Cumhurbaşkanı Erdoğan, “7. Anadolu Medya Ödülleri” programında yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin kültürel zenginliğini yansıtan Anadolu medyası, ne kadar etkin ve yaygın olursa demokrasimiz de o derece güçlü olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu Yayıncılar Derneği (AYD) tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen “7. Anadolu Medya Ödülleri” programına katılarak bir konuşma yaptı.
Programa katılanları selamlayarak sözlerine başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından düzenlenen Medya Ödüllerinin 7’ncisinde bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirtti.
Ödülleri takdim edecekleri kurumları ve medya mensuplarını tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplam 320 mahalli ve bölgesel radyoyu, televizyonu, gazeteyi, dergiyi aynı çatı altında bir araya getiren Anadolu Yayıncılar Derneğinin başarı çıtasını her yıl bir adım daha yukarı taşıdığını söyledi.
“YAŞADIĞIMIZ HER KRİTİK DÖNEMEÇTE ANADOLU MEDYASI, MİLLÎ İRADE VE DEMOKRASİDEN YANA NET BİR TAVIR ALDI”
Derneğin yerel medya gündemini millete ve milletin kadim değerlerine sabitleyerek yürüttüğü çalışmaları takdirle karşıladıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Türkiye’nin kültürel zenginliğini yansıtan Anadolu medyası, ne kadar etkin ve yaygın olursa demokrasimiz de o derece güçlü olacaktır. Anadolu medyasının sesi ne kadar gür çıkarsa, milletimizin talep ve beklentileri de o derece makes bulacaktır. Sizleri sıradan birer yerel medya kuruluşundan ziyade, on yıllardır sesine kulak verilmeyen milyonların medyadaki temsilcisi olarak görüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her biriniz varlığınızla ülkemize, medya ikliminin çeşitlenmesine önemli katkılar sunuyorsunuz. Mahalli medyanın halkımızın doğru bilgilendirilmesinde oynadığı kritik role özellikle son yıllarda defalarca şahit olduk. Gezi olaylarından 17-25 Aralık girişimine, terör saldırılarından 15 Temmuz ihanetine kadar yaşadığımız her kritik dönemeçte Anadolu medyası millî irade ve demokrasiden yana çok net bir tavır aldı” dedi.
Türk demokrasisinin üzerinden vesayetin gölgesini kaldırmaya dönük her hamlelerinde, yerel medyanın desteğini bizzat görüp tecrübe ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Lafa gelince ‘özgür basından’ dem vuranların, darbecilere alkış tuttuğu bir dönemde sizler cesaretle demokrasimize sahip çıktınız. Küresel sistemin çarpıklıklarının temsilcisi odaklarla bir olup siyasete ayar veren kalemşorlar karşısında, yerli ve millî basının nasıl olması gerektiğini yine sizler gösterdiniz” diye konuştu.
“MEDYAMIZDAKİ FARKLI SESLERİ ÇOĞALTMAK İÇİN YEREL KURULUŞLARIMIZA DESTEK VERDİK”
Örnek duruşlarından dolayı yerel medyaya teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de sizlerin etkinliğini daha da artırmak ve medyamızdaki farklı sesleri çoğaltmak için yerel kuruluşlarımıza destek verdik” dedi.
Bürokratik iş ve işlemlerin kolaylaştırılması başta olmak üzere pek çok alanda yerel medyanın yükünü hafiflettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Sorunlarınızın çözümü noktasında her zaman güçlü bir irade sergiledik. Anadolu medyasına ve temsilcilerine kapımızı daima açık tuttuk. İnşallah bundan sonra da sizlere kulak vermeyi, sizlerle dayanışma içinde hareket etmeyi sürdüreceğiz. Özgür, tarafsız, halka karşı kendini sorumlu hisseden bir medyanın demokrasiler açısından taşıdığı önemi hepimiz biliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun için literatürde medyayı tarif ederken sık sık ‘dördüncü kuvvet’ kavramına başvurulduğunu görüyoruz. ‘Dördüncü kuvvet’ ifadesi bizim medyamızın da sahiplendiği, bilhassa siyaset kurumu ile olan ilişkilerinde sıkça referans aldığı bir kavramdır. Kamu adına siyaset kurumunu izleyen, denetleyen, varsa hatalarını ortaya çıkaran bir medya elbette bu tanımı ziyadesiyle hak eder. Medyanın asli görevi de zaten vatandaş adına gözcülük yapmaktır. Millete ve memlekete hizmet gayesiyle hareket eden hiç kimse böyle bir medyanın varlığından rahatsız olmaz, olmamalıdır.”
