Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD-DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokol Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Nüfusunun yüzde 71’i deprem riski yüksek yerlerde ikamet eden ülkemiz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AFAD Merkezi’nde gerçekleştirilen AFAD-DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokol Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında bugün sel ve taşkınları azaltma yolunda kritik bir adım daha attıklarını belirtti.
Devletin ilgili kurumlarının, sel, taşkın afeti öncesi, anı ve sonrasına müdahale noktasında lojistik ve teknik kapasitesini bu vesileyle güçlendirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD envanterinde bulunan 111 iş makinesinin, DSİ’nin kullanımına verilmesini kapsayan protokolün her iki kurumun etkinliğini arttıracağını söyledi.
Bugün ilk etapta 31 iş makinasının devir teslimini gerçekleştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu iş makinalarının da hizmete girmesiyle birlikte DSİ’deki ekskavatör sayısının 816’ya ulaştığını bildirdi.
Yerli ve millî üretim olan ekskavatörlerin özellikle sel ve heyelan riski yüksek bölgelerde görev yaptığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Karadeniz Bölgemizdeki 13 ilimizde risk azaltma faaliyetlerine süratle başlıyoruz. Böylelikle, önceki senelerde yaşadığımız sel, taşkın ve heyelan afetlerinin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Derelerimizdeki temizlik ve ıslah çalışmalarına hız vermek suretiyle yoğun yağış dönemi başlamadan gerekli tedbirleri hayata geçireceğiz. Her zaman söylediğimiz gibi depremler, seller, heyelanlar, yangınlar gibi tabiat olaylarının önüne geçemeyiz. Fakat bunların yol açacağı zararları en aza indirmek bizlerin elindedir. Bizim inancımızda tedbir tevekküle mani değildir. Hangi meselede olursa olsun önce her türlü önlemi bihakkın almak, ardından da Rabb’imizin takdirine teslim olmaktır. Tedbirsiz tevekkül, samimiyetin değil, cehaletin alametidir. Hz. Mevlana bu hakikati ‘akıl sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir’ diyerek ifade etmiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü imza töreniyle, özellikle yağış mevsimi kapıyı çalmadan riski en yüksek yerlerden başlayarak devlet olarak üzerlerine düşeni yapacaklarını dile getirdi.
Protokol sayesinde kullanıma sunulan yeni iş makinalarının da yardımıyla 2024 yılını daha sorunsuz, sıkıntısız, can ve mal kaybı yaşamadan atlatacaklarına inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD ve DSİ’ye çalışmalarında kolaylıklar diledi.
“COĞRAFYA KADERDİR SÖZÜNÜN NE DEMEK OLDUĞUNU BİZLER ÇOK İYİ BİLİYORUZ”
Sadece jeopolitik açıdan değil coğrafi olarak da kritik bir bölgede yaşadıkları için tedbirleri buna göre almaları gerektiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Negatif ve pozitif anlamlarıyla ‘coğrafya kaderdir’ sözünün ne demek olduğunu bizler çok iyi biliyoruz. Akdeniz Havzası’nda yer alan Türkiye, aynı coğrafyayı paylaştığı diğer ülkelerle birlikte iklim krizinin can yakıcı sonuçlarını en çok hisseden, bundan en fazla mağdur olan devletlerin başında geliyor. 2023 senesi, ülkemizle birlikte tüm dünyada en sıcak yıl olarak maalesef kayıtlara geçti. İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilik olarak adlandırılan üçlü gezegen krizi karşısında en yoğun mücadeleyi veren ülkelerden biri olduk. Son yıllarda, depremden sel baskınlarına yangınlardan taşkınlara, salgından savaşa, çok farklı sınamalarla karşı karşıya kaldık. Tedbirli olmak ile tedbirsiz yakalanmak arasındaki devasa farkı bu sınamaların tamamında bizzat tecrübe ettik. Binlerce canımız, plansızlığa, hazırlıksızlığa kurban giderken vaktinde önlem alındığında can ve mal kayıplarını nasıl azaltabileceğimizi de yine bu hadiselerden bizzat görmüş olduk.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evvelsi gün İstanbul’un göbeğindeki bir parkta çok basit tedbirler alınmadığı için 5 yaşında bir evladımız göz göre göre hayatını kaybetti. Bu acı olay öncesinde Beşiktaş Gayrettepe’deki gece kulübü yangınında 29 emekçimiz, Antalya’daki teleferik faciasında ise bir vatandaşımızı ihmallere kurban verdik. Lafa gelince işçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu iş cinayetlerinin hiçbirinde sesi, soluğu çıkmadı. Hatta Antalya’daki teleferik faciasının sorumlularını ellerinden gelse neredeyse demokrasi kahramanı ilan edeceklerdi” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerinde aynı kesimlerin nasıl tavır aldıklarını herkesin gayet iyi hatırladığını belirterek, bu kesimlerin AFAD başta olmak üzere devletin kurumlarına karşı çok yoğun bir linç kampanyası yürüttüklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tamamı yalan ve çarpıtma üzerinden resmî kurumlarımız, gönüllü kuruluşlarımız, sahada canla başla çalışan askerimiz, polisimiz, yardım ve kurtarma görevlilerimiz fütursuzca eleştirildi. Vicdanları yaralayan ithamların muhatabı oldu. Daha sonra bu kirli kampanyayı, sırf oy tercihlerinden dolayı depremzedelerimizi hedef alacak, onlara hakaretler savuracak kadar ileriye götürdüler. Oysa toplam 14 milyon insanımızı ve 11 ilimizdeki 7 bin mahalle ve köyü etkileyen bu depremler, son bir asırda maruz kaldığımız en ağır tabii affetti.”
