Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Çağın gerisinde kalan değil, çağa liderlik eden bir büyük ve güçlü Türkiye hedefine emin adımlarla ilerliyoruz. Ülke ve millet olarak yere sağlam basıyor, adımları sağlam atıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen, TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Tören vesilesiyle bilim insanları ile beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de ve yurt dışında ilmi çalışmalar icra eden bilim insanlarına başarılar diledi.
TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri ile kıymetli çalışmalar yürüten 57 bilim insanına ödüllerini tebliğ edeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TÜBA TESEP kapsamında 4’ü telif eser ödülü, 1’i Halil İnalcık Özel Ödülü, 1’i Kemal Karpat Özel Ödülü ve 1’i jüri özel ödülü olmak üzere toplam 7 eser ödüle layık görüldü. Böylece bugüne kadar 246 Türkçe bilimsel telif eserimize TÜBA TESEP ödülü vermiş oluyoruz. TÜBA Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı ödüllerimiz dünyada Genç Akademi oluşumunun ilk ve en özgün örneklerinden biri olarak öne çıkıyor” ifadelerini kullandı.
“ÖDÜL KAZANAN AKADEMİSYENLERİMİZİ, BİLİM İNSANLARIMIZI CANI GÖNÜLDEN TEBRİK EDİYORUM”
Bu yıl 20 farklı üniversitede bilimsel çalışmalar yürüten 25 genç bilim insanına bu ödüllerini takdim edeceklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Böylelikle 2001’den bugüne kadar TÜBA GEBİP Ödülü kazanan genç bilim insanı sayımız 669’a yükselecektir. TÜBA Uluslararası Akademi Ödüllerini ise 3 farklı kategoride uluslararası düzeyde özgün, öncü ve çığır açan çalışmalarıyla temayüz etmiş 4 kıymetli bilim insanına veriyoruz. Bu 4 isimle birlikte bugüne kadar toplam 32 bilim öncüsüne TÜBA Uluslararası Akademi Ödülleri tebliğ edeceğiz. Bugüne kadar 947 bilim insanımız uluslararası bilim diplomasisi alanında önemli bir boşluğu dolduran TÜBA ödüllerini kazanmış oluyor. Yine bu sene 7’si bilim, 13’ü teşvik ve 1’i hizmet ödülü olmak üzere 15 farklı üniversiteden 21 bilim insanımıza da TÜBİTAK Bilim Ödüllerini takdim ediyoruz. TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödüllerini kazanan akademisyenlerimizi, bilim insanlarımızı, şahsım ve milletim adına canı gönülden tebrik ediyorum. Ödül sahibi hocalarımızın her birine gelecekte yapacakları çalışmalarda şimdiden muvaffakiyetler diliyorum. Ödül komisyonu ve hakem heyetine de yıl boyunca harcadıkları yoğun emek ve yaptıkları değerlendirmeler için tebriklerimi sunuyorum.”
Tıp ilminin önde gelen isimlerinden Buharalı bilim ve düşünce insanı İbn-i Sina’nın, “Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder” sözünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ecdadımız da bu gerçeği bir başka veciz kelamla şöyle ifade ediyor, ‘Marifet iltifata tabidir, iltifatsız mal zayidir.’ Takdir görmeyen, taltif edilmeyen, teveccühe mazhar olmayan her bir çalışma, her ne kadar asli değerinden hiçbir şey kaybetmese de geniş kitlelere ulaşmak bakımından istenilen etkiyi maalesef oluşturamıyor” ifadelerini kullandı.
“BİLİM İNSANLARIMIZ HAK ETTİKLERİ DESTEĞİ, İLGİYİ VE TAKDİRİ BULAMADI”
Gerek kişisel hayata gerekse toplumların serencamına bakıldığında teşvikin, taltifin özellikle işlerin dönüm noktalarına gelindiğinde yapılan cesaretlendirmenin ne kadar kıymetli olduğunun görüldüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çığır açma potansiyeli olan birçok proje ve fikir, vaktinde destek bulmadığı için akamete uğramış, tarihin tozlu raflarına havale edilmiştir. Bu açıdan bilim tarihi aynı zamanda yarım kalmış, akim kalmış çalışmalar mezarlığıdır” dedi.