Türkiye’de “dördüncü kuvvet” ifadesinin genellikle yanlış yorumlandığına, millet ve milletin seçtikleri üzerinde bir tahakküm aracına dönüştürülmeye çalışıldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, medyanın önemli bir kısmının bilhassa darbe dönemlerinde halkın sesi olmak yerine, antidemokratik güç odaklarının dümen suyuna girmeyi tercih ettiğini hatırlattı.
“MİLLÎ İRADEYİ HEDEF ALAN KİRLİ MANŞETLERLE ÇARPIŞA ÇARPIŞA BUGÜNLERE GELDİK”
Gazete manşetlerinin, sayfa köşelerinin, televizyon ekranlarının siyaseti ve toplumu yönlendirmek, siyasetçiyi hizaya sokmak, hatta alenen tehdit etmek amacıyla kullanıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 27 Mayıs öncesinde ana akım medyanın yalan ve iftira dozu yüksek, utanç verici manşetlerle resmen darbeye ortam hazırladığını anımsattı.
Aynı şekilde 12 Eylül darbecilerine manşetlerinden selam çakan medya kuruluşlarının, kalemşorların olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkenin seçilmiş başbakanına ‘sivil diktatör’ diyecek kadar muvazeneyi kaybeden gazeteler, gazeteci kılıklı tetikçiler gördük. Hiç uzağa gitmeye gerek yok, daha dün gibi hatırladığımız 28 Şubat döneminde muhtıracıların haber bülteni gibi yayın yapan medya organları vardı. Okuduğumuz bir şiir sebebiyle hakkımızda verilen mahkeme kararını ‘muhtar bile olamayacak’ manşetleriyle âdeta kutlayan gazeteler gördük. Tabii burada iki önemli vurgu var, bir, muhtarları küçümsemek, iki, yarının siyasetine kendine göre yön vermek. Ne oldu? O kadar ufkunuz dar, o kadar kısır ki ‘muhtar bile olamaz’ dediğiniz kişi, Cumhurbaşkanı oldu. Önce bu başlıkları atanlara bir şey hatırlatmak lazım, kendinize ayar verin. Eğer ayar vermezseniz, millet size ayar verir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı medya kuruluşlarının, hükûmetleri döneminde yaptıkları bir yasa değişikliğine “411 el kaosa kalktı” diye başlık attığını hatırlattı.
Vesayet odaklarına açıkça davetiye çıkaran medya kuruluşları olduğunu, Kandil’dekileri “Yere izmarit atmıyorlar” manşetleriyle övgü yağmuruna boğan basın yayın organları gördüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda o Kandil’deki baronlar 10 yaşında, 11 yaşında, 12,13,14 yaşındaki kız yavrularının taciz edildiği merkezler hâline geldi. Bay Kemal niye konuşmuyorsun, oraya niye sesin çıkmıyor? Diyarbakır annelerine niye bir ziyaret yapmıyorsun, orayla niye bir irtibat kurmuyorsun? İşte sen kurmazsan millet sana hizaya gelmeyi gösterecek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şahsımıza manşetlerden ömür biçilmesinden terör eylemlerinin açıkça desteklenmesine, kadınlarımıza hakaret eden köşe yazarlarından bebek katillerine sahip çıkanlara kadar medyamızda dördüncü kuvvet ifadesiyle asla bağdaşmayacak kepazeliklerle karşılaştık. Hep söylediğimiz gibi biz bugünlere sadece darbecilere, çetecilere, terör örgütlerine meydan okuyarak gelmedik. Biz aynı zamanda şahsımızı, davamızı, partimizi ve millî iradeyi hedef alan kirli manşetlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldik” açıklamasında bulundu.
