Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri Töreni’nde yaptığı konuşmada, bilim kültürünün toplumda yaygınlaştırılması amacıyla 2007’den bu yana 47 bin projeye toplam 4 milyar lira destek sağladıklarını belirterek, “Farklı alanlarda attığımız bu kritik adımlarla hamdolsun Türkiye’yi bilimsel araştırmalarda 21 yıl öncesine göre çok farklı bir noktaya taşıdık” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen, 100. Yıl TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kültürlerinde, marifetin iltifata tabi olduğunu belirterek, iyi ve başarılı olanı, ülke önünde yeni yollar açanı ödüllendirmek ve insanlığın ortak bilim hazinesine katkı yapanı takdir etmenin görevleri olduğunu söyledi ve başarıların desteklendikçe büyüdüğünü, sahip çıkıldıkça geliştiğini, toplum tarafından kıymeti bilindikçe serpileceğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, takdir edilen her başarının, yeni çalışmaların ilham veren, yepyeni başarı hikâyelerinin önünü açtığını kaydederek, ödüllerin takdimi ile bunları yapma gayretinde olduklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlmi çalışmaları ve çığır açıcı eserleriyle bilim dünyasına önemli katkılar sunan, ülkemizin müreffeh yarınları adına gece gündüz demeden çalışan tüm bilim insanlarımızı, şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum. Bu sene 77 bilim insanımız, TÜBA ve TÜBİTAK ödüllerine layık görüldü. Uluslararası TÜBA Akademi Ödülleri’ni bu yıl sağlık ve yaşam bilimleriyle fen ve mühendislik bilimleri kategorisinde üç bilim insanımıza veriyoruz. Bu üç ödülle TÜBA Akademi Ödüllü bilim insanı sayımız 28’e yükseliyor. Üstün başarılı genç araştırmacılara verilen TÜBA-GEBİP Ödüllerini ise 24 farklı üniversiteden 34 genç bilim insanımıza takdim edeceğiz. Böylece TÜBA Ödülü kazanan bilim insanı sayımız 644’e ulaşıyor. Bilimsel telif eser ödüllerinden 13 Türkçe bilimsel telif eserimiz ödül almaya hak kazandı. Bu kategoride vereceğimiz üç özel ödülle merhum Halil İnalcık, Kemal Karpat ve Mehmet Genç hocalarımızın hatırasını yaşatıyoruz. Bu ödüllerle, bu alanda ödül alan sayısı 239’a çıkacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 100. Yıl TÜBİTAK Ödülleri kapsamında ise 21 farklı üniversite ve araştırma kurumundan bilim insanına yedi bilim ödülü, bir özel ödül, bir hizmet ödülü ve 18 teşvik ödülü vereceklerini aktardı.
Toplamda, 77 bilim insanına bilim ve kültür müktesebatına katkıları için ödüllerle teşekkürlerini ifade edeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüllerin, Türkiye’de bilimsel faaliyet yürüten herkes için teşvik unsuru olacağına inandığını dile getirdi.
“TÜRKİYE GELECEĞE GÜVENLE BAKMAKTADIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı’nın inşası için bilim alanında emek veren, fikir ve yürek teri döken akademisyenlere, hocalara, araştırmacılara şükranlarını sundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dört gün sonra 2023’ün tamamlanacağına dikkati çekerek, şunları kaydetti: “İnşallah, yeni umutlar, yeni heyecanlar ve yeni beklentilerle 2024 senesini karşılayacağız. Geride bırakmakta olduğumuz 2023 senesi, Cumhuriyetimizin 100. yılı olmasından dolayı bizim için özel anlamlar ihtiva ediyor. Tam altı asır boyunca dünyaya nizam veren, insanlığa adalet ve refah dağıtan bir cihan imparatorluğunun bakiyesi üzerine kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti, 100. yaşını tamamlayıp yeni bir asra yelken açarken, Allah’a hamdolsun geleceğine hiç olmadığı kadar güvenle bakmaktadır. Türkiye Yüzyılı’nın aydınlığı, 85 milyon vatandaşımızla birlikte Filistin’den Türkistan’a, Afrika’dan Balkanlar’a, dünyanın dört bir yanındaki mahzun ve mazlum yürekleri de ısıtmaktadır. Sadece çevresinde değil, bölgesinden başlayarak çok geniş coğrafyada nüfusu artan, sözü, duruşu, politikaları ilgiyle takip edilen bir Türkiye gerçeğinden bahsediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomisiyle, ticaretiyle, teknolojisiyle, savunma sanayisiyle, askerî gücüyle, eğitimden sağlığa her alanda elde ettiği başarılarıyla Türkiye’nin, bölgesel bir oyuncu olmaktan çıkıp küresel bir aktör hâline geldiğini belirtti.
“MENFUR TERÖR SALDIRILARI, KUTLU YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ ASLA DURDURAMAYACAK”
“Kimsesizlerin kimsesi olan bir Türkiye hayali, hamdolsun 100 yılın sonunda artık ete kemiğe bürünmüştür” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “İçinde bulunduğumuz asrın, Allah’ın izniyle milletimizin ve devletimizin asrı olacağından zerre kadar şüphe duymuyorum. Türkiye’nin şahlanışına set çekmeyi amaçlayan menfur terör saldırılarının, kutlu yürüyüşümüzü asla durduramayacağının bilinmesini istiyorum. 12 evladımız şehit oldu. Allah rahmet etsin. Tüm ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum. Ama bakın 36 saatte 54 terörist yok edildi. Çünkü bizim bu şehitlerimizin kanları asla yerde kalmaz. Biz biliyoruz ki ‘Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda, canı cananı bütün varımı alsın da Hüda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda’.”
“ELDE ETTİĞİMİZ KAZANIMLARIN GERİSİNDE YOĞUN BİR PLANLAMA VE UYGULAMA SÜRECİ VAR”
Her başarı gibi Türkiye’nin başarılarının da tesadüf olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, elde edilen kazanımların gerisinde yoğun bir tefekkür, istişare, planlama ve uygulama sürecinin bulunduğunu belirtti.
