Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özbekistan ziyareti öncesinde gerçekleştirdiği basın toplantısında, “Semerkant Zirvesi’nin ortak bir dili, tarihi ve kültürü paylaşan Türk devletleri arasındaki iş birliğini çok daha ileri taşıyacağına inanıyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan ziyareti öncesi Esenboğa Havalimanı’nda basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in davetine icabetle yarın gerçekleştirilecek zirveye katılmak üzere Semerkant’a gittiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda bugün Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’le de bir araya geleceğini söyledi.
“İSTANBUL ZİRVESİ’YLE TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI’NA DÖNÜŞEN BİRLİKTELİĞİMİZ GÜNDEN GÜNE GÜÇLENİYOR”
Zirvenin bu sene “Türk Medeniyeti İçin Yeni Dönem: Ortak Kalkınma ve Refaha Doğru” teması altında düzenlendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk devletleri arasındaki dayanışmayı artırmak amacıyla 1992’den bu yana gayretlerinin sürdüğünü hatırlattı.
Geçen yılki tarihî İstanbul Zirvesi ile Türk Devletleri Teşkilatı’na dönüşen birlikteliğin günden güne güçlendiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönem başkanlıkları sırasında İstanbul’da alınan kararların hayata geçirilmesi ve takibi için yoğun mesai harcadıklarını kaydetti.
Semerkant’ta dönem başkanlığını Özbekistan’a emanet edeceklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Semerkant Zirvemizde teşkilatımızın geleceğine ve mevcut iş birliğimizin derinleştirilmesine dair görüşmeler yapıp önemli kararlar alacağız” dedi.
Ziyareti kapsamında zirveye katılacak devlet ve hükûmet başkanları ile temaslar gerçekleştirerek ikili ilişkilerin yanı sıra küresel meseleler hakkında fikir teatisinde bulunacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Semerkant Zirvesi’nin ortak bir dili, tarihi ve kültürü paylaşan Türk devletleri arasındaki iş birliğini çok daha ileri taşıyacağına inandığının altını çizdi.
Türkiye olarak, teşkilatın kurumsallaşması ve dünya çapındaki çok taraflı bölgesel örgütler arasındaki saygın yerini almasıyla iftihar ettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvede alınacak kararların hayırlara vesile olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.
“BU BİR LİDER SİYASETİDİR”
“Tahıl koridorunda yaşanan kriz, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığınız görüşme sonrasında aşıldı. ‘Putin’i nasıl ikna ettiniz?’ sorusuna önce ABD Başkanı Joe Biden’a anlatacağınızı söylemiştiniz. G20 Liderler Zirvesi’nde Biden ile bir görüşmeniz olacak mı? Putin ile yaptığınız görüşme neticesinde tahıl koridorunun yeniden işlemeye başlamasına ilişkin zirve öncesinde de bir değerlendirmeniz olur mu?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Bu bir lider siyasetidir. Bu lider siyasetinin gereğini de Sayın Putin ile gerçekleştirdik. Tabii birbirimize olan öz güven olmamış olsa, bu adımı atamayız ve bunu da gerçekleştiremeyiz. Ama birbirimize olan öz güven, saygı bu tür adımları atmaya bizi teşvik ediyor. Ve bunu gerçekleştirmeye de vesile oluyor.”
Bugüne kadar böyle hareket ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aramızda gerek nükleer enerji alanındaki dayanışma gerek bundan sonra belki Sinop ile ilgili de nükleer enerjide yeni bir adım, savunma sanayiine yönelik attığımız adımlar, bunlar birbirimize olan saygıyı teşvik ediyor. Bundan dolayı bu olayı başarıyla gerçekleştirmiş olduk. Şimdi de takipçisiyiz” diye konuştu.