“BUGÜNE KADAR 80 BİNE YAKIN KONUTU VE KÖY EVİNİ HAK SAHİPLERİNE TESLİM ETTİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, asrın felaketi olarak nitelenen depremlerde 680 bini konut, 170 bini iş yeri olmak üzere toplam 850 bin bağımsız bölümün kullanılamaz hâle geldiğini anımsattı.
Depremin şehirlere yol açtığı maddi hasarın toplamının 104 milyar doları geçtiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aramızdan ayrılan 53 binden fazla kardeşimizin acısı yüreklerimizde hiç dinmeyecek. Rabb’im, afetlerde kaybettiğimiz tüm kardeşlerimize rahmet ve merhamet eylesin” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid-19 salgınıyla başlayan, ardından savaşlarla katmerlenen ekonomik zorlukların, depremin omuzlarına bindirdiği yükle daha da ağırlaştığını dile getirdi.
Bu zorluklara rağmen asrın felaketinin üstesinden asrın birlikteliğiyle geldiklerini ve geleceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar 80 bine yakın konutu ve köy evini hak sahiplerine teslim ettik. Her ay 10-15 bin konutun teslimatını yaparak, yıl sonuna kadar bu rakamı 200 bine ulaştırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerinin Türkiye açısından bir kırılma noktası olduğunu ifade ederek deprem öncesinde son 21 yılda afete hazırlık bakımdan attıkları her olumlu adımın faydasını, çok net bir şekilde gördüklerini söyledi.
“VATANDAŞLARIMIZIN EN ZOR GÜNLERİNDE DEVLETİMİZ TÜM KURUMLARIYLA SEFERBER OLMUŞTUR”
Afet yönetiminin daha önce farklı kurumların uhdesinde olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu da özellikle afet anında ciddi koordinasyon sorunu olarak ortaya çıkarıyordu. Söz konusu görevleri bir araya toplayarak 2009 senesinde Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığını yani AFAD’ı kurduk. Devletimizin ilgili tüm kurumlarını afet öncesi ve sonrası süreçlere dâhil ederek, koordinasyon ve iş birliğini güçlendirdik. Bugün vatandaşlarımız AFAD’ı, UMKE’si, Kızılayı, polisi, jandarması, sosyal yardım uzmanıyla en sıkıntılı günlerinde devletini yanında buluyor” diye konuştu.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün, özellikle orman yangını, sel ve taşkınlarla mücadelede vazgeçilmez roller üstlendiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Van, Elazığ, İzmir ve Maraş depremlerinden Manavgat orman yangınına, Batı Karadeniz ve Kumluca’daki sel baskınlarından diğer tabii afetlere kadar vatandaşlarımızın en zor günlerinde devletimiz tüm kurumlarıyla seferber olmuştur. Bize örnek gösterilen batılı ülkelerin aylar boyunca yapamadığı işleri, bizim kurumlarımız, hamdolsun, günler içinde tamamlamaktadır. Zaman zaman ortaya çıkan sorunları da hızla çözüme kavuşturuyoruz.”
“KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİYLE ÜLKENİN DÖRT BİR YANINDA 3,3 MİLYON KONUTUN İNŞASINI TAMAMLADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi yanında TOKİ vasıtasıyla dayanıklı, modern, sağlam binalar inşa ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “2003 yılından bu yana TOKİ tarafından yapılan bina sayısı 1 milyon 351 bini aşıyor. Kentsel dönüşüm projeleriyle ülkenin dört bir yanında 3,3 milyon konutun inşasını tamamladık. Muhalefetin haksız eleştirilerine maruz kalan TOKİ binalarımız, 6 Şubat depremlerinden alnının akıyla hamdolsun çıkmıştır. 6 Şubat’ta yıkılan tüm binaların yüzde 90’ından fazlası, 1999 yılı öncesinin inşaat standartlarında yapılanlardı. Tünel kalıp sistemlerinin ve sismik izolatörlerin ne kadar hayati öneme sahip olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Aynı durum sel, taşkın, su baskını ve heyelan gibi yüreklerimizin yandığı diğer felaketler için de geçerlidir. Doğrudan dere yatağına inşa edilen bir binanın, yüzde 100 güvenli olduğunu kimse söyleyemez. Temizliği ve ıslahı vaktinde yapılmayan dereler, ciddi risk taşıyor demektir. Tabiatla uyumlu bir yapılaşma, şehirleşme ve yaşam tarzı yerine, tabiata ters bir anlayışla hareket edildiğinde bedel ödemek, maalesef, kaçınılmaz hâle geliyor.”
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın sayıları detaylı olarak paylaştığını; karşı karşıya olunan risk ve tehditleri açıkça ifade ettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar DSİ tarafından inşa edilen 10 bin 765 tesisle toplam 20 milyon dekar alanda taşkın kontrolü sağladıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buna rağmen ülkemizde son 3 yılda, 386’sı Karadeniz’de olmak üzere toplam bin 500 adet sel, su baskını ve taşkın meydana geldi. Bu afetlerde, gerçekten üzülerek ifade ediyorum, 113 insanımız hayatını kaybederken 405 kardeşimiz de yaralandı. Sadece taşkınlardan dolayı oluşan fatura, 4 milyar doları bulmaktadır. Geldiğimiz noktada şu hakikati çok net bir şekilde görebiliyoruz. Şayet yuvalarımızda gönül rahatlığıyla oturmak; şehirlerimizde güven içinde yaşamak; köylerimizde, yaylalarımızda endişesiz hayat sürmek istiyorsak hem tabiata saygılı olmak hem de gereken tedbirleri almak mecburiyetindeyiz” değerlendirmesini yaptı.
“BİZİM BÜTÜN DERDİMİZ İNSANIMIZI YAŞATMAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, afet öncesi yapılan 1 birim harcamanın, afet sonrası ortalama 15 birime karşılık geldiğini akıldan çıkarılmadan hareket edilmesinin şart olduğunu vurgulayarak, “Diğer türlü, Allah korusun, tarihin tekerrür etmesine mani olamayız. Bunun için sadece kurumsal kapasitenin ve iş birliğinin güçlendirilmesi yeterli değildir. Başta deprem olmak üzere ülkemizin doğal afetlere hazırlık noktasındaki eksikleri de süratle giderilmelidir. Nüfusunun yüzde 71’i deprem riski yüksek yerlerde ikamet eden Türkiye’miz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur” dedi.
Bilim adamlarının her gün deprem konusunda uyarılarda bulunduğunu ve önceki hafta Tokat’ın 5,6 büyüklüğünde bir depremle sarsıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Deprem İstanbul’umuz için bir beka meselesi hâline gelmişken yani deprem gerçeği kendini sürekli hatırlatırken hiçbirimizin dönüşüm projelerini geri plana itme, önemsiz hâle getirme lüksü yoktur. Ülke ve millet meselesinin siyasi partisi olmaz. Afetlere hazırlık, bizim nazarımızda siyaset üstü bir konudur. Açık söylüyorum, bizim bütün derdimiz insanımızı yaşatmaktır. Bizim amacımız, vatandaşımıza müreffeh bir gelecek sunmak. İhmalden, siyasi rekabetten, tembellikten veya para hırsından dolayı daha fazla acı çekmek, daha fazla yıkım ve gözyaşı görmek istemiyoruz. Hükûmet olarak kentsel dönüşüm, sel ve taşkın riskini azaltma, dere ıslahı, ağaçlandırma gibi insanlarımızın can ve mal emniyetini sağlayacak her türlü projeye gereken desteği vereceğimizin bilinmesini istiyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD-DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokolü’nün hayırlara vesile olması temennisinde bulunarak, sözlerini, “AFAD Başkanlığımıza ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüze başta afetlere hazırlık çalışmaları olmak üzere milletimize karşı görevlerinde başarılar temenni ediyorum. Rabb’im, ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten, musibetten, görünür-görünmez tüm kazalardan korusun, diyorum. Afetlerde ve insani krizlerde fedakârca görev yapan AFAD ve DSİ teşkilatımızın tüm mensuplarına şükranlarımı sunuyorum” diye tamamladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından düzenlenen, “Uluslararası Aile Forumu”nun gala yemeğine katıldı.
