Cumhurbaşkanı Erdoğan, Siro Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü Temel Atma Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin yeşil teknolojiler konusunda ilerlemesi, sadece çevre açısından değil, aynı zamanda ekonomik ve stratejik açıdan da önemlidir. Özellikle batarya teknolojileri alanında yapılan yatırımlar, Türkiye’nin dünyadaki yerini değiştirecek potansiyele sahiptir” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bursa Gemlik’te Siro Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü Temel Atma Töreni’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen haftanın “Türkiye Yüzyılı” vizyonu ve “Millî Teknoloji Hamlesi” açısından adeta hasat dönemi olduğunu, bugüne kadar yapılan teknoloji altyapı ve insan kaynağı yatırımlarının önemli meyvelerini tek tek topladıklarını anlattı.
Bor madeninin katma değerini “cevherden mücevhere” anlayışıyla 300 kat arttıracak üretim tesisini hizmete açtıklarını, Türkiye’nin uzaydaki gözü olacak İMECE uydusunu yolcu ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, İMECE’nin uzaya fırlatıldıktan sonra ilk sinyali aldığını ifade etti.
TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Merkezi’nin resmî açılışını yaptıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ilk yerli elektrikli lokomotifi E5000’nin ilk hareket testini başarıyla gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Donanmanın amiral gemisi TCG Anadolu’yu Deniz Kuvvetleri’ne gururla teslim ettiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, insansız hava araçlarının iniş-kalkış yapabildiği TCG Anadolu’nun dünyanın ilk SİHA gemisi olduğunu dikkati çekti.
TCG Anadolu ile Türkiye’nin Ege, Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki haklarını daha güçlü savunmasını sağlayacak çok stratejik bir savaş gemisine kavuştuğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu ana kadar yaklaşık 70 bini aşkın vatandaşımız TCG Anadolu’yu ziyaret etti. Son 1 hafta 10 gün içerisinde de İzmir’de demirlemek suretiyle İzmir’deki vatandaşlarımızın da ziyaretine inşallah TCG Anadolu’yu açacağız” diye konuştu.
“TOGG, TÜRKİYE’NİN KÜRESEL SAYGINLIĞININ DA SEMBOLLERİNDEN BİRİDİR”
Savunma sanayii atılımlarına dün bir yenisini daha eklediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni Altay tankımızı testleri yapılmak üzere Silahlı Kuvvetlerimize teslim ettik. Yeni Altay, inşallah ordumuz için çok önemli bir güç çarpanı olarak görev yapacaktır. Geçen ay gerçeğe dönüştürdüğümüz en büyük hayallerimizden biri hiç şüphesiz Türkiye’nin otomobili Togg’dur. Togg, hikâyesi ve özellikleriyle asla sıradan bir araç değildir. Millî gururumuz Togg, Türkiye’nin teknolojik gelişiminin, ekonomik kalkınmasının ve küresel saygınlığının da sembollerinden biridir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Togg’un satışa sunulmasıyla Türkiye’nin giderek gelişen elektrikli araç sektöründe “artık ben de varım” dediğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yerli ve millî otomobilimizin yollara çıkmasıyla ülkemiz dünyanın en iyileriyle rekabet edebilecek bir otomobile ve markaya sahip oldu. Son 20 yılda ülkemize kazandırdığımız her eser gibi maalesef Togg’un üretim sürecinde de çok ciddi zorluklarla karşılaştık. Koronavirüs salgınının küresel ekonomideki olumsuz yansımaları ile emtia fiyatlarındaki fahiş fiyatlar veya fahiş fiyat artışları bizi de etkiledi. Rusya-Ukrayna savaşı ile Türk ekonomisini mahvetmeye yönelik tehditleri de bunlara eklememiz