Türkiye’de bilim ve teknolojinin uzun yıllar merak ve iştirak sahibi, idealist bir avuç insanın kendi imkânlarıyla sınırlı bir uğraş alanı olarak görüldüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bilim insanlarımız hak ettikleri desteği, ilgiyi ve takdiri bulamadı. Burada şu hususu da vurgulamak durumundayım. Bilimsel birikim açısından dünyada istisnai bir konumda olsak da bunun kurumsallaşması noktasında da o derece geç kalmış bir ülkeyiz. Akademik üretkenlikte bugün bizden ileride olan toplumların çoğu devletin desteğini almış, kurumsallaşmış ve temel bilim dallarını aynı çatı altında toplamış, bilim akademilerini bizden çok önce hayata geçirmişlerdir. Örneğin, Avrupa’da bilim akademilerinin önemli bir kısmı 7’nci yüzyılda kurulmuştur. Elbette Bilimler Akademisi kurulmadan evvel de çeşitli alanlarda araştırma ve çalışmalar yapan bilim adamlarımız var. Hatta 18’inci yüzyıla kadar Avrupa uygarlığını etkileyen, yönlendiren ve besleyen Doğu medeniyeti, Türk-İslam dünyasında yetişen bilim adamları, düşünce adamları olmuştur. Fakat yeni dönemin ruhunu doğru okuyamama sonucu sürecin devam ettirilememesi gerilemeyi de beraberinde getirdi. Tabii bir de buna ülkemiz içinden yapılan sabotajları eklememiz gerekiyor. Savunma sanayimizin sembolü olduğu bilim ve teknoloji hamlelerimizin daha emekleme aşamasındayken nasıl boğulduğu hepimizin malumudur. Aslında bu zihniyet bizim dönemimizde de sık sık karşımıza çıkmıştır. Türkiye’nin ilk elektrikli otomobil markası Togg projemizden 5. nesil savaş uçağımız KAAN’a, insansız hava araçlarımıza yönelik linç kampanyalarından ilk insanlı uzay misyonumuza kadar her alanda bu zihniyetle karşılaştık.”
“BAŞARIYI TAKDİR ETMEK YERİNE BİR KULP TAKARAK ENGELLEMEYE ÇALIŞTILAR”
Togg’a “fabrikası yok” denildiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “KAAN’ı kalorifer peteğine benzettiler. ‘Türk Astronot ve Bilim Misyonu, turistik gezi’ diyerek küçümsediler. İHA ve SİHA’ların her başarısında zaten sinir nöbeti geçirdiler. Başarıyı takdir etmek, desteklemek, milletin sevincini paylaşmak yerine bir kulp takarak engellemeye çalıştılar. Aynı bağnazlığa, geçtiğimiz ay tanıtımı yapılan Türkiye’nin ilk kuantum bilgisayarının açılışında bir kez daha şahitlik ettik” dedi.
Süper bilgisayarların bile yıllarca uğraştığı karmaşık problemleri, kuantum bilgisayarların yalnızca birkaç dakikada çözebildiğini ve yalnızca 15 ülkede bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz kuantum bilgisayar teknolojisinde attığımız bu kritik adımla Türkiye’yi küresel rekabette çok stratejik bir noktaya taşımayı hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde kuracağımız ‘süper iletken çip üretim evi’yle çok daha yüksek kapasiteli kuantum bilgisayarlarına giden yolu da açacağız. Devrim niteliğindeki böyle bir üründen insan niye rahatsız olur? Ama bakıyorsunuz bunu bile eleştirenler, küçümseyenler çıkabiliyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldikleri süreçte ilk etapta zihinlere vurulan prangaları kırmaya, “yapamayız”, “başaramayız”, “bizden bir şey olmaz” algısının yerine, “yapabiliriz”, “başarabiliriz” öz güvenini yerleştirmeye çalıştıklarını anlattı.
