Türk İş Dünyası - 2008

DÜNYA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün itibarıyla yeni kontrollü normalleşme sürecini başlatıyoruz”

Genç Gazeteciler

Haber Burada

Tarih

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, “Dünyadaki ve özellikle de Avrupa coğrafyasındaki gelişmeleri yakından izleyerek salgınla mücadele stratejimizi sürekli güncelliyoruz. Bu çerçevede milletimize daha önce söz verdiğimiz şekilde, bugün itibarıyla yeni kontrollü normalleşme sürecini başlatıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

“28 ŞUBAT SÜRECİNİN ÜLKEMİZE AĞIR FATURALARI OLMUŞTUR”

Toplantıda ele alınan konulara dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Dün siyasi tarihimizin en karanlık dönemlerinden birinin sembolü olan 28 Şubat müdahalesinin 24. yıl dönümünü geride bıraktık. Hiç şüphe yok ki 28 Şubat hadisesi, tıpkı 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi millî iradeyi, milletin değerlerini, milletin bizatihi kendisini hedef alan bir darbe girişimidir. Sandıkla iktidara gelmiş, Anayasa ve yasalar çerçevesinde ülkeyi idare eden meşru hükûmet, bir kısım medyanın, sermayenin, sivil toplum kuruluşlarının da içinde yer aldığı kirli senaryolarla istifaya zorlanmıştır. 28 Şubat sürecinin ülkemize hem hak ve özgürlükler alanında hem de ekonomiden siyasete uzanan geniş bir yelpazede ağır faturaları olmuştur. Sermayenin renklere bölünmesi, esnafından holdingine bu ülke için üreten, çalışan, ihracat yapan şirketlerin ötekileştirilmesi ekonomimizde derin yaralar açmıştır.

Türkiye, tarihinin en büyük soygunlarından birini bu dönemde yaşamıştır. Milletimizin milyarlarca dolar parası bankalar vasıtasıyla hortumlanmış, ülkemiz benzeri görülmemiş bir buhranın içerisine sürüklenmiştir. Anayasal suç işleyenlerle ilgili hiçbir işlem yapılmadığı gibi, darbecilerden brifing alan bir yargı tablosu adalet sistemimize olan güveni sarsmıştır.

Binlerce, on binlerce insanımız sırf inançlarından, fikirlerinden, siyasi görüşlerinden dolayı hukuksuzluğa ve zulme maruz kalmıştır. Ortaokullardan üniversitelere, Kur’an kurslarından camilere, yurtlardan derneklere, hatta vatandaşın kestiği kurbanların derilerine kadar hemen her alanda toplumumuz ağır bir kuşatmayla karşılaşmıştır. Kılık kıyafetinden dolayı okullarından atılanlar, dereceyle hak ettiği diplomasını almak için çıktığı sahneden ağzı kapatılarak indirilen genç kızlar, başındaki örtüsünden dolayı evladının yemin törenine katılamayan anneler, kimliğindeki fotoğraf sebebiyle kanser tedavisi göremeyen nineler 28 Şubat döneminde yaşanan garabetlerden sadece birkaçıdır. Üniversite kapılarına başörtülü kızlarımız için kurulan ikna odaları, bu dönemin alametifarikası olarak milletimizin hafızasına kazınmıştır.

“TÜRKİYE’NİN BİR DAHA BÖYLE UTANÇLAR YAŞAMAMASI İÇİN BUGÜNE KADAR ELİMİZDEN GELENİ YAPTIK”

Dün ikna odalarıyla üniversitelerimizi âdeta Nazi kamplarına çeviren kimi faşist üniversite yöneticilerinin, geçen hafta yayınladıkları bildiriyle özgürlükten bahsetmesi tam bir kara mizah örneğidir. Ne milletimiz ne de üniversite kapılarında gözyaşı döken evlatlarımız bu kirli zihniyetin yaptıklarını asla affetmemiştir, affetmeyecektir. Tarih her türlü baskıya rağmen iradesine sahip çıkanlar ile vesayete selam duranları elbette unutmamıştır, unutmayacaktır.

Attıkları manşetlerle, köşelerinde yazdıkları iğrenç yazılarla, sergiledikleri ilkesiz duruşla darbe şakşakçılığı yapanlar üzerinden değil 24 yıl bin yıl bile geçse alınlarındaki o kara lekeyi asla silemeyecektir. Tıpkı 27 Mayıs’ın, 12 Eylül’ün mimarları gibi bin yıl süreceği söylenen 28 Şubat’ın mimarları da aziz milletimiz tarafından âdeme mahkûm edilmiştir.

Milletimiz o derin ferasetiyle daha beşinci yılını bile doldurmadan 28 Şubat zihniyetini sandığa gömmüş, Türkiye’de yepyeni bir dönemi başlatmıştır. 3 Kasım 2002 seçimleriyle Türkiye’de vesayetin, cuntanın, millete rağmen iktidar olmanın kapısı bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Bu dönemde de 27 Mayıs, 27 Nisan bildirisinden Cumhuriyet mitinglerine, Gezi olaylarından 17-25 Aralık yargı-emniyet darbe teşebbüsüne millet iradesini hedef alan girişimlerin tamamı hezimete uğramıştır.

15 Temmuz gecesi yaşananlar ise, milletimizin istiklal ve istikbalini koruma kararlılığını dost-düşman herkese yazılan tarihî destanla göstermiştir. Milletin kurumlarıyla, değerleriyle, inancıyla kavga edenler, ekmeğini yedikleri vatana ihanet edenler dün olduğu, yarın da kendilerini bekleyen acı akıbetten kurtulamayacaktır. Gerektiğinde canı pahasına iradesine sahip çıkma kararlılığını gösteren milletimiz, bir daha asla yeni 27 Mayıs’ların, 12 Eylül’lerin, 28 Şubat’ların yaşanmasına müsaade etmeyecektir. Türkiye’nin bir daha böyle acılar ve utançlar yaşamaması için bugüne kadar elimizden geleni yaptık, inşallah bizden sonraki nesillere de bu mücadele mirasını devredeceğiz.

“TÜRKİYE’DE MİLLÎ İRADEYİ YENİDEN EGEMEN KILDIK”

Aziz milletim; Türkiye’yi hak ettiği demokratik ve ekonomik gelişmişlik seviyesine ulaştırmak için son 18 yılda attığımız adımlarla millî iradenin üzerine gölgesi düşen pek çok antidemokratik uygulamayı kaldırdık. Milletimizle sırt sırta vererek meydanı Türkiye’yi eski karanlık günlerine döndürmek isteyen darbe heveslilerine bırakmayacağımızı gösterdik. Sivil siyaseti güçlendirerek bürokratik oligarşiyi gerilerek hak ve özgürlükleri genişleterek Türkiye’de millî iradeyi yeniden egemen kıldık. Bu doğrultuda sadece 15 Temmuz sonrası attığımız adımlar dahi başlı başına birer devrimdir.

Cumhur İttifakı çatısı altında hayata geçirdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile tarihimizin en büyük yönetim reformunu milletimizle birlikte ülkemize kazandırdık. Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında hazırladığımız pek çok reform paketini yasama boyutuyla Meclis’te, idari boyutuyla Cumhurbaşkanlığımızda ve kurumlarımızda hayata geçirdik. Bu kazanımları daha güçlü, daha büyük bir atılımla perçinlemek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

“TÜRK DEMOKRASİSİNİN SIFIRDAN BİR ANAYASA YAPMA OLGUNLUĞUNA ERİŞTİĞİNE KİMSE İTİRAZ EDEMEZ”

Yarın İnsan Hakları Eylem Planımızı kamuoyuyla paylaşacağız. Bu eylem planında dokuz başlık altında yüzlerce faaliyet yer alıyor. Attığımız her adımda olduğu gibi İnsan Hakları Eylem Planı hazırlıklarında da hemen her konunun dönüp dolaşıp darbe Anayasası’nın yol açtığı sıkıntılara dayandığını gördük. Bir süre önce milletimizin takdirine sunduğumuz yeni hazırlama teklifimiz, bu eylem planının da âdeta çatısı, yani tacını oluşturuyor. Biz tüm samimiyetimizle siyaset kurumunun en önemli sorumluluklarından birinin Türkiye’yi ayağına vurulan darbe Anayasası prangasından kurtarmak olduğuna inanıyoruz. Cumhur İttifakı çatısı altında özellikle bu konuda vardığımız anlayış birliğinin ardından yeni ve sivil anayasa meselesini tüm platformlarda tartışmaya açarak herkesin katkısını almak üzere bir yola çıkıyoruz.