Gala yemeğinde konuşan Emine Erdoğan, Uluslararası Aile Forumu’nda katılımcılarla bir araya gelmekten büyük memnuniyet duyduğunu belirtti.
Bu anlamlı buluşmaya gösterilen yoğun ilginin son derece umut verici olduğunu kaydeden Emine Erdoğan, “İnanıyorum ki derdimiz de tasamız da ortak. Hepimiz, aileye yönelik tehditlerin fazlasıyla arttığı günümüzde onu korumak arzusundayız” diye konuştu.
Emine Erdoğan, tam da bu nedenle forumun, bu ortak gayelerini gerçekleştirmek için güçlü bir dayanışmanın ilk adımı olacağına inandığını belirterek, katılımcılara geldikleri için teşekkür etti, yurt dışından gelen misafirlere ise “Türkiye’ye hoş geldiniz, sefalar getirdiniz” dedi.
“AİLE TOPLUMUN EN TEMEL YAPITAŞIDIR”
Emine Erdoğan, insanın yaşam serüvenin ailede başladığını ifade ederek, “Hayatı ve hayata dair tüm kavramları, değerleri, duyguları ailede öğreniriz. Dolayısıyla aile, toplumun en temel yapıtaşıdır. Aynı zamanda çocukların okulu, hastaların şifahanesi, yaşlıların huzurlu limanı ve tüm mensuplarının en güvenli sığınağıdır. Bu anlamda aile, devletin de en önemli paydaşıdır. Çocuk eğitiminden, yaşlıların bakımına kadar nice sorumluluğu aile üstlenir” şeklinde konuştu.
Bu görevlerin toplumsal bir soruna dönüşmeden aile içinde yerine getirildiğini kaydeden Emine Erdoğan, şunları söyledi: “Çünkü aile birliğinin temelinde kader birliği vardır. Bunun yanında somut olmayan kültürün tüm öğeleri, gelenekler, örf ve adetler, yeni kuşaklara aile yoluyla aktarılır. Böylece medeniyet mirası korunur. Aynı şekilde, çocuklara millî kimliğin kazandırılması da ailede gerçekleşir. Nasıl ki bir çiçeği çoğaltmak için dalı suda köklendiriyorsak, aile de medeniyet mirasının köklendirildiği kadim bir sudur. Aile dimdik ayakta kalır, sağlığını, mukavemetini korursa, toplum da dirayetli olur.”
Emine Erdoğan, bu yüzden toplumların kaderinin, aile kurumunun kaderine bağlı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Fakat sizler de biliyorsunuz ki aileye yönelik küresel tehditlerin çemberi gittikçe daralıyor. Ailenin geleneksel yapısında çözülmeler meydana geliyor. Toplumlar bir erime potasına atılmaya çalışılıyor. Tüm bu girişimler ahlaki ve manevi değerlerimizi hedef almaktadır. Zira bizi bu olumsuz dış etkilere dirençli kılan millî kimliğimizdir. Bunun ötesinde aile kurumunu ifsat etmek isteyen mekanizmaların, çocuklarımızın zihinlerini fethetme peşinde olduğunun da farkındayız. Bu, bir anlamda kaleyi içten fethetmektir.”
“AİLE TÜM DÜNYADA TOPLUMLARIN ORTAK DEĞERİ, TÜM DİNLERİN KUTSALIDIR”
Emine Erdoğan, bugün uzmanların, çocukların ekran karşısında altı saatten fazla vakit geçirdiğini söylediğini kaydederek, “Her türlü zararlı ideolojiye, aile birliğini hedef alan yaşam tarzlarına ve hatta istismara açık hâldeler. Bunun faturası dünyanın her yerinde, kendi öz kültürlerine yabancılaşmış genç nesiller olarak kesiliyor” değerlendirmesini yaptı.