gerekiyor. Bu süreçte Togg ilk günden itibaren haksız eleştirilerin, iftira derecesine varan bühtanların, yıpratma kampanyalarının muhatabı oldu. Mühendislerimizin ilk yerli araç teşebbüsü Devrim otomobilini 60 sene önce garaja hapsetmek için neler yapıldıysa çok daha fazlası Togg için de uygulandı. Binlerce mühendisimiz, teknisyenimiz, emekçimiz bu proje için gece gündüz çalışırken, vatandaşlarımız bu projeyi yürekten desteklerken birileri hep aynı yalana sarıldılar, hep aynı hezeyanları tekrarladılar. Önce çıktılar, ‘Togg’un fabrikası nerede?’, ‘Bu inşaatı bitiremezsiniz’ dediler. Sonra, ‘Buralarda üretim bandı yok, siz bu araçları üretemezsiniz’ dediler. Bu iddiaları da boşa çıkınca bu defa, ‘Bu araç satılmaz, vatandaş bunu alamaz’ dediler. Togg, aldığı ön siparişleriyle talep rekoru kırarak bu bühtanlara en güzel cevabı verdi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muhalefetin ‘fabrikası yok’ dediği Togg’un Gemlik’teki tesislerinde her üç dakikada bir araç üretiliyor. Bu sene 28 bin adet, 2030 senesine kadar da toplam 1 milyon adet Togg’u sahipleriyle buluşturmayı hedefliyoruz. İnşallah 2025 yılından itibaren Togg’u ihraç edip tüm dünyaya satacağız” ifadelerini kullandı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’e birer Togg gönderdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Diğer kardeş ülkelerden de bizi arayıp tebrik edenler, araç talep edenler oldu fakat ne muhalefet ne de ülkemizdeki kimi çevreler, bu olgunluğu, bu millî duruşu henüz gösteremedi. Şöyle yarım günlerini ayırıp Gemlik’e gelerek Togg’un fabrikasını bir kez bile ziyaret edemediler. Altında Türk mühendislerinin, işçilerinin, babayiğit iş adamlarının imzası bulunan teknoloji harikası böylesi bir araç için bırakın teşekkür etmeyi, yarım ağızla dahi olsa tebrik etmediler. Yollarda gezen Togg araçlarına rağmen ülkemizin, milletimizin, Türk mühendislerinin bu başarısını hâlen görmezden geliyorlar. Varsın, görmesinler. Az önce Gemlik’te, deniz kenarında, meydandaki 60 bin kişiye hitap etmeye giderken arabamızın önünü kesenler, karanfillerle bizi karşılayanlar, uğurlayanlar, işte bu milletin gerçek evlatlarıdır. Varsın onlar Türkiye’nin başarılarından rahatsızlık duysun. Allah’ın izniyle aziz milletimizin de desteğiyle Cumhur İttifakı olarak Türkiye Yüzyılı’nın kilometre taşlarını döşemeyi sürdürüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin otomobili elektrikli olacak” derken aslında bir vizyon ortaya koyduklarını vurguladı.
Otomotiv sektöründe yaşanacak dönüşümü, dünyada yaşanan devrimi öngörüp vizyoner bir adım attıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi elektrikli araçlarla birlikte şarj ve batarya teknolojilerinde de Avrupa’nın üretim üssü yapmayı hedefleyerek yola koyulduk. Togg, bu vizyonun birinci adımıydı. Bu akıllı cihazımızı seri üretime geçirerek ülkemizin otomotiv sektöründe yenilikçi ve sürdürülebilir geleceğinin tohumlarını da serptik. Şarj istasyonları da bu vizyonun bir başka önemli halkasıdır. Elektrikli Araçlar İçin Hızlı Şarj İstasyonları Destek Programı kapsamında 81 ilde 1572 şarj istasyonu kurulumuna destek verdik. Ağustos 2022’de 250 adet olan hızlı şarj noktası sayısı 700 adedi aştı. AC şarj istasyonu sayısı ise 3 bine ulaştı. Bu sayılar önümüzdeki dönemde daha da artacak” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yeşil teknolojiler konusunda ilerlemesinin sadece çevre açısından değil aynı zamanda ekonomik ve stratejik açıdan da önemli olduğuna işaret etti.
