne acı ki bugün yaşadığımız dünyada, çocukların yaşam hakkını korumak, güvenli ve huzurlu bir ortamda büyümelerini sağlamak küresel bir sınava dönüşmüş durumda. Hâlbuki insanlığın geleceği çocukla filizlenir” dedi.
“Çocuklar bugünkü nüfusumuzun üçte birini, geleceğimizin ise tamamını oluşturur” sözünün bu gerçeği güzel bir şekilde ifade ettiğini belirten Emine Erdoğan, şöyle devam etti: “Bir toplumun ruhunu yansıtan şeyin çocuklara davranışında gizli olduğunu söyleyen Nelson Mandela da bu gerçeği vurgular. Ben bu cümleyi insanlık adına yeniden kurmak istiyorum ve diyorum ki insanlık olarak ruhumuzun yansımasını görmek istiyorsak dünya çocuklarının mevcut durumuna bakmalıyız. Bebeklerin nüfusa bile kaydedilmeden kefene sarılması, çocuk ölümlerinin savaş zayiatı sayılması, bugünkü insanlığın ruhunun ne denli karanlıkta olduğunu ortaya koyuyor.”
“TÜM ÇATIŞMA BÖLGELERİNİN ÇOCUKLARINA İNSAN ONURUNA YAKIŞIR BİR GELECEK BORÇLUYUZ”
Emine Erdoğan, Ukrayna’daki ve Suriye’deki çocukların yaraları sarılamamışken, Gazze’de eşi benzeri görülmemiş bir vahşete tanıklık edildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Her 10 dakikada bir çocuğun öldürüldüğü, yaşayan 10 çocuktan 9’unun ise açlık ve susuzluktan ölüm ile karşı karşıya kaldığı bir çatışma bölgesi düşünün. Savaş ortasındaki bir çocuğun ‘çok yoruldum, ölüp dinlenmek istiyorum’ dediği, ölmeyi yaşamaya tercih ettiği bir dünyayı nasıl içimize sindirebiliriz. Ukrayna’nın, Suriye’nin, Gazze’nin ve diğer tüm çatışma bölgelerinin çocuklarına savaşmak veya ölmek haricinde insan onuruna yakışır bir gelecek borçluyuz. Bu bilinçle bir araya gelmiş olan bizler, herkes için adil ve yaşanabilir bir dünya hayaline inanıyoruz.”
Böyle bir yeryüzünü çocuklar aşkına kurmaya yönelik atılan her adımın çok değerli olduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, “Evlatlarımızın, savaşın karanlık gölgesiyle dünyalarından eksilen her rengi yeniden yerine koyma sorumluluğunu yüreğimizde hissediyoruz” dedi.
Bu bakış açısıyla Olena Zelenska’nın özellikle Ukraynalı çocukları korumaya yönelik çalışmalarını kıymetli bulduğunu belirten Emine Erdoğan, “2022 yılında, savaş mağduru Ukraynalı çocukları Türkiye’de misafir etme girişimi de bunlardan bir tanesi. Bugün hâlâ bin 500’e yakın Ukraynalı çocuk ve refakatçisine ülkemizde ev sahipliği yapıyoruz” bilgisini verdi.
“SAVAŞIN ADİL VE KALICI BİR BARIŞLA BİR AN ÖNCE SONA ERMESİNİ YÜREKTEN DİLİYORUM”
Emine Erdoğan, vatanını savunan Ukrayna halkıyla dayanışma içinde olduklarını bir kez daha vurgulayarak, “Savaşın adil ve kalıcı bir barışla bir an önce sona ermesini yürekten diliyorum” dedi.
Çocukları koruma amacıyla düzenlenen zirvenin hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Emine Erdoğan, “Dünyanın dört bir yanında yaşanan silahlı çatışmalarda hayatını kaybedenleri rahmetle yâd ediyorum. Başta değerli dostum Sayın Zelenska olmak üzere, tüm katılımcıları saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum” ifadelerini kullandı.
LİDER EŞLERİ ZİRVESİ
Zirve, Olena Zelenska tarafından 2021’de insani sorunların çözümüne yardımcı olacak uluslararası bir diyalog platformu oluşturmak ve insanların refahı için ortak projeler uygulamak amacıyla başlatıldı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.