Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığınca Millet Kütüphanesi’nde düzenlenen 10. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi’ne katıldı.
Emine Erdoğan kongrede yaptığı konuşmada, hazine değerindeki kültürel değerlerin mirasçısı olmaktan iftihar ettiklerini belirterek başladı.
“Yurdumuz Anadolu’da, Selçuklu’dan Osmanlı’ya, 100 yaşındaki Cumhuriyetimize kadar, neredeyse bin yıllık köklü bir geçmişimiz var” diyen Emine Erdoğan, Türkiye’nin kültür havzasının Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya, Anadolu’dan Avrupa’ya geniş bir coğrafyayı kapsadığına işaret etti.
Emine Erdoğan, “Öyle bir zenginliğe sahibiz ki bugün Türkiye, ‘UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde en çok kayıtlı kültürel değeri olan ikinci ülke. Köklü medeniyetimizin birikimi, müzelere, kütüphanelere, arşivlere sığmayacak derinlikte” değerlendirmesini yaptı.
Anadolu’nun masallara yakışan zenginliklerini keşfetmek ile unutulmaya yüz tutmuş hazinelerini ortaya çıkarmanın herkesin en öncelikli görevlerinden olması gerektiğini dile getiren Emine Erdoğan, “Zira kültürel birikim bir toplumu ayakta tutan, zamana ve şartlara karşı dayanıklı kılan yegâne unsurdur. Türk milleti olarak bizi asırlardır ayakta tutan gücün, her gün yeniden üreterek, bugüne taşımayı başardığımız kültürel derinliğimizden geldiğini biliyoruz” diye konuştu.
Emine Erdoğan, emanet aldıkları mirası, gelecek nesillere ulaştırmak amacıyla himayelerinde hayata geçirdikleri projeleri şöyle anlattı: “Anadolu’nun zengin mutfak kültürünü, atıksız, yerel ve şifa kaynağı özellikleriyle yaşatacak, ‘Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı’ kitabını hazırladık. Böylelikle, kadim tariflerimizi kayıt altına alarak, geleceğe değerli bir bilgi ve tecrübe aktarımı sağladık. ‘Mirasımız Ata Tohum’ projemizle birlikte vatanımızın eşsiz biyoçeşitliliği koruma altına alınırken, besinlerimiz, eski tadıyla, kokusuyla, sofralarımıza geri dönmeye başladı. Toprakla sürdürülebilir ve hakkaniyet ekseninde ilişki kuran Anadolu insanı beslenmede olduğu gibi dokuma üretiminde de muazzam bir çeşitlilik yakalamıştır.”
“GELENEKSEL DOKUMALARIMIZIN, TEKSTİL SEKTÖRÜNE İLHAM OLMASINI DİLİYORUM”
Emine Erdoğan, bugün dünya pazarlarında önemli bir aktör hâline gelen tekstil sektörünün gücünü de kültürel mirastan aldığına dikkati çekerek, “Biz de bu mirasa sahip çıkmak, unutulmaya yüz tutmuş onlarca dokumamızı toplumsal hafızaya yeniden kazandırmak amacıyla ‘Türkiye Dokuma Atlası’ projesini hayata geçirdik. Bugün yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde ‘Ankara sofu’, ‘Antep kutnusu’ gibi eşsiz dokumalarımız uluslararası koleksiyonlara ekleniyor. Sürdürülebilir ve doğa dostu modanın sırrını taşıyan geleneksel dokumalarımızın, ülkemizin ve dünyanın tekstil sektörüne ilham olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.
Anadolu’ya has kumaş ve desenlerle Türk el işi hafızasını muhafaza etmek amacıyla kurulan Olgunlaşma Enstitülerini yeni bir seviyeye taşıdıklarını da anlatan Emine Erdoğan, şöyle devam etti: “Türk İğnesinin Mucizesi Projesi’yle enstitülerimizi, geçmişle geleceğin ilmek ilmek birbirine örüldüğü, ülkemizin kültürel inceliklerinin dünyaya tanıtıldığı birer merkez üs haline getirdik. Biliyoruz ki tarihte örnek medeniyetler kurmuş, dünyaya yön vermiş toplumlar geçmişiyle, öz kimliğiyle, kültürel hafızası ile bağını güçlü tutmuş olanlardır. Ancak kökü mazide olanların atiyi inşa edebileceği inancıyla daha çok çalışacağız.”
Kongre vesilesiyle unutulan, henüz keşfedilmeyen nice kültürel zenginliğe ışık tutulacağına inancını dile getiren Emine Erdoğan, “Kültürel mirasımız doğru değerlendirildiğinde, bugün dünya olarak karşı karşıya kaldığımız birçok krize çözüm sunacak potansiyeli içinde barındırmaktadır” dedi.