Özellikle batarya teknolojileri alanında yapılan yatırımların Türkiye’nin dünyadaki yerini değiştirecek potansiyele sahip bulunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hem yerli teknolojileri geliştirerek hem de uluslararası yatırımcıları ülkeye çekerek bu alanda söz sahibi olmayı hedefliyoruz. İşte bugün Türkiye’nin batarya teknolojilerinde güçlü bir oyuncu olmasını temin edecek devasa bir yatırımın daha adımını atıyoruz. Togg, akıllı cihazlarının bataryalarını üretmek üzere Farasis Energy ortaklığı ile kurulan Siro, hücre teknolojisinin ülkemizde geliştirilmesini ve üretimini gerçekleştirecektir” diye konuştu.
Siro Togg Teknoloji Kampüsü’nde batarya, modül ve paket seri üretimine zaten başlanmış olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mart ayında Togg’un ilk akıllı cihazı T10X’in seri imalatıyla birlikte Siro’nun üretiminin de hızlandığını söyledi.
“Bugün inşasına başlanan tesisin devreye girmesiyle bu kampüs, 2026 itibarıyla batarya hücresi de dahil olmak üzere yüksek nikel içerikli batarya modül ve paketleri üreten entegre bir merkez hâline gelecek” bilgisini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece Türkiye’nin az sayıda ülkede bulunan hücre geliştirme ve üretme yetkinliğine de sahip olacağını, böylece otomotivin yanı sıra mikromobilite, endüstriyel uygulamalar, deniz taşıtları, yenilenebilir enerji için sabit enerji depolama uygulamalarıyla geniş bir alanda hizmet verileceğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyaya gerçekleştireceği ihracat, yerli elektrikli araç üreticilerine yapacağı tedarik, geliştireceği fikri mülkiyet hakları ve nitelikli istihdamla bu tesis, ülkemize çok ciddi bir ekonomik değer kazandıracak. Siro, bu yatırımla 10 yılda millî gelire 30 milyar avronun, cari açığın azaltılmasına 10 milyar avronun üzerinde katkı sağlayacak, istihdama da 7 bin çalışanla destek verecektir” şeklinde konuştu.
Siro’nun ilk etapta hedeflediği 20 gigavatsaatlik kapasiteyi yeni fırsatlarla 50 gigavatsaatin üzerine çıkarmasını beklediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda otomotivde yaşanan çip krizinin benzerinin gelecekte batarya konusunda çıkacağının anlaşıldığını belirtti.
“TÜRK EKONOMİSİNE KATKI SUNAN, İSTİHDAM OLUŞTURAN HERKESİN YANINDA OLMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Siro’nun hem bu kritik dönemde 2030’a kadar devam edecek arz açığını değerlendireceğini hem de Togg üretimi için batarya arz güvenliğini sağlayacağını kaydetti.
Türkiye ile Türk ekonomisine güvenen, bu ülkenin kalkınmasına katkı veren herkesin başlarının üstünde yeri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’ye ciddi değer katacak stratejik bir yatırım olan Siro’yu, Türkiye Cumhuriyeti olarak biz de destekliyoruz. Bu desteğimizi 30 milyar lira sabit yatırım tutarı ile ülkemizin en etkili teşviklerinden birini vererek gösterdik. Bundan sonra da yerli-yabancı ayrımı yapmadan Türk ekonomisine katkı sunan, istihdam oluşturan herkesin yanında olmayı sürdüreceğiz. Nasıl son 21 yılda tefecilerle değil işte bugün burada olduğu gibi gerçek yatırımcılarla yol yürüdüysek inşallah gelecekte de yatırımcı dostu tavrımızı devam ettireceğiz. Millî Teknoloji Hamlesi rehberliğinde Türkiye’yi yeni teknolojilerin pazarı yerine üretim üssü yapmak için gece gündüz çalışıyoruz. Türkiye, dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi olacaksa bunun yolu bürokrasiyi daha fazla şişmanlatmaktan değil özel sektörün öncülüğünde bir ekosistem oluşturmaktan geçiyor. Elbette vatandaşımızın her alanda en iyi kamu hizmetini alması için kurumlarımızı daha da güçlendireceğiz.”
“DOĞAL KAYNAKLARIMIZIN TAMAMINI DEVREYE ALACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmeninden sağlıkçısına, polisinden, askerinden mühendisine kadar hiçbir alanda boşluk bırakmayacaklarını, asıl enerjilerini ve mesailerini kamunun teşvik ve destekleriyle özel sektörün büyümesine vereceklerini bildirdi.
