Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kâğıthane Yeni Meydan’da gerçekleştirilen İstanbul Kâğıthane-Göktürk-İstanbul Havalimanı metro hattının açılış törenine katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’a tarihî öneme sahip yeni bir eser kazandırmanın heyecanını, mutluluğunu ve gururunu yaşadığını söyledi.
Kâğıthane istasyonundan başlayıp İstanbul Havalimanı’na kadar uzanan 34 kilometre uzunluğundaki sekiz istasyonlu metro hattının İstanbul’a ve ülkeye hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Günde 800 bin yolcu kapasiteli bu metro hattı sayesinde Kâğıthane’den İstanbul Havalimanı’na 24 dakikada ulaşılabilecek. Metro hattımızı söz verdiğimiz şekilde İstanbul’un hizmetine bir an önce sunabilmek için aynı anda 10 tünel delme makinesi birden kullandık. Kendi içinde pek çok rekora imza atılan metromuzun inşaat süreci, yerli ve millî mühendislik başarılarıyla dopdolu, gurur verici bir eserin ülkemize kazandırılması hikâyesidir. TRT’mizin belgeselleştirdiği bu hikâyeyi akşam ekranlardan seyredebilirsiniz. Bundan 3 yıl önce ilk kaynak törenine, birkaç ay sonra tünelin Gayrettepe’ye ulaşma sevincine, yaklaşık 1,5 yıl önce ilk tek sürüşüne şahitlik ettiğimiz metromuzu bugün hizmete veriyoruz.”
“TÜRKİYE METRO HATTI İNŞASINDAKİ GÜCÜNÜ VE KABİLİYETİNİ TÜM DÜNYAYA İSPATLAMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hizmete alınan metro hattını Kâğıthane’de Mahmutbey metrosuyla entegre ettiklerine dikkati çekerek, birkaç ay içinde bu hattı Zincirlikuyu metrobüs durağıyla da birleştireceklerini ifade etti.
Hızlı tren konforuyla işleyecek bu metronun sinyalizasyon sisteminin TÜBİTAK işbirliğiyle ASELSAN tarafından gerçekleştirildiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Metroda çalışacak yerli tasarım ve üretim araçları da yine yerli bataryayla görev yapacak. Türkiye bu projeyle metro hattı inşasındaki gücünü ve kabiliyetini tüm dünyaya ispatlamıştır. Aynı şekilde İstanbul Havalimanı’ndan başlayıp Arnavutköy’den Halkalı’ya inecek metro hattı projemizdeki çalışmalar da süratle devam ediyor. Bunların yanında Bakırköy-Bağcılar, Başakşehir-Kayaşehir, Kazlıçeşme-Sirkeci, Altunizade-Bosna Bulvarı hatlarındaki çalışmalarımız sürüyor. Tüm bu projeleri tamamladığımızda İstanbul’un raylı sistem ağını 380 kilometrenin üzerine çıkarmış olacağız. İstanbul’da ilk metro hattının işletmeye açıldığı 1989 yılından sonra en büyük projeler bizim dönemimizde başladı ve sonrasında devam ettik. Son yıllarda devreye giren metro hatlarının da neredeyse tamamı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızca inşa edilen projelerdir. Hâlen çoğunluğu yine Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız tarafından yürütülen projeleriyle İstanbul, dünyada en fazla raylı sistem inşası yapılan şehirlerarasında ilk sırada bulunuyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, metro hatlarının hızlandırılması ve yaygınlaştırılması konusunda gayretlerini asla unutamayacaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında hizmete giren Üsküdar-Çekmeköy sürücüsüz metro hattının bu alanda Avrupa’nın en büyük, dünyanın üçüncü büyük kapasiteli projesi seçildiğini belirterek, “Üstelik İstanbul’da bunun gibi 10 ayrı sürücüsüz metro hattı bulunuyor. Gerçi ülkemizde siyaset yapan birilerinin ne İstanbul’dan ne İstanbul’un sahibi olduğu altyapıdan ne de teknolojinin geldiği seviyeden haberleri var. Kâğıthane’ye ‘Kâğıttepe’ diyenlerden, Paris’i bildikleri kadar İstanbul’u bilmeyenlerden fazla bir şey de beklemiyoruz. Bunlar Türkiye’yi de İstanbul’umuzu da tanımıyorlar, bilmiyorlar. Kendi ülkelerinde adeta yabancı bir turist gibi yaşıyorlar. Ama onların bu cehaleti, hakikatleri ortadan kaldırmıyor. Onların bu trajikomik hâlleri bizi asla rehavete sevk etmiyor. Biz onlara rağmen İstanbul’un trafik sorununu raylı sistemlerle çözme sözümüzü adım adım yerine getiriyoruz” diye konuştu.
“ÖNEMLİ PROJELERİMİZİN MERKEZİNE HEP İSTANBUL’U YERLEŞTİRDİK”
Kâğıthane-İstanbul Havalimanı metro inşaatında emeği geçenleri tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “İstanbul’a belediye başkanı olduğumuzda ‘Ne kandıranlardan ne kandırılanlardan olacağız’ demiştik. Hatırlıyorsunuz değil mi? Sevdamız, aşkımız, gönül tahtımızın sultanı, efsunlu güzelliklerin şehri aziz İstanbul’a karşı her zaman samimi olduk, hasbi olduk, harbi olduk. Fatih’in emaneti, bu mübarek şehre karşı mahcup olmaktansa, değil siyasette fedakârlık yapmayı, gerekiyorsa can vermeyi tercih ederiz. Rabbimden, bize de üstat gibi ‘O manayı bul da bul. İlle İstanbul’da bul’ demeyi hep temenni ediyoruz. Yine üstadın ifadesiyle ‘Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar. Güleni şöyle dursun ağlayanı bahtiyar’.”