Esasen 10 yıldır bu konuyu ülkemizin gündemine müteaddit defalar getirdik. Maalesef bugüne kadar milletimize layık yeni ve sivil bir anayasa hayalimize kavuşamadık. İnşallah bu defa bunu başaracağız. Kendi hazırlık çalışmalarımıza şimdiden başladık. Korkularla, ön yargılarla, ideolojik at gözlükleriyle hareket edersek ne tarih ne de millet bizi affeder. Türk demokrasisinin sıfırdan bir anayasa yapma olgunluğuna eriştiğine kimse itiraz edemez. Yeni ve sivil anayasa çağrımızın bilhassa darbelerden mağdur olmuş farklı toplum kesimleri arasında oluşturduğu heyecanı memnuniyetle takip ediyoruz.

Siyasi yelpazedeki tüm partiler başta olmak üzere bu konuda söyleyecek sözü olan herkesi yeni ve sivil anayasa hazırlanması sürecinde yapıcı bir anlayışla yer almaya davet ediyoruz. Gelin, ülkemizi darbe anayasalarına mahkûmiyet utancından kurtaralım. Gelin, Türkiye’yi tarihinin en kuşatıcı anayasasıyla buluşturalım. Gelin, Cumhuriyetimizin 100. yılını sivil bir anayasa ile karşılayalım. Hiç kimse bu yolda bizimle birlikte yürümese bile Cumhur İttifakı olarak yeni ve sivil anayasa metnimizi tamamlayıp, inşallah milletimizin takdirine sunmakta kararlıyız.

“2020 YILI BÜYÜME ORANIMIZ İZLEDİĞİMİZ POLİTİKALARIN BAŞARISININ EN SOMUT ÖRNEĞİDİR”

Aziz milletim, küresel ekonomi çok zorlu bir dönemden geçiyor. Geçtiğimiz yıl küresel gelir yüzde 3,5 ve dünya ticaret hacmi yüzde 9,6 oranında daraldı. Tarih böyle büyük bir daralma, milyonlarca kişinin işsiz kalmasına, gelir dağılımında bozulmalara ve ülkeler arasındaki gelişmişlik farklılıklarının artmasına da sebep oldu. Dünyada sadece bir senede 90 milyondan fazla insanın aşırı yoksulluk sınırının altına düştüğü tahmin ediliyor. Bugün hâlâ aşıya ulaşamayan 100’ün üzerinde ülke bulunuyor. Türkiye işte böylesine zorlu bir süreci izlediğimiz planlı, kararlı ve esnek politikalar sayesinde başarıyla yürüttü, yürütmeye devam ediyor. Bugün açıklanan ve yüzde 1,8 olarak gerçekleşen 2020 yılı büyüme oranımız izlediğimiz politikaların başarısının en somut örneğidir. Türkiye büyürken, İngiltere yüzde 9,9 oranında, Hindistan yüzde 8 oranında, Almanya yüzde 4,9 oranında, Japonya yüzde 4,8 oranında ve Amerika yüzde 3,5 oranında küçüldü. Aynı şekilde 2021 yılına iyi bir başlangıç yapan ihracatımız Şubat ayında önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,6 artışla 16 milyar doları aşmıştır. Böylece yılın ilk iki ayı itibarıyla dış ticaret açığımız yüzde 15,3 azalmış ve ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 82,9’a çıkmıştır. Gelişmeler ihracattaki artışın önümüzdeki aylarda da süreceğine işaret ediyor. Tabii bunlar gerçekten dikkate değer, takdir edilmesi, hatta örnek gösterilmesi gereken başarılardır. Elbette ki biz bununla yetinmiyoruz, bizim için asıl önemli olan ekonomik büyümenin toplumun tüm kesimlerine ulaşması ve büyümeyle birlikte istihdamın da oluşmasıdır. Ancak böyle bir durumda kaliteli ve kalıcı bir büyümeden söz etmek mümkündür. İşte 2021 yılını bu açıdan çok önemli görüyoruz. Hedefimiz her bir vatandaşımıza dokunacak, refahı daha da artıracak, sağlıklı ve istikrarlı bir büyümenin, orta ve uzun vadede güçlenerek sürmesidir. Bu hedefe giden yol fiyat istikrarından geçiyor. Fiyat istikrarı içinde üretken, yatırımlara ve katma değeri yüksek rekabetçi üretime yönelmemiz gerekiyor. Burada da karşımıza verimlilik artışı ihtiyacı çıkıyor.

Bir ekonominin yapısal temelleri ne kadar güçlüyse şoklara karşı direnci de o kadar artar. Bilindiği gibi geçtiğimiz hafta ülkemiz piyasalarında yurt dışındaki gelişmelerden kaynaklanan dalgalanmalar görüldü. Amerika başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin tahvil faizlerinde yaşanan artış pek çok gelişmekte olan ülkeyi etkiledi. Bu tip küresel dalgalanmalar ne ilktir ne de son olacaktır. Bizim için önemli olan bu gibi risklere karşı dirençli, sağlam, kendi mecrasında yürüme gücüne sahip bir ekonomik işleyişi tesis etmektir. Enflasyonu, faizleri ve kuru kontrol altına almış, büyümesini, ihracatını, istihdamını koruyan bir ekonomi bu şokları kolayca savuşturabilir Fakat istikrarının özellikle fiyat istikrarının sağlanmasına, üretken kapasitenin geliştirilmesine, cari açıkla mücadeleye ve mali disiplinin sürdürülmesine bunun için çok önem veriyoruz.

“TÜRKİYE, SALGIN SONRASI DÖNEMİN DÜNYADA YÜKSELEN YILDIZI OLACAKTIR”

Aziz milletim, biraz önce ifade ettiğim insan hakları eylem planımızla eşzamanlı ve eşgüdümlü olarak ekonomi alanında hayata geçireceğimiz reformların da hazırlıklarını yürüttük. Ekonomideki reform önceliklerimizi belirlerken arkadaşlarımız sahaya indi, tüm taraflarla bir araya geldi ve iletilen tüm talepleri dikkatle dinledi. Buna göre çözüm odaklı bir yaklaşımla üzerine gideceğimiz alanları öncelikli hâle getirdik. Her reform gibi bu çalışmalardan da rahatsız olanlar elbette çıkabilir. Biliyorsunuz her zaman söylüyorum, biz kısa mesafe koşucusu değil, maraton koşucusuyuz, farklılığımız bu. Hiçbir mücadeleden kaçmadığımız gibi her defasında kendi sınırlarımızı biraz daha zorlarız. Bu anlayışla hazırladığımız ve önümüzdeki hafta açıklayacağımız reformları kararlılıkla uygulayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Bu reformların devamının geleceğini de belirtmek istiyorum. Üçüncü ayına girdiğimiz 2021’i salgınla mücadelenin kazanıldığı ve aynı zamanda orta vadede nitelikli bir büyüme dönemine girişin başladığı yıl olarak görüyoruz. Türkiye, inşallah salgın sonrası dönemin dünyada yükselen yıldızı olacaktır. Atacağımız adımlarla hem mevcut riskleri en aza indirecek hem karşımıza çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendireceğiz.

Ekonomik reform gündemimizin merkezinde makroekonomik istikrar politikaları ve yapısal politikalar yer alıyor. Makroekonomik istikrar kapsamında kamu maliyesi, enflasyonla mücadele, finansal sektör ve cari açıkla mücadele gibi alanlara öncelik verdik. Yapısal politikalar tarafında ise kurumsal yapının güçlendirilmesi, yatırımların çok daha güçlü şekilde teşvik edilmesi ve rekabet politikalarını sayabiliriz. Mali disiplin her dönemde olduğu gibi bugün de bizim olmazsa olmazımızdır. Gelir ve harcama tarafında aldığımız tedbirlere uygun şekilde 2021 bütçe açığı hedefimizi yüzde 4,3’ten, yüzde 3,5’a indirdik. Bütçe açığı ve borç stokunda Türkiye çoğu ülkeye göre oldukça iyi durumdadır. Avrupa Birliği ortalaması yüzde 90’na yakın olan borçluluk oranları Yunanistan’da yüzde 200, İtalya’da yüzde 153, Fransa’da yüzde 117, İngiltere’de yüzde 101 gibi seviyeleri bulurken, bizde sadece yüzde 42. İşte Türkiye bu, mali disiplin işte tam olarak bu demektir. Reform paketimizde mali disiplini daha da güçlendirecek kapsamlı kamu maliyesi politikalarına da yer veriyoruz. Kamu harcamalarında israfa tahammülümüz olmadığı için harcamaların takibi ve izlenmesine özel ehemmiyet gösteriyoruz. Bakanlıklarımızdan zorunlu olmadıkça kendilerine tahsis edilen ödeneğin üstünde harcama yapmamalarını, hatta bu ödeneklerden tasarruf etmelerini istiyoruz. Reform paketi çerçevesinde kamu alım ihalelerinde yeni bir sisteme geçiyoruz. Kamu iktisadi teşebbüslerini gerekiyorsa yeniden yapılandırarak daha verimli ve rekabetçi hâle getiriyoruz. Enflasyon mücadelenin bel kemiği olan fiyat istikrarını temin için kalıcı tedbirler geliştiriyoruz. Sermaye piyasalarının güçlendirilmesi ve finansal kapsayıcılığın arttırılması hususunda da yeni politikaları hayata geçiriyoruz.