Kültürün yalnızca kıyafet, müzik veya yemekten ibaret olmadığını vurgulayan Emine Erdoğan, “Modern çağın öğütlediği tüketim odaklı hayat tarzının günümüzün en büyük tehditlerinden olan iklim krizinin başlıca sebeplerinden olduğunu araştırmalar ortaya koyuyor. Bu toprakların insanı olarak, bizim doğa dostu bir hayatı yeniden hâkim kılmanın yöntemlerini uzakta aramamıza gerek yok. Son asra kadar Anadolu, tabiat ile uyumlu yaşamın, örnek bir merkezi gibiydi” diye konuştu.
“SIFIR ATIK PROJESİ, ANADOLU KÜLTÜRÜNDE VÜCUT BULAN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN YANSIMASIDIR”
Anadolu’daki her evde, artan parça kumaşların, eşyaların, gıda atıklarının atılmayıp, değerlendirildiğini anlatan Emine Erdoğan, “Atık üretmeyen, tabiat ile uyumlu bir hayat felsefesine dönüşü savunan Sıfır Atık Projesi de işte bu anlayışın, Anadolu kültüründe vücut bulan sürdürülebilirliğin yansımasıdır” dedi.
Türkiye’de başlatılan Sıfır Atık Projesi’nin iklim kriziyle mücadelede etkili bir çözüm önerisi olarak değerlendirildiğini, Birleşmiş Milletler desteğiyle küresel bir boyut kazandığını ve her geçen gün büyüdüğünü aktaran Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anadolu’nun kadim öğretilerinden doğan Sıfır Atık hareketinin küresel başarısını, kültürel zenginliğimize sahip çıkma çalışmalarının önemli bir parçası olarak değerlendiriyorum. Öte yandan, bu coğrafyanın köklü yaşam kültürünün, bugünün imkân ve birikimi ile harmanlandığında yalnızca iklim krizi için değil, küresel birçok soruna etkili çözüm sunacağına inanıyorum. Bu yaşam kültürünün temelini insanın, çevresindeki tüm yaratılmışlar ile saygı ve merhamet ekseninde kurduğu ilişki oluşturuyor. Mayası hoşgörüyle yoğrulan, birlikte yaşama kültürü sayesinde bugün Anadolu medeniyetinin zamansız ve kuşatıcı etkilerinden söz edebiliyoruz.”
“GAZZE’DE UYGULANAN SOYKIRIMI, NE AKLIMIZ NE VİCDANIMIZ KABUL EDEBİLİR”
Emine Erdoğan, asırlardır Türk medeniyetinin hüküm sürdüğü tüm topraklarda barış ve huzurun hâkim olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Böyle bir medeniyetin evlatları olarak, bugün dünyanın gözleri önünde, Gazze’de uygulanan soykırımı, ne aklımız ne vicdanımız kabul edebilir. Çocuklarını kefenleyip, koklayarak toprağa veren bütün anne ve babaların acısını yüreğimizin en derininde hissediyoruz. Osmanlı döneminde üç dinin mensuplarının barış içerisinde, kardeşçe yaşadığı Filistin topraklarında bugün yaşanan mezalime karşı hakkı ve hakikati savunmayı sürdüreceğiz. Devraldığımız inanç ve kültür mirası ile uluslararası değerleri savunmaya, mazlumların çıkaramadığı ses olmaya devam edeceğiz.”
İnsan, doğa, tüm mahlûkat ile barış ve huzur içinde yaşanan bir medeniyetin yeniden dünyaya hâkim olmasını temenni eden Emine Erdoğan, 10.’su düzenlenen Türk Halk Kültürü Kongresi’nin sonuçlarının hayırlara vesile olmasını diledi. Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere organizasyonda emeği geçen herkese ve kongreye katkı sunan akademisyenlere şükranlarını iletti.
Konuşmasının ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Emine Erdoğan’a hayat ağacı figürünün yer aldığı tabloyu hediye etti. Daha sonra Emine Erdoğan ve Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, kongrenin Bilim ve Değerlendirme Kurulu üyelerine de plaket vererek, hatıra fotoğrafı çektirdi.
Emine Erdoğan, kongre kapsamında özel olarak hazırlanan Anadolu’da sürdürülebilir yaşamın anlatıldığı sergiyi gezdi. Sergide Sıfır Atık Projesi çerçevesinde Anadolu’nun kadim kültüründe geçmişten bugüne halkın günlük yaşantısında var olan sürdürülebilirlik teması işlendi.