Türkiye’nin yıldızının küresel ölçekte yükselmesinde en büyük payın bilim ve teknoloji alanında yakalanan ivmede olduğuna inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada bir kere şu hususun altını öncelikle çizmek isterim. Biz hiçbir zaman kısa vadeli hedefler peşinde koşmadık, koşmuyoruz. Günü kurtarmanın değil, istikbali şekillendirmenin derdindeyiz. ‘Büyük ve Güçlü Türkiye’ hedefini gerçeğe dönüştürmenin çabasındayız” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’den itibaren ülke sathında bilim, sanayi, teknoloji ve yenilikçilik ekosisteminin geliştirilmesine özel önem verdiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Evvelemirde insan kaynağı ve altyapı eksiklerimizi gidermek için çalıştık. Bilimsel çalışmaların merkezleri olan üniversitelerimizin sayısını 76’dan 208’e yükselttik. Ne dediler? ’76 üniversite neyine yetmiyor, nereden çıktı bu 208 üniversite?’ Dikkat et, 76 üniversiteyle ülkemin bir bölümünde vardık ama 208 üniversiteyle 81 vilayetin 81’inde üniversitelerimiz var. Şu anda üniversitemizin olmadığı il yok. Ta Şırnak’taki nereye gelecekti? İstanbul’a. Ama şimdi benim hocalarım Şırnak’taki üniversiteye gidiyor, orada, oranın evlatlarına eğitim öğretim veriyor. Oralardan da birinci çıkıyor mu? Çıkıyor. Hakkâri’den çıkıyor mu? Çıkıyor. Mesele bu ufku yakalayabilmektir.”
Üniversite sayısına göre profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi sayısını artırdıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece belli şehirlerde değil, tüm coğrafi bölgelerimizde güçlü, dinamik, üretken bir araştırma geliştirme ve girişimcilik ekosistemi inşa ettik. Sıfırdan aldığımız araştırma geliştirme merkezi sayımızı 1295’e, yine sıfır olan tasarım merkezi sayımızı 329’a çıkardık. Teknopark sayımızı ise ikiden 101’e çıkarttık. Teknolojiye yönelik farkındalığı artırmak için 81 ilimizde 125 Deneyap Teknoloji Atölyesi kurduk. Uzmanlaşmayı teşvik etmek amacıyla 12 bin öğrencimizi lisansüstü eğitim görmeleri için burslu olarak yurt dışına gönderdik” bilgisini paylaştı.
Düzenlenen araştırma projesi yarışmaları, ulusal ve uluslararası bilim olimpiyatları ile çocukları geleceğe hazırladıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın en büyük uzay, havacılık ve teknoloji festivali TEKNOFEST ile bu alanda ülkemiz genelinde bir uyanışa vesile olduk. TEKNOFEST bir teknoloji festivalinden öte bu ülkenin gençlerine özgüven aşılamış, hayallerinin önüne kimsenin geçemeyeceğini göstermiştir. Bu yıl TEKNOFEST kapsamında düzenlediğimiz yarışmalarda seçtiğimiz üç öğrencimizi, Antarktika bilim seferine dâhil ettik” diye konuştu.
“2007’DEN BU YANA 47 BİN PROJEYE TOPLAM 4 MİLYAR LİRA DESTEK SAĞLADIK”
Tam 60 yıldır bilim ve teknolojinin mihmandarlığını yapan millî araştırma kurumu TÜBİTAK’ı, her alanda destekleyerek daha da güçlendirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “TÜBİTAK akademik araştırma geliştirme destek programları kapsamında toplam 31 bin projeye destek sağladık. Bunlar için 68 milyar liranın üzerinde kaynak kullandık. Bilim insanı destekleri programıyla 270 bin bilim insanına toplam 17,8 milyar lira tutarında destek verdik. Bilim kültürünün toplumda yaygınlaştırılması amacıyla 2007’den bu yana 47 bin projeye toplam 4 milyar lira destek sağladık. Bilim ve kültür mirasımızın serpilmesine yönelik çalışmalarını yakından ve takdirle takip ettiğimiz TÜBA’ya sahip çıktık. Farklı alanlarda attığımız bu kritik adımlarla hamdolsun Türkiye’yi bilimsel araştırmalarda 21 yıl öncesine göre çok farklı bir noktaya taşıdık.”
İnanmanın, başarmanın yarısı olarak tarif edildiğini, inancın olmadığı bir yerde başarıdan söz edilemeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bugün takdim edeceğimiz bilim insanlarımızın başarılarını, inancın ve azmin bir zaferi olarak gördüğümü özellikle belirtmek isterim. Her biriniz inandınız, ter döktünüz, fedakârlıkta bulundunuz, çalıştınız ve sonuçta kendi alanınızda çığır açan bilimsel çalışmalara imza attınız. Biz de devlet olarak bu zorlu süreçte sizleri desteklemeye gayret ettik. İnşallah bundan sonra da sizlere katkı sunmayı, imkânlarımızı sizler için sizin başarınız için seferber etmeyi sürdüreceğiz. Sizler, Türkiye için Türkiye Yüzyılı için tüm insanlık için çalıştıkça hiç endişeniz olmasın biz de sizin gibi bilim insanlarımıza sahip çıkacağız. Sizlerin gayreti, birikimi, kabiliyeti ve ortaya koyacağı ürünlerle inşallah hedeflerimize daha emin adımlarla yürüyeceğiz.”