Cari açıkla mücadelemizi başarıya ulaştırmak için üretimde yapısal dönüşümü teşvik edecek yeni adımlar atıyoruz. Kamudaki kurumsal yapıyı güçlendirerek reformlarımızın kalıcılığını öyle veya böyle sağlayacağız. Özetle ifade etiğim tüm bu başlıkların detaylarını önümüzdeki hafta kamuoyuyla paylaşacağız. Milletimizin her şeyin en iyisine, en güzeline layık olduğunu biliyor ve bunu sağlamak için gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz.

“AVRUPA’DAKİ HİÇBİR VATANDAŞIMIZI IRKÇILAR KARŞISINDA YALNIZ BIRAKMADIK”

Aziz milletim; koronavirüs salgını sağlık krizi olmanın ötesinde, bilhassa Batı’da sosyal hastalıkların da artmasına sebep oluyor. Hemen her gün Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızı hedef alan ırkçı faşist bir saldırının haberini alıyoruz. Protesto kılıfı altında Kur’an-ı yakmalar, mescitlerimizin kapılarına affedersiniz domuz başı bırakmalar, Müslümanlara ait iş yerlerini, dernekleri, kuruluşları fişlemeler artık sıradan vakalar hâline geldi. Her ne kadar Avrupalı yöneticiler yüzleşmekten kaçsa da, istatistikler tehdidin ulaştığı seviyeyi açıkça ortaya koymaktadır.

Geçtiğimiz yıl önceki senelere göre nefret suçları iki kat artmıştır. Avrupa’da en çok vatandaşımızın yaşadığı üç ülkede göçmenlere yönelik saldırıların sayısı 3 bini aşmıştır. Sadece 2020 yılında Almanya’da 400’ü bizim insanlarımıza yönelik olmak üzere toplam 900’ün üzerinde saldırı kayıtlara geçmiştir. Yine geçen yıl salgının getirdiği kısıtlamalara rağmen cami ve cami derneklerimize yönelik 121 eylem yapılmıştır. Bu rakamlar esasen buzdağının yalnızca görünen kısmını teşkil ediyor, çünkü nefret suçlarının sadece 5’te biri kayıt altına alınıyor, rapor edilmeyen saldırılarının mevcut istatistiklerin en az 4-5 katı olduğunu tahmin ediyoruz. Rapor edilen saldırılarda ise resmî kurumlar suçlularının peşine düşmek yerine maalesef mağdurlara baskı uyguluyor.

Bugün kültürel ırkçılık Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde artık kurumsal ırkçılığa dönüşmüştür. Daha beş, on sene öncesine kadar marjinal görülün fikirler Avrupa’daki ana akım siyasi partilerin söylemi hâline gelmiştir. Son birkaç yıldır Avrupa seçimlerinin temasını mültecilere, yabancılara ve Müslümanlara, özellikle de Türkiye’ye ve şahsıma yönelik husumet politikaları oluşturuyor. Batılı politikacılar kendi basiretsizliklerinin faturasını göçmenlere veya Müslümanlara keserek toplumsal huzursuzlukları perdelemeye çalışıyor. Geçtiğimiz haftalarda bir Fransız televizyonunda Fransız İçişleri Bakanının ırkçı bir partinin Genel Başkanıyla kim daha fazla İslam düşmanı yarışına girmesi insanlık ve sözde Avrupa değerleri adına utanç vericidir. Benzer tartışmaların farklı düzeylerde diğer Avrupa ülkelerinde de yaşandığını biliyoruz, aynı şekilde Hollanda’da.

İkinci Dünya Savaşı öncesini andıran nefret atmosferi siyasetten sosyal hayata Avrupa genelinde yeniden yükseliyor. Solingen’de vatandaşlarını ırkçı teröre kurban vermiş bir ülke olarak bu tablodan çok ciddi rahatsızlık duyuyoruz. Batılı kurumların İslam düşmanlığı karşısında üç maymunu oynaması endişelerimizi daha da artırıyor. Batı medyası ırkçı teröristleri psikolojisi bozuk bireyler, saldırıları da adi suç olarak yansıtıyor, böylece bu suçlar önemsizleştirilerek ırkçılığın önü açılıyor. NSU örgütünün işlediği cinayetlere dönerci cinayetleri yaftası vurulması bunun en bariz örneğidir. Sırf kimliklerinden dolayı sekizi Türk 10 yabancıyı katleden bu ırkçı örgüt mensupları maalesef hak ettikleri cezaları almamıştır. Aynı şekilde geçen sene 19 Şubat’ta Almanya’nın Hanau şehrinde dördü Türk dokuz kişi katleden caninin bağlantıları da karanlıkta bırakılmıştır. Hâlbuki bu tür olaylarda anma merasimleri günah çıkarmadan ziyade toplumu saran ırkçılık virüsüyle hesaplaşma zeminine dönüşmelidir. Avrupa devletleri DEAŞ’a karşı gösterdiği hassasiyeti Neonazi örgütlerle mücadelede göstermedikçe benzer saldırıların önüne geçemez. Bu vesileyle bir kez daha ırkçı teröre kurban verdiğimiz vatandaşlarımıza Allah rahmet, ailelerine sabrı cemil niyaz ediyorum.

Avrupalı devletler bu tehdidi önemsizleştirmeye çalışsa da Türkiye olarak bu konuda artık daha aktif rol oynamakta kararlıyız, Gerek Dışişleri Bakanlığımız, gerek Yurtdışı Türkler Başkanlığımız, gerekse konsolosluklarımız aracılığıyla bu tür hadiseleri yakından takip ediyoruz. İnşallah, Avrupa’daki hiçbir vatandaşımızı ırkçılar karşısında hiçbir zaman yalnız bırakmadık, bırakmayacağız.

“SALGININ SEYRİNE GÖRE İHTİYAÇ DUYULAN HER ALANDA HALKIMIZIN YANINDA YER ALMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”

Aziz milletim; koronavirüs salgınının ülkemize sirayet etmesi ve buna karşı tedbirleri almaya başlamamızın üzerinden yaklaşık bir yıl geçti. Bilindiği gibi 18 Mart 2020’de bilim insanlarımız, iş dünyamız ve ilgili tüm kesimlerle birlikte yaptığımız toplantının ardından ortak akıl ve karar ürünü olarak ortaya çıkan kapsamlı tedbirleri milletimizle paylaştık. Salgının yayıldığı dönemlerde tedbirleri sıkılaştırırken, salgının seyrinin aşağı yönlü olduğu dönemlerde de normalleşme adımlarını atmıştık.

Süreç içinde aldığımız tedbirlerden etkilenen tüm kesimler için ilave destek paketleri oluşturmuş ve uygulama geçirmiştik. Elbette her şeye rağmen salgın tedbirleri sebebiyle işi bozulan, geliri azalan vatandaşlarımız olmuştur. Bunları yakından takip ederek pek çok farklı yol ve yöntemle kendilerini desteklemeye çalıştık, çalışıyoruz. Kimi ülkelerde sağlık hizmetlerindeki eksiklikler ve ekonomik sıkıntılar sebebiyle ortaya çıkan kaos ikliminin Türkiye’de oluşmasına fırsat vermedik.

Dünyada ve ülkemizde salgının bir yıllık seyrinin sonuçlarına baktığımızda gördüğümüz şudur: Türkiye hem sağlık hizmetleri hem önleyici tedbirler hem ekonomik destekler bakımından herkesin takdirle takip ettiği bir yerde durmaktadır. Hastanelerimizin hizmet kapasitesinden aşılama hızına, ekonomik desteklerden üretimin devamı konusundaki kararlığımıza kadar her konuda örnek alınan bir ülke durumundayız. Bugün 9 milyonu bulan aşılama sayısıyla nüfusunun yüzde 10’undan fazlasına ulaşan Türkiye dünyada ilk 5 ülke arasında yer almaktadır. Hem hiçbir vatandaşımızı doktorsuz, ilaçsız, maskesiz bırakmadık hem de finansal dalgalanmalara karşı devletimizin tüm imkânlarını seferber ettik. Birilerinin sürekli sorup durduğu Merkez Bankası rezervlerindeki hareketlilik aslında bu dönemde verilen mücadelenin ne kadar zor ve meşakkatli olduğunun işaretidir. Milletimiz devletin kasasındaki her kuruşun, bütçesindeki her kalemin 84 milyonun ortak geleceğini güvence altına almak için kullanıldığından emin olsun. Salgının seyrine göre ihtiyaç duyulan her zaman ve her alanda halkımızın her bir ferdinin yanında yer almayı sürdüreceğiz.