İstanbul’u her alanda hak ettiği seviyeye çıkarmak için başbakan ve cumhurbaşkanı olarak gece gündüz çalıştığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimin sorumluluğunda olduğuna bakmadan bu şehrin her meselesiyle yakından ilgilendiklerini, her projesini takip ettiklerini ve her sıkıntısına çözüm aradıklarını dile getirdi.
Millî iradenin üstünlüğüne olan saygıları gereği hangi belediyenin kimde olduğuna bakmadan, şehrin tamamına hizmet verecek eserleri birer birer hayata geçirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul konumu ve sahip olduğu potansiyeliyle Türkiye’nin en kıymetli hazinesi, en bereketli kaynağı, en dinamik şehridir. Ülkenin ortak değeri olan bu şehri her türlü mülahazanın ötesinde söylüyorum, kimsenin insafına bırakamayız. Bunun için hükûmetlerimiz döneminde önemli projelerimizin merkezine hep İstanbul’a yerleştirdik. Eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan tarıma, diplomasiye, bütün bu adımları kültür sanatta kararlılıkta attık” açıklamasında bulundu.
İstanbul’u, Türkiye Yüzyılı’na hazırlayacak yatırımlar yaptıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şehrin çok eskilere dayanan yapısal sorunlarını, önümüze çıkardığı zorlukları birer birer aşarak yolumuza devam ettik” sözlerini sarf etti.
Deprem başta olmak üzere tüm afetlere hazırlık için kapsamlı adımlar attıklarını, kentsel dönüşüm çalışmalarıyla hem İstanbullunun haklarını gözetecek hem şehrin geleceğini inşa edecek projeler yürüttüklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, raylı sistem öncelikli ulaşım projeleriyle şehri kilitlenip kalmaktan kurtardıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yandan Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’yle, diğer yandan İstanbul-İzmir Otoyolu ve Osmangazi Köprüsü’yle şehre yeni nefes kanalları açtıklarını aktardı.
Asrın projesi olan Marmaray ve Avrasya Tüneli’yle başlattıkları ulaşım atılımlarını kesintisiz sürdürdüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kardeşlerim, bunlar Boğaz’ın altından Marmaray’ı geçirebilirler miydi ya? Bir tanesi ne diyor? ‘Bunda diyor sürücü yok mu?’ Biz zaten 10 adet sürücüsüz metro adımını attık, ama bunların haberi yok. Ne diyor birisi de? ‘Bunları galiba Paris’te filan yapmışlar’ diyor. İstanbul’la Paris’in mukayesesini yapıyor. Paris’te metroda damdan sular akıyor sular. Bizimkiler pırıl pırıl, tertemiz. Haberleri yok” dedi.
Şehrin içindeki tıkanma noktalarını belirleyerek her biri için ayrı çözümler ürettiklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hayata geçirdiğimiz her çalışmada sadece bugünkü ihtiyaçları değil, şehrin geleceğini de göz önünde bulundurduk. Havalimanının Yeşilköy’den bugünkü bulunduğu yere taşınması da bu kapsamda attığımız adımlardan biridir. Devletimizin kasasından 1 kuruş çıkmadan yapılan İstanbul Havalimanı bugün Avrupa’nın en yoğun, dünyanın en iyi havalimanları arasında ilk sırada yer alıyor. Bay Kemal ne diyor? ‘Bize 1 kuruşsuz yaptığınız bu yatırımları anlatın’ diyor. Ya neyi anlatacağız? Ya biz ne diyoruz? Bak PPP. Yani Kamu-Özel İşbirliği yatırımıdır bunlar. Buna millî bütçeden bir kuruş vermeden biz bu yatırımları yaptık, yapıyoruz, yapacağız. İGA’yı böyle yaptık. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü böyle yaptık. Osmangazi Köprüsü’nü böyle yaptık. Ama siz bunları öğrenene kadar çok zamanlar geçecek. Bunlara bol bol fırın ekmek yedirmek lazım.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışı yapılan metro hattıyla havalimanına hızlı ve kolay ulaşım ihtiyacının karşılanacağını kaydederek, “Hâlen inşası süren metro hatlarını da devreye aldığımızda İstanbul’un raylı sistemlerle ulaşılamayan hiçbir köşesi kalmıyor. Böylece İstanbul büyüklüğündeki bir dünya şehrinin sürdürülebilirliği için hayati öneme sahip bir eksiğini daha gidermiş oluyoruz. Dünyanın turizm, ulaşım, finans, kültür, sanat, spor, eğitim, sağlık merkezi olma yolunda hızla ilerleyen İstanbul için aşkla çalışmaya devam edeceğiz. İnşallah Kanal İstanbul Projesi ile şehrimize yeni bir soluk borusu daha açarak, hem boğazın yükünü hafifletecek hem İstanbul’un marka değerini yükselteceğiz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediye başkanlığı görevine geldiği 1994 yılından beri İstanbul için attıkları her adıma, başlattıkları her projeye yapılan itirazlara dikkati çekerek, “Eğer biz bunlara kulak vermiş olsaydık, bugün İstanbul Marmaray’sız Avrasya’sız, Yavuz Sultan Selim’siz, Osmangazi’siz, metrosuz, yolsuz, susuz bir şehir olarak kalacaktı” diye konuştu.