“TÜM YETİŞMİŞ İNSAN KAYNAĞIMIZIN DESTEĞİNE, KATKISINA İHTİYACIMIZ VAR”
Fikri ve ilmi boyutu eksik her mücadelenin, yarım kalmaya mahkûm olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet siyasi, ekonomik, diplomatik, askerî olarak tam bağımsız bir Türkiye hedefliyorsak; bilimde, teknolojide, inovasyonda, bilimsel araştırmalarda da zirveyi hedeflemek mecburiyetindeyiz. Bunun için herkesin, yurt içinde ve yurt dışında bulunan tüm yetişmiş insan kaynağımızın desteğine, katkısına ihtiyacımız vardır. Akademik ve bilimsel çalışmalarının belli bir kısmını yurt dışında yapmış, orada bilgi ve tecrübe kazanmış bilim insanlarımızın, ülkemize dönerek Türkiye’nin kalkınma mücadelesine destek vermeleri çok ama çok önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.
Devletin, mensubu olduğu milletine şükran borcunu ödemeyi isteyen tüm bilim insanlarının yanında olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu amaçla başlattığımız Uluslararası Lider ve Genç Araştırmacılar Programı, bu misyonu hakkıyla yerine getiriyor. Program kapsamında şimdiye kadar 199 lider bilim insanı ülkemize geldi. Lider araştırmacılarımızın projelerinde 408’i doktora öğrencisi olmak üzere toplamda 1256 öğrenci ve araştırmacı görev aldı. Ulusal Lider Araştırmacılar Programı ve Ulusal Genç Liderler Programı ile de 81 araştırmacıyı destekliyoruz. Bu projelerde doktora öğrencileri ağırlıklı olmak üzere 446 bursiyer görev alıyor. Sayıları giderek artan öncül AR-GE laboratuvarlarımız, tersine beyin göçü konusunda önemli rol oynuyor. Hayallerini gerçekleştirme gayesiyle hareket eden tüm bilim insanlarına, ülkemizin eşsiz fırsatlar sunduğunu görüyoruz. Türkiye’nin küresel rolü güçlendikçe inşallah ilmi birikimini ve tecrübesini ülkemizde değerlendirmek isteyenlerin sayısı da artacaktır.”
Gazze krizi sonrasında Batı’nın prestijli üniversitelerinde yaşanan utanç verici sahnelerin bir süreci daha da hızlandıracağına inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de 7 Ekim’den beri çoğu çocuk ve kadın 21 binden fazla masum Filistinlinin hayatına mal olan İsrail vahşetinin bir nevi turnusol işlevi gördüğünü, kimin gerçekten insan hak ve onurunu savunduğunun, kimin de bunların sadece istismarını yaptığının ayan beyan ortaya çıktığını söyledi.
“80 GÜN BOYUNCA İNSANLIĞA AİT TÜM DEĞERLER KURŞUNA DİZİLDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden uluslararası basın kuruluşlarına, Avrupa Birliği’nden gazeteci örgütlerine, ortada demokrasi havariliği yapan ne kadar kurum, kuruluş ve yapı varsa bu krizde hepsi sınıfta kaldı. Büyük laflar eden, büyük bütçeler harcayan kurumların söz konusu İsrail ve İsrail’in zulümleri olunca içlerinin tamamen boş olduğunu anladık. Bakınız saldırılar başlayalı bugün itibarıyla tam 80 gün oldu. Gözlerimizin önünde 80 gün boyunca insanlığa ait tüm değerler kurşuna dizildi. Stadyumlarda İsrail’in Nazi kamplarını izledik değil mi? Bu nasıl bir iştir? Hani Hitler’den garip garip bahsederlerdi. Sizin Hitler’den ne farkınız var ya? Bunlar bize Hitler’i de aratacak. Bu Netanyahu’nun yaptıklarının Hitler’den geri kalır yanı var mı? Yok. Şu an itibarıyla Hitler bunun kadar zengin değildi. Bu Hitlere göre daha zengin. Batı’dan alıyor destekleri, Amerika’dan her türlü destek geliyor ve bütün bu desteklerle 20 bini aşkın Gazzeliyi bunlar ne yaptılar, öldürdüler. İşte mazlumların yanında olan ses, Müslüman Türk’ün sesidir.”
Savaşta bile dokunulmaması gereken hastanelerin, okulların, ibadethanelerin, üniversitelerin bombalandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazzeli bilim insanlarının aileleriyle birlikte şehit edildiğine dikkati çekerek şu değerlendirmede bulundu: “Gazze’deki barbarlığı dünyaya duyurmaya çalışan 100’e yakın gazeteci katledildi. Yalnızca 360 kilometrekare büyüklüğündeki dar bir alana hapsedilmiş 2,5 milyon insanın kıyıma uğramasını içimiz kan ağlayarak takip ediyoruz. Türkiye gibi vicdan sahibi ülkelerin diplomatik alanda gösterdiği onca çabaya rağmen her gün yüzlerce Gazzeli’nin öldürülmesine maalesef engel olamadık. Yaptığımız yardımlara, verdiğimiz mücadeleye, yürüttüğümüz temaslara rağmen bir Müslüman olarak, hepsinden önemlisi bir insan olarak kendi iç dünyamızla bu zulmü engelleyememenin mahcubiyetini yaşıyoruz. Milletimizin ve vicdan pusulası bozulmamış yüz milyonların Gazze halkıyla sergilediği dayanışmayı ise tarihe düşülmüş not olarak görüyoruz. Türkiye devleti ve milletiyle bu insanlık imtihanını vermenin gayretindedir. Bunda da tüm samimiyetini, tüm hüsnü niyetiyle ortaya koyan bir Türkiye’dir.