“ÖZGÜR OLMAK İÇİN ÖZGÜN OLMAK, ORİJİNAL FİKİRLER VE PROJELER GELİŞTİRMEK MECBURİYETİNDEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “‘Bizim harcımız değil’, ‘daha çok ekmek yememiz lazım’ şeklindeki umutsuzluk aşılayan sözleri lügatimizden çıkardık. Zor da olsa, ciddi zaman da alsa, hamdolsun, on yıllardır milletimize empoze edilen öğrenilmiş çaresizlikleri ortadan kaldırmayı başardık” diye konuştu.
Türkiye’nin, kimsenin müstemlekesi olmadığı gibi “yan sanayi fikirlerin”, “ikinci el düşüncelerin üretildiği bir ülke” de olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Özgür olmak için özgün olmak, orijinal fikirler ve projeler geliştirmek mecburiyetindeyiz. Kendi rotamızı çizmeye yalnızca siyaset ve diplomaside değil, bilim ve teknoloji alanında da ihtiyacımız var. Siyasette, dış politikada, savunmada nasıl bize dayatılan kalıplara bağlı kalmıyor, bize biçilen rollerin ötesine geçiyorsak, millî teknoloji hamlemizle bilim ve teknolojide kendi hikayemizi yazmanın mücadelesini veriyoruz. Teknolojide, bilimde, sanatta, düşüncede başkalarına muhtaç bir ülke olmaktan çıkıp, kendi imkânlarımızı, kaynaklarımızı, kendi potansiyellerimizi en üst seviyede harekete geçirmek istiyoruz. Allah’ın izniyle her alanda bağımsız Türkiye vizyonumuzu mümkün olan en kısa sürede gerçeğe dönüştüreceğiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 22 yılda bunun altyapısını çok güçlü bir biçimde oluşturduklarını, ilk olarak insan kaynağı ve altyapı eksiklerini gidermek için çalıştıklarını ifade etti.
“32 BİN 940 PROJEYE 128 MİLYAR LİRA DESTEK SAĞLADIK”
Bilimsel çalışmaların merkezi olan üniversitelerin sayısını 76’dan 208’e yükselttiklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sadece belli şehirlerde değil, tüm coğrafi bölgelerimizde güçlü, dinamik, üretken bir araştırma, geliştirme ve girişimcilik ekosistemi inşa ettik. Sıfırdan aldığımız Araştırma-Geliştirme Merkezi sayımızı 1329’a, yine sıfır olan Tasarım Merkezi sayımızı 331’e çıkardık. Teknopark sayımız 2’den 104’e yükseldi. Teknolojiye yönelik farkındalığı artırmak amacıyla ülkemizin her ilinde toplam 130 ‘Deneyap Teknoloji Atölyesi’ kurduk. İlk ve ortaöğrenim müfredatlarına, bilgi teknolojilerine ilişkin dersler koyarak, bu alanda öğrencilerimizin ufuklarını açtık. Teknoparklarımızda, üniversite-sanayi iş birliğiyle 11 bin 158 firma ve 116 bin 321 personel ortak üretim yapıyor. Toplam 61 bin 500 projeyi tamamladık, 15 bin 955 projemiz devam ediyor. TÜBİTAK Akademik Araştırma Geliştirme programlarıyla 32 bin 940 projeye toplam 128 milyar lira tutarında destek sağladık. Bilim İnsanı Destekleri kapsamında, 381 bin 730 bilim insanına 35 milyar liralık destek verdik. Özel sektöre yönelik yürütülen destek programları kapsamında ise 26 bin 447 projeyi,109 milyar lira kaynakla destekledik.”
“ÜLKE VE MİLLET OLARAK YERE SAĞLAM BASIYOR, ADIMLARI SAĞLAM ATIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST yarışmalarıyla gençleri büyük bir heyecanla “icat peşinde koşmaya” teşvik ettiklerine işaret ederek, bu yıl 9’uncusu düzenlenen TEKNOFEST’e 50 farklı kategoride, 790 binden fazla takımın başvurduğuna dikkati çekti.