Sergide ilk olarak İstanbul’dan gelen mücevher sadekârı Nasuh Ortak’ın el işçiliğiyle yaptığı takıları inceleyen Emine Erdoğan, ürünler hakkında bilgi aldı, takı yapım tezgahına geçerek, mücevherlere şekil verdi. Daha sonra Hatay Defne’den getirilen ipek böceği kozalarından yapılan ürünlerin yer aldığı standa geçen Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçısı Tülay Genç’ten ipek dokumacılığına ilişkin bilgi aldı. Genç, depremin hemen ardından Defne Belediyesiyle depremzede kadınlara ipek dokumacılığını öğreterek, istihdam oluşturmaya ve unutulmaya yüz tutmuş bu sanatı canlandırmaya çalıştığını dile getirdi. Emine Erdoğan, Genç ile kozadan ipeğin çıkarılması işlemini gerçekleştirdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı cam sanatçısı Feridun Pekeş de atık durumdaki camlardan obje yaparak, atık camların değerlendirilmesine ilişkin bilgilendirmelerde bulundu.
Atık kâğıtların geri dönüştürüldüğü standı da gezen Emine Erdoğan, gazetecilere atık kâğıda basılmış Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan fotoğrafını gösterdi.
Emine Erdoğan daha sonra Beypazarı Yaşayan Müze’nin Anadolu’daki yün eğirme, el işçiliği ürünlerin canlandırılmasının yapıldığı stant ile sürdürülebilirlik bağlamında Türk mutfak kültüründen kesitlerin yer aldığı stantları gezdi. Doç. Dr. Sema Demir’den bilgi alan Emine Erdoğan, canlandırmayı yapan kadınlarla sohbet ederek, fotoğraf çektirdi.
Sergide Anadolu kırsal mimari kesitlerine yer verilen standa da uğrayan Emine Erdoğan, saman, toprak ve keçi kılından kerpiçlerle temsili olarak duvar örülmesini izledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Hayatın tüm alanlarında, kadınlar arasındaki başörtülü ve başı açık ayrımına son verdik. Türkiye’yi yasakların, korkuların baskıların ülkesi olmaktan çıkartıp fırsat eşitliğinin, adaletin, özgürlüğün hâkim olduğu bir yer hâline dönüştürdük” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte, “Yapay Zekâ ve Kadın” temasıyla düzenlenen 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin açılış oturumuna katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) tarafından Haliç Üniversitesi’nde “Yapay Zekâ ve Kadın” temasıyla düzenlenen 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin açılışındaki konuşmasında, zirveye katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Etkinlik için Türkiye’nin farklı şehirlerinden ve dünyanın dört bir yanından İstanbul’a gelen misafirleri selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, KADEM’in iki yılda bir mutat olarak düzenlediği uluslararası zirvelerde birbirinden önemli konuların kendi alanlarında yetkin isimlerin iştirakiyle kapsamlı şekilde değerlendirildiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu etkinliklerde adaletten kültürel kodlara, ailenin güçlendirilmesinden dijital çağın insana yönelik meydan okumalarına kadar pek çok meselenin ele alındığını vurgulayarak, “Zirvelerde kadınların iş, çalışma ve bireysel hayatlarında önlerine çıkan engellerin kaldırılması, daha adil bir sistemin inşasını hedefleyen çok sayıda karar, teklif ve tavsiye gündeme getirildi. Kadınlarla birlikte sivil toplum ve resmî kurumlarımız açısından da yol gösterici olan bu müktesebattan biz de istifade ettik ve ediyoruz” diye konuştu.
Zirvenin temasının “yapay zekâ ve kadın” olarak belirlenmesini isabetli bulduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki gün sürecek zirveye yurt içi ve dışından katılımcılarla bu tema ekseninde yapılacak tartışmaların ufuk açıcı olacağına inandığını dile getirdi.
Zirvenin kadınların yanı sıra tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
“DİJİTAL KÜLTÜRÜN İNSANIN HAYATA BAKIŞ AÇISINI ALT ÜST ETTİĞİ BİR DÖNEMDE YAŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihin, dünyanın genel manada her 100 yılda bir kabuk değiştirdiğini, dönüştüğünü, yeni bir safhaya geçtiğini gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti: “Çok değil iki asır önce başlayan Sanayi Devrimi ile birlikte hayatımızda keskin bir kırılma yaşandı. Fabrikalar, otomobiller, fotoğraf makineleri, aşılar, ilaçlar, telefon, radyo, televizyon derken insan hayatı kısa sürede köklü değişimlere sahne oldu. Ardından internetin ve bilişim teknolojilerinin hayatımıza girmesiyle çok daha farklı, çok daha derin bir değişim dalgasına kapıldık. Bugün artık yapay zekâdan, insansız sistemlerden, robotik teknolojilerden, nesnelerin internetinden bahsediyoruz. Algoritmaların ve yapay zekâ sistemlerinin yapabildikleri karşısında hayret etmekten hatta kimi zaman insanlığın geleceği adına endişe etmekten kendimizi alamıyoruz. Şurası da bir gerçek ki tüm bu değişimler beraberinde üretim ilişkilerinin, insan davranışlarının, insani beklentilerin de farklılaşmasını getirmektedir. Teknoloji kolay ve hızlı iletişim, bilgiye rahat ulaşım kadar doyumsuzluk da üretmekte, yeni istekleri ve yeni tüketim araçlarını hayatımıza sokmaktadır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan 40-50 yıl önce eşyalardan ziyade insanların yaşamları, ne yapıp ettikleri, değerleri ve ortaya koydukları eserlerin ön planda olduğunu belirtti.