“ADIMLARIMIZI KADEMELİ ŞEKİLDE ATMAMIZ GEREKİYOR”

Dünyadaki ve özellikle de Avrupa coğrafyasındaki gelişmeleri yakından izleyerek salgınla mücadele stratejimizi sürekli güncelliyoruz. Bu çerçevede milletimize daha önce söz verdiğimiz şekilde bugün itibarıyla yeni kontrollü normalleşme sürecini başlatıyoruz.

Kontrollü normalleşme adımlarını ifade etmeden önce şu hususların altını özellikle tekrar tekrar çizmek istiyorum: Tedbirlerin sıkılaştırılması da gevşetilmesi de tamamen salgının seyriyle ilgilidir. Salgının yayıldığı bir ortamda normalleşme adımlarını atmak veya sürdürmek mümkün değildir. Türkiye, pek çok devlete nazaran coğrafi alan ve nüfus itibarıyla büyük bir ülke olduğu için adımlarımızı kademeli şekilde atmamız gerekiyor.

Sağlık Bakanlığımız ve onun bünyesinde faaliyet gösteren Bilim Kurulu 100 bin nüfusa düşen vaka sayısı başta olmak üzere çeşitli kriterlere göre illerimizi sınıflandırdı. Bu değerlendirmeye göre de 81 vilayetimiz düşük riskli mavi, orta riskli sarı, yüksek riskli turuncu ve çok yüksek riskli kırmızı olarak renlere ayrıldı. Her hafta risk durumuna göre illerimizin renkleri yeniden tespit edilecek. Ayrıca, her iki haftada bir de normalleşme uygulaması güncellenecek. Valiliklerimiz başkanlığındaki İl Hıfzıssıhha Kurullarımız bu güncellemeye göre uygulamayı gözden geçirecek ve yeni düzenlemelere gidecektir. Tedbirlerin sıkılaştırılması veya gevşetilmesi kararı, salgının her bir ilimizdeki iyileşme veya kötüleşme durumuna göre verilecektir. Vatandaşlarımız günlük hayatlarının her anında temizlik, maske ve mesafe diye özetlediğimiz salgın tedbirlerine ne kadar riayet ederlerse, illerinin normalleşmeye o kadar hızlı geçebilmesini sağlayacaklar. Aksi bir durumda, yani salgın artış eğilimine girdiği yerlerde kısıtlamalar tekrar genişletilebilecek.

Bir başka ifadeyle her ilimiz salgın tedbirlerinin orada ne düzeyde uygulanacağını kendisi belirleyecek. Bugünkü Kabine Toplantımızda normalleşme adımlarının prensipte nasıl atılacağı hususunu kapsamlı şekilde görüştük.

“HEDEFİMİZ, MÜMKÜN OLAN EN KISA SÜREDE ÜLKEMİZİN TAMAMINDA KONTROLLÜ NORMALLEŞME SÜRECİNİ TAMAMLAMAK”

Buna göre, hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması düşük ve orta riskli illerde tamamen kalkarken, yüksek ve çok yüksek riskli illerde bir müddet daha Pazar günü devam edecek.

Ülkemizin tamamında süren akşam 21 ile sabah 5 arasındaki sokağa çıkma sınırlaması ise sürecek. Okullar, Türkiye genelindeki tüm okul öncesi eğitim kurumlarında, ilkokullarda, 8’inci ve 12’nci sınıflarda eğitim öğretime açılacaktır. Düşük ve orta riskli illerde ilaveten ortaokullar ve liseler dâhil diğer kademelerde de eğitim-öğretime başlanacaktır. Yüksek ve çok yüksek riskli illerimizde ise genel uygulamanın dışında sadece liselerdeki yüz yüze sınavlar yapılacaktır.

Restoran, lokanta, kafeterya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerler çok yüksek riskli iller dışında Türkiye genelinde faaliyetlerini sabah 7 ile akşam 19 saatleri arasında yüzde 50 kapasiteyle sürdürebileceklerdir.

Halı saha, yüzme havuzu ve benzeri tesisler, düşük ve orta riskli illerimizde sabah 9 ila akşam 19 arasında faaliyet gösterebileceklerdir.

Kamunun çalışma saatleri tüm Türkiye’de normale döndürülecek ihtiyaç hâlinde valilikler farklı düzenlemeler yapabilecektir.

Sokağa çıkma saatleri sınırlı olan 65 yaş üstü ve 20 yaş altı grubundaki vatandaşlarımızla ilgili düzenleme düşük ve orta riskli illerimizde kaldırılırken, yüksek ve çok yüksek riskli sınıftaki illerde ise sokağa çıkma süresi artırılacaktır.

Nikâh ve nikâh merasimi şeklindeki düğünler düşük ve orta riskli illerimizde 100 kişiyi, yüksek ve çok riskli bölgelerde 50 kişiyi geçmemek ve bir saati aşmamak kaydıyla yapılabilecektir.

Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, kooperatifler ve benzeri kuruluşların genel kurulları düşük, orta ve yüksek riskli illerde katılımı 300 kişiyi geçmeyecek şekilde yapılabilecektir.

Diğer hususlardaki uygulamaların nasıl olacağı daha önce de belirttiğim gibi Valiliklerimizin başkanlığındaki İl Hıfzıssıhha Kurullarımız tarafından belirlenecektir.

Hedefimiz, mümkün olan en kısa sürede ülkemizin tamamında kontrollü normalleşme sürecini tamamlamak. Tedbirlerin uygulanmasıyla ilgili denetimler de bu çerçevede daha sıkı ve kararlı şekilde yürütülecektir.

Salgın boyunca her konuda öncü ve örnek olan Türkiye’nin kısıtlamaların gevşetilmesi ve inşallah tamamen kaldırılması hususunda da aynı başarıyı göstereceğine yürekten inanıyorum. Aldığımız kararların ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”

DÜNYA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezya yüksek mahkeme başkanlarını kabul etti

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

Genç Gazeteciler

Haber Burada

Tarih

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malezya Federal Mahkemesi Başkanı Tun Tengku Maimun Binti Tuan Mat ile Malezya Temyiz Mahkemesi Başkanı Tan Sri Datuk Amar Abang Iskandar Bin Abang Hashim’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti.

Kabulde, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya ve Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez de hazır bulundu.

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aile yapımızı korumak, tahkim etmek hepimizin görevidir”

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

Genç Gazeteciler

Haber Burada

Tarih

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile Yılı Tanıtım Programı’nda yaptığı konuşmada, “Güçlü fertlerin güçlü aileye, güçlü ailenin güçlü millete, güçlü milletin de güçlü devlete giden yolun taşlarını döşediği yalnızca sosyolojik bir tespit değil aynı zamanda tarihî bir hakikattir. Bu hakikatin ışığında aile yapımızı korumak, tahkim etmek ve bizden sonraki kuşaklara zengin bir miras bırakmak hepimizin görevidir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Aile Yılı Tanıtım Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, son kabine toplantısında 2025 senesini “Aile Yılı” olarak ilan ettiklerini, bu önemli haberi de milletle paylaştıklarını söyledi.

Aile Yılı kapsamında, ilgili bakanlıkların koordinasyonunda aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi ve değerlerin gelecek nesillere aktarılması amacıyla yıl boyunca çok önemli çalışmalar yapacaklarını ifade ettiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Öncelikle şu hususu net bir şekilde tekraren ifade etmek istiyorum. Aile Yılı çerçevesinde icra edeceğimiz çalışmaları, etkin ve verimli nüfus politikalarıyla destekleyip uzun vadede güçlü ve sürdürülebilir bir zemine taşımak, en büyük önceliklerimizden biridir. 25 Aralık’ta Aile Bakanlığımız bünyesinde faaliyet gösterecek iki önemli kurumu, Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulu’nu ihdas ettik. Kurul, hiç vakit kaybetmeden faaliyetlerine başladı, ilk toplantısını da 9 Ocak Perşembe günü geniş bir katılımla Külliyemizde gerçekleştirdi. Bu yeni kurulumuz, sağlıklı bir nüfus yapısı için kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirecek. Enstitümüz ise milletimizin geleceği açısından bir beka meselesi olarak gördüğümüz aileye ilişkin ilmi, akademik ve politika geliştirici faaliyetler yürütecek. Değerlerimizin ve nesillerimizin devamı için kritik bir sorumluluğu yüklenen her iki yeni oluşuma da çalışmalarında şimdiden başarılar diliyorum.”

“AİLE KURUMU MİLLÎ MANEVİ DEĞERLERİMİZİN MUHAFAZASINDA BİZLER İÇİN VAZGEÇİLMEZ BİR ÖNEME SAHİPTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’nın 41’inci maddesinde açıkça zikredildiği üzere ailenin toplumun temeli olduğunu vurguladı.