Gençlerin ve bilim insanlarının, imkân tanındığı, önlerine engel konulmadığı takdirde neleri başarabileceğini ve başarabildiklerini çok iyi gördüklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Düzenlediğimiz araştırma projesi yarışmaları, ulusal ve uluslararası bilim olimpiyatları ile çocuklarımızı bilim insanı olma ve girişimcilik konusunda geleceğe hazırlıyoruz. Görüldüğü üzere, çağın gerisinde kalan değil, çağa liderlik eden büyük ve güçlü Türkiye hedefine emin adımlarla ilerliyoruz. Sabun köpüğü gibi gelip geçen mevzi başarılarla yetinmek istemiyoruz. Ülke ve millet olarak yere sağlam basıyor, adımları sağlam atıyoruz. Planlarımızı orta ve uzun vadeli yapıyoruz” şeklinde konuştu.
“MİLLETİYLE DUYGUDAŞLIĞINI KAYBETMİŞ OLANLARA NE SÖYLESEK BOŞ NE ANLATSAK FAYDASIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “2002’ye göre bugün çok iyi bir konumdayız. İnşallah gelecekte çok daha iyi seviyelerde olacağız. Sadece kendimiz için değil, umudunu bize bağlamış olanlar için de bunu başaracağız. Şu gerçeği Suriye başta olmak üzere son dönemde bölgemizde yaşanan her hadise bizlere hatırlatmaktadır, Türkiye, Türkiye’den daha büyüktür. Millet olarak ufkumuzu 782 bin kilometrekareyle sınırlandıramayız. İnsan nasıl kaderinden kaçarak kurtulamazsa, Türkiye ve Türk milleti de mukadderatından kaçamaz, saklanamaz. Tarihin, millet olarak bize yüklediği misyonu görmek, kabul etmek ve buna göre davranmak mecburiyetindeyiz. Kendi ülkelerine, başkalarının gözünden bakanlar bunu fark edemeyebilir. Burunlarının dibini dahi görmekten aciz olanlar bunu anlamayabilir. ‘Türkiye’nin Libya’da, Suriye’de, Somali’de ne işi var?’ diye soranlar bu vizyonu ve misyonu idrak edemeyebilir. Türkiye’nin 22 yılda nasıl büyük bir değişim geçirdiğini bilmeyenler, olayların seyrini kavramakta zorlanabilir ama biz bunu görüyoruz, süreçleri okuyoruz, çağrılara kulak tıkamıyoruz. Türkiye’nin başarılarına sevinemeyenleri kendi haset dolu dünyalarında vehimleriyle, korkularıyla, komplo teorileriyle, safsata ve hezeyanlarıyla baş başa bırakıyoruz. Milletiyle duygudaşlığını kaybetmiş olanlara ne söylesek boş ne anlatsak faydasız. Biz, onlarla vakit kaybetmeyeceğiz. Biz, hep olduğu gibi önümüze bakacağız, hedeflerimize odaklanacağız. Bu kutlu yolculukta sizlerin de üzerinize düşen her türlü sorumluluğu en güzel şekilde yerine getireceğinize inanıyorum.”
Salondaki bilim insanlarına da seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu lütfen unutmayınız, sizler uzmanlık alanlarınızda icra ettiğiniz bilimsel faaliyetlerle, verdiğiniz eserlerle, yaptığınız yeni araştırmalarla yalnızca akademi camiasına değil, ülkemize ve dünyaya da önemli değerler, yeni ufuklar kazandırıyorsunuz. Öyle inanıyorum ki bu çalışmalara her gün bir yenisini ekleyerek, sizi rehber kabul eden gençlerimizi teşvik edip, destekleyerek, ülkemize ve insanlığa daha esaslı katkılar yaparak, 2053 ve 2071 vizyonumuzun da mimarları sizler olacaksınız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende ödül alan bilim insanlarını tebrik etti, çalışmalarında başarılar diledi.