Teknoloji bağımlılığının yetişkinler için de yaygın bir sorun olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, şöyle devam etti: “Her yaştan insan ‘dikkat ekonomisinin’ ürünleri hâline geldi. Gerçekten üzülerek ifade ediyorum ki toplumlar gittikçe artan bir seyirle, sosyal medya mecralarına odaklı yaşamlar kuruyorlar. Bu yüzden bazı ülkelerde insanlar hayatla yeniden bağ kursun diye ‘çevrimdışı kafeler’ açılıyor. Dijital detoks yapmak isteyenler buraya gelip, bir kitaba ya da el işine konsantre olmayı yeniden öğreniyorlar. Yüz yüze sohbet etmenin tadına varıyorlar. Sanal dünyada kaybolmadan önce, hayatın ne kadar organik ve ne kadar insani olduğunu hatırlıyorlar. İşin bu boyutlara gelmiş olması gerçekten çok üzücü, değil mi? Şu inkâr edilemez bir gerçek ki şapkamızı önümüze koymamızın, aile kurumunu destekleyecek politikaları artırmamızın vakti gelmiştir. Çünkü aile tüm dünyada, toplumların ortak değeri, tüm dinlerin kutsalıdır.”
Emine Erdoğan, bu nedenle 2025 yılını “Aile Yılı” ilan ettiklerini kaydederek, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın üniversitelerden sivil topluma kadar tüm paydaşlarıyla çok yönlü çalışmalar sürdürdüğünü, evlilik yardımları, çocuk yardımları ve aileye yönelik indirimler gibi sosyal desteklerle aile birliğini güçlendirdiklerini dile getirdi.
Geçen yıl UNICEF tarafından örnek proje gösterilen “Gönül Elçileri Projesi” ile birçok çocuğun artık koruyucu ailelerinin yanında olduklarını aktaran Emine Erdoğan, “2002’de koruyucu aile yanındaki çocuk sayısı 515 iken, bugün 10 bin 617 çocuğumuz sıcak yuvalarda, şefkatli kucaklarda büyüyorlar” dedi.
Emine Erdoğan, fakat aynı şeyi savaş bölgelerindeki çocuklar için söyleyemediklerini ifade ederek, “7 Ekim 2023’ten beri Filistin’de tüm fertleriyle 2 bini aşkın aile yok oldu. Onlardan geriye, yardım çağrılarını duymayan dünyaya gülümsedikleri fotoğrafları kaldı. Yalnızca bir ferdi hayatta kalan Filistinli aile sayısı ise 5 bin civarında. Aile birliğinin önemine binaen toplandığımız bu anlamlı forum aracılığıyla, bu gerçeğin uluslararası toplumda yankı bulmasını diliyorum. Unutmayalım ki ailenin korunması evrensel bir haktır” diye konuştu.
“TÜRK KÜLTÜRÜNÜN RUHU, NESİLLERİN BİR ARADA OLDUĞU GENİŞ AİLELERDİR”
Ailenin Türk toplumundaki yerinin son derece müstesna olduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk kültürünün ruhu, nesillerin bir arada olduğu geniş ailelerdir. Dinimize göre de aile, tüm faziletlerin öğrenildiği ilk adrestir. İnsanın yeryüzündeki cennetidir. Ailenin temeli muhabbet ve merhamet, amacı ise sekinettir. Aile büyüklerimize karşı sorumluluklarımızı hürmetle yerine getirmek, bizim dinimizde kulluk görevi sayılır. Kişinin ailesinin rızkı için çalışması ibadet hükmüne geçer. Ne mutlu ki toplum olarak ailemizin bu karakterini ve kutsal konumunu hâlâ canlı tutabiliyoruz. Şahsen istisnasız herkesin, aile olmanın manevi lezzetine ve insana kattığı huzura çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.”
Emine Erdoğan, Harvard Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre, insan mutluluğunun sırrının güçlü ve sürdürülebilir ilişkiler kurabilmesinde saklı olduğunu belirterek, güçlü aile bağlarının beraberinde yaşam doyumunu ve iyi olma hâlini getirdiğini söyledi.
Okulda ve işte başarı, psikolojik direnç, kendini güvende hissetme ve tamamlanmış bir anlam arayışının da güçlü bir aileyle mümkün olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, “O nedenle aile kurumunun yaşatılmasının en etkili formülünün, geleneklere sahip çıkmak olduğu inancındayım” dedi.