Bir başka ifadeyle “Aile küçük bir toplumdur, toplum da büyük bir ailedir” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Aile, bizim en kadim, en köklü müesseselerimizden biridir. Sosyal ve kültürel dokumuzun örülmesinde, asırlar ötesinden süzülüp gelen değerlerimizin bugüne ulaşmasında aile daima hayati rol oynamıştır. Toplumun özünü, cevherini, çekirdeğini teşkil eden aile kurumu, millî manevi değerlerimizin muhafazasında, bizler için vazgeçilmez bir yere ve öneme sahiptir. Tarihimize göz attığımızda, aile kurumu etrafında şekillenen toplumsal bilincin yüksek olduğu dönemlerde, devletin de milletin de güçlü bir konumda olduğunu görürüz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güçlü fertlerin güçlü aileye, güçlü ailenin güçlü millete, güçlü milletin de güçlü devlete giden yolun taşlarını döşediği yalnızca sosyolojik bir tespit değil aynı zamanda tarihî bir hakikattir. Bu hakikatin ışığında aile yapımızı korumak, tahkim etmek ve bizden sonraki kuşaklara zengin bir miras bırakmak, hepimizin görevidir. Tabii eğer aileyi güçlü kılmak istiyorsak, işe evvela aile fertlerinden başlamamız gerektiği de açıktır” diye ekledi.

“ÇOCUKLARIMIZI VE GENÇLERİMİZİ AİLE VE TOPLUM YAPIMIZI TEHDİT EDEN SAPKIN İDEOLOJİLERDEN KORUMAK HEPİMİZİN ORTAK SORUMLULUĞUDUR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, temel ne kadar sağlam atılırsa, binanın da o kadar kuvvetli, dayanıklı olacağını dile getirdi.

Bilinçli anne babaların yetiştireceği evlatların, geleceğin mimarları olarak millî kimliğin yanı sıra, aile kurumunu da koruyacağını, yaşatacağını, yarınlara taşıyacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Çocuklarımızın gerek aile içinde gerekse eğitim kurumları bünyesinde bilgiyle, görgüyle, güzel ahlakla yetişmeleri son derece mühimdir. Millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bu gerçeği, ‘Bu cehalet yürümez, asra bakın asr-ı ulum, başlasın terbiyeniz ailelerden oğlum” ifadeleriyle dile getirmektedir. Evet, merhum Mehmet Akif’in bu veciz dizelerle ifade ettiği üzere, eğitim, ahlak, terbiye ve şahsiyet inşası, önce ailede başlar. Bilinçli bir ana babanın elinde, huzurlu bir yuvanın çatısı altında büyüyen çocuklar evvela ailelerine, daha sonra da milletlerine ve insanlığa faydalı, örnek kişiler hâline gelir. Vatanına, milletine, bayrağına, mukaddesatına bağlı; tarihini, köklerini ve kim olduğunu bilen, bilgisi ve vizyonuyla çağı iyi okuyabilen bir gençlik hepimizin arzusudur, hedefidir, muradıdır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi zararlı akımlardan, zehirli düşüncelerden, aile ve toplum yapımızı tehdit eden sapkın ideolojilerden korumak da hepimizin ortak sorumluluğudur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında kelimenin tam anlamıyla tuhaf zamanlarda yaşandığını, neo-liberal kültür akımlarının sınırları aşarak dünyanın dört bir yanına nüfuz ettiğini ve toplumsal dokuyu şekillendirdiğini söyledi.

“CİNSİYETSİZLEŞTİRME POLİTİKALARININ ÖNCELİKLİ HEDEFİ AİLEDİR”

Dijital platformlardaki yayınlara işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dijital platformlarda yer bulan diziler, filmler, yayınlar ve daha pek çok içerik, çoğu zaman kültür erozyonu ve kimlik aşınması gibi telafisi zor süreçlere sebep oluyor. Bilinçli, kasıtlı, ısrarlı ve sistematik bir şekilde servis edilen bu içerikler; başta cinsiyetsizleştirme politikaları olmak üzere, LGBT ve diğer gayri fıtri akımların da alan kazanmasına yol açıyor. Gelinen noktada şunu çok net bir şekilde görebiliyoruz; LGBT’nin ‘koçbaşı’ olarak kullanıldığı cinsiyetsizleştirme politikalarının öncelikli hedefi ailedir ve aile kurumunun kutsiyetidir” diye konuştu.

Daha önce de bu konuyu defalarca vurguladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk etapta “kişisel tercih” denilerek meşrulaştırılmak istenen bu anomalinin bugün faşizan bir dayatmaya dönüştüğünü ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “LGBT eleştirisi, tıpkı siyonizme yönelik getirilen haklı eleştiriler gibi anında susturulmaktadır. Fıtratı, ahlakı ve aileyi savunan herkes ağır bir baskıya maruz kalmakta, küresel kültürün silahşorları tarafından yokluğa mahkûm edilmektedir. Bunun siyasetteki örneklerini hepimiz biliyoruz” diye konuştu.

“KÜRESEL CİNSİYETSİZLEŞTİRME POLİTİKALARI KARŞISINDA KAZANILACAK HER MEVZİ, İNSANLIĞIN GELECEĞİ ADINA TARTIŞMASIZ BÜYÜK BİR BAŞARIDIR”

Bu zorbalığın sadece siyasetle de sınırlı olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş dünyasından medyaya, sinema sektöründen spora, oyunlardan dijital mecralara kadar hemen her alanda daha nobran, daha baskıcı, daha ürpertici bir gerçeklikle karşı karşıya olunduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Henüz 2-3 yaşındaki masum sabiler bile oyunlar ve çizgi filmler üzerinden çok erken yaşlarda bu ‘şenaate’ muhatap oluyor. Birkaç ay evvel, tedbir uyguladığımız dijital bir oyun platformunda tespit edilen ahlaksızlıklar, bunun en çarpıcı örneğidir. Günden güne kesifleşen bu iklime, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dâhil her platformda cesaretle itiraz eden nadir ülke ve liderlerden biriyiz. Önümüzdeki dönemde bu duruşumuzu daha da sağlamlaştıracağız. Sırasıyla bireyi, aileyi, toplumu ifsat eden cinsiyetsizleştirme politikalarına tepki göstermeye kararlılıkla devam edeceğiz. Kim ne derse desin, bu konuda Türkiye’nin tavrı bellidir, bundan geri adım asla söz konusu olmayacaktır.”

Birleşmiş Milletler bünyesinde verdikleri mücadelenin herkesin malumu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çabaları, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere diğer uluslararası kuruluşlara da teşmil ettiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün bir kez daha tüm kalbimle ifade etmek isterim; küresel cinsiyetsizleştirme politikaları karşısında kazanılacak her mevzi, insanlığın geleceği adına tartışmasız büyük bir başarıdır. İlgili kurumlarımızla birlikte akademi, medya, kültür sanat ve sivil toplum camiamızın bu konuda daha aktif sorumluluk alacağına inanıyorum. Yerel yönetimlerin, millî varlığımızın taşıyıcı kolonlarına hamle yapan bu akımlara prim vermemesi gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum.”

“TÜRKİYE, GENÇ VE NİTELİKLİ NÜFUS BAKIMINDAN KAN KAYBETMEKTEDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir diğer önemli hususun, genç ve nitelikli nüfusun devamı olduğunu belirterek, her şeyden önce bunun demografik bir sınamadan öte, varoluşsal bir tehdit niteliğinde olduğuna işaret etti.