Tabii burada şunu da açık açık konuşmamız gerekiyor. Sadece uluslararası örgütler değil Batı’daki kerli ferli üniversiteler de Gazze sınıfında maalesef iflas etmiştir. Gazze’deki üniversitelerin yerle yeksan edilmesi karşısında hiçbir tepki göstermediler. Uluslararası alanda ödül almış Filistinli bilim adamları ve akademisyenlerin hedef alınması karşısında seslerini yükseltemediler.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası üne sahip birçok eğitim kurumunda öğrenciler dâhil İsrail’i eleştiren herkese yönelik bir cadı avının başlatıldığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tıpkı 80 yıl önce Nazi Almanyası’nda olduğu gibi bugün de Gazze’deki zulme ‘zulüm’ diyebilme cesareti gösteren namuslu bilim insanları baskıya, şantaja ve tehdide maruz bırakılmaktadır. Açık söylüyorum, bakın bugün Almanya hâlâ Hitler’in bedelini ödemeye devam ediyor. Onun için Almanya’nın sesi çıkmıyor, başı öne eğik ama bizim kimseye borcumuz yok. Bizim borcumuz yok, Batı’nın borcu var. Borcu olduğu için ses çıkaramıyor” diye konuştu.
Bölücü terör örgütü PKK’nın ve Suriye’deki uzantılarının paçavralarına düşünce özgürlüğü bahanesiyle şehrin en merkezi meydanlarını açanların, Filistin halkının sesi olmaya çalışanlara kan kusturduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Düşünebiliyor musunuz, sırf çocukların, kadınların ve sivillerin haklarını savundukları için üniversite rektörleri sorgulanıyor, kongreye hesap vermek zorunda kalıyor. En küçük bir eleştiri, hukuk ve demokrasi sınırları içinde bile olsa en küçük bir eylem antisemitizm yaftası vurularak engelleniyor, hatta suç sayılıyor” dedi.
“İNSANLIK ADINA DAHA SONRA UTANÇLA HATIRLANACAK GÜNLER YAŞIYORUZ”
Avrupası’ndan Amerikası’na kadar özgürlüklerin beşiği denilen yerlerde faşizmin, baskının ve korku imparatorluğunun adeta kitabının yazıldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gerçekten insanlık adına, demokrasi adına, fikir ve düşünce hürriyeti adına daha sonra utançla hatırlanacak günler yaşıyoruz. Buradan sırf fikrini ifade ettiği, insanlık onurunu savunduğu için baskıya maruz kalan tüm bilim insanlarına çağrı yapıyorum, Türk üniversitelerinin kapıları sizlere sonuna kadar açıktır. Bilimsel çalışmalarınızı sürdürmeniz noktasında sizlere gereken desteği vermeye hazırız. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, TÜBİTAK, TÜBA ve diğer kurumlarımız sizlere yardımcı olmaktan çekinmeyecektir.
Rabbim Gazzeli kardeşlerimizin yar ve yardımcısı olsun diyorum. Vahşete, zulme ve çocuk ölümlerine karşı sesini yükselten tüm yürekli bilim insanlarını buradan bir kez daha saygıyla selamlıyorum. Bu düşüncelerle ödül alan bilim insanlarımızı tekrar canı gönülden tebrik ediyor, her birinize ülkem ve milletim adına teşekkür iletiyorum. Çalışmalarınızda Rabbimden muvaffakiyetler niyaz ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a konuşmasının ardından TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü tarafından tasarlanıp geliştirilen ve üretilen ilk yerli ve millî yüksek çözünürlüklü uydu olan İMECE’nin 1/12 ölçekli maketi ile TÜBİTAK Kutup Bilimleri Ansiklopedisi, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır tarafından takdim edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri sahibi akademisyenlere ödüllerini tek tek verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, akademisyenlerle günün anısına hatıra fotoğrafı da çektirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Hayatın tüm alanlarında, kadınlar arasındaki başörtülü ve başı açık ayrımına son verdik. Türkiye’yi yasakların, korkuların baskıların ülkesi olmaktan çıkartıp fırsat eşitliğinin, adaletin, özgürlüğün hâkim olduğu bir yer hâline dönüştürdük” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte, “Yapay Zekâ ve Kadın” temasıyla düzenlenen 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin açılış oturumuna katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) tarafından Haliç Üniversitesi’nde “Yapay Zekâ ve Kadın” temasıyla düzenlenen 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin açılışındaki konuşmasında, zirveye katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Etkinlik için Türkiye’nin farklı şehirlerinden ve dünyanın dört bir yanından İstanbul’a gelen misafirleri selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, KADEM’in iki yılda bir mutat olarak düzenlediği uluslararası zirvelerde birbirinden önemli konuların kendi alanlarında yetkin isimlerin iştirakiyle kapsamlı şekilde değerlendirildiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu etkinliklerde adaletten kültürel kodlara, ailenin güçlendirilmesinden dijital çağın insana yönelik meydan okumalarına kadar pek çok meselenin ele alındığını vurgulayarak, “Zirvelerde kadınların iş, çalışma ve bireysel hayatlarında önlerine çıkan engellerin kaldırılması, daha adil bir sistemin inşasını hedefleyen çok sayıda karar, teklif ve tavsiye gündeme getirildi. Kadınlarla birlikte sivil toplum ve resmî kurumlarımız açısından da yol gösterici olan bu müktesebattan biz de istifade ettik ve ediyoruz” diye konuştu.
Zirvenin temasının “yapay zekâ ve kadın” olarak belirlenmesini isabetli bulduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki gün sürecek zirveye yurt içi ve dışından katılımcılarla bu tema ekseninde yapılacak tartışmaların ufuk açıcı olacağına inandığını dile getirdi.