Emine Erdoğan, sofra başında toplanmaktan, birlikte kaliteli zaman geçirmekten ve akraba ziyaretlerinden geri durulmaması gerektiğini kaydederek, “Evlenme yaşını ileri atan bahanelere ve felaket kehanetleriyle doğum sayılarının geriletilmesine geçit vermemeliyiz. Yaşlı ve yalnızlaştırılmış bir dünya insanlığın kaderi olmamalıdır. El ele vererek güçlü ve müşterek bir söylemle, aileyi dünyada yeniden hak ettiği saygın konuma yükseltebiliriz. Aile hususunda sizlerle gönül birliğimiz olduğunu biliyor, iş birliğine de açık olduğumuzu belirtmek istiyorum” değerlendirmesinde bulundu.
15 ÜLKE TEMSİLCİSİ “KÜRESEL SIFIR ATIK İYİ NİYET BEYANI”NI İMZALADI
Programda, 15 ülke temsilcisi 2023’te BM 78. Genel Kurulu’nda küresel imzaya açılan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk imzacısı olduğu “Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı”na imza attı.
Beyanı, ülkeleri adına, Filistin Sosyal Kalkınma Bakanı Samah Hamad, Nijerya Kadın İşleri Bakanı Imaan Sulaiman Ibrahim, Senegal Aile ve Dayanışma Bakanı Maimouna Dieye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, Kırgızistan Çalışma, Sosyal Koruma ve Göç Bakanı Ravshanbek Sabırov, Malezya Kadın, Aile ve Toplum Geliştirme Bakanı Nancy Shukrı, Karadağ Sosyal Refah, Aile Bakımı ve Demografi Bakanı Damir Gutic, Gine Kadın, Çocuk ve Korunmasız Kişilerin Güçlendirilmesi Bakanı Charlotte Daffe Toure, Kongo Cumhuriyeti Sosyal İşler, Dayanışma ve İnsani Yardım Bakanı Irene Marie Cecile Mboukou Kimbatsa Nee Goma, Sırbistan Cumhuriyeti Kadın-Erkek Eşitliği, Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ile Kadınların Ekonomik ve Siyasi Güçlenmesinden Sorumlu Bakan Tatjana Macura, Özbekistan Başbakan Yardımcısı Zulayho Mahkamova, Kazakistan Çalışma ve Halkın Sosyal Koruması Bakan Yardımcısı Olzhas Seitbattalovich Anafin, Endonezya Nüfus ve Aile Kalkınması Bakan Yardımcısı Ukik Kusuma, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk İşleri Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova ve Moğolistan Aile, Çalışma ve Sosyal Koruma Bakanlığı Müsteşarı Munkhzul Lkhagvasuren imzaladı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, günün anısına Emine Erdoğan’a aile ağacının resmedildiği tablo hediye takdim etti.
Emine Erdoğan, programa katılan medya temsilcileriyle bir süre sohbet ettikten sonra fotoğraf çektirdi.
Emine Erdoğan, sosyal medya hesabından foruma ve gala yemeğine ilişkin paylaşımda da bulundu.
Emine Erdoğan, paylaşımında; “Aile, insanlığın en eski, en kadim ve en kıymetli hazinesidir. Nesillerin devamı, toplumların huzuru ve insanlığın umudu, sağlıklı ve güçlü aile yapılarıyla mümkündür. Bu inançla, Uluslararası Aile Forumu’nun gala gecesinde, dünyanın farklı köşelerinden gelen kıymetli bakanlar ve uluslararası kuruluşların temsilcileriyle bir araya gelmekten memnuniyet duydum” ifadelerini kullandı.
Forumda, geleceğin güçlü toplumlarını inşa etmek için aile kurumunun karşı karşıya olduğu meydan okumaları ele aldıklarını ve çözüm yollarını birlikte düşündüklerini vurgulayan Emine Erdoğan, şöyle devam etti: “Öyle ki fikir ve tecrübe paylaşımının, aileyi koruma, gelecek nesillere sağlıklı bir toplum bırakma yolunda hayati olduğu bir gerçek. Zira aileyi yaşatmak, dünyayı yaşatmaktır. Ülkemizin öncülüğünde gerçekleşen önemli forumun, aileyi merkeze alan daha adil, daha sürdürülebilir bir gelecek için güçlü bir adım olduğuna yürekten inanıyorum. Ortak değerler etrafında birleştiğimiz bu anlamlı buluşma vesilesiyle de Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı’nı imzalayarak, yalnızca aileyi değil, dünyamızı da koruma iradesi sergileyen tüm kıymetli katılımcılara en içten teşekkürlerimi sunuyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Gayriresmî Zirvesi vesilesiyle bulunduğu Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı Gayriresmî Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Geçmişte Kıbrıs’ta, Karabağ’da, Bosna’da ve bugün de Gazze’de yaşanan trajediler bizlere sınırlarımızın ötesini de düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Gayriresmî Zirvesi’nde bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, zirve vesilesiyle derin dostluk ilişkilerine sahip olunan Macaristan’ı ziyaret etmekten memnuniyet duyduğunu söyledi.