Sadece İslam âleminde değil, Batılı toplumlarda da mahremiyet duygusunun yaygın olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Göz hakkı, diğerkâmlık, empati, fakir fukaranın da hukukunu gözetme gibi kavramlar fertlerin davranışlarında belirleyici rol oynuyordu. Var olmak ile görünür olmak, bütün bunlar arasında bu derece yüksek bir illiyet bağı kurulmuyordu. Günümüzde ise bireylerin hayata yaptıkları katkılar değil, neyi aldığı, neyi yediği, neyi paylaştığı daha çok gündeme geliyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerçekle sanalın, algı ile olgunun, yalan ile gerçeğin yer değiştirdiği dijital kültürün insanın hayata bakış açısını alt üst ettiği bir dönemde yaşıyoruz. Dijitalleşmenin ortaya çıkardığı ürünlerin, sunduğu imkânların, getirdiği kolaylıkların ve konforun yanı sıra insanı nesnelleştirdiğini, insanın biricikliğini örselediğini çok net biçimde görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Çok boyutlu bir dijital hegemonyanın hayatlarına daha fazla nüfuz ettiğine, üstelik etki alanının her geçen gün genişlediğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknolojinin özellikle de yapay zekânın adaletsizlikleri derinleştiren yönünün kimi zaman göz ardı edildiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan ilmi araştırmaların yapay zekânın kötü uygulamaları tekrar edip toplumsal eşitsizlikleri pekiştirdiğini ortaya koyduğunun altını çizerek, yapay zekâ teknolojileri ve algoritmaların mağdurları arasında ilk sırada kadınların yer aldığını kaydetti.
“REGÜLASYON EKSİKLİĞİ BAŞKA ALANLAR GİBİ BURADA DA EN CİDDİ SORUNDUR”
İş başvurularından sosyal medya platformlarına kadar birçok farklı mecrada kadınların yapay zekânın eşitsizlikleri artıran bu çirkin yüzüyle çok sık muhatap olduklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Regülasyon eksikliği başka alanlar gibi burada da en ciddi sorundur. Elbette şunu tersine çevirmek bizim elimizdedir. Sadece dezavantajların önüne geçilmesinde değil, kadınların eşit haklara erişebilmesinde ve kendilerini geliştirebilmelerinde de yapay zekâdan istifade edebiliriz. Bunun için yapay zekâ algoritmalarında ve veri tabanlarında dezavantajlı kesimleri gözeten temel prensiplerin belirlenmesine ihtiyaç duyuluyor. Daha fazla mağduriyet oluşmadan, sorunlar daha fazla kronik hâle gelmeden bu konuda evrensel bir deklarasyona imza atılması gerektiğine inanıyoruz.”
“KADINLARI DIŞLAYAN BİR TEKNOLOJİNİN İNSANLIĞA HAYRININ DOKUNMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR”
KADEM’in Türkiye’de bu sürece öncülük etmesinde fayda olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin bu alanda yeni bir dönemin başlangıcı ve ilk adımı olmasını temenni etti.
“Eşrefi mahlûkat olan insanı merkeze almayan, ona hizmet etmeyen, insanı ve insani değerleri yüceltmeyen hiçbir gelişmenin, hiçbir yeniliğin cazibesi ne kadar yüksek olursa olsun kıymetiharbiyesi yoktur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bilhassa kadınları dışlayan, kadınlara adaletsizlik yapan bir teknolojinin insanlığa hayrının dokunması mümkün değildir. Kadın emeğinin ucuz iş gücü olarak görüldüğü, kadının metalaştırıldığı, kadının sadece adının olduğu, siyasete, iş dünyasına, eğitime, devlet idaresine kadın elinin değmediği velhasıl kadının üretimden, toplumdan, siyasetten, akademiden dışlandığı bir sistem sadece eksik değildir. Böyle bir düzen aynı zamanda adaletsizdir, toplumun gücünün yarısını yok sayıyor demektir.”