Zirvenin kadınların yanı sıra tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
“DİJİTAL KÜLTÜRÜN İNSANIN HAYATA BAKIŞ AÇISINI ALT ÜST ETTİĞİ BİR DÖNEMDE YAŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihin, dünyanın genel manada her 100 yılda bir kabuk değiştirdiğini, dönüştüğünü, yeni bir safhaya geçtiğini gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti: “Çok değil iki asır önce başlayan Sanayi Devrimi ile birlikte hayatımızda keskin bir kırılma yaşandı. Fabrikalar, otomobiller, fotoğraf makineleri, aşılar, ilaçlar, telefon, radyo, televizyon derken insan hayatı kısa sürede köklü değişimlere sahne oldu. Ardından internetin ve bilişim teknolojilerinin hayatımıza girmesiyle çok daha farklı, çok daha derin bir değişim dalgasına kapıldık. Bugün artık yapay zekâdan, insansız sistemlerden, robotik teknolojilerden, nesnelerin internetinden bahsediyoruz. Algoritmaların ve yapay zekâ sistemlerinin yapabildikleri karşısında hayret etmekten hatta kimi zaman insanlığın geleceği adına endişe etmekten kendimizi alamıyoruz. Şurası da bir gerçek ki tüm bu değişimler beraberinde üretim ilişkilerinin, insan davranışlarının, insani beklentilerin de farklılaşmasını getirmektedir. Teknoloji kolay ve hızlı iletişim, bilgiye rahat ulaşım kadar doyumsuzluk da üretmekte, yeni istekleri ve yeni tüketim araçlarını hayatımıza sokmaktadır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan 40-50 yıl önce eşyalardan ziyade insanların yaşamları, ne yapıp ettikleri, değerleri ve ortaya koydukları eserlerin ön planda olduğunu belirtti.
Sadece İslam âleminde değil, Batılı toplumlarda da mahremiyet duygusunun yaygın olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Göz hakkı, diğerkâmlık, empati, fakir fukaranın da hukukunu gözetme gibi kavramlar fertlerin davranışlarında belirleyici rol oynuyordu. Var olmak ile görünür olmak, bütün bunlar arasında bu derece yüksek bir illiyet bağı kurulmuyordu. Günümüzde ise bireylerin hayata yaptıkları katkılar değil, neyi aldığı, neyi yediği, neyi paylaştığı daha çok gündeme geliyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerçekle sanalın, algı ile olgunun, yalan ile gerçeğin yer değiştirdiği dijital kültürün insanın hayata bakış açısını alt üst ettiği bir dönemde yaşıyoruz. Dijitalleşmenin ortaya çıkardığı ürünlerin, sunduğu imkânların, getirdiği kolaylıkların ve konforun yanı sıra insanı nesnelleştirdiğini, insanın biricikliğini örselediğini çok net biçimde görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Çok boyutlu bir dijital hegemonyanın hayatlarına daha fazla nüfuz ettiğine, üstelik etki alanının her geçen gün genişlediğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknolojinin özellikle de yapay zekânın adaletsizlikleri derinleştiren yönünün kimi zaman göz ardı edildiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan ilmi araştırmaların yapay zekânın kötü uygulamaları tekrar edip toplumsal eşitsizlikleri pekiştirdiğini ortaya koyduğunun altını çizerek, yapay zekâ teknolojileri ve algoritmaların mağdurları arasında ilk sırada kadınların yer aldığını kaydetti.
“REGÜLASYON EKSİKLİĞİ BAŞKA ALANLAR GİBİ BURADA DA EN CİDDİ SORUNDUR”
İş başvurularından sosyal medya platformlarına kadar birçok farklı mecrada kadınların yapay zekânın eşitsizlikleri artıran bu çirkin yüzüyle çok sık muhatap olduklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Regülasyon eksikliği başka alanlar gibi burada da en ciddi sorundur. Elbette şunu tersine çevirmek bizim elimizdedir. Sadece dezavantajların önüne geçilmesinde değil, kadınların eşit haklara erişebilmesinde ve kendilerini geliştirebilmelerinde de yapay zekâdan istifade edebiliriz. Bunun için yapay zekâ algoritmalarında ve veri tabanlarında dezavantajlı kesimleri gözeten temel prensiplerin belirlenmesine ihtiyaç duyuluyor. Daha fazla mağduriyet oluşmadan, sorunlar daha fazla kronik hâle gelmeden bu konuda evrensel bir deklarasyona imza atılması gerektiğine inanıyoruz.”
“KADINLARI DIŞLAYAN BİR TEKNOLOJİNİN İNSANLIĞA HAYRININ DOKUNMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR”
KADEM’in Türkiye’de bu sürece öncülük etmesinde fayda olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin bu alanda yeni bir dönemin başlangıcı ve ilk adımı olmasını temenni etti.
“Eşrefi mahlûkat olan insanı merkeze almayan, ona hizmet etmeyen, insanı ve insani değerleri yüceltmeyen hiçbir gelişmenin, hiçbir yeniliğin cazibesi ne kadar yüksek olursa olsun kıymetiharbiyesi yoktur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bilhassa kadınları dışlayan, kadınlara adaletsizlik yapan bir teknolojinin insanlığa hayrının dokunması mümkün değildir. Kadın emeğinin ucuz iş gücü olarak görüldüğü, kadının metalaştırıldığı, kadının sadece adının olduğu, siyasete, iş dünyasına, eğitime, devlet idaresine kadın elinin değmediği velhasıl kadının üretimden, toplumdan, siyasetten, akademiden dışlandığı bir sistem sadece eksik değildir. Böyle bir düzen aynı zamanda adaletsizdir, toplumun gücünün yarısını yok sayıyor demektir.”
“KADINLAR MESLEĞİ VE İNANCI ARASINDA TERCİH YAPMAYA ZORLANDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de son 22 yılda hayatlarına en fazla dokundukları kesimin başında kadınların geldiğini, geriye dönüp baktıklarında gurur duydukları mücadelelerinden birinin kadınların hak ve hürriyetlerini genişletme yolunda verdikleri kararlı, çetin ve sancılı mücadele olduğunu kaydetti.