Belediye başkanı olarak 1994 yılında İstanbul’da göreve geldiği yıllara işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İstanbul’un suyu var mıydı? Kimden devralmıştık? CHP’den. Çöp dağları var mıydı? Suyu, 110 kilometreden dağları delerek İstanbul’a getirdik. Nereden? Istranca Dağları’ndan. Çöpleri kaldırdık mı? Kaldırdık. CHP nedir? Çöp demektir. Çöp, çukur, çamur. Ve hatırlayın, Ümraniye çöplüğündeki patlamayı, 39 vatandaşımız orada öldü. Hâlâ bir CHP konuşuyor. Neyi konuşuyorsun? Ve bütün bunlarla beraber her ne yaptıysak İstanbul’u çirkin binalara ve yetersiz altyapıya mahkûm etmek isteyenlere rağmen yaptık. Kanal İstanbul’u da inşallah bu şekilde hayata geçireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 20 yılda Türkiye’nin diğer 80 vilayetiyle birlikte İstanbul’a kazandırdıkları her eseri ve hizmeti Türkiye Yüzyılı’nın önsözü, girizgâhı, altyapısı olarak gördüklerini belirterek, bu güçlü altyapının üzerinde Cumhuriyet’in yeni yüzyılını, Türkiye Yüzyılı hâline dönüştürmek istediklerini anlattı.
Ülkenin son bir asırda yeni devletin kurulmasının yanında çok ciddi inişler çıkışlar da yaşadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Darbelerin, vesayetin, terörün, siyasi ve ekonomik krizlerin, sosyal gerilimlerin ve hatta çatışmaların hiçbirinin kendi tabii mecrasında ortaya çıkmadığına inanıyoruz. Bunların her biri, ülkemizin kalkınmasını, gelişmesini, büyümesini durdurmak, en azından yavaşlatmak için hazırlanan senaryoların birer parçasıydı. Maalesef her dönem ülkemiz içinden birileri de bu senaryolara gönüllü şekilde veya farkında olmadan alet edilmiştir. Milletimizin iradesini temsil görevi verdiği siyasetçilerin çoğu da kimi korkusundan, kimi çıkar ortaklarından, kimi kifayetsizliğinden bu gidişe ‘dur’ diyememiştir.”
“VATANIMIZIN BÜTÜNLÜĞÜNE GÖZ DİKENLERE DÜNYAYI DAR ETTİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Adnan Menderes’in 14 Mayıs 1950’de “Yeter söz milletindir” diyerek başlattığı demokrasi devriminin, tarihlerinde ayrı bir yerinin olduğunu anımsatarak, “Her ne kadar sonu idam sehpasına çıkmış olsa da millî iradenin üstünlüğü esasına dayalı bu haykırış, daha sonra pek çok insana da ilham ve cesaret vermiştir. Biz de 20 yıl önce ülkeyi yönetme sorumluluğunu devraldığımızda ‘yeter söz de karar da milletindir’ diyerek, bu kutlu adımı bir üst basamağa çıkardık” ifadesini kullandı.
Şimdi Türkiye’nin yeni bir seçimin eşiğinde olduğuna vurgu yaparak, son 10 yılda yaşanan olayları hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi olaylarından çukur eylemlerine, darbe girişimlerinden terör saldırılarına kadar, sayısız imtihandan geçtiklerini dile getirdi.
Yeni yönetim sistemine geçilen ayın hemen ertesinden başlayarak, ülke ekonomisini mahvetme yolunda birçok adımın atıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama bunu da başaramadılar. Başaramayacaklar. İşte şu anda İngiltere’nin hâli ortada. Fransa’nın hâli ortada. Almanya’nın hâli ortada. Elhamdülillah bizim hâlimiz de ortada. Bu imtihanların hepsinin de üstesinden Allah’ın yardımı ve aziz milletimizin desteğiyle gelmeyi başardık. Milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine halel getirmek isteyenlere izin vermedik. Vatanımızın bütünlüğüne göz dikenlere dünyayı dar ettik. Önünden, arkasından dolanarak, millî iradeyi devre dışı bırakmaya niyetlenenleri hüsrana uğrattık.”