“KADINLAR MESLEĞİ VE İNANCI ARASINDA TERCİH YAPMAYA ZORLANDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de son 22 yılda hayatlarına en fazla dokundukları kesimin başında kadınların geldiğini, geriye dönüp baktıklarında gurur duydukları mücadelelerinden birinin kadınların hak ve hürriyetlerini genişletme yolunda verdikleri kararlı, çetin ve sancılı mücadele olduğunu kaydetti.
Bu konuda çok zorluk çektiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “22 yıl boyunca çok ciddi engellerle karşılaştık. Vesayetin, baskının, sistemin hücrelerine kadar işlemiş yasakçı zihniyetin her çeşidiyle muhatap olduk. Kadınları zaten sahip olmaları gereken haklara kavuşturma çabalarımızda muhalefeti yanımızda değil hep tam karşımızda bulduk” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’nın apaçık hükümlerine rağmen kadınların yıllarca bu ülkede sırf başörtüsünden dolayı eğitim ve çalışma hayatından dışlandığını vurgulayarak, “Özgürlüğün ve özgür düşüncenin merkezi olması gereken üniversitelerin kapısına faşizmin simgesi olan ikna odaları kuruldu. Sadece kamu kurumlarında değil, kraldan çok kralcı davranan özel sektör kuruluşlarımızda da kadınlar özgürce çalışamadı. Mesleği ve inancı arasında tercih yapmaya zorlandı” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Başbakanlık görevlerinde eski Türkiye’nin dayatmalarıyla karşılaştıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün veya geçmişte beraber siyaset yaptığı yol arkadaşlarının kahir ekseriyetinin aynı sıkıntılarla yüzleştiğini belirtti.
Son 22 yılda verdikleri kararlı mücadele neticesinde tüm bunları Türk demokrasisine dair kötü birer hatıra olarak tamamen geride bıraktıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitim ve çalışma hayatı başta olmak üzere her alanda ülkemizin beşerî sermayesinin zenginleşmesinin önündeki tüm engelleri kaldırdık. Hayatın tüm alanlarında kadınlar arasındaki başörtülü ve başı açık ayrımına son verdik” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi yasakların, korkuların, baskıların ülkesi olmaktan çıkartıp, fırsat eşitliğinin, adaletin, özgürlüğün hâkim olduğu bir yer hâline dönüştürdük. Geçmişin hatalarını telafi etmek üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını Anayasa kuralı hâline getirdik” değerlendirmesini yaptı.
Reform paketleriyle, destek mekanizmalarıyla, teşviklerle, yasal ve idari düzenlemelerle kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şiddete, özellikle kadına ve çocuğa yönelik kötü muameleye sıfır tolerans anlayışıyla yaklaştıklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu doğrultuda Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM), kadın konuk evi, Kadın Destek Uygulaması (KADES), elektronik kelepçe gibi devrim niteliğinde uygulamaları hayata geçirdiklerini kaydetti.
“KADINLARIN İŞ GÜCÜNE KATILIM ORANINI 2028’E KADAR YÜZDE 40’IN ÜZERİNE ÇIKARACAĞIZ”
Atılan adımların istihdam başta olmak üzere olumlu yansımalarına her alanda şahit olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların iş gücüne katılım oranlarında önemli ilerlemeler yaşandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesela 2002 yılında yüzde 27,9 olan kadınların iş gücüne katılım oranı 2024 yılı Ağustos ayı itibarıyla yüzde 37,3’e çıktı. Kadın istihdam oranı yüzde 25,3’ten yüzde 33’e yükseldi. Bu rakamları yeterli görmediğimizi her vesileyle söylüyoruz. Amacımız 2028 yılı sonuna kadar kadın iş gücüne katılım oranını yüzde 40’ın, istihdamı da yüzde 36’nın üzerine çıkarmaktır” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadın ve erkekler arasındaki eşitsizliği gidermeyi devletin asli görevi olarak telakki ettiklerini söyledi.
Kadın politikalarında en ideali, en iyiyi, ülke, millet ve kadınlar için en hayırlı olanı hedeflediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu tüm kadınların bilmesini isterim. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun odağında güçlü kadın ve erkek, güçlü aile ve toplum, güçlü Türkiye ilkesi vardır. Kadın ve erkeğin beraberce güçlü olduğu ailelerle toplumu ve ülkemizi inşallah daha da güçlendireceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkânlardan adil ve eşit şekilde faydalanmaları için nerede eksiklik varsa kapatacaklarını anlatarak, “Yine bu konuda nerede hata varsa düzeltecek, nerede atmamız gereken adım varsa onu mutlaka uygulamaya geçireceğiz. Bunu da şimdiye kadar olduğu gibi yine sizlerle birlikte, yol ve kader arkadaşlarımız olan siz kadınlarla omuz omuza vererek başaracağız” ifadelerini kullandı.