“ALEYHTE ÇALIŞMALAR SÜRECİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”
Karabağ Zaferi’nin yıl dönümü olduğu ve burada imar çalışmalarının sürdüğü hatırlatılarak, “Bir taraftan Ermenistan’ın provokasyonları da devam ediyor. Ermenistan’la normalleşme sürecinde görüşmeler devam ediyordu. Süreç ne aşamada? Yeni bir adım bekliyor muyuz?” sorusu üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ermenistan’la en son Prag’da görüşmeler yaptıklarını ifade ederek şöyle konuştu: “Kendilerine de çok açık net şunu söyledik; yani siz Azerbaycan’la eğer ilişkileri olumlu istikamette yürütürseniz Türkiye olarak bizim de Ermenistan’la olan ilişkilerimiz olumlu istikamette yürüyecektir. Biz, sizden bunu bekliyoruz. Yani gerek dar kapsamlı gerek heyetler arası yaptığımız görüşmede, bunu çok açık, net kendilerine ifade ettik. Şu an itibarıyla tabii henüz bu aşamaya gelinebildi mi? Gelinebildi diyemem. Zira sürekli diasporalar, gerek Fransa’da, gerek Amerika’da aleyhte çalışıyorlar. Tabii bu aleyhte çalışmalar, bu süreci olumsuz etkiliyor. Bu diasporaların olumsuz çalışmalarını olumlu istikamete dönüştürecek olan kimdir? Şüphesiz ki Ermenistan yönetimidir. Eğer bunu başarabilirlerse bizim de bakışımız, olumlu istikamette değişir ve bu konuda bizler de düşman üretmeye değil, dost kazanmaya gayret ediyoruz. Temennim odur ki Ermenistan yönetimi, bunu başarırsa hele hele bir de tabii gerek Laçın gerek Zengezur, bunlarla ilgili Azerbaycan’la atacakları adımlar da bizim atacağımız adımları olumlu istikamette etkiler.”
“TELEFON DİPLOMASİSİNİ RUSYA’YLA SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova’nın dün “müzakerelere hâlâ açık oldukları” yönündeki açıklaması ile Rusya Savunma Bakanlığının Ukrayna’nın Herson bölgesindeki savunma hattını Dnipro Nehri’nin sol yakasına çekme yönündeki kararlarına ilişkin açıklamaları anımsatılarak, “Buradan hareketle yakın zamanda Rusya ve Ukrayna arasında müzakerelerin başlaması söz konusu olur mu? Türkiye’nin savaşın bir an önce sona ermesine yönelik arabuluculuk çabaları hangi aşamada?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, arabuluculuk noktasındaki çalışmalarının aralıksız devam ettiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama buna bir tarih vermek ne zaman bu iş biter ne zaman sona erer bunu söylemek bir akıl kârı değil. Ancak tabii son Herson ile ilgili olarak Rusya’nın aldığı karar, olumlu bir karar, önemli bir karar. Temennim odur ki belki G20’ye Rusya’dan bir katılım olacak mı, olmayacak mı bilemiyorum. Eğer bir katılım olursa orada tabii ruberu görüşme imkânımız olacak. Aksi takdirde telefon diplomasisini Rusya’yla sürdürmeye devam edeceğiz ve temennimiz o ki arabuluculukta başarılı olalım ve savaşın egemen olduğu bir dünyadan barışın egemen olduğu bir dünyaya geçişi sağlayalım” şeklinde konuştu.
BAKAN TUNÇ: CUMHURİYETİMİZİN İKİNCİ YÜZYILINA BAŞLARKEN YENİ BİR ANAYASA İHTİYACI OLDUĞU AÇIK
Anayasa’da yapılan değişikliklerin vesayetçi ruhu azalttığını ve hukuk devleti ilkesini tahkim ettiğini dile getiren Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Ülkemizin, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başlarken yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açık.” dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye Adalet Akademisince, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün İncek’teki Personel Eğitim Merkezi’nde düzenlenen Hâkim Savcı Adayları Eğitim Açılışı ve Mezuniyet Töreni’ne katıldı. Konuşmasına “Adalet mülkün temelidir” sözünü hatırlatarak başlayan Bakan Tunç, “Sizler, mesleklerin en kutsalına talip oldunuz. Sizler insan onurunu korumaya talip oldunuz. Sizler adaleti gerçekleştirmeye talip oldunuz. Sizler hukukun üstünlüğünü, adaleti tesis etmeye talip oldunuz. Sizler görev yapacağınız o kürsülerde haksızın şirret çığlıkları arasında haklının sessizliğini eğer duyabilecekseniz işte o zaman görevinizi tam layıkıyla yapmış olacaksınız.” dedi.