“YALAN VE İFTİRAYA ASLA TESLİM OLMADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçeğin peşinden koşmak yerine yerel ve küresel güç odaklarına tetikçilik yapanlara rağmen mücadelelerini yürüttüklerini vurgulayarak, “Duruşumuzu hiçbir zaman bozmadık. Yalan ve iftiraya asla teslim olmadık. İtibar suikastları karşısında geri adım atmadık. Haysiyet fukaralarının tehditlerine boyun eğmedik. Karşımızdakiler ne yaparsa yapsın, biz daima hakkın ve hakikatin hatırını üstte tuttuk” diye konuştu.
Milletle ve millî iradenin sesi olan basın yayın kuruluşlarıyla omuz omuza hareket ederek, tarihî nitelikte pek çok demokratik kazanıma imza attıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah Türkiye Yüzyılı’nı da medyamızla birlikte yükseltecek ve gençlerimize emanet edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yaşadığı tüm bu olumsuzluklara rağmen son 20 yılda demokrasiyle birlikte basın ahlakı ve hürriyetinde de bir seviye atladığını ifade ederek, şöyle konuştu: “Ülkemizin basın yayın tarihini bilen ve elini vicdanına koyup objektif bir muhasebe yapan herkes medyamızın bugün daha bağımsız, daha çoğulcu, daha zengin bir yapıya sahip olduğunu kabul edecektir. Gerçekten de 2023’ün Türkiye’sinde basın 90’lara, 80’lere, 70’lere göre çok daha özgürdür, serbesttir, halkın gözünde daha çok itibar kazanmıştır. Hangi cenahta yer alırsa alsın basın yayın kuruşları asli görevlerini hakkıyla yerine getirebilme salahiyetine bizim dönemimizde kavuşmuştur.”
“DEZENFORMASYON YAPMADIĞI MÜDDETÇE HERKES İSTEDİĞİNİ YAZMAKTA, İFADE EDEBİLMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terörü övmediği, şiddete teşvik etmediği, dezenformasyon yapmadığı müddetçe herkes istediğini yazmakta, söylemekte, ifade edebilmektedir. Eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanların siparişleri üzerine hazırlanan sözde raporlar bu gerçeği değiştirmeyecektir. Bunların ne bizim ne milletimizin nazarında hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur. Türkiye ile ilgili demokrasi, insan hakları ve basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin söz konusu kendileri ve çıkarları olunca nasıl faşizanca davrandıklarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Devletin gizli belgelerini çarşaf çarşaf yayınlayan Fetoculara, gazeteci diye sahip çıkanlar, çok daha basit meseleler için basın yayın organlarının kapısına kilit vurmaktan çekinmediler” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 252 kişinin şehit olduğu FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kendilerini insafsızca eleştirenlerin, kendi ülkelerindeki darbe söylentileri karşısında ortalığı ayağa kaldırdığını belirterek, “İşte Fransa’nın hâlini görüyorsunuz, İngiltere’nin hâlini görüyorsunuz, Almanya’nın hâlini görüyorsunuz, daha ileri gidiyorum Amerika’nın hâlini görüyorsunuz” dedi.
Gezi olaylarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Esnafımızın malını, mülkünü yağmalayan vandalları kahramanlaştıranlar, benzer hadiseler Paris’te ve Washington’da yaşandığında eylemcileri hemen terörist ilan ettiler. Fransız sokaklarını ateşe veren sarı yeleklilere ‘demokrasi havarisi’, Amerikan Kongresi’ni silahla basanlara ‘özgürlük savaşçısı’ diyen hiçbir uluslararası medya organı görmedik, duymadık” ifadelerini kullandı.
“ARTIK TÜRKİYE’NİN ÖNÜNÜ KESEMEYECEKSİNİZ”
“Aynı çifte standarda son günlerde el değiştiren bir sosyal medya şirketiyle ilgili süreçte de şahitlik ediyoruz. Herhalde neresi olduğunu anladınız?” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Güya özgürlükten ve kişi mahremiyetinden asla taviz vermeyen bu sosyal medya platformunun kimlerle iş tuttuğu, perde arkasından neler servis ettiği, haz etmediği kişiler ve fikirler hakkında nasıl sansür uyguladığı tek tek ortaya çıkıyor ancak ne uluslararası medya organları ne de insan hakları kuruluşları bu skandallar karşısında hiçbir tepki göstermiyor. Ağızlarını her açtıklarında Türkiye’yi sansürcülükle suçlayanlar, sansürün daniskasını yapanlar hakkında tek bir kelime dahi etmiyorlar. Milyarlarca insanın iletişim hakkını gasbedenler hiçbir şey olmamış gibi demokrasi ve özgürlüklerden dem vurmaya devam ediyor.”