Bu amaçla devlet olarak ülkenin altyapı ve üstyapı eksiklerini gidereceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni yollar, tüneller, köprüler, hızlı tren hatları ve havalimanları yapacağız. Doğal kaynaklarımızın tamamını devreye alacağız. Eğitim kalitemizi artırarak evlatlarımızın en güzel, en donanımlı şekilde yetişmelerini temin edeceğiz. Gençlerimizi ve genç girişimcilerimizi destekleyerek onların kendi işlerini kurmalarını sağlayacağız. Ülkemizin ve Türk ürünlerinin itibarını küresel ölçekte güçlendireceğiz. Yeni ihracat pazarları bularak daha önce varlık gösteremediğimiz yerlere ulaşacağız. Şimdiye kadar ülkemize 250 milyar dolar yatırım yapan uluslararası yatırımcıları çekmek için daha fazla çaba harcayacağız. Böylece Türkiye’de kamunun himayesinde, özel sektörün lokomotifliğinde, uluslararası yatırımcıların da destekleriyle yeni bir hikâye yazacağız” diye konuştu.
“GENÇLERİMİZE MUTLU, MÜREFFEH BİR ÜLKE BIRAKMAKTA KARARLIYIZ”
Son 21 yılda kat ettikleri göz kamaştıran mesafenin Türkiye’nin teknoloji alanında neler yapabileceğini, neleri başarabileceğini gösterdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları belirtti: “Ancak bizim bu ülke ve gelecek nesiller için yapacaklarımız asıl şimdi başlıyor. Coğrafi konumuyla, altyapısıyla, genç, nitelikli nüfusuyla, siyasi istikrarı ve güçlü liderliğiyle Türkiye, çok büyük bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyeli tam manasıyla hayata geçirmekte kararlıyız. Gençlerimize mutlu, müreffeh bir ülke bırakmakta kararlıyız. İçinde bulunduğumuz asrı milletimizin asrı yapmakta kararlıyız. Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmekte hiç olmadığımız kadar kararlıyız. İnşallah, 14 Mayıs imtihanını da alnımızın akıyla vererek Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu inşa yolunda tarihi bir adım daha atmış olacağız. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Siro Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü’nün ekonomiye ve şehre hayırlı olması temennisinde bulundu.
Konuşmasının ardından katılımcılarla butona basarak kampüsün temeline harç döken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Togg’un satışına yönelik kredi konusunu Manisa’da kamu bankalarının genel müdürleriyle görüşeceğini ifade ederek, “Ondan sonra orada açıklamayı daha farklı bir şekilde yaparım” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende Togg ve yeni nesil araçlarda kullanılacak bataryaları da inceledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “DSÖ-Bitkisel İlaçlar İçin Düzenleyici İşbirliği Ağı (IRCH) 15. Yıllık Toplantısı” ile “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Kılavuz ve Strateji Geliştirme Çalıştayı”na katıldı.
Emine Erdoğan, İstanbul’da Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ev sahipliğinde düzenlenen “DSÖ-Bitkisel İlaçlar İçin Düzenleyici İşbirliği Ağı (IRCH) 15. Yıllık Toplantısı” ile “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Kılavuz ve Strateji Geliştirme Çalıştayı”nda yaptığı konuşmada, Türkiye’den ve dünyanın farklı yerlerinden gelen bilim insanları ile buluşmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
Sağlığı korumanın ve hastalıklardan arınmanın, var olduğu günden bu yana insanlığın ortak derdi olduğunu dile getiren Emine Erdoğan, bu yolda birbirine eklenerek kar topu gibi büyüyen tecrübelerin insanlık tarihinin tüm birikiminden izler taşıdığını belirtti.