Konuşmasının ardından “Şimdi siz müjde beklersiniz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kâğıthane-İstanbul Havalimanı Metrosu Hattı’nın bir ay boyunca ücretsiz olacağını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, konuşması sonrasında TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, eski başbakanlardan Tansu Çiller, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve Kâğıthane Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin tarafından hediye verildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra aralarında TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, eski başbakanlardan Tansu Çiller, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve bazı milletvekillerinin bulunduğu katılımcılarla açılış kurdelesini kesti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışın ardından metro istasyonuna indi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada Aşık Veysel İlkokulu öğrencilerinden oluşan Sadabad Korosu’nu dinledi, daha sonra metro ile İstanbul Havalimanı’na hareket etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Hayatın tüm alanlarında, kadınlar arasındaki başörtülü ve başı açık ayrımına son verdik. Türkiye’yi yasakların, korkuların baskıların ülkesi olmaktan çıkartıp fırsat eşitliğinin, adaletin, özgürlüğün hâkim olduğu bir yer hâline dönüştürdük” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte, “Yapay Zekâ ve Kadın” temasıyla düzenlenen 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin açılış oturumuna katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) tarafından Haliç Üniversitesi’nde “Yapay Zekâ ve Kadın” temasıyla düzenlenen 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin açılışındaki konuşmasında, zirveye katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Etkinlik için Türkiye’nin farklı şehirlerinden ve dünyanın dört bir yanından İstanbul’a gelen misafirleri selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, KADEM’in iki yılda bir mutat olarak düzenlediği uluslararası zirvelerde birbirinden önemli konuların kendi alanlarında yetkin isimlerin iştirakiyle kapsamlı şekilde değerlendirildiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu etkinliklerde adaletten kültürel kodlara, ailenin güçlendirilmesinden dijital çağın insana yönelik meydan okumalarına kadar pek çok meselenin ele alındığını vurgulayarak, “Zirvelerde kadınların iş, çalışma ve bireysel hayatlarında önlerine çıkan engellerin kaldırılması, daha adil bir sistemin inşasını hedefleyen çok sayıda karar, teklif ve tavsiye gündeme getirildi. Kadınlarla birlikte sivil toplum ve resmî kurumlarımız açısından da yol gösterici olan bu müktesebattan biz de istifade ettik ve ediyoruz” diye konuştu.
Zirvenin temasının “yapay zekâ ve kadın” olarak belirlenmesini isabetli bulduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki gün sürecek zirveye yurt içi ve dışından katılımcılarla bu tema ekseninde yapılacak tartışmaların ufuk açıcı olacağına inandığını dile getirdi.
Zirvenin kadınların yanı sıra tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
“DİJİTAL KÜLTÜRÜN İNSANIN HAYATA BAKIŞ AÇISINI ALT ÜST ETTİĞİ BİR DÖNEMDE YAŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihin, dünyanın genel manada her 100 yılda bir kabuk değiştirdiğini, dönüştüğünü, yeni bir safhaya geçtiğini gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti: “Çok değil iki asır önce başlayan Sanayi Devrimi ile birlikte hayatımızda keskin bir kırılma yaşandı. Fabrikalar, otomobiller, fotoğraf makineleri, aşılar, ilaçlar, telefon, radyo, televizyon derken insan hayatı kısa sürede köklü değişimlere sahne oldu. Ardından internetin ve bilişim teknolojilerinin hayatımıza girmesiyle çok daha farklı, çok daha derin bir değişim dalgasına kapıldık. Bugün artık yapay zekâdan, insansız sistemlerden, robotik teknolojilerden, nesnelerin internetinden bahsediyoruz. Algoritmaların ve yapay zekâ sistemlerinin yapabildikleri karşısında hayret etmekten hatta kimi zaman insanlığın geleceği adına endişe etmekten kendimizi alamıyoruz. Şurası da bir gerçek ki tüm bu değişimler beraberinde üretim ilişkilerinin, insan davranışlarının, insani beklentilerin de farklılaşmasını getirmektedir. Teknoloji kolay ve hızlı iletişim, bilgiye rahat ulaşım kadar doyumsuzluk da üretmekte, yeni istekleri ve yeni tüketim araçlarını hayatımıza sokmaktadır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan 40-50 yıl önce eşyalardan ziyade insanların yaşamları, ne yapıp ettikleri, değerleri ve ortaya koydukları eserlerin ön planda olduğunu belirtti.
Sadece İslam âleminde değil, Batılı toplumlarda da mahremiyet duygusunun yaygın olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Göz hakkı, diğerkâmlık, empati, fakir fukaranın da hukukunu gözetme gibi kavramlar fertlerin davranışlarında belirleyici rol oynuyordu. Var olmak ile görünür olmak, bütün bunlar arasında bu derece yüksek bir illiyet bağı kurulmuyordu. Günümüzde ise bireylerin hayata yaptıkları katkılar değil, neyi aldığı, neyi yediği, neyi paylaştığı daha çok gündeme geliyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerçekle sanalın, algı ile olgunun, yalan ile gerçeğin yer değiştirdiği dijital kültürün insanın hayata bakış açısını alt üst ettiği bir dönemde yaşıyoruz. Dijitalleşmenin ortaya çıkardığı ürünlerin, sunduğu imkânların, getirdiği kolaylıkların ve konforun yanı sıra insanı nesnelleştirdiğini, insanın biricikliğini örselediğini çok net biçimde görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Çok boyutlu bir dijital hegemonyanın hayatlarına daha fazla nüfuz ettiğine, üstelik etki alanının her geçen gün genişlediğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknolojinin özellikle de yapay zekânın adaletsizlikleri derinleştiren yönünün kimi zaman göz ardı edildiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan ilmi araştırmaların yapay zekânın kötü uygulamaları tekrar edip toplumsal eşitsizlikleri pekiştirdiğini ortaya koyduğunun altını çizerek, yapay zekâ teknolojileri ve algoritmaların mağdurları arasında ilk sırada kadınların yer aldığını kaydetti.