“Sadece bu örnekler bile ülkemizi eleştirenlerin ne kadar bozuk ve kirli bir sicile sahip olduklarını ispat etmeye yeterlidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Bunların hiçbirinin derdi basın özgürlüğü değildir, insan hakları değildir, demokrasi asla değildir. Bunların tek derdi kendi çarpık düzenlerini ayakta tutmak, Türkiye gibi tekerlerine çomak sokan ülkelerin önünü her türlü aracı, yalanı, iftirayı kullanarak kesmektir ama artık Türkiye’nin önünü kesemeyeceksiniz. Onlar eski Türkiye’de kaldı. Şimdi yeni Türkiye var, yeni Türkiye Yüzyılı var.”
“YALAN HABER GÜNÜMÜZ DEMOKRASİLERİNİ TEHDİT EDEN UNSURLARDAN BİRİ HÂLİNE GELMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknolojideki gelişmelerin beraberinde yeni iletişim mecralarını da getirdiğine dikkati çekerek, eskiden gazetecilik mesleğiyle uğraşanlara mahsus imkânların artık internet bağlantılı cep telefonuna sahip herkes tarafından kullanılabildiğini söyledi.
Herhangi bir sınırlama olmadan herkesin eşit şartlarda üye olabildiği küresel sosyal medya platformlarının âdeta tek kişilik medya mecraları ortaya çıkardığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu durum bilginin hızlı dolaşımına katkı sağlama yanında her türlü yalanın, iftiranın, çirkinliğin de önünü açmıştır. Yalan haber sadece insanı değil, günümüz demokrasilerini de tehdit eden unsurlardan biri hâline gelmiştir. Maalesef bu hastalık medya kuruluşu sıfatıyla faaliyet yürüten yapıları da sarmıştır. Meydanı hangi unvan ve saikle olursa olsun insanların haklarına, hukuklarına, onurlarına, mahremiyetlerine saldırarak kendini var etme veya çıkar sağlama peşinde koşanlara bırakamayız. Burada sizlerin çok önemli görevleri var. Hele hele yerel medyanın çok ama çok önemli görevi var. Bize ülkeyi yönetme yetkisi veren milletimiz, diğer eser ve hizmetler yanında kendinin bu çerçevedeki hak arama ve haysiyetini koruma sorumluluğunu da üzerimize yüklemiştir.”
“HER ALANDA İNSANLARIMIZI, MEDENİYETİMİZİN DEĞERLERİYLE BULUŞTURACAK BİR İKLİM İNŞA ETMEYİ HEDEFLİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen aylarda Mecliste kabul edilerek yürürlüğe giren ve kamuoyunda dezenformasyon yasası olarak bilinen hukuki düzenlemenin gerisinde de bu gayenin olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: “Gerçi biliyorsunuz, birileri hemen bu yasanın bazı maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesine koştu ama Mecliste öyle yapmadılar. Oy birliğiyle çıktı, hemen ardından Anayasa Mahkemesine gittiler. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Özellikle internet üzerinden yürütülen medya faaliyetlerini idari ve hukuki zemine oturtmayı amaçlayan bu düzenleme, asli meslek olarak bu işi yapanları önemli ölçüde rahatlatmıştır. Böylece artık gerçekten gazetecilik faaliyeti yürütenler ile gazetecilik görüntüsü altında şarlatanlık yapanların ayrımı daha da kolaylaşmıştır. Bu düzenleme kapsamında resmî ilanların yayın mecralarına internet haber sitelerinin de eklenmesiyle bir adaletsizlik giderilmiştir. Yalan ve yanlış haber yayanlar için getirilen müeyyidelerle halkın internet medyasına olan güvenin güçlendirilmesi amaçlanıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her alanda olduğu gibi medya mecralarında da idari ve hukuki düzenlemelerden daha önemlisinin ahlaki ilkeler olduğunun altını çizerek, “Malum olduğu üzere enflasyonla mücadele kapsamında fahiş fiyat artışlarına karşı kamuoyunu ikaz ederken de aynı hatırlatmayı yapıyoruz. Ahlaki ilkeleri tamamen bir kenara bırakarak, Allah korkusu, kuldan utanma duygusu olmadan sadece bireysel çıkar, kâr, kazanç hırsıyla hareket edenleri hiçbir kural, hiçbir kaide durduramaz. Bunlar her kuralın arkasında fırıldak gibi dönecek, dolaşacak, her kaideyi aşacak sinsi bir yol bulurlar” diye konuştu.