Adaletin hayatla kucaklaşmasının insan eliyle gerçekleşeceğini bildiren Tunç, “Sizler adaleti hakkıyla yerine getirirseniz, devletin bekasını da korumuş olacaksınız. Adaleti hakkıyla yaşatırsanız, insanı da yaşatmış, güçlendirmiş olacaksınız. Hakimlik savcılık mesleği en başta adaletin temsilcisi olmaya aday olmaktır. Sadece adil olmanız da yetmez, aynı zamanda da adil görünmeniz gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.
HAKİM VE SAVCI, MİLLETİN HİZMETİNDE OLDUĞUNU ASLA UNUTMAMALIDIR
Bakan Tunç, hakim ve savcılık mesleğinin, hukuku uygulayarak toplumun huzurunu amaçlayan büyük bir sorumluluğu gerektirdiğine işaret ederek, “Bu sorumluluğu yerine getirirken hakim ve savcı, milletin hizmetinde olduğunu asla unutmamalıdır. Hakim ve savcı, millet adına, millet için karar verdiğini her daim aklında bulundurmalıdır.” dedi.
Hakim ve savcının, kendisine ve yakınlarına nasıl davranılmasını istiyorsa vatandaşlara da aynı şekilde davranması gerektiğini dile getiren Bakan Tunç, hakim ve savcıların meslek öncesi eğitimlerine önem verdiklerini, bunun yanında meslek içi eğitimi de önemsediklerini kaydetti.
Hakim ve savcı adaylarına, yüksek lisans eğitimlerini sürdürmeleri ve yabancı dil öğrenmeleri tavsiyesinde bulunan Bakan Tunç, “En önemlisi de özgür bir aklı ve muhakemeyi de hiçbir zaman göz ardı etmeyeceğiz. Kendi hür ve temiz vicdanımızla hukukun üstünlüğü, temel insan hakları ve milletimizin öncelikleri hep temel kılavuzumuz olacak.” şeklinde konuştu.
DEPREM BÖLGESİNDE İNŞAATINA BAŞLADIĞIMIZ ADALET SARAYLARIMIZI TAMAMLAYACAĞIZ
Adalet Bakanı Tunç, son yıllarda mevzuat ile yargı kurumlarının fiziki şartlarının iyileştirilmesi anlamında önemli adımlar atıldığını belirtti.
Aralarında yeni Ankara Adalet Sarayı’nın da bulunduğu yeni adliye binalarının yapım çalışmalarının devam ettiğini aktaran Bakan Tunç, “Şu anda inşaatı devam eden 14 adalet binamız var. 32 tane de etüt, proje kapsamında adalet binalarımız var. Tabii ki deprem bölgesi önceliğimiz. Deprem bölgesinde inşaatına başladığımız adalet saraylarımızı da bir an önce tamamlamanın gayreti içerisindeyiz.” bilgisini paylaştı.
HEDEFİMİZ, DEMOKRATİK, SİVİL, KATILIMCI BİR ANAYASA
Bakan Tunç, mevzuat iyileştirilmesi anlamında temel kanunlarda ve Anayasa’da değişiklikler yapıldığını, önemli reformların hayata geçirildiğini bildirdi.
Anayasa’da yapılan değişikliklerin vesayetçi ruhu azalttığını ve hukuk devleti ilkesini tahkim ettiğini dile getiren Bakan Tunç, buna rağmen Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyaç duyduğunu kaydetti. Bakan Tunç, şöyle devam etti:
“Tabii ki hedefimiz demokratik, sivil, katılımcı bir anayasa. Darbe anayasasında vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yönelik sessiz devrim sayılan reformları hayata geçirmişsek de Anayasamızdaki birçok değişiklik hem yeknesaklığın bozulması hem zaman içerisindeki maddeler arasındaki çelişkiler nedeniyle uygulamada bazı problemlerin ortaya çıkması ve o maddelerin arasına sinmiş olan vesayetçi ruhun tam anlamıyla ortadan kaldırılmamış olması nedeniyle ülkemizin, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başlarken yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açık.”