Bu konuda çok zorluk çektiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “22 yıl boyunca çok ciddi engellerle karşılaştık. Vesayetin, baskının, sistemin hücrelerine kadar işlemiş yasakçı zihniyetin her çeşidiyle muhatap olduk. Kadınları zaten sahip olmaları gereken haklara kavuşturma çabalarımızda muhalefeti yanımızda değil hep tam karşımızda bulduk” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’nın apaçık hükümlerine rağmen kadınların yıllarca bu ülkede sırf başörtüsünden dolayı eğitim ve çalışma hayatından dışlandığını vurgulayarak, “Özgürlüğün ve özgür düşüncenin merkezi olması gereken üniversitelerin kapısına faşizmin simgesi olan ikna odaları kuruldu. Sadece kamu kurumlarında değil, kraldan çok kralcı davranan özel sektör kuruluşlarımızda da kadınlar özgürce çalışamadı. Mesleği ve inancı arasında tercih yapmaya zorlandı” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Başbakanlık görevlerinde eski Türkiye’nin dayatmalarıyla karşılaştıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün veya geçmişte beraber siyaset yaptığı yol arkadaşlarının kahir ekseriyetinin aynı sıkıntılarla yüzleştiğini belirtti.
Son 22 yılda verdikleri kararlı mücadele neticesinde tüm bunları Türk demokrasisine dair kötü birer hatıra olarak tamamen geride bıraktıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitim ve çalışma hayatı başta olmak üzere her alanda ülkemizin beşerî sermayesinin zenginleşmesinin önündeki tüm engelleri kaldırdık. Hayatın tüm alanlarında kadınlar arasındaki başörtülü ve başı açık ayrımına son verdik” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi yasakların, korkuların, baskıların ülkesi olmaktan çıkartıp, fırsat eşitliğinin, adaletin, özgürlüğün hâkim olduğu bir yer hâline dönüştürdük. Geçmişin hatalarını telafi etmek üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını Anayasa kuralı hâline getirdik” değerlendirmesini yaptı.
Reform paketleriyle, destek mekanizmalarıyla, teşviklerle, yasal ve idari düzenlemelerle kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şiddete, özellikle kadına ve çocuğa yönelik kötü muameleye sıfır tolerans anlayışıyla yaklaştıklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu doğrultuda Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM), kadın konuk evi, Kadın Destek Uygulaması (KADES), elektronik kelepçe gibi devrim niteliğinde uygulamaları hayata geçirdiklerini kaydetti.
“KADINLARIN İŞ GÜCÜNE KATILIM ORANINI 2028’E KADAR YÜZDE 40’IN ÜZERİNE ÇIKARACAĞIZ”
Atılan adımların istihdam başta olmak üzere olumlu yansımalarına her alanda şahit olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların iş gücüne katılım oranlarında önemli ilerlemeler yaşandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesela 2002 yılında yüzde 27,9 olan kadınların iş gücüne katılım oranı 2024 yılı Ağustos ayı itibarıyla yüzde 37,3’e çıktı. Kadın istihdam oranı yüzde 25,3’ten yüzde 33’e yükseldi. Bu rakamları yeterli görmediğimizi her vesileyle söylüyoruz. Amacımız 2028 yılı sonuna kadar kadın iş gücüne katılım oranını yüzde 40’ın, istihdamı da yüzde 36’nın üzerine çıkarmaktır” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadın ve erkekler arasındaki eşitsizliği gidermeyi devletin asli görevi olarak telakki ettiklerini söyledi.
Kadın politikalarında en ideali, en iyiyi, ülke, millet ve kadınlar için en hayırlı olanı hedeflediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu tüm kadınların bilmesini isterim. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun odağında güçlü kadın ve erkek, güçlü aile ve toplum, güçlü Türkiye ilkesi vardır. Kadın ve erkeğin beraberce güçlü olduğu ailelerle toplumu ve ülkemizi inşallah daha da güçlendireceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkânlardan adil ve eşit şekilde faydalanmaları için nerede eksiklik varsa kapatacaklarını anlatarak, “Yine bu konuda nerede hata varsa düzeltecek, nerede atmamız gereken adım varsa onu mutlaka uygulamaya geçireceğiz. Bunu da şimdiye kadar olduğu gibi yine sizlerle birlikte, yol ve kader arkadaşlarımız olan siz kadınlarla omuz omuza vererek başaracağız” ifadelerini kullandı.
“KADINLARIN VE ÇOCUKLARIN GAZZE’DEKİ SOYKIRIM KADAR DOĞRUDAN HEDEF ALINDIĞI BAŞKA BİR SAVAŞ HATIRLAMIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada yaşanan çatışma ve krizlerin yükünü daha çok kadınların çektiğinin kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçek olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Savaşlar, çatışmalar, yıkımlar sadece şehirleri, sadece ülkeleri, haneleri vurmakla kalmıyor. Bunlarla birlikte masumları, çaresizleri, zayıfları, yaşlıları, çocukları ve en çok da kadınları hedef alıyor. Suriye’den Afganistan’a, Yemen’den Ukrayna’ya kadar pek çok çatışma bölgesinde bu gerçeği çok acı biçimde tecrübe ettik ancak son yıllarda kadınların ve çocukların Gazze’deki soykırım kadar doğrudan hedef alındığı başka bir savaş hatırlamıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hastanelerden okullara, çadırlardan yardım sıralarına, ibadethanelerden evlere kadar önüne ne gelirse en ağır silahlarla saldıran, vuran, öldüren bir cinayet şebekesiyle karşı karşıyayız. Son 13 ayda Gazze’de katledilen 50 bini aşkın masumun üçte ikisini kadın ve çocuklar oluşturuyor. Buna rağmen silahların gölgesi altında, yoklukta yaşamaya, yaşatmaya, yuvasını korumaya, çocuklarının karınlarını doyurmaya çalışan kadınlar tam anlamıyla tarih yazıyor. Gazze’de bombaların, silahların altında çocuklarına, ailesine, yurtlarına, davasına kol kanat geren Gazze’nin, Filistin’in yiğit kadınları, ümmetin iftihar anıtı olarak devleşiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Harbi’nde silah taşıyan Nene Hatunlar gibi Gazze’nin cengâver kadınlarının da İslam âleminin yapamadığını yaptığını, Filistin davasını şanla şerefle onurla sahiplendiğini, yükselttiğini belirterek, “Allah onlardan razı olsun diyorum. Rabb’im Gazzeli mazlum ve mağdurların yüzü suyu hürmetine Filistin davasını zaferle neticelendirsin diye dua ediyorum” dedi.