Bin yıldır bu topraklara mührünü vurmuş bilgisi, erdemi ve müktesebatıyla medeniyet coğrafyasını karış karış yeşertmiş güçlü nesillerin devamının, gelinen aşamada ülke için “hayat-memat meselesine” dönüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet büyük ve güçlü bir Türkiye iddiasını taşıyorsak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata geçirmek istiyorsak, yarınlarımızı güvence altına almayı arzu ediyorsak, hâsılı, yakın gelecekte hem hedeflerimize ulaşmayı hem de beka sorunu yaşamamayı temenni ediyorsak şimdiden harekete geçmek zorundayız. Bunu hamaset yapmak için değil, bazı acı gerçeklerle yüzleştiğimiz için söylüyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğurganlık oranı ve nüfus artış hızının alarm verdiğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi: “2001 yılında toplam doğurganlık hızımız 2,38 iken, bugün bu rakam 1,51’e düşmüştür. Nüfusun yenilenme düzeyinin 2,1 olduğu dikkate alındığında, durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. Yıllık nüfus artış hızımız ise 2022 yılında binde 7 iken, 2023’te binde 1,1’e gerilemiştir. Çocuk ve genç nüfusumuz azalırken, yaşlı nüfusumuz tarihimizde ilk defa yüzde 10’un üzerine çıkmış, ortalama yaşımız da 34 sınırına dayanmıştır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Tüm bunlarla birlikte evlenme yaşı önemli ölçüde yükselmiş, boşanma oranları ise aynı nispette artmıştır. Evlenme hızı 2023’te binde 6,63 olarak gerçekleşti. 1000 nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden ‘kaba boşanma hızı’ ise 2,01’e çıktı. Boşanmaların yüzde 33,4’ünün evliliğin ilk 5 yılı içinde, yüzde 21,7’sinin ise evliliğin 6 ila 10’uncu yılları arasında meydana geldiği göze çarpıyor. Ülkemizde ilk evlenme yaşının kadınlar için 26’ya, erkekler için ise 28’e yükseldiğini görüyoruz. İlk anne olma yaşı, geçmişte görülmemiş biçimde, 29’u aşmış vaziyette. Bütün bu verilerin, oranların ve istatistiklerin anlattığı şudur; Türkiye, genç ve nitelikli nüfus bakımından, üzülerek söylüyorum, kan kaybetmektedir. Gerekli önlemleri bir an önce almaz, ihtiyaç duyulan politikaları kısa sürede uygulamazsak sorun telafi edilemez boyuta varacaktır. Allah korusun böyle bir durumda yalnızca nüfus değil, nüfuz kaybı da yaşamamız kaçınılmazdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, karşılarına dikilen bu tehlikeyi yaklaşık 20 sene evvel sezdiklerini, 2007’de doğurganlık ve nüfus artış hızındaki gerilemeye dikkat çekme adına “en az üç çocuk” çağrısı yaptıklarını anımsattı.

“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE İDEALİMİZİ GÜÇLÜ AİLE VE GÜÇLÜ NÜFUS YAPISIYLA GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ”

Bu çağrıdan dolayı hem şahsen hem de hükûmet olarak ciddi baskı gördüklerini, itibar suikastlerine uğradıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Muhalefetin kışkırttığı birçok grup, yazar-çizer, sanatçı, sözüm ona aydın taifesi, bizi özel hayata müdahaleyle suçladı. Soruna her dikkat çektiğimizde ise bu saldırıların ve ithamların dozu daha da arttı. Şimdi geriye doğru baktığımızda ne kadar haklı olduğumuz, bize yönelik bühtanların da ne kadar mesnetsiz olduğu ortaya çıkıyor. Türkiye’nin güvenliğine, geleceğine, kalkınmasına ve huzuruna dair her konuda çuvallayanlar, burada da aynı yanlışı tekrarlamışlardır. Tabii bunun sadece bir öngörüsüzlük mü, yoksa arkasında çok daha sinsi emellerin mi olduğunun takdirini milletimizin yapacağına inanıyorum. Şahsi fikrim, nüfus planlaması kisvesi altında yürütülen çalışmaların kesinlikle art niyet taşıdığı şeklindedir. Zamanın, bu konuda da bizi teyit edeceği kanaatindeyim. Tabii biz, doğru bildiğimiz yolda sabırla yürümekten asla vazgeçmedik. Her fırsatta en az üç çocuk çağrımızı tekrarladık.”

Milletin istikbalini garanti edecek çalışmalara devam ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10’uncu Kalkınma Planı’na “Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması” başlıklı dönüşüm programını ekleyerek, doğurganlık hızının artırılmasını nüfus politikasının öncelikli hedefi hâline getirdiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12’nci Kalkınma Planı ile doğurganlık oranının nüfusun kendini yenileme seviyesinin üzerine çıkarılmasını kendilerine gaye edindiklerini vurgulayarak, “Politikalarımızı destekleyici düzenlemeleri, projeleri, reform ve hizmetleri tek tek hayata geçirdik. Hak ve özgürlükleri genişlettik, eksiklikleri giderdik, kadın hakları ve aile yapısının iyileştirilmesini merkeze alan devrim niteliğinde adımlar attık. İnşallah bundan sonra da büyük ve güçlü Türkiye idealimizi güçlü aile ve güçlü nüfus yapısıyla gerçeğe dönüştüreceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 yılını “Aile Yılı” ilan ettiklerini, bu kapsamda birçok yeni projeyi de hayata geçirdiklerini belirtti.

“AİLE KURMAYI TEŞVİK EDECEK MADDİ DESTEKLER, DANIŞMANLIK HİZMETLERİ VE GENÇ ÇİFTLER İÇİN KONUT DESTEKLERİ GİBİ UYGULAMALARI DEVREYE ALACAĞIZ”

14-28 Mayıs seçim sürecinde millete söz verdikleri “Aile ve Gençlik Fonu”nu geçen sene deprem bölgesinde başlattıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu fonla evliliğe ilk adımını atan gençlere 48 ay vadeli, 2 yıl geri ödemesiz, 150 bin lira tutarında faizsiz kredi desteği sunulduğunu söyledi.

Bunu bir adım daha öteye taşıdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni evlenecek gençlerimize Aile ve Gençlik Fonu dâhilinde verdiğimiz faizsiz kredi desteğini 81 ilimizin tamamında uygulamaya alıyoruz. Aile ve Gençlik Fonundan artık 81 vilayetimizdeki tüm gençlerimiz istifade edebilecek. Dünya evine girecek gençlerimiz bu imkândan faydalanmak üzere bugün itibarıyla başvurularını yapabilirler. Yuva kuracak tüm gençlerimiz için şimdiden hayırlı uğurlu olsun, diyorum” şeklinde konuştu.

Bu yıl doğum yardımlarını da önemli ölçüde artırdıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu kapsamda, yeni doğacak ilk çocuk için verdiğimiz tek seferlik doğum yardımını bundan sonra 5 bin liraya yükseltiyoruz. Ayrıca, ikinci çocuk için her ay bin 500 lira, üçüncü ve sonraki çocuklar için de her ay 5 bin lira olacak şekilde çocuk yardımlarını devreye alıyoruz. Yeni doğacak ikinci ve sonraki çocuklar için hiçbir şart gözetmeksizin vereceğimiz çocuk yardımlarını her ay annelerimizin hesabına yatıracağız. Bu müjdemizin de ailelerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Aile kurmayı teşvik edecek maddi destekler, danışmanlık hizmetleri ve genç çiftler için konut destekleri gibi uygulamaları devreye alacağız. Esnek ve uzaktan çalışma modelleriyle kadınların, ev ve iş hayatlarını rahatlatacak yeni imkânları hayata geçireceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışan anne babalar için ücretsiz veya düşük maliyetli çocuk bakım hizmetlerini güçlendireceklerini belirterek, çocuk sahibi olmayı teşvik edecek veya kolaylaştıracak tıbbi imkânları ailelerin istifadesine sunmayı da önemsediklerinin altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun haricinde geniş bir alanda faaliyetleri, projeleri ve müjdeleri de yıl boyunca ailelerle paylaşacaklarını bildirdi.

“ÖYLE TALEPLER ÖNE SÜRÜLÜYOR Kİ GENÇLERİMİZ YUVA KURMAKTAN KORKUYOR”

Kanayan bir yaraya da dikkati çekmek istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peygamber Efendimiz, aile kurarken bakınız bizlere neyi öğütlüyor. ‘En bereketli nikâh, külfeti en az olanıdır’ buyuruyor. Dolayısıyla nikâh merasimlerinin sade, gösteriş, aşırılık ve israftan uzak olması Efendimiz tarafından bizlere tavsiye ve telkin ediliyor. Ancak, son yıllarda bu alanda sorunlarımız katlanarak artıyor” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte ataların tabiriyle “Eski köye yeni adetlerin” geldiğini gördüklerini söyledi.

“Öyle talepler, öyle listeler öne sürülüyor ki açık söylüyorum, gençlerimiz yuva kurmaktan korkuyor, çekiniyor, ürküyor, daha yolun başındayken umutları kırılıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, evlenenlerin ise ödemesi en az 4-5 yıl süren ağır faturalarla karşılaştığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, genç çiftlerin, aynı çatı altında beraberce yaşamayı öğrendikleri hassas dönemde, mevcut sıkıntılara ilaveten popüler kültürün veya geleneğin dayatması sebebiyle yüklendikleri maddi külfetlerle uğraştığı değerlendirmesinde bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erken dönemde yaşanan boşanmaların ana nedenlerinden biri, ‘olmasa da olur’ diyebileceğimiz aşırı talepler dolayısıyla ortaya çıkan işte bu masraflardır. Gençlerimiz bundan fevkalade mustariptir, şikâyetçidir. Aileye, ahlaka, fıtrata, çocuklara yönelik saldırıların arttığı ve medeniyet değerlerimize uygun hayat sürmenin zorlaştığı günümüzde, yuva kurmak isteyen gençlerimize yardımcı olmak mecburiyetindeyiz. İster kız tarafı ister erkek tarafı olsun her kim bunu zorlaştırıyorsa, gençlerin dünya evine girmesine engelliyorsa, büyük bir vebal altındadır. Toplumun bilinçlendirilmesi noktasında Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza gerçekten önemli görevler düşmektedir. İnşallah ‘2025 Aile Yılını’ vesile kılarak, bu sorunların da üzerine kararlılıkla gideceğimize inanıyorum. Rabb’im, evlenecek tüm gençlerimizin yardımcısı olsun diyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 Aile Yılı’nın ülke, milleti ve tüm aileler için hayırlı uğurlu olmasını temenni etti.