“REGÜLASYON EKSİKLİĞİ BAŞKA ALANLAR GİBİ BURADA DA EN CİDDİ SORUNDUR”
İş başvurularından sosyal medya platformlarına kadar birçok farklı mecrada kadınların yapay zekânın eşitsizlikleri artıran bu çirkin yüzüyle çok sık muhatap olduklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Regülasyon eksikliği başka alanlar gibi burada da en ciddi sorundur. Elbette şunu tersine çevirmek bizim elimizdedir. Sadece dezavantajların önüne geçilmesinde değil, kadınların eşit haklara erişebilmesinde ve kendilerini geliştirebilmelerinde de yapay zekâdan istifade edebiliriz. Bunun için yapay zekâ algoritmalarında ve veri tabanlarında dezavantajlı kesimleri gözeten temel prensiplerin belirlenmesine ihtiyaç duyuluyor. Daha fazla mağduriyet oluşmadan, sorunlar daha fazla kronik hâle gelmeden bu konuda evrensel bir deklarasyona imza atılması gerektiğine inanıyoruz.”
“KADINLARI DIŞLAYAN BİR TEKNOLOJİNİN İNSANLIĞA HAYRININ DOKUNMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR”
KADEM’in Türkiye’de bu sürece öncülük etmesinde fayda olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin bu alanda yeni bir dönemin başlangıcı ve ilk adımı olmasını temenni etti.
“Eşrefi mahlûkat olan insanı merkeze almayan, ona hizmet etmeyen, insanı ve insani değerleri yüceltmeyen hiçbir gelişmenin, hiçbir yeniliğin cazibesi ne kadar yüksek olursa olsun kıymetiharbiyesi yoktur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bilhassa kadınları dışlayan, kadınlara adaletsizlik yapan bir teknolojinin insanlığa hayrının dokunması mümkün değildir. Kadın emeğinin ucuz iş gücü olarak görüldüğü, kadının metalaştırıldığı, kadının sadece adının olduğu, siyasete, iş dünyasına, eğitime, devlet idaresine kadın elinin değmediği velhasıl kadının üretimden, toplumdan, siyasetten, akademiden dışlandığı bir sistem sadece eksik değildir. Böyle bir düzen aynı zamanda adaletsizdir, toplumun gücünün yarısını yok sayıyor demektir.”
“KADINLAR MESLEĞİ VE İNANCI ARASINDA TERCİH YAPMAYA ZORLANDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de son 22 yılda hayatlarına en fazla dokundukları kesimin başında kadınların geldiğini, geriye dönüp baktıklarında gurur duydukları mücadelelerinden birinin kadınların hak ve hürriyetlerini genişletme yolunda verdikleri kararlı, çetin ve sancılı mücadele olduğunu kaydetti.
Bu konuda çok zorluk çektiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “22 yıl boyunca çok ciddi engellerle karşılaştık. Vesayetin, baskının, sistemin hücrelerine kadar işlemiş yasakçı zihniyetin her çeşidiyle muhatap olduk. Kadınları zaten sahip olmaları gereken haklara kavuşturma çabalarımızda muhalefeti yanımızda değil hep tam karşımızda bulduk” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’nın apaçık hükümlerine rağmen kadınların yıllarca bu ülkede sırf başörtüsünden dolayı eğitim ve çalışma hayatından dışlandığını vurgulayarak, “Özgürlüğün ve özgür düşüncenin merkezi olması gereken üniversitelerin kapısına faşizmin simgesi olan ikna odaları kuruldu. Sadece kamu kurumlarında değil, kraldan çok kralcı davranan özel sektör kuruluşlarımızda da kadınlar özgürce çalışamadı. Mesleği ve inancı arasında tercih yapmaya zorlandı” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Başbakanlık görevlerinde eski Türkiye’nin dayatmalarıyla karşılaştıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün veya geçmişte beraber siyaset yaptığı yol arkadaşlarının kahir ekseriyetinin aynı sıkıntılarla yüzleştiğini belirtti.
Son 22 yılda verdikleri kararlı mücadele neticesinde tüm bunları Türk demokrasisine dair kötü birer hatıra olarak tamamen geride bıraktıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitim ve çalışma hayatı başta olmak üzere her alanda ülkemizin beşerî sermayesinin zenginleşmesinin önündeki tüm engelleri kaldırdık. Hayatın tüm alanlarında kadınlar arasındaki başörtülü ve başı açık ayrımına son verdik” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi yasakların, korkuların, baskıların ülkesi olmaktan çıkartıp, fırsat eşitliğinin, adaletin, özgürlüğün hâkim olduğu bir yer hâline dönüştürdük. Geçmişin hatalarını telafi etmek üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını Anayasa kuralı hâline getirdik” değerlendirmesini yaptı.
Reform paketleriyle, destek mekanizmalarıyla, teşviklerle, yasal ve idari düzenlemelerle kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şiddete, özellikle kadına ve çocuğa yönelik kötü muameleye sıfır tolerans anlayışıyla yaklaştıklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu doğrultuda Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM), kadın konuk evi, Kadın Destek Uygulaması (KADES), elektronik kelepçe gibi devrim niteliğinde uygulamaları hayata geçirdiklerini kaydetti.