“KADINLARIN VE ÇOCUKLARIN GAZZE’DEKİ SOYKIRIM KADAR DOĞRUDAN HEDEF ALINDIĞI BAŞKA BİR SAVAŞ HATIRLAMIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada yaşanan çatışma ve krizlerin yükünü daha çok kadınların çektiğinin kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçek olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Savaşlar, çatışmalar, yıkımlar sadece şehirleri, sadece ülkeleri, haneleri vurmakla kalmıyor. Bunlarla birlikte masumları, çaresizleri, zayıfları, yaşlıları, çocukları ve en çok da kadınları hedef alıyor. Suriye’den Afganistan’a, Yemen’den Ukrayna’ya kadar pek çok çatışma bölgesinde bu gerçeği çok acı biçimde tecrübe ettik ancak son yıllarda kadınların ve çocukların Gazze’deki soykırım kadar doğrudan hedef alındığı başka bir savaş hatırlamıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hastanelerden okullara, çadırlardan yardım sıralarına, ibadethanelerden evlere kadar önüne ne gelirse en ağır silahlarla saldıran, vuran, öldüren bir cinayet şebekesiyle karşı karşıyayız. Son 13 ayda Gazze’de katledilen 50 bini aşkın masumun üçte ikisini kadın ve çocuklar oluşturuyor. Buna rağmen silahların gölgesi altında, yoklukta yaşamaya, yaşatmaya, yuvasını korumaya, çocuklarının karınlarını doyurmaya çalışan kadınlar tam anlamıyla tarih yazıyor. Gazze’de bombaların, silahların altında çocuklarına, ailesine, yurtlarına, davasına kol kanat geren Gazze’nin, Filistin’in yiğit kadınları, ümmetin iftihar anıtı olarak devleşiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Harbi’nde silah taşıyan Nene Hatunlar gibi Gazze’nin cengâver kadınlarının da İslam âleminin yapamadığını yaptığını, Filistin davasını şanla şerefle onurla sahiplendiğini, yükselttiğini belirterek, “Allah onlardan razı olsun diyorum. Rabb’im Gazzeli mazlum ve mağdurların yüzü suyu hürmetine Filistin davasını zaferle neticelendirsin diye dua ediyorum” dedi.
“SAVAŞ VE GERİLİMİN SONA ERMESİ İÇİN ELİMİZDEN GELEN GAYRETİ GÖSTERECEĞİZ”
Bir konuyu çok net söylemek istediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’de ve Lübnan’da katliam durana, ateşkes ve barış tesis edilene kadar kardeşlerimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.
İşgalcilerin saldırılarının başladığı günden bu yana katıldıkları tüm uluslararası toplantılarda, yaptıkları ikili görüşmelerde, Türkiye’deki hemen her programda Gazze’yi her zaman gündeme taşıdıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Gazze soykırımının unutulmasına ve unutturulmasına müsaade etmedik. Son olarak Türk Devletler Teşkilatı 11. Liderler Zirvesi ile Avrupa Siyasi Topluluğunun 5. Toplantısı’nda da Gazze gündemimizin ilk sırasındaydı. Çarşamba akşamı Macaristan’ın başkenti Budapeşte’deyken Amerika’nın seçilmiş başkanı Sayın Trump’la yaptığımız telefon görüşmesinde, hem kendisini tarihî seçim zaferinden dolayı tebrik ettik hem de Gazze ve Lübnan’daki katliama dikkat çektik. Değerli dostum Trump’tan ikinci başkanlık döneminde eski yönetimin hatalı politikalarını terk etmesini bekliyoruz. Sayın Başkan’ın savaşları sonlandırma noktasında elini taşın altına koyacağına yürekten inanıyor, bunu da samimiyetle temenni ediyoruz. Daha fazla kan akmaması, özellikle kadın ve çocukların hayatına mal olan, onların hayatını mahveden bu çatışma, savaş ve gerilimin sona ermesi için biz de elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun.”