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

OKUMAYA DEVAM ET

DÜNYA

“Ulaştırma alanında tarihimizin en büyük atılımlarını gerçekleştirdik”

GENÇ GAZETECİLER DENİZLİ

Genç Gazeteciler

Haber Burada

Tarih

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aydın-Denizli Otoyolu Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Siyasette bizim tek bir gayemiz vardır. O da işte bugün burada olduğu gibi, ülkemizi ve şehirlerimizi hak ettiği yatırımlarla buluşturmaktır. Ulaştırma alanında, bugüne kadar tarihimizin en büyük atılımlarını gerçekleştirdik” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aydın-Denizli Otoyolu Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmasında, hem Aydın’ı hem de bölgeyi büyütmeye, kalkındırmaya, her alanda daha ileri noktalara taşımaya devam ettiklerini söyledi.

İller arasındaki kara yolu bağlantılarının çeşitlendirilmesi ve yolculuk sürelerinin azaltılmasının önceliklerinin ilk sıralarında yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ticari ve turistik trafiğin ana güzergâhlarından biri olan bölgenin ulaşım altyapısını daha önce hizmete açtıkları İstanbul-İzmir Otoyolu ve İzmir-Aydın Otoyolu ile önemli ölçüde güçlendirdiklerini anlattı.

“KESİNTİSİZ BİR OTOYOL AĞINI HAYATA GEÇİRMENİN GURURUNU YAŞIYORUZ”

Resmî açılışını yaptıkları Aydın-Denizli Otoyolu’yla Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgeleri arasındaki kara yolu ağını biraz daha genişlettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “3 gidiş, 3 geliş olmak üzere 6 şeritli 140 kilometre ana yol ve 2 gidiş, 2 geliş olmak üzere 4 şeritli 23 kilometre bağlantı yolundan oluşan Aydın-Denizli Otoyolumuz toplam 163 kilometre uzunluğa sahip. Otoyol bünyesinde uzunluğu 5 bin 712 metreye ulaşan 61 köprü, 19 köprülü kavşak, toplam 11 bin 622 metre uzunluğunda 18 viyadük, 30 üst geçit, 80 alt geçit ve 5 otoyol hizmet tesisi yer alıyor” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, otoyolun Kuyucak Kavşağı ile Kocabaş Kavşağı arasındaki 93 kilometrelik kesimini 3 Kasım 2023’te açtıklarını anımsatarak, “Aydın çevreyolundan başlayıp Kuyucak Kavşağı’nda son bulan 70 kilometrelik bölümünü ise 17 Ekim 2024’te hizmete vermiştik. Otoyol güzergâhının 3 Kasım 2023’te trafiğe açılan ilk etabı Kocabaş’tan başlayıp Pamukkale, Kumkısık, Sarayköy ve Buharkent’ten geçerek Kuyucak’a ulaşmıştı. 17 Ekim’de açılan ikinci etabı ise Kuyucak’tan başlayıp Nazilli, Yenipazar ve Köşk ilçelerini geçerek Aydın’da sonlanmıştı” dedi.

Otoyolun tüm kesimlerini resmî olarak Aydın’la birlikte tüm Ege Bölgesi’nin istifadesine sunduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “D-320 devlet yolu üzerinden 11 ilçe geçilerek 2 saati bulan yolculuk süresi, otoyolumuzun hizmete girmesiyle birlikte 1 saatin altına iniyor. Denizli-Batı Çevreyolu Kavşağı ile İzmir merkezi-Liman Kavşağı arasındaki 220 kilometrelik otoyol geçiş süresi 1 saat 40 dakikaya inmiş oluyor. Devlet yolu üzerinden Aydın’dan Denizli’ye ulaşım ile İzmir’den Denizli’ye ulaşım süresi ise birbirine eşit hâle geliyor. Böylelikle zamandan 6,4 milyar lira, akaryakıttan 1 milyar lira olmak üzere yıllık toplam 7,4 milyar lira tasarruf edeceğiz. Karbon emisyonunu 61 ton azaltmış olacağız. Projenin tamamlanmasıyla Kapıkule’den başlayıp İstanbul üzerinden Marmara ve Ege bölgelerini katederek Akdeniz’e ulaşan kesintisiz bir otoyol ağını hayata geçirmenin gururunu yaşıyoruz.”

“YOL DEMEK, BÖLGESEL VE KÜRESEL EKONOMİYLE ENTEGRASYON DEMEKTİR”

Her fırsatta “yol medeniyettir” gerçeğini hatırlattıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yol demek ulaşım demektir, sanayi, üretim, turizm, kültür, emniyet, kalkınma demektir. Yol demek, bölgesel ve küresel ekonomiyle entegrasyon demektir. Yol olmadan bunların hiçbiri olmaz. Aynı durum Aydın-Denizli Otoyolu için de geçerlidir. Aydın-Denizli Otoyolu’nun hizmete sunulmasıyla birlikte sanayi ve tarım ürünlerimiz, Denizli üzerinden bölgenin en önemli ihracat merkezi olan İzmir ve Aliağa Limanı’na çok daha kısa sürede nakledilecek. Bilhassa yaz aylarında yoğunluğun arttığı Pamukkale, Efes, Didim, Kuşadası gibi turizm merkezlerimize ulaşım daha az sürede ve konforlu bir şekilde sağlanacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ve yabancı ziyaretçilerin turistik beldelerde daha fazla zaman geçirmelerine ve farklı yerleri keşfetmelerine imkân verecek bu durumun, turizm gelirlerini de artıracağını belirterek, “Aydın-Denizli Otoyolumuz, turizm sektöründe bölgeye yapılan yatırımları arttıracak, yeni turizm tesislerinin açılmasına öncülük edecek ve böylelikle yeni istihdam imkânları oluşturarak bölge ekonomisini kalkındıracaktır. Kısacası ticaret, turizm, taşımacılık, sanayi açısından gerçekten tarihî bir projenin açılışını bugün burada gerçekleştiriyoruz” ifadelerini kullandı.

“İNSANLARIMIZ SEYAHATLERİNİ DAHA HIZLI, GÜVENLİ VE KONFORLU BİR ŞEKİLDE YAPABİLİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ulaştırma yatırımlarımızı eleştirenlere de iki çift lafım var. Sizinle bizim aramızda sadece vizyon ve ufuk farkı yok. Sizinle bizim aramızda niyet farkı, anlayış farkı, zihniyet farkı var. Biz ‘kule’ deyince para kulesi, ‘belediye’ deyince yeme aklına gelen bir kadro değiliz, hiçbir zaman da olmadık. Biz, 22 yıldır Türkiye’yi büyütmek ve kalkındırmak için çalışıyoruz. Siyasette bizim tek bir gayemiz vardır. O da işte bugün burada olduğu gibi ülkemizi ve şehirlerimizi hak ettiği yatırımlarla buluşturmaktır. Ulaştırma alanında bugüne kadar tarihimizin en büyük atılımlarını gerçekleştirdik.”

Bölünmüş yol uzunluğunu da artırdıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bin 714 kilometre olan otoyol ağımızı 2 bin 82 kilometre artırarak 3 bin 796 kilometreye ulaştırdık. Yollarımızda ortalama hız 40 kilometreydi. Şimdi yaklaşık 90 kilometre. Yani artık insanlarımız seyahatlerini daha hızlı, daha güvenli ve konforlu bir şekilde yapabiliyor. İnşallah, çok daha iyi seviyelere geleceğiz” bilgilerini verdi.