“KADINLARIN İŞ GÜCÜNE KATILIM ORANINI 2028’E KADAR YÜZDE 40’IN ÜZERİNE ÇIKARACAĞIZ”
Atılan adımların istihdam başta olmak üzere olumlu yansımalarına her alanda şahit olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların iş gücüne katılım oranlarında önemli ilerlemeler yaşandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesela 2002 yılında yüzde 27,9 olan kadınların iş gücüne katılım oranı 2024 yılı Ağustos ayı itibarıyla yüzde 37,3’e çıktı. Kadın istihdam oranı yüzde 25,3’ten yüzde 33’e yükseldi. Bu rakamları yeterli görmediğimizi her vesileyle söylüyoruz. Amacımız 2028 yılı sonuna kadar kadın iş gücüne katılım oranını yüzde 40’ın, istihdamı da yüzde 36’nın üzerine çıkarmaktır” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadın ve erkekler arasındaki eşitsizliği gidermeyi devletin asli görevi olarak telakki ettiklerini söyledi.
Kadın politikalarında en ideali, en iyiyi, ülke, millet ve kadınlar için en hayırlı olanı hedeflediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu tüm kadınların bilmesini isterim. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun odağında güçlü kadın ve erkek, güçlü aile ve toplum, güçlü Türkiye ilkesi vardır. Kadın ve erkeğin beraberce güçlü olduğu ailelerle toplumu ve ülkemizi inşallah daha da güçlendireceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkânlardan adil ve eşit şekilde faydalanmaları için nerede eksiklik varsa kapatacaklarını anlatarak, “Yine bu konuda nerede hata varsa düzeltecek, nerede atmamız gereken adım varsa onu mutlaka uygulamaya geçireceğiz. Bunu da şimdiye kadar olduğu gibi yine sizlerle birlikte, yol ve kader arkadaşlarımız olan siz kadınlarla omuz omuza vererek başaracağız” ifadelerini kullandı.
“KADINLARIN VE ÇOCUKLARIN GAZZE’DEKİ SOYKIRIM KADAR DOĞRUDAN HEDEF ALINDIĞI BAŞKA BİR SAVAŞ HATIRLAMIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada yaşanan çatışma ve krizlerin yükünü daha çok kadınların çektiğinin kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçek olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Savaşlar, çatışmalar, yıkımlar sadece şehirleri, sadece ülkeleri, haneleri vurmakla kalmıyor. Bunlarla birlikte masumları, çaresizleri, zayıfları, yaşlıları, çocukları ve en çok da kadınları hedef alıyor. Suriye’den Afganistan’a, Yemen’den Ukrayna’ya kadar pek çok çatışma bölgesinde bu gerçeği çok acı biçimde tecrübe ettik ancak son yıllarda kadınların ve çocukların Gazze’deki soykırım kadar doğrudan hedef alındığı başka bir savaş hatırlamıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hastanelerden okullara, çadırlardan yardım sıralarına, ibadethanelerden evlere kadar önüne ne gelirse en ağır silahlarla saldıran, vuran, öldüren bir cinayet şebekesiyle karşı karşıyayız. Son 13 ayda Gazze’de katledilen 50 bini aşkın masumun üçte ikisini kadın ve çocuklar oluşturuyor. Buna rağmen silahların gölgesi altında, yoklukta yaşamaya, yaşatmaya, yuvasını korumaya, çocuklarının karınlarını doyurmaya çalışan kadınlar tam anlamıyla tarih yazıyor. Gazze’de bombaların, silahların altında çocuklarına, ailesine, yurtlarına, davasına kol kanat geren Gazze’nin, Filistin’in yiğit kadınları, ümmetin iftihar anıtı olarak devleşiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Harbi’nde silah taşıyan Nene Hatunlar gibi Gazze’nin cengâver kadınlarının da İslam âleminin yapamadığını yaptığını, Filistin davasını şanla şerefle onurla sahiplendiğini, yükselttiğini belirterek, “Allah onlardan razı olsun diyorum. Rabb’im Gazzeli mazlum ve mağdurların yüzü suyu hürmetine Filistin davasını zaferle neticelendirsin diye dua ediyorum” dedi.
“SAVAŞ VE GERİLİMİN SONA ERMESİ İÇİN ELİMİZDEN GELEN GAYRETİ GÖSTERECEĞİZ”
Bir konuyu çok net söylemek istediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’de ve Lübnan’da katliam durana, ateşkes ve barış tesis edilene kadar kardeşlerimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.
İşgalcilerin saldırılarının başladığı günden bu yana katıldıkları tüm uluslararası toplantılarda, yaptıkları ikili görüşmelerde, Türkiye’deki hemen her programda Gazze’yi her zaman gündeme taşıdıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Gazze soykırımının unutulmasına ve unutturulmasına müsaade etmedik. Son olarak Türk Devletler Teşkilatı 11. Liderler Zirvesi ile Avrupa Siyasi Topluluğunun 5. Toplantısı’nda da Gazze gündemimizin ilk sırasındaydı. Çarşamba akşamı Macaristan’ın başkenti Budapeşte’deyken Amerika’nın seçilmiş başkanı Sayın Trump’la yaptığımız telefon görüşmesinde, hem kendisini tarihî seçim zaferinden dolayı tebrik ettik hem de Gazze ve Lübnan’daki katliama dikkat çektik. Değerli dostum Trump’tan ikinci başkanlık döneminde eski yönetimin hatalı politikalarını terk etmesini bekliyoruz. Sayın Başkan’ın savaşları sonlandırma noktasında elini taşın altına koyacağına yürekten inanıyor, bunu da samimiyetle temenni ediyoruz. Daha fazla kan akmaması, özellikle kadın ve çocukların hayatına mal olan, onların hayatını mahveden bu çatışma, savaş ve gerilimin sona ermesi için biz de elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun.”