“İNANIYORUM Kİ GAZZE VE İŞGAL EDİLMİŞ FİLİSTİN TOPRAKLARI DA BİR GÜN ÖZGÜRLÜĞÜ TADACAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karabağ Zaferi’nin 4. yıl dönümüne değinerek, şunları kaydetti: “Bugün Karabağ Zaferi’nin 4. yıl dönümünü büyük bir coşkuyla ve gururla kutlayan can Azerbaycan’ı, Azerbaycan halkının Zafer Günü’nü yürekten tebrik ediyorum. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşimin şahsında, 44 günlük vatan muharebesini zafere ulaştıran Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin kahraman mensuplarını ülkem ve milletim adına hürmetle selamlıyorum. Adlarını tarihe şerefle yazdıran aziz şehitlerimizin tamamını rahmetle yâd ediyor, asil ruhları şad olsun diyorum. Karabağ’ın semalarında nazlı hilal dalgalansın diye can veren o kahramanları her zaman şükranla anacağız. Her günü acıyla geçen 30 yıllık işgalin ardından Karabağ nasıl azatlığına kavuştuysa inanıyorum ki Gazze ve işgal edilmiş Filistin toprakları da bir gün özgürlüğü tadacaktır. Biz o kutlu günün gelmesi için azimle sabırla sarsılmaz bir imanla çalışacağız, hukuk ve hakkaniyet zemininde mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin dünyaya çok önemli mesajlar vereceği inancıyla organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ederek yurt dışından ülkeye gelen misafirleri selamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, KADEM yönetim kurulu ve mütevelli heyeti üyeleri ve zirveye konuşmacı olarak katılanlarla aile fotoğrafı çektirdi.
Zirvenin açılış programına, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda hitap etti.
Misafirperverliği ve nazik daveti için Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün burada Avrupa’nın yüzleştiği çok boyutlu güvenlik sınamalarını ele almak üzere toplanmış bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
Güvenlik sınamalarının yalnızca askerî tehditler, terörist saldırılar ve hibrit savaş taktiklerinden ibaret olmaktan çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji arzından siber saldırılara, göç hareketlerinden salgınlara, uluslararası hukukun sistematik ihlallerinden savaşlara kadar geniş bir yelpazeye yayılan meydan okumaların herkesi etkilediğini bildirdi.
“UKRAYNA’DAKİ SAVAŞIN YOL AÇTIĞI OLUMSUZLUKLAR HER GEÇEN GÜN DAHA DA DERİNLEŞİYOR”
“Huzurumuza, istikrarımıza ve refahımıza kasteden tehditlerin önemli bir kısmı tek başımıza üstesinden gelemeyeceğimiz boyutlara varmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Siyasi Topluluğu’nu, kıtamıza yönelik ortak tehditleri samimi bir ortamda ele aldığımız bir platform olarak görüyoruz. Türkiye, civar bölgelerle yakın kültürel bağları, güçlü ordusu, köklü devlet tecrübesi, ilkeli dış politikası ve yetişmiş insan kaynağıyla bir istikrar adası vazifesi görmeye devam edecektir. Avrupa coğrafyasında maalesef savaşın üçüncü yılını geride bırakıyoruz. Ukrayna’daki savaşın yol açtığı olumsuzluklar her geçen gün daha da derinleşiyor. Savaşın uzaması diplomasiye giderek daha az alan bırakıyor. Biz, en başından beri her iki tarafın da masada olduğu bir müzakere sürecini ve devamında kalıcı, adil bir barışa ulaşılmasını savunduk.”
“GAZZE’DE BİR YILDIR SÜREN SOYKIRIM İNSANLIĞIN ORTAK UTANCIDIR”
Geçen hafta Kazan’da Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşmeden önce de Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha’yı Ankara’da kabul ettiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki görüşmede de diplomasiye alan açılması yönündeki mesajlarını bir kez daha taraflara ilettiğini, barışın tesisi için üzerlerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını ve çözüme yönelik çabalara desteklerinin süreceğini ifade ettiklerini bildirdi.
Diğer yandan, yol açtığı yıkım ve sivil zayiat bakımından Ukrayna’daki savaştan çok daha büyük bir insanlık trajedisinin Orta Doğu’da yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazze’de bir yıldır süren soykırım tüm insanlığın ortak utancıdır. Buna son dönemde Batı Şeria ve Lübnan’a gerçekleştirilen gayriahlaki ve gayrihukuki saldırılar da eklenmiştir. Şunu vicdan sahibi herkes görüyor, kabul ve ikrar ediyor, 50 bine yaklaşan can kaybı dikkate alındığında ateşkesin ivedilikle sağlanması, kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardımın bölgeye ulaşması için İsrail’e her boyutta baskı yapılması elzemdir. İsrail’in saldırganlığına kayıtsız şartsız destek verenler, işlenen suçların da ortağı hâline geldiklerini bilmelidirler.”
“FİLİSTİN’İ HENÜZ TANIMAYAN TÜM ÜLKELERE BUNU YAPMALARI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’e silah ve mühimmat transferinin durdurulmasını sağlamaya yönelik Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattıklarını, 50’yi aşkın ülke ve uluslararası kuruluşun imzasını taşıyan mektubu BM Genel Sekreteri’ne, BM Güvenlik Konseyi Kasım Ayı Dönem Başkanı Birleşik Krallık’a ve BM Genel Kurul Başkanı’na ilettiklerini belirtti.