“SAYISIZ ÂLİMİN KALEME ALDIKLARI ESERLER HÂLÂ KEŞFEDİLMEYİ BEKLEMEKTEDİR”
Emine Erdoğan, sahip oldukları bu hazinenin, Doğu’nun ve Batı’nın, geleneksel ve modernin ahenk içinde yoğrulmasının eşsiz bir sembolü olduğunu kaydederek, “Yüzyıllar boyunca hekimler, ‘Biz insanı en güzel biçimde yarattık’ ayetikerimesinin bir tezahürü olarak, kutsal kabul edilen sağlığı korumak ve bu uğurda tedavi yöntemleri geliştirmek için tabiatı incelemiş, yaratılan her şeyi hikmet nazarıyla satır satır okumuştur. Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hâlâ keşfedilmemiş sayısız türü bünyesinde barındıran bitkiler âlemidir. Bugün fitoterapi olarak bilinen bitkilerle tedavi, bilimsel geçerliliği olan, kanıta dayalı bir tedavi yöntemi hâlini almıştır” diye konuştu.
Bugün birçok hastalığın tedavisinde bitkilerden elde edilen ilaçlar kullanıldığını bildiklerine dikkati çeken Emine Erdoğan, “Anadolu toprakları, sahip olduğu 3 bini endemik, toplam 12 bin bitki türüyle bitkilerle tedavi alanında müstesna bir yere sahiptir. Sadece bitki çeşitliliği açısından değil, üzerinde birçok önemli hekim ve bilim insanının yaşamış olması hasebiyle de Anadolu toprakları kadim tıp kaynakları açısından önemli bir konumdadır. Razi’den İbn Sina’ya, Hipokrat’tan Galen’e sayısız âlimin keşifleri ve kaleme aldıkları eserler hâlâ bilim insanlarımız tarafından keşfedilmeyi beklemektedir” ifadelerini kullandı.
Emine Erdoğan, buna bir örnek olarak, geçen yıllarda tercümesini gerçekleştirdikleri “Kitabül Cemi Fil Edviyetül Müfrede” kitabından bahsetmek istediğini aktararak, şöyle devam etti: “13. yüzyılda yaşayan ve botanik biliminin kurucusu olarak kabul edilen İbnü’l Baytar’ın bu değerli eserinin ne yazık ki Türkçe tercümesi bulunmuyordu. 19. yüzyılda Batılı bilim insanları tarafından önemi fark edilerek çeşitli dillere çevrilmiş olan bu eseri Türkçeye kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ancak elbette yeterli görmüyoruz. Ülkemizin bu anlamda büyük bir potansiyeli ve mirası var. Bu mirasın modern bilimin süzgecinden geçerek günümüze kazandırılmasının, insan hayatına eşsiz bir katkı sunacağı kanaatindeyim.”
Tıp alanında miras aldıkları bu köklü geçmişe sahip çıkmayı, millî ve vicdani bir sorumluluk olarak gördüklerine işaret eden Emine Erdoğan, bu nedenle yürüttükleri çalışmaların bu sorumluluk duygusunun bir sonucu olduğunu söyledi.
Emine Erdoğan, hastalıklarla mücadelenin, biçim değiştirse de her dönem insanlığın temel uğraş konularından biri olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: “Teknolojinin gelişmesiyle teşhiste katedilen mesafenin önemini yadsıyamayız. Ancak diğer taraftan artan kronik hastalıklar ve aşırı ilaç kullanımı tüm dünyada sağlık politikalarını yeniden gözden geçirmenin zorunlu olduğu kanısını güçlendirmiştir. Bu noktada DSÖ geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin ülkelerin sağlık sistemlerine dâhil edilmesini teşvik etmektedir.”
Tarihî öğretilerin gün yüzüne çıkarılıp modern uygulamalara entegrasyonunda üzerlerine düşeni yerine getirmek için 2012 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları (GETAT) Dairesi Başkanlığı kurulduğunu aktaran Emine Erdoğan, gerekli mevzuat düzenlemesi yapıldığını vurguladı.