Yılmaz Tunç, yeni anayasa çalışmalarının devam ettiğini belirterek, TBMM’de uzlaşmayla çıkmasını beklediğini dile getirdi.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in 4 gün önce Ankara’daki buluşmalarında iki ülke arasındaki ticaret hacminin 60 milyar dolar seviyesini bakanlara ve iş dünyasına hedef olarak gösterdiğini belirterek, “Türkiye ve Almanya’nın değerli iş insanları bu hedefi inşallah birkaç yıl içinde mutlaka başaracaklardır.” dedi.
olat, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odasının (TD-IHK- TATSO) Berlin’de düzenlenen 20. Yıl Dönümü Galası’na katıldı
TATSO’nun Almanya ve Türkiye arasında ticaret ve yatırımların gelişmesi için 20 yıldır çalışmalar yapan güzide bir kuruluş olduğunu vurgulayan Bolat, TATSO kurucularına ve yöneticilerine bu katkılarından dolayı teşekkür etti.
Dünyanın son 4 yıldır Kovid-19, Ukrayna-Rusya Savaşı ve bunun doğurduğu gıda ve enerji krizleri gibi çok çalkantılı bir süreçten geçtiğini dile getiren Bolat, geçen yıl küresel ekonomide yüzde 3,1’lik bir vasat ortalama büyüme görüldüğünü belirtti.
Bolat, 2023’te Türkiye ekonomisinde yatırım, üretim, istihdam ve ihracat artmaya devam ettiğini vurgulayarak, geçen yıl Türkiye’nin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’sının (GSYH) yüzde 4,5’lik büyüdüğünü kaydetti
Türkiye’nin ihracatının son 20 yılda 7 kat artarak 36 milyar dolardan 2023 yılında 255,5 milyar dolara ulaştığını anlatan Bolat, aynı dönemde milli gelirin de 5 kat artarak 230 milyar dolardan 1 trilyon 118 milyar dolara yükseltildiğini söyledi.
Bolat, “Kişi başına geliri de 13 bin 110 dolara geçen yıl itibarıyla yükselttik.” diyerek, bütün bunların dünya ekonomisinin içinde bulunduğu sıkıntılar ve jeopolitik gerilimler gibi krizlerin ortasında gerçekleştirildiğini vurguladı.
Türkiye’nin turizm, yazılım ve sağlık gibi hizmet ihracatını da aynı 20 yılda yaklaşık yedi kat artarak 2002 yılındaki 14,5 milyar dolardan geçen yıl 100 milyar dolara yükselttiğini anlatan Bolat, Türkiye’nin dünya mal ihracatındaki payının da yüzde 0,50’den yüzde 0,80’e ulaştığını ifade etti.
60 milyar dolarlık ticaret hacmi
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Türkiye demir çelikte dünya sekizincisi, makinede dünya on altıncısı, seramikte dünya yedincisi, tekstil ve giyimde dünya yedincisi, müteahhitlikte dünya ikincisi, otomotiv sektöründe dünya on üçüncüsü, turizmde dünya dördüncüsü olma başarılarını bu son 20 yılda Allah’a şükür gösterdik. Avrupa’da beyaz eşya ve elektronik sektörde bir numaralı tedarikçi olmayı başardık. Bunları yaparken özellikle başta Almanya olmak üzere uluslararası yatırımcılardan çok büyük destek ve katkılar aldık. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz.” diye konuştu.
Bolat, Türkiye ve Almanya arasındaki ikili yatırımlara da değinerek “Eminim Almanya için de Türkiye ile yıllık 50 milyar dolarlık bir ticaret ilişkisinin olması Alman ekonomisi için de önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in 4 gün önce Ankara’daki buluşmalarında ticaret hacminin 60 milyar dolar seviyesini bakanlara ve iş dünyasına hedef olarak gösterdiğini belirten Bolat, “Türkiye ve Almanya’nın değerli iş insanları bu hedefi inşallah birkaç yıl içinde mutlaka başaracaklardır.” dedi.
Alman şirketlerinin Türkiye’de 8 bin 41 yerel şirket kurup yatırım yaptığını belirten Bolat, şöyle devam etti.
“Türkiye son 20 yılda 260 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım aldı. Bunun içinde Almanya’nın payı 25 milyar dolar. Yani toplamın yüzde 8,5’u. Bu inşallah önümüzdeki dönemde daha da artacak. Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası da bu noktada aramızdaki en önemli köprüyü oluşturmaktadır. Sadece geçen yıl 687 milyon dolarlık Alman doğrudan yatırımı ülkemize geldi.”
Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği’nin güncellenmesi
Bolat, 1961’den beri Almanya’da oturan ve çalışan Türk vatandaşlarının “sosyal bağla” iki ülke arasındaki en önemli bağı oluşturduklarını dile getirerek, bunların Almanya’da kurdukları işletmelerle 500 bin istihdam sağlayarak Alman ekonomisine önemli bir katkı sunduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Alman başbakan ve cumhurbaşkanlarıyla kurduğu yapıcı ve yakın diyalog ile Almanya ile Türkiye arasında siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal alanda iyi ilişkilerin olmasını sağladığını vurgulayan Bolat, kendisinin de iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri geliştirmek için son 5 ay içinde Almanya’yı 3 kez ziyaret ettiğini hatırlattı.
Bolat, Almanya’nın Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile olan 65 yıllık münasebetinde çok kilit bir rol oynadığına işaret ederek, şunları kaydetti:
“Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği’nin 28 yıldır yürürlükte ve başarıyla uygulanmakta. Her iki tarafa da çok önemli artılar kazandırmıştır. Türkiye ekonomisinin, Türk sanayinin ve Türk hizmetler sektörünün ve Türk tarımının rekabet gücünün artmasında büyük rol oynamıştır. İki taraf arasında geçen yıl itibarıyla tam 211 milyar dolarlık bir ticaret hacmi gerçekleşmişti. Bu ticarette 104,5 milyar dolar Türkiye’nin AB’ye ihracatı ve 105,5 milyar dolar da AB’nin Türkiye’ye ihracatıdır. Almanya’da AB ülkeleri içinde en çok ihracat yapan birinci ülkedir. AB Türkiye’nin en önemli ticaret ortağıdır.”
Gümrük Birliği’nin 28 yıldır uygulama sürecinde bazı sıkıntıların ortaya çıktığını dile getiren Bolat, “Özellikle AB üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları yaparken bizim masada olmamamız bizi ekonomik alanda dezavantajlı duruma düşürmekte. Bunun yanında anlaşmaların gereği olarak uzun süre olması gereken Türkiye vatandaşlarının serbest dolaşımı maalesef bugüne kadar gerçekleşmedi. Schengen vizesi noktasında da son birkaç yıldır çok ciddi sıkıntılar çekilmekte. Randevu almak için dahi iki, üç ayı süren bekleme süreleri. İş insanlarına bir haftalık, bir aylık ve bir fuar sürecince çok kısa vize süreleri bizler açısından önemli sıkıntılar oluşturmakta. Gümrük Birliği malların serbest dolaşımını öngörüyor ama o malların gideceği kamyonlar gitmekte zorlanıyor. Niye? Ülkeler arasında taşıma kotaları var. Veya o kamyonları kullanacak şoförler vize alamıyorlar.” diye konuştu.
Almanya’dan beklenti
Bolat, Almanya’nın Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği’nin yenilenmesi konusunda önemli rol oynayabileceğine işaret ederek, “Alman dostlarımızdan, Alman hükümetinden ve Alman iş dünyasından beklentimiz, Türkiye ile AB arasında 28 yılı bulan bu Gümrük Birliği rejiminin inşallah aksaklıklarının çözülmesi, hizmet sektörünün ve yatırımların kapsamı altına alınması, Gümrük Birliği’nin modernleşmesi müzakerelerin bir an önce başlatılması.” dedi.
Yeşil dönüşüm ve dijital dönüşümün Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerde en önemli konular olduğunu vurgulayan Bolat, Türk iş dünyasını bu dönüşümlere hazırlamak için paydaşlarla hızlı bir şekilde çalıştıklarını anlattı.
Konuşmasının ardından kendisine Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) sertifikası verilen Bakan Bolat, kızının da 4 yaşında lösemi geçirdiğini ancak bunu atlattığını belirtti.
Bakan Bolat, “Allah’a çok şükür kızım hayatta. Çok zor zamanlar geçirdik. Tüm hastalara acil şifalar diliyorum.” dedi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.