Bir diğer önemli hususun da Filistin’in devlet olarak tanınması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İrlanda, Norveç, İspanya ve Slovenya’nın bu yönde attıkları adımları takdirle karşılıyor, kendilerini ülkem ve milletim adına tebrik ediyorum. Bu tanıma kararlarının, bölgede barış isteyen Avrupalı devletler için de bir emsal teşkil ettiğine inanıyorum. Küresel adalete ve barışa katkı vermeleri için Filistin’i henüz tanımayan tüm ülkelere bunu yapmaları çağrısında bulunuyorum” ifadesini kullandı.
“PKK TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELEDE AVRUPALI ORTAKLARIMIZDAN SOMUT İŞ BİRLİĞİ GÖRMEK İSTİYORUZ”
Terörizme karşı iş birliği ve dayanışma hâlinde, terör örgütleri arasında fark gözetmeksizin mücadelenin herkesin sorumluluğu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “PKK terör örgütüyle mücadelede Avrupalı ortaklarımızdan somut iş birliği görmek istiyoruz. FETÖ’nün etkin varlık gösterdiği Avrupa ülkelerinden adli ve idari iş birliği taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz. DEAŞ, ülkemizin de önemli katkılarıyla Suriye ve Irak’ta toprak hâkimiyetini kaybetmiş olsa da küresel ölçekte güvenliği tehdit ediyor. Örgütün odağının kaymaya başladığı Batı Afrika ve Orta Asya’daki yabancı terörist savaşçı hareketliliğinin dikkatle takip edilmesini ve bu alanda iş birliğini önemsiyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Avrupa-Atlantik bölgesinde barış, refah ve istikrar için bugüne kadar en çok katkı veren ülkeler arasında yer aldığına işaret ederek, “NATO’nun en önde gelen müttefiklerinden biri olarak, Asya-Pasifik’ten Kuzey Afrika’ya uzanan geniş coğrafyadaki ortaklarımızla istişareleri ve iş birliğimizi sürdürüyoruz” diye konuştu.
“AB’nin savunma alanındaki gayretlerine Türkiye’nin tam olarak dâhil edilmesi Avrupa’nın barış ve güvenliği için olmazsa olmazdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Avrupa Savunma Ajansına ve Avrupa Daimi Yapılandırılmış İşbirliği kapsamındaki projelere katılımımızın gecikmeksizin önünün açılmasını bekliyoruz. Avrupa’yı ve ötesini etkileyen geniş çaplı sorunlara çözüm bulunabilmesi için Türkiye’nin desteği şarttır. Avrupa’da nefret, İslam karşıtlığı ve ırkçılık, sosyal uyumu ve istikrarı zedeliyor. Müslümanlar başta olmak üzere göçmenlere karşı artan ötekileştirme, ırkçılığın yeni bir yüzü olarak karşımıza çıkıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının yalnızca Müslümanları ve göçmenleri değil, toplumun tamamının huzur ve güvenliğini tehdit eden bir temel insan hakları sorunu olduğu artık kabullenilmelidir. Küresel dengelerin yeniden kurulduğu böylesine belirsiz bir dönemde, hemen her alanda yeni ve etkin politikalar geliştirmemiz elzemdir. Daha derin iş birliği tesis etmemizin önündeki siyasi engellerin, ön yargılı birtakım tutumların artık geride bırakılması gerekiyor. Aksi takdirde, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu fikri ve ekonomik dönüşümleri yakalaması mümkün olamayacaktır.”
“AB İLE İLİŞKİLERİMİZİN SAĞLIKLI BİR ZEMİNDE İLERLETİLMESİ İÇİN DİYALOG VE İŞ BİRLİĞİNE HAZIRIZ”
Bu vesileyle Avrupa kıtasının güvenlik ve istikrarı için AB’nin genişleme politikasının önemine de dikkati çekmek istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hakkaniyetli bir genişleme politikasının Birliğin en önemli jeopolitik aracı olduğu açıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır. Türkiye olarak, AB ile ilişkilerimizin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi için diyalog ve iş birliğine hazırız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Zirvesi’ne katıldı.
Budapeşte Puskas Arena’da gerçekleştirilen AST Zirvesi’ne gelişinde, Macaristan Başbakanı Viktor Orban tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra zirvenin açılış oturumuna iştirak etti.
Zirve sonrasında liderler, aile fotoğrafı için bir araya geldi.
Burada çekilen aile fotoğrafındaki liderler arasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Macaristan Başbakanı Orban, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, AB Konseyi Başkanı Charles Michel yer aldı.
Fotoğraf çekiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağında İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, solunda ise Hollanda Başbakanı Dick Schoof bulundu.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.