TÜBA VE TÜBİTAK BİLİM ÖDÜLLERİ
TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri’ne layık görülen bilim insanları, ödüllerini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden aldı.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK), bilimsel ve teknolojik alanlarda araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemek, bilim insanlarının, araştırıcıların yetiştirilmeleri ve geliştirilmeleri için imkân sağlamak amacıyla verdiği “TÜBİTAK Bilim, Özel, Hizmet ve Teşvik Ödülleri”ne ilişkin değerlendirme çalışmaları sonuçlandı.
TÜBİTAK Yönetim Kurulunca, 2024 yılında, 7’si Bilim, biri Hizmet, 13’ü Teşvik kategorilerinde olmak üzere toplam 21 ödül, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Ödüller, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından takdim edildi.
TÜBİTAK ÖDÜLLERİ
TÜBİTAK Bilim Ödülü kategorisinde, mühendislik bilimleri alanında, Koç Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Seda Keskin Avcı, aynı üniversitenin Mühendislik Fakültesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Sinem Çöleri, İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Sinan Gezici, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünden Prof. Dr. Hakan Özkan bilimsel çalışmalarıyla ödül almaya hak kazandı.
Sağlık Bilimleri alanında Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümünden Prof. Dr. Ahmet Alanay, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümünden Prof. Dr. Gülen Hatemi ödül aldı.
Sosyal ve Beşerî Bilimler kategorisinde Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Dr. Bahar Rumelili Sancak’a ödül verildi.
TÜBİTAK Hizmet kategorisinde ödüle İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümünden Prof. Dr. Meral Beksaç layık görüldü.
TÜBİTAK Teşvik kategorisinde de 13 bilim insanına ödül verildi.
TÜBA ULUSLARARASI AKADEMİ ÖDÜLLERİ
Türkiye Bilimler Akademisinin (TÜBA) bilim insanlarını teşvik ve takdir misyonu kapsamında ihdas ettiği ve dünyadaki bütün bilim insanlarına açık olan 2024 yılı “TÜBA Uluslararası Akademi Ödülleri” de sahiplerini buldu.
Fen ve Mühendislik Bilimleri alanında ödül, Nanyang Technological Üniversitesi Malzeme Bilimi Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Zhichuan Jason Xu’ya, malzemelerin elektrokimyası ve yenilenebilir enerji uygulamalarına yönelik elektrokataliz konularında dünya çapında güçlü ve yaygın etkiye sahip buluşlarına dair temel ve mühendislik bilimlerindeki özgün ve öncü araştırmaları dolayısıyla verildi.
Sağlık ve Yaşam Bilimleri alanında Prof. Dr. İbrahim Celalettin Haznedaroğlu, Lokal Kemik İliği Renin-Angiotensin Sistemi’ni ilk kez tanımlaması, alyuvarlar üzerinden hemostaz sağlayarak literatürde çığır açıcı bir ilaç olarak yerini almış olan Ankaferd hemostatın geliştirilmesi ve hemostaz ve kronik myeloid lösemi alanındaki çalışmaları sebebiyle ödül almaya hak kazandı.
Sosyal ve Beşerî Bilimler kategorisinde Budapeşte Eötvös Lorand Üniversitesiden Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Istvan Vasary, Altınordu Hanlığı ve varisi devletler ve Doğu Avrupa’daki Osmanlı öncesi Türk kavimleri (Kıpçaklar, Kumanlar ve Tatarlar) üzerine yaptığı özgün ve çığır açıcı çalışmaları dolayısıyla layık görüldü.
Aynı kategoride Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Roland R. R. Smith de Helenistik dönem heykelciliği ve Roma ve Geç Antik dönem Anadolu’su, özellikle Afrodisias antik şehri üzerine yaptığı özgün ve çığır açıcı çalışmaları dolayısıyla ödül aldı.