“GETAT UYGULAMALARININ BİLİMSEL VE AKADEMİK BİR ZEMİNDE YÜRÜTÜLMESİ SON DERECE ÖNEMLİ”
Emine Erdoğan, 2014 yılında yürürlüğe giren Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği’nin bu çerçevede önemli bir adım olduğundan bahsederek, şunları söyledi: “Bu sayede Sağlık Bakanlığı öncülüğünde, birçok üniversitede GETAT eğitim ve uygulama merkezleri açıldı. Ancak GETAT uygulamalarının bilimsel ve akademik bir zeminde yürütülmesi son derece önemli. Bu minvalde geçtiğimiz aylarda ülkemizin saygın araştırma kuruluşlarından biri olan TÜBİTAK Başkanlığımız tarafından geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın araştırılmasına yönelik proje çağrısına çıkıldı. Akademik çalışmaların ve bilim insanlarının GETAT uygulamalarına gösterdiği ilginin son derece önemli olduğunu düşünüyorum.”
Bu sayede Türkiye’nin GETAT uygulamalarında önde gelen ülkelerden biri ve tüm dünya için bir cazibe merkezi olacağına emin olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, topraklarının zengin şifa birikiminin, Sağlık Bakanlığınca patenti alınan “Anadolu Tıbbı” markası altında daha da geliştirilerek insanlığın istifadesine sunulacak olmasının ümit verici bir gelişme olduğunu dile getirdi.
Emine Erdoğan, başta Sağlık Bakanlığı ve DSÖ olmak üzere organizasyonda emeği geçenlere ve katılımcılara katkıları için teşekkür etti.
Hz. Muhammed’in “Sağlık, vücutları sağlam insanların başına konmuş bir taçtır. Onu ancak hastaların gözü görür” hadis-i şerifini aktaran Emine Erdoğan, “Hastalığın değil, şifanın merkeze alındığı, geleneğin hak ettiği itibara yeniden kavuşarak hayatımıza hikmeti ve şefkati kazandırdığı bir dünyayı, hep birlikte inşa edebilmeyi diliyorum” şeklinde konuştu.
Emine Erdoğan, programa katılan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakan Yardımcısı Huzeyfe Yılmaz, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İhsan Ateş, DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge, DSÖ Geleneksel, Tamamlayıcı ve Entegratif Tıp Birimi Sorumlusu/ DSÖ-IRCH Sekreterya Grup Başkanı Dr. Kim Sungchol ve DSÖ-IRCH Sekreterya Grup Başkan Yardımcısı Dr. Charles Wu ile aile fotoğrafı çektirdi.
Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu (TÜMATA) tarafından mini konser verilen programda, çalıştayla ilgili tanıtım videosu izletildi.
Programda, Sağlık Bakanı Koca ve DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Kluge konuşma yaptı.
Konuşmaların ardından, Sağlık Bakanı Koca, Emine Erdoğan’a geleneksel tıbbın simgesi olan “Hayat Ağacı”nı hediye olarak takdim etti.
Emine Erdoğan daha sonrasında beraberindekilerle Sağlık Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca hazırlanan “Anadolu’da Tıbbın Tarihi” sergisini ziyaret etti.
Sergide, geleneksel tıp yöntemlerinin yer aldığı kitaplar ve bitkiler tanıtılıyor.
Türkiye-Mali Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) 4. Dönem Toplantısı Ankara’da yapıldı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Mali Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Abdoulaye Diop, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda baş başa ve heyetler arası görüşmeler yaptı. Görüşmelerin ardından Kacır ve Diop’un eş başkanlıklarında Türkiye-Mali KEK 4. Dönem Toplantısı düzenlendi.
Toplantı sonrasında, 4. Dönem KEK Protokolü ve buna ilişkin eylem planları imzalandı.
Bakan Kacır, yaptığı konuşmada, protokolle yatırım ortamını iyileştiren yasal mevzuatlar, ticaret hacmini artıracak hamleler, altyapı hizmetlerinin genişletilmesi ve savunma sanayi başta olmak üzere sektörel işbirlikleri için uzlaşıya vardıklarını söyledi.
Bilim ve teknolojiden enerji ve madenciliğe, tarım ve hayvancılıktan su kaynaklarının yönetimine, sağlıktan ulaştırmaya kadar geniş bir yelpazede bir yol haritası oluşturduklarının altını çizen Kacır, karşılıklı ekonomik fayda esasıyla milletlerin refahını hedefleyen alanlarda işbirliklerinin daha fazla geliştirilmesi hususundaki kararlılıklarını yinelediklerini ifade etti.