Macaristan Başbakanı Victor Orban’a nazik ev sahipliğinden dolayı teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, TDT’nin dönem başkanlığını üstlenen Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’a başarılarının devamını diledi.
TDT’nin ilk defa bir zirveyi gözlemci ülkede tertiplediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu durumun Macaristan’a verilen önemin en açık göstergesi olduğuna değindi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri olarak tarihin ve medeniyetin kesişim noktasında Doğu’nun bilgeliği ile Batı’nın dinamizmini birleştiren köklü bir mirasın taşıyıcıları olduklarını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Teşkilatımızın Doğu ile Batı’yı buluşturan bu stratejik bağlantının asli mimarlarından biri olacağına yürekten inanıyorum. Temsilcilik ofisiyle Kuraklık Önleme Enstitüsü’ne ev sahipliği yapan Macaristan’ın teşkilatımız ile Avrupa kuruluşları arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesine katkı sağlayan rolüne büyük önem atfediyoruz. Macaristan temsilcilik ofisimizin İcra İhraç Direktörlüğü’ne de Macaristan’ın İstanbul eski başkonsolosu Balazs Hendrich’in atanmasının ofisin etkinliğini artıracağı kanaatindeyiz. Bu vesileyle Macaristan’ın kültürel iş birliğimizin nişanesi TÜRKSOY’a gözlemci üye olarak katılımını teşvik ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Teşkilat olarak nice zorluğun, ön yargının, engelin üstesinden geldik. Geriye doğru baktığımızda bugün parmakla gösterilen bir seviyedeyiz. Elbette önümüzde daha gidilecek çok mesafe var ama siz kardeşlerimle hedefe varacağımızdan hiçbir şüphe duymuyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, idare, personel ve bütçe başlıklarında sekretaryanın ilave imkânlarla donatılmasının teşkilatı çok daha etkin hâle getireceğine işaret ederek, ilk aşamada sekretaryanın bütçesinin iki katına çıkarılmasının faydalı ve gerekli olduğu kanaatini taşıdıklarını söyledi.
“21 MART’IN TDT NEVRUZ ANMA VE KUTLAMA GÜNÜ OLARAK İLAN EDİLMESİNDEN MEMNUNİYET DUYACAĞIZ”
Nevruz Bayramı’nın bin yılı aşan ortak kültür ve tarihin, kader ve gönül birliğinin en önemli kültürel mirası olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “21 Mart’ın bundan böyle Türk Devletleri Teşkilatı Nevruz Anma ve Kutlama Günü olarak ilan edilmesinden memnuniyet duyacağız. Keza Semerkant’ta bu yıl düzenlenecek olan UNESCO 43. Genel Konferansı’nda 15 Aralık Günü’nün Dünya Türk Dili Günü olarak ilan edilmesinin çok anlamlı olacağını düşünüyoruz. Bu doğrultuda yürütülen çalışmaların konferans tarihine kadar neticelenmesini temenni ediyorum. Özbek kardeşlerimize başarıyla icra edeceklerine samimiyetle inandığım genel konferansta şimdiden üstün muvaffakiyetler diliyorum. Bu vesileyle Özbekistan’ın Türk Kültür ve Miras Vakfına üye olarak kabul edilmesinden büyük memnuniyet duyuyoruz. Doğu ile Batı arasında güvenli ve kesintisiz ulaşım hakkını teşkil eden Orta Koridor stratejik bir güzergâh olarak öne çıkıyor. Orta Koridor’un başarısı için teşkilat bünyesinde iş birliğine büyük önem veriyor, üye devletlerin desteğini bekliyoruz. Geçmişte Kıbrıs’ta, Karabağ’da, Bosna’da ve bugün de Gazze’de yaşanan trajediler bizlere sınırlarımızın ötesini de düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Sesimizi duyuracağımız her vesile insanlığın ihtiyaç duyduğu adil düzen, hakça paylaşım ve hukuk temelli sistem arayışlarına cevap verecektir. Kardeşlik hukukumuzun gereği olarak birbirimizi kollarken, aramızdaki dayanışmayı çok daha görünür kılmamız gerekiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile meclisinin, Türk dünyasının ayrılmaz parçası olan Kıbrıs Türk halkıyla dayanışmayı artırmasının önemine değindi.