Türkiye Yüzyılı vizyonunun başlıklarından birini “değerlerin yüzyılı” olarak belirlemelerinin sebebinin de bu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Aileden başlayarak, eğitimin tüm kademelerine ve çalışma hayatına kadar her alanda insanlarımızı, medeniyetimizin değerleriyle buluşturacak bir iklim inşa etmeyi hedefliyoruz. Hiç şüphesiz medya bu gayretin hem en önemli unsuru hem de taşıyıcısı olacaktır. Anadolu medyasının ise ismine yakışır şekilde bu mücadelede en ön safta yer alacağına inanıyorum. Sizlerin şahsında hakkın hatırını yere düşürmeyen tüm gazetecilerimize, medya kuruluşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Bu duygularla bir kez daha 7. Anadolu Medya Ödülleri’ne layık görülen isimleri ve kurumları tekrar tebrik ediyorum.”
Jürinin yaptığı değerlendirme sonucu hak kazanan medya mensuplarına ödülleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verildi. Tören sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alanlar ve katılımcılarla aile fotoğrafı çektirdi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin önde gelen teknoloji üreticileri ve girişimcileri ile bir araya geldi. Bakan Kacır, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının (KOSGEB) yeni bir adım atacağını belirterek, “İlk kez söylüyorum, KOSGEB Türkiye’deki profesyonellerle birlikte şehir şehir gezecek ve girişimci seçmelerine başlayacak. Anadolu’nun tüm şehirlerinden yeni girişimler çıkması için sahada daha görünür olacak, daha aktif şekilde girişimcilerle buluşacak.” dedi.
Bakan Kacır, İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen SDN Summit 2024 programı kapsamında “Türkiye’nin Teknoloji Yolculuğu” oturumuna katıldı. Teknolojinin kalbinin iki gün boyunca Haliç’te atacağı zirvede konuşan Kacır, Türkiye’nin gündeminde yüksek teknolojinin, dijital teknolojinin bulunmasının en çok arzu ettikleri şeylerden birisi olduğunu kaydetti. Dünyayı artık yenilikçi teknolojilerin dönüştürdüğünü anlatan Kacır, Türkiye’nin de sadece bunların tüketicisi değil geliştiricisi ve üreticisi ülkelerden olmayı hedeflediğini, bu yarışta da önemli mesafe aldığını söyledi. Kacır, yapay zekanın beraberinde getirdiği ve getireceği değişim ile dönüşüme dikkati çekerek, bu teknolojinin insan hayatına olumlu dokunuşları olacağını belirtti.
YAPAY ZEKA
Yapay zekanın, insanlık için yararlı olduğu ölçüde kıymetli olacağını ifade eden Kacır, yapay zeka dahil tüm teknolojilerin insanlığın yararına, etik çerçeve üzerine, ahlaki zemine göre inşa edilmesinin önem taşıdığını, bu kapsamda küresel düzeyde etik bir çerçevenin oluşturulması gerektiğini vurguladı. Yapay zekanın korkulması gereken değil yönetilmesi gereken bir alan olduğunu anlatan Kacır, Türkiye’de başta TÜBİTAK olmak üzere teknoparklar, AR-GE merkezlerinde yapay zeka çalışmaları yapıldığını ve ülkenin yapay zeka teknolojilerini geliştirme kapasitesini yükselttiğini dile getirdi.
VERİ GÜVENLİĞİ
Türkiye’de veri güvenliği konusunda yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Kacır, “Bizim zaten hiper ölçekli veri merkezi yatırımlarına ilişkin birtakım destek ve teşviklerimiz var, bu alanda görüştüğümüz uluslararası yatırımcılar var. İnanıyorum ki önümüzdeki dönemde yaptığımız çalışmalar, onların da Türkiye’de daha fazla varlık göstermesini sağlayacak, Türkiye dijital dönüşümde, teknolojide hızlanmaya devam edecek.” ifadelerini kullandı.