Kacır, bu toplantının Türkiye ve Mali arasında siyasi, ekonomik ve ticari işbirliğini daha da geliştireceğine inandıkları vurgulayarak, ikili görüşmelerin ve imzalanacak protokolün yeni projeleri, yatırımları ve işbirliklerini teşvik etmesini diledi.
50 MİLYAR DOLARLIK TİCARET HACMİ HEDEFİ
Afrika kıtasındaki ülkelerle ilişkilere son 22 yılda kayda değer bir ivme kazandırdıklarını aktaran Kacır, yurt dışındaki misyonlar aracılığıyla Afrika’da son derece proaktif bir dış politika yürüttüklerini dile getirdi.
Kacır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Afrika ülkesine gerçekleştirdiği 50’den fazla ziyaret, kıtada faaliyet gösteren 44 büyükelçilik ve Türkiye’deki 38 Afrika ülkesinin büyükelçiliklerinin bu aktif dış politikanın en önemli göstergeleri olduğunu belirtti.
Türk Hava Yollarının (THY) kıtada 62 noktaya sefer düzenlediğine işaret eden Kacır, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından Afrika ülkeleriyle kurulan iş konseylerinin sayısının 47’yi geçtiğini bildirdi.
Kacır, Afrika ülkeleriyle ilişkilerin günden güne gelişmesi için çaba harcadıklarını vurgulayarak, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansının (TİKA) kıtada 22 ofisi olduğunu kaydetti.
Afrika açılımı ve müteakiben Afrika ortaklık politikalarının kıta ülkeleriyle ilişki ve işbirliklerinin geliştirilmesi bakımından başarılı sonuçlar verdiğini ifade eden Kacır, “Afrika ülkeleriyle pozitif seyreden ilişkilerin en somut örneği ‘kazan-kazan’ ilkesi temelinde katlanarak artan ticaret verileridir. Kıtayla toplam ticaretimiz 2003’te 5,4 milyar dolar düzeyindeyken 2023’te 37 milyar dolara yükselttik. Önümüzdeki yıllarda ticaret hacmimizi 50 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Afrika kıtasındaki ticari faaliyetlerimize ek olarak, müteahhitlik ve yatırım faaliyetlerimizin gelişmesi için işbirliklerimizi genişletiyoruz. Bu çerçevede, Afrika’daki Türk yatırımları 10 milyar dolara ulaştı. Sektörde kendini ispat etmiş ve Afrika ülkelerinde de deneyim kazanmış müteahhitlik firmalarımız, kıtada bugüne dek bin 885 projeyi başarıyla üstlendiler.” diye konuştu.
MALİ İLE 255 MİLYON DOLARLIK TİCARET
Kacır, coğrafi konumu ve bölgede oynadığı önemli rolü göz önüne alarak, Batı Afrika’da güçlü bir potansiyel ortak olarak gördükleri Mali ile ticari ve ekonomik bağlamda sağlam temeller kurmaya ayrı bir önem atfettiklerini söyledi.
Erdoğan’ın 2018’deki Mali ziyaretini anımsatan Kacır, “Bu ziyaret sırasında ikili ticaret hacmimizin 500 milyon dolar değerine ulaşması hedefinde mutabık kalınmıştı. Türkiye-Mali arasındaki ticaret hacmi bu tarihten sonra sürekli artarak 2023’te tarihinin en yüksek seviyesine ulaşarak 255 milyon doları aştı. Gelecek yıllarda, hedeflediğimiz ticaret hacmine ulaşacağımızdan eminim.” değerlendirmesinde bulundu.
Kacır, ikili ticari ilişkilerinde sürdürülebilir bir artış sağlanması için karşılıklı yatırımlara ve altyapı projelerine odaklanılması konusunda mutabık kaldıklarını aktardı.
Ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari ilişkileri ortak fayda ve kazan-kazan ilkeleri temelinde ilerletmenin ve diğer alanlarda da işbirliği geliştirmenin nihai amaçları olduğunun altını çizen Kacır, yatırımların bu hususta ticaretin gelişmesi için anahtar rol üstlendiğini vurguladı.