TÜBA-GEBİP ÖDÜLÜ KAZANAN BİLİM İNSANI SAYISI 669’A ULAŞTI
TÜBA-GEBİP Ödülleri, doğa, mühendislik, sağlık bilimleri ile sosyal bilimler alanlarında çalışan üstün başarılı genç bilim insanlarını, bilimsel çalışmalarını Türkiye’de sürdürmeleri, kendi çalışma gruplarını oluşturmaları, Türkiye kaynaklı uluslararası düzeyde nitelikli proje ve yayınlarını ödüllendirme ve teşviki amacıyla 2001’den bu yana veriliyor.
Özgün ve yüksek talep gören program kapsamında, ödül sahiplerine üç yıl boyunca her yıl 125 bin lira mali desteğin yanında, tez aşamasındaki lisansüstü-doktora öğrencileri için her yıl ayrıca 25 bin liralık ek destek ile akademi üyelerince danışmanlık sağlanıyor.
TÜBA-GEBİP kapsamında, Ahmet ve Nezahat Keleşoğlu TÜBA-GEBİP Eczacılık Özel Ödülü de dahil olmak üzere, 20 farklı üniversiteden 25 üstün başarılı genç bilim insanı ödül kazandı. Bugüne kadar bu ödülü kazanan bilim insanı sayısı 669’a yükseldi.
7 ESERE TESEP ÖDÜLÜ VERİLDİ
TÜBA-TESEP Ödülleri de tüm bilim alanlarında üniversite düzeyinde nitelikli bilimsel telif eser yazım ve yayınını teşvik amacıyla veriliyor.
2008’de başlatılan ödüller kapsamında Akademi Konseyince belirli bilim alanlarında yayımlanan eserlere, alanında dünya bilimine değer katmış, ulusal ve uluslararası başarılarıyla ülkeyi onurlandıran TÜBA Şeref Üyeleri adına ihdas edilen “Halil İnalcık Özel Ödülü”, “Mehmet Genç Özel Ödülü” ile “Kemal Karpat Özel Ödülü” veriliyor.
Bu yıl, TESEP Telif Eser Ödülü, Halil İnalcık Özel Ödülü, Mehmet Genç Özel Ödülü ve Kemal Karpat Özel Ödülü için 70 bin lira, Jüri Özel Ödülü için ise 40 bin lira ödül dağıtılıyor.
Bu çerçevede, sosyal bilimler alanında, Telif Eser Ödülü kapsamında 4, Halil İnalcık ve Kemal Karpat Özel ödülleri kapsamında birer, Doğa ve Mühendislik Bilimleri alanında “Jüri Özel Ödülü” kategorisinde bir çalışma ödüle layık görüldü. Böylece, bugüne kadar ödüllendirilen eser sayısı 246’ya yükseldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Gayriresmî Zirvesi vesilesiyle bulunduğu Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı Gayriresmî Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Geçmişte Kıbrıs’ta, Karabağ’da, Bosna’da ve bugün de Gazze’de yaşanan trajediler bizlere sınırlarımızın ötesini de düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Gayriresmî Zirvesi’nde bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, zirve vesilesiyle derin dostluk ilişkilerine sahip olunan Macaristan’ı ziyaret etmekten memnuniyet duyduğunu söyledi.
Macaristan Başbakanı Victor Orban’a nazik ev sahipliğinden dolayı teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, TDT’nin dönem başkanlığını üstlenen Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’a başarılarının devamını diledi.