GİRİŞİMCİ DESTEKLERİ
Girişimcilere verilen desteklere değinen Kacır, Türkiye’nin diğer ülkelere göre bu alanda farklı bir yol izlediğini, toplumun tüm kesimlerinin girişimci olabilmesi için fırsat eşitliği konusuna önem verdiğini vurguladı. Kacır, “Bu alanı sadece fonlara, özel sektörün yatırımlarına terk etmiş değiliz. Özellikle fikir aşamasındaki girişimci adaylarının fonlanması, desteklenmesi konusunda kamu olarak çok sayıda program uyguluyoruz.” dedi.
10 BİNDEN FAZLA TEKNOLOJİ GİRİŞİMİ
Kacır, binlerce girişimin doğması için çaba gösterdiklerine dikkati çekerek, “Teknoparklarımızın sayısını muazzam şekilde artırdık. Türkiye’de şu an 102 teknopark var, 10 binden fazla teknoloji girişimi var, bunun 2 bin 500’e yakını da kuluçka girişimler. Yaptığımız tüm çalışmalar girişim sermayesi yapısını çok büyüttü. 2021, 2022, 2023’te girişim sermayesi fon yatırımları muazzam şekilde yükseldi. Sadece bu 3 yılda 4 milyar dolara yakın fon yatırımı yapılmış oldu. Daha önce yıllık yaklaşık 100 milyon dolarken, teknoloji startuplarına girişim sermayesi fonları eliyle 3 yılda 4 milyar dolara yakın bir yatırımın yapılmasını sağlamış olduk. Bu ivmeyi kaybetmek istemiyoruz.” ifadelerini kullandı.
KOSGEB’DEN YENİ ADIM
KOSGEB’in yeni bir adım atacağını duyuran Kacır, “İlk kez söylüyorum, KOSGEB Türkiye’deki profesyonellerle birlikte şehir şehir gezecek ve girişimci seçmelerine başlayacak. Anadolu’nun tüm şehirlerinden yeni girişimler çıkması için sahada daha görünür olacak, daha aktif şekilde girişimcilerle buluşacak.” şeklinde konuştu.
30 BİNE YAKIN TOGG YOLLARDA
Şu an 30 bine yakın Togg’un Türkiye’nin yollarında olduğunu belirten Kacır, “Daha yapacak çok işimiz var. Batarya teknolojisinde güçlenmek durumundayız. Batarya hücrelerini Türkiye’de üretmek zorundayız. Akıllı araç, otonom araç teknolojilerinde iddia sahibi olmak zorundayız. Yerli markaların yanında olmayı sürdüreceğiz.” dedi.
EN YENİ TEKNOLOJİLER SERGİLENECEK
Bakan Kacır, konuşmasının ardından fuaye alanında stantları gezerek, katılımcılarla sohbet etti. İki gün boyunca sürecek zirve kapsamındaki sergide, en yeni teknolojiler ziyaretçiler tarafından yakından incelenebilecek. Teknolojinin kalbi Haliç’te atacak.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Türk Hava Yolları (THY), Airbus ve Rolls-Royce işbirliği anlaşmasına yerlileştirme ve sanayileştirme programının dercedilmesinin çok önemli katkılar sağlayacağını belirterek, anlaşmanın sanayiciler için yeni kapılar ve yeni fırsatlar açacağını bildirdi.
THY, Airbus ve Rolls-Royce tarafından THY’nin Aralık 2023’te verdiği 150 adet A321neo ve 80 adet A350 kesin uçak siparişinin kutlanması amacıyla THY Genel Müdürlüğü’nde etkinlik düzenlendi.
Etkinlikte Airbus, THY ve Türkiye’deki havacılık şirketleri tarafından gelecek 15 yıl içinde ekonomik değer yaratacak, Türk havacılık ve uzay endüstrisini THY’nin uzun vadeli stratejik büyüme planı doğrultusunda daha da geliştirecek Stratejik Türkiye İlerleme Programının (Strategic Türkiye Enhanced Programme – STEP) tanıtımı da yapıldı.