Dua edilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aydın-Denizli Otoyolu’nun bu hâle gelmesinde emeği geçen başta Karayolları Genel Müdürlüğümüz olmak üzere, Ulaştırma Bakanlığımız, yüklenici firma olarak FERNAS’a, işçisinden, mühendisine, mimarına kadar hepsine şahsım milletim adına teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

GENÇ GAZETECİLER DENİZLİ

OKUMAYA DEVAM ET

GENÇ GAZETECİLER | TÜRKİYE

YENİ NESİL MEDYA | TÜRKİYE

Her Şey Güçlü Bir Türkiye İçin | Genç Gazeteciler

TAKVİM

Mart 2021
P S Ç P C C P
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031  

HER ŞEY GÜÇLÜ TÜRKİYE İÇİN

TOGG | Türkiye’nin Otomobili

TANAP Avrupa Bağlantısı Açılış Töreni #TANAPtamam

GENÇ GAZETECİLER BURADA

GÜÇLÜ TÜRKİYE

TÜRK AKIM PROJESİ AÇILIŞ TÖRENİ

TÜRKİYE YÜZYILI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale 1915 Köprüsü Kule Tamamlama Töreni

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fatih sondaj gemisini #MilliEnerjideYeniMüjde

ENERJİ PETROL MEDYA GRUP – YENİ NESİL MEDYA | TÜRKİYE

DÜNYA7 saat önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezya yüksek mahkeme başkanlarını kabul etti

DÜNYA1 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aile yapımızı korumak, tahkim etmek hepimizin görevidir”

DÜNYA4 gün önce

“Ulaştırma alanında tarihimizin en büyük atılımlarını gerçekleştirdik”

DÜNYA4 gün önce

“Türkiye’ye son 22 yılda Cumhuriyet tarihinin en büyük eserlerini kazandırdık”

DÜNYA5 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli ile bir araya geldi

GÜNCEL6 gün önce

Ticaret Bakanı Bolat, Suriye ile Yeni Dönemdeki İlişkilere İlişkin STK Temsilcileriyle Görüştü

DÜNYA1 hafta önce

“Devlet anlayışımızın öznesi insandır”

DÜNYA1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, IKBY Başbakanı Barzani’yi kabul etti

DÜNYA1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enflasyonda düşüş trendi 2025 senesinde daha da hızlanacak”

DÜNYA1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ürdün Dışişleri Bakanı es-Safedi’yi kabul etti

DÜNYA1 hafta önce

“Kararlılıkla uyguladığımız ‘terörü kaynağında yok etme’ stratejisinde önemli başarılar elde ettik”

DÜNYA2 hafta önce

“2024 yılı ihracat rakamlarında Cumhuriyet tarihinin rekoruna imza attık”

DÜNYA2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Darülaceze sakinlerini ziyaret etti

DÜNYA2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yeni yıl mesajı

DÜNYA2 hafta önce

“Üretim ve istihdamı korumak için KOSGEB eliyle İstihdamı Koruma Programı başlatıyoruz”

DÜNYA2 hafta önce

“Ekonomi programımızın temel gayesi, milletimizin maruz kaldığı refah kaybını en kısa sürede telafi etmektir”

DÜNYA2 hafta önce

“Ülkemize kazandırdığımız eserler, önceki 80 yılla mukayese edilemeyecek kadar büyüktür”

DÜNYA3 hafta önce

Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, Karadeniz’de Yeni Keşif Kuyuları Kazılacak

DÜNYA3 hafta önce

“Kültür ve sanatta ülkeye, millete aidiyet duyan herkesi baş tacı etmeye özen gösteriyoruz”

DÜNYA3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ile görüştü

DÜNYA3 hafta önce

TURİZMİN LOKOMOTİFİ YOLA ÇIKTI

DÜNYA3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomi programımızın olumlu etkilerini önümüzdeki dönemde daha fazla göreceğiz”

DÜNYA3 hafta önce

“Yeni anayasa Türkiye için lüks değil, çok geç kalmış bir ihtiyaçtır”

DÜNYA3 hafta önce

“Gelecek nesillere bırakacağımız en büyük miras, Türkiye Yüzyılı vizyonunu adım adım hayata geçirmek olacaktır”

DÜNYA3 hafta önce

“Terör, hukukun ve demokrasinin düşmanıdır”

DÜNYA4 hafta önce

Türk Hava Yolları, Dünyanın En Çok Ülkesine Uçan Havayolu olarak Guinness Dünya Rekoru Kırdı

DÜNYA4 hafta önce

Türk Hava Yolları’nın Güney Amerika’da Yeni Rotası Şili Santiago oldu

DÜNYA4 hafta önce

“Bölgemizde adil ve kalıcı bir barışın tesisi için, D-8 ülkeleri olarak daha fazla çaba harcamalıyız”

DÜNYA4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm etnik grupların sulh içinde yaşadığı, terörden arındırılmış bir Suriye’nin inşası en samimi beklentimizdir”

DÜNYA4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, D-8 Teşkilatı 11. Zirve Toplantısı’na katıldı

DÜNYA4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Mısır’da

DÜNYA4 hafta önce

“Lübnan’ın güvenliği bölgenin istikrarından ayrı değerlendirilemez”

DÜNYA4 hafta önce

Lübnan Başbakanı Mikati Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

DÜNYA4 hafta önce

“Çağa liderlik eden büyük ve güçlü Türkiye hedefine emin adımlarla ilerliyoruz”

DÜNYA4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim ile görüştü

DÜNYA4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ortak basın toplantısı düzenlendi.

DÜNYA4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB Komisyonu Başkanı von der Leyen ile görüştü

DÜNYA4 hafta önce

“Emeklilerimizi desteklemeyi, onlarla birlikte yol yürümeyi sürdüreceğiz”

DÜNYA4 hafta önce

YERLİ VE MİLLİ LOKOMOTİF İÇİN 3 YENİ FABRİKA

DÜNYA1 ay önce

“Türkiye’yi hiç olmadığı kadar huzurlu, müreffeh ve güzel günler bekliyor”

DÜNYA5 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mesajı

DÜNYA5 yıl önce

Metin Aslım : İş ve Cemiyet Hayatının Sevilen Siması

DÜNYA5 yıl önce

İyi ki varsın Emel USLU ATİK ;

İYİ Kİ VARSIN4 yıl önce

İyi ki varsın Nurten ÖZTÜRK

DÜNYA5 yıl önce

İyi ki varsın Aysu YAVUZ

DÜNYA5 yıl önce

İyi ki varsın Beril ÇAVUŞOĞLU

DÜNYA5 yıl önce

İyi ki varsın Hüseyin ÇEŞMECİOĞLU :

DÜNYA5 yıl önce

İyi ki varsın ZEHRA KARAKAŞ BEGEN

DÜNYA5 yıl önce

İyi ki varsın Nuray ÖZÇELİK;

DÜNYA2 yıl önce

Ankara-Yerköy-Kayseri Hızlı Tren Hattı temeli atıldı

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Nalan Gazezoğlu

GÜNCEL4 yıl önce

Sektöre Yön Verenler Berfu GÜVEN

DÜNYA4 yıl önce

Sektöre Yön verenler ; Eda DEMİRHAN

DÜNYA5 yıl önce

İyi ki varsın Gül ALCANSOY;

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Prof. Dr. Başak SOLMAZ

DÜNYA5 yıl önce

İyi ki varsın AYSUN ŞAHANOĞLU KABA ;

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Nazlıhan ALKAN

DÜNYA5 yıl önce

İyi ki varsın Hüseyin ÇALIŞKAN

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Hande ORTAY

DÜNYA5 yıl önce

İyi ki varsın Yusuf Burak ASLANPINAR;

DÜNYA3 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB Konseyi Başkanı Michel ile görüştü

ENERJİ3 yıl önce

İyi ki Varsın Mehmet Gültekin

DÜNYA2 yıl önce

İyi ki varsın Özgür AKIN

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Sadık KUTANOĞLU

İYİ Kİ VARSIN4 yıl önce

İyi ki varsın Semra Aman Akyürek

DÜNYA2 yıl önce

İyi ki varsın, Haşim İzol

ENERJİ4 yıl önce

Tekfen Holding “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu” ödülünü üçüncü kez aldı!

DÜNYA5 yıl önce

İyi ki varsın Doç. Dr. Esin Yalçınkaya

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Semra İĞTAÇ

Enerji petrol Medya Ceo -Mehmet Ali Setencioğlu ,
MAVİ YOLCULUK5 yıl önce

TEKNE KİRALAMA | İZMİR ÇEŞME ALAÇATI

GÜNCEL4 yıl önce

Başarımız, Başarınız olacak HANTEK KALIP

DÜNYA2 yıl önce

İyi ki varsın Ebru Milat Sezgin

DÜNYA4 yıl önce

Sektöre Yön Verenler Esra KANDEMİR

DÜNYA4 yıl önce

Sektöre Yön Verenler Nurullah DOĞAN

DÜNYA3 yıl önce

İyi ki Varsın Sibel Kılıçarslan Metin

DÜNYA5 yıl önce

İyi ki varsın Sibel Şeref KANCAOĞLU ;

DÜNYA4 yıl önce

Türkiye’nin En Etkin 50 CFO’su belli oldu

DÜNYA5 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile ortak basın toplantısı düzenledi

DÜNYA4 yıl önce

İyi ki varsın Vahide Ayşit

DÜNYA3 yıl önce

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Turizm Yatırım Forumu’na katıldı

YENİ NESİL MEDYA | TÜRKİYE

GÜÇLÜ TÜRKİYE
GÜÇLÜ TÜRKİYE

GENÇ GAZETECİLER | TÜRKİYE

GENÇ İŞ DÜNYASI

seers cmp badge