TDT’nin ilk defa bir zirveyi gözlemci ülkede tertiplediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu durumun Macaristan’a verilen önemin en açık göstergesi olduğuna değindi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri olarak tarihin ve medeniyetin kesişim noktasında Doğu’nun bilgeliği ile Batı’nın dinamizmini birleştiren köklü bir mirasın taşıyıcıları olduklarını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Teşkilatımızın Doğu ile Batı’yı buluşturan bu stratejik bağlantının asli mimarlarından biri olacağına yürekten inanıyorum. Temsilcilik ofisiyle Kuraklık Önleme Enstitüsü’ne ev sahipliği yapan Macaristan’ın teşkilatımız ile Avrupa kuruluşları arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesine katkı sağlayan rolüne büyük önem atfediyoruz. Macaristan temsilcilik ofisimizin İcra İhraç Direktörlüğü’ne de Macaristan’ın İstanbul eski başkonsolosu Balazs Hendrich’in atanmasının ofisin etkinliğini artıracağı kanaatindeyiz. Bu vesileyle Macaristan’ın kültürel iş birliğimizin nişanesi TÜRKSOY’a gözlemci üye olarak katılımını teşvik ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Teşkilat olarak nice zorluğun, ön yargının, engelin üstesinden geldik. Geriye doğru baktığımızda bugün parmakla gösterilen bir seviyedeyiz. Elbette önümüzde daha gidilecek çok mesafe var ama siz kardeşlerimle hedefe varacağımızdan hiçbir şüphe duymuyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, idare, personel ve bütçe başlıklarında sekretaryanın ilave imkânlarla donatılmasının teşkilatı çok daha etkin hâle getireceğine işaret ederek, ilk aşamada sekretaryanın bütçesinin iki katına çıkarılmasının faydalı ve gerekli olduğu kanaatini taşıdıklarını söyledi.
“21 MART’IN TDT NEVRUZ ANMA VE KUTLAMA GÜNÜ OLARAK İLAN EDİLMESİNDEN MEMNUNİYET DUYACAĞIZ”
Nevruz Bayramı’nın bin yılı aşan ortak kültür ve tarihin, kader ve gönül birliğinin en önemli kültürel mirası olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “21 Mart’ın bundan böyle Türk Devletleri Teşkilatı Nevruz Anma ve Kutlama Günü olarak ilan edilmesinden memnuniyet duyacağız. Keza Semerkant’ta bu yıl düzenlenecek olan UNESCO 43. Genel Konferansı’nda 15 Aralık Günü’nün Dünya Türk Dili Günü olarak ilan edilmesinin çok anlamlı olacağını düşünüyoruz. Bu doğrultuda yürütülen çalışmaların konferans tarihine kadar neticelenmesini temenni ediyorum. Özbek kardeşlerimize başarıyla icra edeceklerine samimiyetle inandığım genel konferansta şimdiden üstün muvaffakiyetler diliyorum. Bu vesileyle Özbekistan’ın Türk Kültür ve Miras Vakfına üye olarak kabul edilmesinden büyük memnuniyet duyuyoruz. Doğu ile Batı arasında güvenli ve kesintisiz ulaşım hakkını teşkil eden Orta Koridor stratejik bir güzergâh olarak öne çıkıyor. Orta Koridor’un başarısı için teşkilat bünyesinde iş birliğine büyük önem veriyor, üye devletlerin desteğini bekliyoruz. Geçmişte Kıbrıs’ta, Karabağ’da, Bosna’da ve bugün de Gazze’de yaşanan trajediler bizlere sınırlarımızın ötesini de düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Sesimizi duyuracağımız her vesile insanlığın ihtiyaç duyduğu adil düzen, hakça paylaşım ve hukuk temelli sistem arayışlarına cevap verecektir. Kardeşlik hukukumuzun gereği olarak birbirimizi kollarken, aramızdaki dayanışmayı çok daha görünür kılmamız gerekiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile meclisinin, Türk dünyasının ayrılmaz parçası olan Kıbrıs Türk halkıyla dayanışmayı artırmasının önemine değindi.