Türk dünyasının doğru bildiği yoldan şaşmadan, gönülden bağlı olduğu Kıbrıs Türkleri’nin hak, özgürlük ve adalet mücadelesine çok daha fazla omuz vermesini beklediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu minvalde Aksakallar Konseyi’mizin mayıs ayı başında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gerçekleştirdiği toplantıyı çok anlamlı bulduğumu ifade etmek istiyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bulunmadığı bir Türk dünyası aile fotoğrafının her zaman eksik kalacağını düşünüyoruz. Bu nedenle bugün zirvemizde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Akademisi’ne gözlemci üyeliğine ilişkin aldığımız kararı çok önemli bir ilave adım olarak görüyoruz. İnşallah uzak olmayan bir gelecekte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni teşkilatımıza tam üye olarak kabul edeceğimiz günleri hep birlikte görmeyi ümit ediyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk dünyası için stratejik öneme haiz Kafkaslar’da yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiklerini vurgulayarak, “Can Azerbaycan’ın Ermenistan ile barış anlaşması üzerinde mutabık kalmasından memnunuz. İki ülke arasında kalıcı barış tesis edilebildiği takdirde bu durum şüphesiz Türk dünyamız için birçok fırsatı da beraberinde getirecektir. Bu noktada muzaffer Cumhurbaşkanı, aziz kardeşim Aliyev’in bölgeye barışı getirecek lider olarak tarihe geçeceğinden eminim” diye konuştu.
“Modern zamanların en şiddetli insani felaketinin yaşandığı Gazze’de sivil halk adeta cehennemi yaşıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in dün yaptığı “yardım ulaşmazsa 14 bin bebeğin ölebileceğine dair” vahim bir uyarısını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk dünyası olarak ateşkesin tesisi, insani yardımların kesintisiz sevkiyatı, Gazze’nin yeniden imarı ile adil ve kalıcı bir barış sürecinin başlatılması yönündeki çabalara katkılarımız önemlidir. Bölgemizdeki istikrar ve sükûnet arayışları çerçevesinde İsrail’in sınır tanımayan yayılmacılığına karşı durulması ve Filistin’in yanı sıra Lübnan ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün desteklenmesi gerekiyor” dedi.
“SURİYE’NİN İSTİKRARA KAVUŞMASINA YÖNELİK YOĞUN ÇABALARIMIZ DEVAM EDİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenliğe yönelik sınamaların en önemlilerinden biri olan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın küresel etkilerinin derinden hissedildiğine işaret ederek, “Taraflar 2022 yılından bu yana ilk kez geçtiğimiz günlerde yeniden İstanbul’da bir araya geldi. Kapsamlı ateşkese ve adil bir barışa ulaşılması yönünde her iki ülkeyle yoğun temaslarımızı sürdüreceğiz. Keza 14 yıl süren ihtilafın ardından Suriye’nin istikrara kavuşmasına yönelik yoğun çabalarımız devam ediyor. Bu fırsatın etkin ve doğru şekilde kullanılması sadece Suriye’de değil, bölge ve ötesinde istikrarın sağlanması açısından önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Dünyası Kültür Elçisi, Nobel Ödüllü bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar’ın da aralarında olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Kendisine Bişkek Zirvesi’nde almış olduğumuz kararla, Türk dünyasında bilimsel çalışmalara üstün katkılarından dolayı Ali Şir Nevai Uluslararası Ödülü’nü birazdan takdim edeceğiz. İstikbalimizin teminatı olan gençlerimizin Sayın Sancar’ın izinden giderek bilimde, teknolojide, ilimde ve diğer alanlarda Türk milletine daha nice başarılar yaşatacaklarını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Bugün imzalanacak Budapeşte Deklarasyonu’nun ve alacakları kararların Türk dünyası başta olmak üzere tüm dost ve kardeş ülkelere hayırlı olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk dünyasının tam bir dayanışma, karşılıklı saygı ve kardeşlik içinde geleceğe hep beraber yürüyeceğine inandığını sözlerine ekledi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.