“SAVAŞ VE GERİLİMİN SONA ERMESİ İÇİN ELİMİZDEN GELEN GAYRETİ GÖSTERECEĞİZ”
Bir konuyu çok net söylemek istediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’de ve Lübnan’da katliam durana, ateşkes ve barış tesis edilene kadar kardeşlerimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.
İşgalcilerin saldırılarının başladığı günden bu yana katıldıkları tüm uluslararası toplantılarda, yaptıkları ikili görüşmelerde, Türkiye’deki hemen her programda Gazze’yi her zaman gündeme taşıdıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Gazze soykırımının unutulmasına ve unutturulmasına müsaade etmedik. Son olarak Türk Devletler Teşkilatı 11. Liderler Zirvesi ile Avrupa Siyasi Topluluğunun 5. Toplantısı’nda da Gazze gündemimizin ilk sırasındaydı. Çarşamba akşamı Macaristan’ın başkenti Budapeşte’deyken Amerika’nın seçilmiş başkanı Sayın Trump’la yaptığımız telefon görüşmesinde, hem kendisini tarihî seçim zaferinden dolayı tebrik ettik hem de Gazze ve Lübnan’daki katliama dikkat çektik. Değerli dostum Trump’tan ikinci başkanlık döneminde eski yönetimin hatalı politikalarını terk etmesini bekliyoruz. Sayın Başkan’ın savaşları sonlandırma noktasında elini taşın altına koyacağına yürekten inanıyor, bunu da samimiyetle temenni ediyoruz. Daha fazla kan akmaması, özellikle kadın ve çocukların hayatına mal olan, onların hayatını mahveden bu çatışma, savaş ve gerilimin sona ermesi için biz de elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun.”
“İNANIYORUM Kİ GAZZE VE İŞGAL EDİLMİŞ FİLİSTİN TOPRAKLARI DA BİR GÜN ÖZGÜRLÜĞÜ TADACAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karabağ Zaferi’nin 4. yıl dönümüne değinerek, şunları kaydetti: “Bugün Karabağ Zaferi’nin 4. yıl dönümünü büyük bir coşkuyla ve gururla kutlayan can Azerbaycan’ı, Azerbaycan halkının Zafer Günü’nü yürekten tebrik ediyorum. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşimin şahsında, 44 günlük vatan muharebesini zafere ulaştıran Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin kahraman mensuplarını ülkem ve milletim adına hürmetle selamlıyorum. Adlarını tarihe şerefle yazdıran aziz şehitlerimizin tamamını rahmetle yâd ediyor, asil ruhları şad olsun diyorum. Karabağ’ın semalarında nazlı hilal dalgalansın diye can veren o kahramanları her zaman şükranla anacağız. Her günü acıyla geçen 30 yıllık işgalin ardından Karabağ nasıl azatlığına kavuştuysa inanıyorum ki Gazze ve işgal edilmiş Filistin toprakları da bir gün özgürlüğü tadacaktır. Biz o kutlu günün gelmesi için azimle sabırla sarsılmaz bir imanla çalışacağız, hukuk ve hakkaniyet zemininde mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin dünyaya çok önemli mesajlar vereceği inancıyla organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ederek yurt dışından ülkeye gelen misafirleri selamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, KADEM yönetim kurulu ve mütevelli heyeti üyeleri ve zirveye konuşmacı olarak katılanlarla aile fotoğrafı çektirdi.
Zirvenin açılış programına, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda hitap etti.
Misafirperverliği ve nazik daveti için Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün burada Avrupa’nın yüzleştiği çok boyutlu güvenlik sınamalarını ele almak üzere toplanmış bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
Güvenlik sınamalarının yalnızca askerî tehditler, terörist saldırılar ve hibrit savaş taktiklerinden ibaret olmaktan çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji arzından siber saldırılara, göç hareketlerinden salgınlara, uluslararası hukukun sistematik ihlallerinden savaşlara kadar geniş bir yelpazeye yayılan meydan okumaların herkesi etkilediğini bildirdi.
“UKRAYNA’DAKİ SAVAŞIN YOL AÇTIĞI OLUMSUZLUKLAR HER GEÇEN GÜN DAHA DA DERİNLEŞİYOR”
“Huzurumuza, istikrarımıza ve refahımıza kasteden tehditlerin önemli bir kısmı tek başımıza üstesinden gelemeyeceğimiz boyutlara varmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Siyasi Topluluğu’nu, kıtamıza yönelik ortak tehditleri samimi bir ortamda ele aldığımız bir platform olarak görüyoruz. Türkiye, civar bölgelerle yakın kültürel bağları, güçlü ordusu, köklü devlet tecrübesi, ilkeli dış politikası ve yetişmiş insan kaynağıyla bir istikrar adası vazifesi görmeye devam edecektir. Avrupa coğrafyasında maalesef savaşın üçüncü yılını geride bırakıyoruz. Ukrayna’daki savaşın yol açtığı olumsuzluklar her geçen gün daha da derinleşiyor. Savaşın uzaması diplomasiye giderek daha az alan bırakıyor. Biz, en başından beri her iki tarafın da masada olduğu bir müzakere sürecini ve devamında kalıcı, adil bir barışa ulaşılmasını savunduk.”
“GAZZE’DE BİR YILDIR SÜREN SOYKIRIM İNSANLIĞIN ORTAK UTANCIDIR”
Geçen hafta Kazan’da Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşmeden önce de Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha’yı Ankara’da kabul ettiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki görüşmede de diplomasiye alan açılması yönündeki mesajlarını bir kez daha taraflara ilettiğini, barışın tesisi için üzerlerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını ve çözüme yönelik çabalara desteklerinin süreceğini ifade ettiklerini bildirdi.