“İNANIYORUM Kİ GAZZE VE İŞGAL EDİLMİŞ FİLİSTİN TOPRAKLARI DA BİR GÜN ÖZGÜRLÜĞÜ TADACAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karabağ Zaferi’nin 4. yıl dönümüne değinerek, şunları kaydetti: “Bugün Karabağ Zaferi’nin 4. yıl dönümünü büyük bir coşkuyla ve gururla kutlayan can Azerbaycan’ı, Azerbaycan halkının Zafer Günü’nü yürekten tebrik ediyorum. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşimin şahsında, 44 günlük vatan muharebesini zafere ulaştıran Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin kahraman mensuplarını ülkem ve milletim adına hürmetle selamlıyorum. Adlarını tarihe şerefle yazdıran aziz şehitlerimizin tamamını rahmetle yâd ediyor, asil ruhları şad olsun diyorum. Karabağ’ın semalarında nazlı hilal dalgalansın diye can veren o kahramanları her zaman şükranla anacağız. Her günü acıyla geçen 30 yıllık işgalin ardından Karabağ nasıl azatlığına kavuştuysa inanıyorum ki Gazze ve işgal edilmiş Filistin toprakları da bir gün özgürlüğü tadacaktır. Biz o kutlu günün gelmesi için azimle sabırla sarsılmaz bir imanla çalışacağız, hukuk ve hakkaniyet zemininde mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin dünyaya çok önemli mesajlar vereceği inancıyla organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ederek yurt dışından ülkeye gelen misafirleri selamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, KADEM yönetim kurulu ve mütevelli heyeti üyeleri ve zirveye konuşmacı olarak katılanlarla aile fotoğrafı çektirdi.
Zirvenin açılış programına, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda hitap etti.
Misafirperverliği ve nazik daveti için Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün burada Avrupa’nın yüzleştiği çok boyutlu güvenlik sınamalarını ele almak üzere toplanmış bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
Güvenlik sınamalarının yalnızca askerî tehditler, terörist saldırılar ve hibrit savaş taktiklerinden ibaret olmaktan çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji arzından siber saldırılara, göç hareketlerinden salgınlara, uluslararası hukukun sistematik ihlallerinden savaşlara kadar geniş bir yelpazeye yayılan meydan okumaların herkesi etkilediğini bildirdi.
“UKRAYNA’DAKİ SAVAŞIN YOL AÇTIĞI OLUMSUZLUKLAR HER GEÇEN GÜN DAHA DA DERİNLEŞİYOR”
“Huzurumuza, istikrarımıza ve refahımıza kasteden tehditlerin önemli bir kısmı tek başımıza üstesinden gelemeyeceğimiz boyutlara varmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Siyasi Topluluğu’nu, kıtamıza yönelik ortak tehditleri samimi bir ortamda ele aldığımız bir platform olarak görüyoruz. Türkiye, civar bölgelerle yakın kültürel bağları, güçlü ordusu, köklü devlet tecrübesi, ilkeli dış politikası ve yetişmiş insan kaynağıyla bir istikrar adası vazifesi görmeye devam edecektir. Avrupa coğrafyasında maalesef savaşın üçüncü yılını geride bırakıyoruz. Ukrayna’daki savaşın yol açtığı olumsuzluklar her geçen gün daha da derinleşiyor. Savaşın uzaması diplomasiye giderek daha az alan bırakıyor. Biz, en başından beri her iki tarafın da masada olduğu bir müzakere sürecini ve devamında kalıcı, adil bir barışa ulaşılmasını savunduk.”
“GAZZE’DE BİR YILDIR SÜREN SOYKIRIM İNSANLIĞIN ORTAK UTANCIDIR”
Geçen hafta Kazan’da Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşmeden önce de Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha’yı Ankara’da kabul ettiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki görüşmede de diplomasiye alan açılması yönündeki mesajlarını bir kez daha taraflara ilettiğini, barışın tesisi için üzerlerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını ve çözüme yönelik çabalara desteklerinin süreceğini ifade ettiklerini bildirdi.
Diğer yandan, yol açtığı yıkım ve sivil zayiat bakımından Ukrayna’daki savaştan çok daha büyük bir insanlık trajedisinin Orta Doğu’da yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazze’de bir yıldır süren soykırım tüm insanlığın ortak utancıdır. Buna son dönemde Batı Şeria ve Lübnan’a gerçekleştirilen gayriahlaki ve gayrihukuki saldırılar da eklenmiştir. Şunu vicdan sahibi herkes görüyor, kabul ve ikrar ediyor, 50 bine yaklaşan can kaybı dikkate alındığında ateşkesin ivedilikle sağlanması, kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardımın bölgeye ulaşması için İsrail’e her boyutta baskı yapılması elzemdir. İsrail’in saldırganlığına kayıtsız şartsız destek verenler, işlenen suçların da ortağı hâline geldiklerini bilmelidirler.”