Kacır, Türk müteahhitlerinin Mali’de bu zamana kadar altyapı ve üstyapı, rehabilitasyon gibi alanlarda 450 milyon dolar değerinde 10 proje üstlendiğini dile getirdi.
Ülkeler arasındaki iktisadi ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi için ciddi bir potansiyel olduğuna işaret eden Kacır, şöyle devam etti:
“Bu potansiyelin değerlendirilmesi ve ticari ve ekonomik ilişkilerimizin artırılması sadece ülkelerimizin ortaklığını güçlendirmekle kalmayacak, milletlerimizin refahına da büyük katkı sağlayacak. Türk ve Malili iş insanlarının daha güvenli bir iş ortamında hareket etmeleri ve yatırım yapabilmeleri için bazı temel anlaşmaların da yürürlükte olması gereklidir. Bu bağlamda yine Cumhurbaşkanımızın 2018’deki Mali ziyaretinde imzalanan Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması’nın onay sürecinin en kısa sürede tamamlanması ve Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması’nın müzakerelerinin bir an önce tamamlanarak imzalanmasını arzuluyoruz.”
ÇOK YÖNLÜ İŞ BİRLİĞİ
Kacır, bunların yanı sıra TİKA’nın, özellikle su sanitasyonu, insani yardımlar, kültürel mirasın korunması gibi alanlarda Mali’de aktif rol oynadığını belirti.
Bugünkü toplantının pek çok alana yönelik işbirliği kararlarını kapsaması nedeniyle gelecek dönem adına önemli bir yol haritası sunduğunu vurgulayan Kacır, şunları kaydetti:
“Barış, istikrar, dostluk ve karşılıklı fayda ilkeleri üzerinde temellenen Türkiye-Mali ilişkilerinin sağlam ve uzun ömürlü olacağından hiçbir şüphem yok. Türkiye sahip olduğu imkan ve kabiliyetleri kullanarak, Mali ile her türlü işbirliğini değerlendirmekte kararlıdır. İkili ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirebilecek her projenin takipçisi olacağımızdan ve KEK toplantılarında mutabık kalınan hususları gerçekleştirmedeki kararlılığımızdan şüpheniz olmasın. İki dost ülkenin birlikte atacağı her adım, başlayacağı her yatırım, bitireceği her proje sadece Mali’nin ve Türkiye’nin ekonomilerini değil, kardeşliklerini de güçlendirecektir. Bugün attığımız somut adımlar, gelecekte ülkelerimizin dostluğunun gelişmesine vesile olacaktır.”
MALİLİ BAKANDAN SİHA’LARA ÖVGÜ
Bakan Diop ise ticaret hacmini 500 milyon dolara çıkarma hedefini çok rahatlıkla yakalayabileceklerini ifade ederek, çalışmalarının da bunu gösterdiğini söyledi. 3. KEK toplantısının ardından çok çeşitli alanlarda Türkiye ile işbirliği yaptıklarına dikkati çeken Diop, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bizler savunma ve güvenlik konusunda da ciddi bir işbirliğine sahibiz. Özellikle SİHA teknolojisinin kullanılması, gerçekten durumu değiştirerek bugün takdir edilecek neticeler elde etmemize ve topraklarımızı kontrol edebilmemize imkan sağladı. Değişen dünyada herkes barış için çözümler arıyor ama uluslararası alanda istikrar da istiyor. Bu doğrultuda Türkiye’nin de önemine değinmek isterim. Ayrıca Mali hükümeti olarak Türk firmalarının olumlu ortamlarda çalışması için her türlü çalışmayı sürdüreceğiz. Karşılıklı özel sektörlerimiz görüşmelerde bulunacak, işbirlikleri gerçekleştirecekler. Türk ve Mali devleti de iş insanlarına nasıl yardımcı olabileceği konusunda değerlendirme yapıyor. Mali ve Türkiye bölgesel olarak da önemli ülkeler.”
Diop, özellikle tarım, tekstil ve madencilik gibi alanlarda yapacakları dönüşümü de Türkiye gibi güvenilir, dost ve stratejik ortaklarla gerçekleştirmek istediklerini sözlerine ekledi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.