Diğer yandan, yol açtığı yıkım ve sivil zayiat bakımından Ukrayna’daki savaştan çok daha büyük bir insanlık trajedisinin Orta Doğu’da yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazze’de bir yıldır süren soykırım tüm insanlığın ortak utancıdır. Buna son dönemde Batı Şeria ve Lübnan’a gerçekleştirilen gayriahlaki ve gayrihukuki saldırılar da eklenmiştir. Şunu vicdan sahibi herkes görüyor, kabul ve ikrar ediyor, 50 bine yaklaşan can kaybı dikkate alındığında ateşkesin ivedilikle sağlanması, kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardımın bölgeye ulaşması için İsrail’e her boyutta baskı yapılması elzemdir. İsrail’in saldırganlığına kayıtsız şartsız destek verenler, işlenen suçların da ortağı hâline geldiklerini bilmelidirler.”
“FİLİSTİN’İ HENÜZ TANIMAYAN TÜM ÜLKELERE BUNU YAPMALARI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’e silah ve mühimmat transferinin durdurulmasını sağlamaya yönelik Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattıklarını, 50’yi aşkın ülke ve uluslararası kuruluşun imzasını taşıyan mektubu BM Genel Sekreteri’ne, BM Güvenlik Konseyi Kasım Ayı Dönem Başkanı Birleşik Krallık’a ve BM Genel Kurul Başkanı’na ilettiklerini belirtti.
Bir diğer önemli hususun da Filistin’in devlet olarak tanınması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İrlanda, Norveç, İspanya ve Slovenya’nın bu yönde attıkları adımları takdirle karşılıyor, kendilerini ülkem ve milletim adına tebrik ediyorum. Bu tanıma kararlarının, bölgede barış isteyen Avrupalı devletler için de bir emsal teşkil ettiğine inanıyorum. Küresel adalete ve barışa katkı vermeleri için Filistin’i henüz tanımayan tüm ülkelere bunu yapmaları çağrısında bulunuyorum” ifadesini kullandı.
“PKK TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELEDE AVRUPALI ORTAKLARIMIZDAN SOMUT İŞ BİRLİĞİ GÖRMEK İSTİYORUZ”
Terörizme karşı iş birliği ve dayanışma hâlinde, terör örgütleri arasında fark gözetmeksizin mücadelenin herkesin sorumluluğu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “PKK terör örgütüyle mücadelede Avrupalı ortaklarımızdan somut iş birliği görmek istiyoruz. FETÖ’nün etkin varlık gösterdiği Avrupa ülkelerinden adli ve idari iş birliği taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz. DEAŞ, ülkemizin de önemli katkılarıyla Suriye ve Irak’ta toprak hâkimiyetini kaybetmiş olsa da küresel ölçekte güvenliği tehdit ediyor. Örgütün odağının kaymaya başladığı Batı Afrika ve Orta Asya’daki yabancı terörist savaşçı hareketliliğinin dikkatle takip edilmesini ve bu alanda iş birliğini önemsiyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Avrupa-Atlantik bölgesinde barış, refah ve istikrar için bugüne kadar en çok katkı veren ülkeler arasında yer aldığına işaret ederek, “NATO’nun en önde gelen müttefiklerinden biri olarak, Asya-Pasifik’ten Kuzey Afrika’ya uzanan geniş coğrafyadaki ortaklarımızla istişareleri ve iş birliğimizi sürdürüyoruz” diye konuştu.
“AB’nin savunma alanındaki gayretlerine Türkiye’nin tam olarak dâhil edilmesi Avrupa’nın barış ve güvenliği için olmazsa olmazdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Avrupa Savunma Ajansına ve Avrupa Daimi Yapılandırılmış İşbirliği kapsamındaki projelere katılımımızın gecikmeksizin önünün açılmasını bekliyoruz. Avrupa’yı ve ötesini etkileyen geniş çaplı sorunlara çözüm bulunabilmesi için Türkiye’nin desteği şarttır. Avrupa’da nefret, İslam karşıtlığı ve ırkçılık, sosyal uyumu ve istikrarı zedeliyor. Müslümanlar başta olmak üzere göçmenlere karşı artan ötekileştirme, ırkçılığın yeni bir yüzü olarak karşımıza çıkıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının yalnızca Müslümanları ve göçmenleri değil, toplumun tamamının huzur ve güvenliğini tehdit eden bir temel insan hakları sorunu olduğu artık kabullenilmelidir. Küresel dengelerin yeniden kurulduğu böylesine belirsiz bir dönemde, hemen her alanda yeni ve etkin politikalar geliştirmemiz elzemdir. Daha derin iş birliği tesis etmemizin önündeki siyasi engellerin, ön yargılı birtakım tutumların artık geride bırakılması gerekiyor. Aksi takdirde, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu fikri ve ekonomik dönüşümleri yakalaması mümkün olamayacaktır.”
“AB İLE İLİŞKİLERİMİZİN SAĞLIKLI BİR ZEMİNDE İLERLETİLMESİ İÇİN DİYALOG VE İŞ BİRLİĞİNE HAZIRIZ”
Bu vesileyle Avrupa kıtasının güvenlik ve istikrarı için AB’nin genişleme politikasının önemine de dikkati çekmek istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hakkaniyetli bir genişleme politikasının Birliğin en önemli jeopolitik aracı olduğu açıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır. Türkiye olarak, AB ile ilişkilerimizin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi için diyalog ve iş birliğine hazırız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Zirvesi’ne katıldı.
Budapeşte Puskas Arena’da gerçekleştirilen AST Zirvesi’ne gelişinde, Macaristan Başbakanı Viktor Orban tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra zirvenin açılış oturumuna iştirak etti.
Zirve sonrasında liderler, aile fotoğrafı için bir araya geldi.
Burada çekilen aile fotoğrafındaki liderler arasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Macaristan Başbakanı Orban, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, AB Konseyi Başkanı Charles Michel yer aldı.
Fotoğraf çekiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağında İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, solunda ise Hollanda Başbakanı Dick Schoof bulundu.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.