Türk dünyasının doğru bildiği yoldan şaşmadan, gönülden bağlı olduğu Kıbrıs Türkleri’nin hak, özgürlük ve adalet mücadelesine çok daha fazla omuz vermesini beklediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu minvalde Aksakallar Konseyi’mizin mayıs ayı başında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gerçekleştirdiği toplantıyı çok anlamlı bulduğumu ifade etmek istiyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bulunmadığı bir Türk dünyası aile fotoğrafının her zaman eksik kalacağını düşünüyoruz. Bu nedenle bugün zirvemizde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Akademisi’ne gözlemci üyeliğine ilişkin aldığımız kararı çok önemli bir ilave adım olarak görüyoruz. İnşallah uzak olmayan bir gelecekte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni teşkilatımıza tam üye olarak kabul edeceğimiz günleri hep birlikte görmeyi ümit ediyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk dünyası için stratejik öneme haiz Kafkaslar’da yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiklerini vurgulayarak, “Can Azerbaycan’ın Ermenistan ile barış anlaşması üzerinde mutabık kalmasından memnunuz. İki ülke arasında kalıcı barış tesis edilebildiği takdirde bu durum şüphesiz Türk dünyamız için birçok fırsatı da beraberinde getirecektir. Bu noktada muzaffer Cumhurbaşkanı, aziz kardeşim Aliyev’in bölgeye barışı getirecek lider olarak tarihe geçeceğinden eminim” diye konuştu.
“Modern zamanların en şiddetli insani felaketinin yaşandığı Gazze’de sivil halk adeta cehennemi yaşıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in dün yaptığı “yardım ulaşmazsa 14 bin bebeğin ölebileceğine dair” vahim bir uyarısını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk dünyası olarak ateşkesin tesisi, insani yardımların kesintisiz sevkiyatı, Gazze’nin yeniden imarı ile adil ve kalıcı bir barış sürecinin başlatılması yönündeki çabalara katkılarımız önemlidir. Bölgemizdeki istikrar ve sükûnet arayışları çerçevesinde İsrail’in sınır tanımayan yayılmacılığına karşı durulması ve Filistin’in yanı sıra Lübnan ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün desteklenmesi gerekiyor” dedi.
“SURİYE’NİN İSTİKRARA KAVUŞMASINA YÖNELİK YOĞUN ÇABALARIMIZ DEVAM EDİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenliğe yönelik sınamaların en önemlilerinden biri olan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın küresel etkilerinin derinden hissedildiğine işaret ederek, “Taraflar 2022 yılından bu yana ilk kez geçtiğimiz günlerde yeniden İstanbul’da bir araya geldi. Kapsamlı ateşkese ve adil bir barışa ulaşılması yönünde her iki ülkeyle yoğun temaslarımızı sürdüreceğiz. Keza 14 yıl süren ihtilafın ardından Suriye’nin istikrara kavuşmasına yönelik yoğun çabalarımız devam ediyor. Bu fırsatın etkin ve doğru şekilde kullanılması sadece Suriye’de değil, bölge ve ötesinde istikrarın sağlanması açısından önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Dünyası Kültür Elçisi, Nobel Ödüllü bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar’ın da aralarında olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Kendisine Bişkek Zirvesi’nde almış olduğumuz kararla, Türk dünyasında bilimsel çalışmalara üstün katkılarından dolayı Ali Şir Nevai Uluslararası Ödülü’nü birazdan takdim edeceğiz. İstikbalimizin teminatı olan gençlerimizin Sayın Sancar’ın izinden giderek bilimde, teknolojide, ilimde ve diğer alanlarda Türk milletine daha nice başarılar yaşatacaklarını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Bugün imzalanacak Budapeşte Deklarasyonu’nun ve alacakları kararların Türk dünyası başta olmak üzere tüm dost ve kardeş ülkelere hayırlı olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk dünyasının tam bir dayanışma, karşılıklı saygı ve kardeşlik içinde geleceğe hep beraber yürüyeceğine inandığını sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Gayriresmî Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Macaristan’ın başkenti Budapeşte’ye ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Macaristan İnşaat ve Ulaştırma Bakanı Janos Lazar, Protokol Genel Müdürü Anett Varga, Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Viktor Matis, Türkiye’nin Budapeşte Büyükelçisi Gülşen Karanis Ekşioğlu ve eşi Ekrem Ekşioğlu ile büyükelçilik personeli karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Macaristan ziyaretinde eşi Emine Erdoğan eşlik ediyor.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.