Programda konuşan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, milli gurur ve bayrak taşıyıcısı olan THY’nin, Airbus ve Rolls-Royce şirketleri ile yeni uçak ve motor alımları kapsamında yapacağı çok önemli bir yerlileştirme ve endüstrileştirme amaçlı üretim anlaşmasına şahitlik etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Bu önemli anlaşma vesilesiyle, firmalar arasında ikili görüşmelerin gerçekleştirileceğini belirten Bolat, “İkili görüşmelerin, halihazırda havacılık sektörünün tedarik zincirinde yer alan firmalarımız için olduğu gibi, tedarik zincirinin henüz bir parçası olmayan firmalarımız için de yeni fırsatlar oluşturmasını, yerli üretimimize ve tedarikçilerimizin gelişimine önemli katkılar sağlamasını temenni ediyorum.” diye konuştu.
Türkiye’nin son 21 yılda ulaştırmadan altyapıya, sanayiden tarıma, hizmetlerden uluslararası ticarete ve savunma sanayisinde çok büyük atılımlar gösterdiğini ifade ederek, bunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde istikrarlı ve güçlü bir siyasi yönetimin etkisinin olduğunu söyledi.
Bolat, Türkiye’nin son 21 yılda reel olarak ortalama yüzde 5,4 büyüdüğünü belirterek, dünya ekonomisinin geçen yıl yüzde 3,2 büyüğünü, Türkiye’nin ise yüzde 4,5 reel büyüdüğünü kaydetti.
Dünya ticaretinin geçen yıl yüzde 1,2 küçüldüğüne, Türkiye’nin ise ihracatta rekorlar kırdığına dikkati çeken Bolat, Türkiye’nin 21 yıllık başarısının en önemli göstergesi olan milli gelirde de önemli başarılar elde edildiğini vurguladı.
“Bu bir birlikte büyüme, birlikte gelişme, kazan-kazan ilişkisi olacaktır”
Ticaret Bakanı Bolat, THY’nin hizmetler sektöründeki başarısının herkesi gururlandırdığını dile getirerek, “Dünya liginde ilk 10 içinde olan ve 2033’te dünyada ilk üçün arasında yer almayı hedefleyen dünyadaki en büyük markamızdır. Ticaret bakanı olarak, yabancı mevkidaşlarımla ve iş dünyası temsilcileriyle görüşmelerimizde THY’nin kalitesinden ve başarılı hizmetlerinden bahsedilmesi bizler için iftar vesilesidir.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin savunma ve havacılık sanayindeki başarısının Türk sanayinin başarısı olarak algılandığını vurgulayan Bolat, şunları kaydetti:
“Türk havacılık ve savunma sanayinde çok büyük bir atılım sağlandı. Şu anda 80 bini aşkın çalışanı, yılda 12 milyar dolarlık üretim hacmi ve 5,5 milyar dolarlık ihracat rakamıyla Türk savunma sanayi, gururumuzdur ve her geçen yıl hızlı adımlarla yükselişini devam ettirmektedir. Türk Hava Yolları, 2033’e kadar olan 10 yıllık programında 800 uçaklık hedefle yola çıktı. Bu programı Türkiye’de havacılık endüstrisinin gelişmesi için önemli görüyorum. Ayrıca, (Airbus ve Rolls-Royce ile) anlaşmaya, böylesine bir yerlileştirme ve sanayileştirme programının dercedilmesi çok önemli katkılar sağlayacaktır. Bu noktada kamu ve özel kesimdeki sanayicilerimiz için inşallah yeni kapılar, yeni fırsatlar açılacaktır.”
THY, Airbus ve Rolls-Royce’nin yeni dönemdeki işbirliğinin hem uluslararası yatırımcılar açısından hem şirketlerin bundan sonraki performansları açısından katkılar sunacağını ifade eden Bolat, “Bu bir al-sat ya da sat-al ilişkisi değildir, bu bir birlikte büyüme, birlikte gelişme, kazan-kazan ilişkisi olacaktır. Taraflar da umut ediyorum ki bundan çok memnun kalacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Bolat, Ticaret Bakanlığı olarak, Küresel Tedarik Zinciri (KTZ) Yetkinlik Projesi Desteği ile Turquality ve marka destek programlarıyla önemli destekler verdiklerini ifade ederek, Türkiye Yüzyılı vizyonuyla çalışmalarına devam edeceklerini sözlerine ekledi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.