“FİLİSTİN’İ HENÜZ TANIMAYAN TÜM ÜLKELERE BUNU YAPMALARI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’e silah ve mühimmat transferinin durdurulmasını sağlamaya yönelik Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattıklarını, 50’yi aşkın ülke ve uluslararası kuruluşun imzasını taşıyan mektubu BM Genel Sekreteri’ne, BM Güvenlik Konseyi Kasım Ayı Dönem Başkanı Birleşik Krallık’a ve BM Genel Kurul Başkanı’na ilettiklerini belirtti.
Bir diğer önemli hususun da Filistin’in devlet olarak tanınması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İrlanda, Norveç, İspanya ve Slovenya’nın bu yönde attıkları adımları takdirle karşılıyor, kendilerini ülkem ve milletim adına tebrik ediyorum. Bu tanıma kararlarının, bölgede barış isteyen Avrupalı devletler için de bir emsal teşkil ettiğine inanıyorum. Küresel adalete ve barışa katkı vermeleri için Filistin’i henüz tanımayan tüm ülkelere bunu yapmaları çağrısında bulunuyorum” ifadesini kullandı.
“PKK TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELEDE AVRUPALI ORTAKLARIMIZDAN SOMUT İŞ BİRLİĞİ GÖRMEK İSTİYORUZ”
Terörizme karşı iş birliği ve dayanışma hâlinde, terör örgütleri arasında fark gözetmeksizin mücadelenin herkesin sorumluluğu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “PKK terör örgütüyle mücadelede Avrupalı ortaklarımızdan somut iş birliği görmek istiyoruz. FETÖ’nün etkin varlık gösterdiği Avrupa ülkelerinden adli ve idari iş birliği taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz. DEAŞ, ülkemizin de önemli katkılarıyla Suriye ve Irak’ta toprak hâkimiyetini kaybetmiş olsa da küresel ölçekte güvenliği tehdit ediyor. Örgütün odağının kaymaya başladığı Batı Afrika ve Orta Asya’daki yabancı terörist savaşçı hareketliliğinin dikkatle takip edilmesini ve bu alanda iş birliğini önemsiyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Avrupa-Atlantik bölgesinde barış, refah ve istikrar için bugüne kadar en çok katkı veren ülkeler arasında yer aldığına işaret ederek, “NATO’nun en önde gelen müttefiklerinden biri olarak, Asya-Pasifik’ten Kuzey Afrika’ya uzanan geniş coğrafyadaki ortaklarımızla istişareleri ve iş birliğimizi sürdürüyoruz” diye konuştu.
“AB’nin savunma alanındaki gayretlerine Türkiye’nin tam olarak dâhil edilmesi Avrupa’nın barış ve güvenliği için olmazsa olmazdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Avrupa Savunma Ajansına ve Avrupa Daimi Yapılandırılmış İşbirliği kapsamındaki projelere katılımımızın gecikmeksizin önünün açılmasını bekliyoruz. Avrupa’yı ve ötesini etkileyen geniş çaplı sorunlara çözüm bulunabilmesi için Türkiye’nin desteği şarttır. Avrupa’da nefret, İslam karşıtlığı ve ırkçılık, sosyal uyumu ve istikrarı zedeliyor. Müslümanlar başta olmak üzere göçmenlere karşı artan ötekileştirme, ırkçılığın yeni bir yüzü olarak karşımıza çıkıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının yalnızca Müslümanları ve göçmenleri değil, toplumun tamamının huzur ve güvenliğini tehdit eden bir temel insan hakları sorunu olduğu artık kabullenilmelidir. Küresel dengelerin yeniden kurulduğu böylesine belirsiz bir dönemde, hemen her alanda yeni ve etkin politikalar geliştirmemiz elzemdir. Daha derin iş birliği tesis etmemizin önündeki siyasi engellerin, ön yargılı birtakım tutumların artık geride bırakılması gerekiyor. Aksi takdirde, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu fikri ve ekonomik dönüşümleri yakalaması mümkün olamayacaktır.”
“AB İLE İLİŞKİLERİMİZİN SAĞLIKLI BİR ZEMİNDE İLERLETİLMESİ İÇİN DİYALOG VE İŞ BİRLİĞİNE HAZIRIZ”
Bu vesileyle Avrupa kıtasının güvenlik ve istikrarı için AB’nin genişleme politikasının önemine de dikkati çekmek istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hakkaniyetli bir genişleme politikasının Birliğin en önemli jeopolitik aracı olduğu açıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır. Türkiye olarak, AB ile ilişkilerimizin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi için diyalog ve iş birliğine hazırız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Zirvesi’ne katıldı.
Budapeşte Puskas Arena’da gerçekleştirilen AST Zirvesi’ne gelişinde, Macaristan Başbakanı Viktor Orban tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra zirvenin açılış oturumuna iştirak etti.
Zirve sonrasında liderler, aile fotoğrafı için bir araya geldi.
Burada çekilen aile fotoğrafındaki liderler arasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Macaristan Başbakanı Orban, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, AB Konseyi Başkanı Charles Michel yer aldı.
Fotoğraf çekiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağında İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, solunda ise Hollanda Başbakanı Dick Schoof bulundu.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.