Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Fatih Sondaj Gemimiz, Çaycuma-1 sondajında, denizin 3 bin 23 metre altında, 58 milyar metreküplük doğal gaz rezervi keşfetti. Açacağımız yeni tespit kuyularıyla, bu rakamın yukarı yönlü revize edilmesini bekliyoruz. Yaptığımız yeni keşfimiz, bölgeye komşu diğer jeolojik sahalardaki benzer keşiflerimize de kapı aralayacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.
Son Kabine Toplantımızın ertesi günü Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Üçlü Zirvesine katılmak için Türkmenistan’ın Avaza şehrine gittik. Enerji ve ulaştırma başta olmak üzere ülkelerimiz arasındaki ortak iş birliği konularını ele aldığımız zirve gayet başarılı geçti. Türkmenistan’ın sahip olduğu doğal gaz potansiyelini ülkemiz üzerinden dünya pazarlarına aşacak projelerde zirve gündemimizde yer almıştır. Bu toplantı aynı zamanda Türk Devletleri Teşkilatı’yla bölgede başlattığımız yeni dönemde Türkmenistan’ın daha aktif şekilde yer alacağının da işareti olmuştur.
Silivri’deki yeraltı doğal gaz depolama tesisimizin kapasitesini 4,6 milyar metreküpe çıkartan projenin açılış töreninde ülkemizin enerji alanında geldiği yeri ve hedefleri bir kez daha kamuoyuna anlatma imkânı bulduk. Biraz sonra doğal gazdaki yeni müjdelerimizi milletimizle paylaşacağız.
Mardin’e 17 Aralık’ta yaptığımız ziyarette hem vatandaşlarımızla hasret giderdik, hem şehrimize kazandırdığımız yüzlerce eserin resmî açılışını yaptık, hem de farklı inanç kesimlerinin temsilcileriyle bir araya geldik. Güncel tutarıyla 17,5 milyar lirayı bulan eser ve hizmetlerin bir kez daha Mardin’imize hayırlı olmasını diliyorum.
Değerler Yüzyılı Buluşması’nda her ne sebeple olursa olsun insanlarımızın bir kısmını diğerleriyle karşı karşıya getirmeye yönelik hiçbir gayretin bu topraklarda kök salamayacağını Mardin’den tüm dünyaya ilan ettik.
“ÜLKEMİZİN GURUR KAYNAĞI SAVUNMA SANAYİ PROJELERİNDE GELİNEN SON DURUMU GÖZDEN GEÇİRDİK”
Geçtiğimiz Pazartesi günü iştirak ettiğimiz Kadın Emeği Türkiye’nin İstikbali Programının kapanış toplantısında kadınlarımızın kazanımlarına ve Türkiye yüzyılına sahip çıkma kararlılıklarına şahit olduk. Biz de hem yeni müjdelerle bu çabalara olan somut desteğimizi gösterdik, hem de kadınlarımızın hakkaniyet temelli mücadelelerine verdiğimiz desteği tekrarladık.
Salı günü başkanlık ettiğimiz Savunma Sanayi İcra Komitesi Toplantısı’nda ülkemizin gurur kaynağı savunma sanayi projelerinde gelinen son durumu ve bundan sonraki iş programlarını gözden geçirdik. Türkiye, artık sadece kendisi için savunma sanayi ürünleri tasarlayan ve üreten bir ülke hâline gelmenin ötesine geçmiştir. Her geçen gün artan ihracatımızla tüm dünyada savunma sanayi sektörümüzün ürünleriyle adımızdan söz ettiren bir konuma geldik. İnşallah önümüzdeki yıl devreye alacağımız projelerle bu konumuzu daha da güçlendireceğiz.
Çarşamba günü Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerinin takdimi vesilesiyle ülkemize değer katan kültür, sanat insanlarımızla bir araya geldik. Çeşitli alanlarda ülkemize yaptıkları katkılarıyla fikir ve gönül dünyamızı zenginleştiren tüm kültür sanat insanlarımıza buradan bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz.
Aynı gün Senegal Cumhurbaşkanını Külliyemizde ağırlayarak iki ülke arasındaki zaten oldukça yakın olan ilişkileri daha da ileriye taşıyacak görüşmeler gerçekleştirdik.
“2023 YILI NET ASGARİ ÜCRETİNİ 8 BİN 507 LİRA OLARAK İLAN ETTİK”
Aziz milletim; Perşembe günü milyonlarca çalışanımızı ve geliri buna endeksli yine milyonlarca vatandaşımızı ilgilendiren 2023 yılı asgari ücretini kamuoyuna açıkladık. Bilindiği gibi ülkemizde 2002 yılında net asgari ücret 184 liraydı. Ekranları başında şu anda bizi izleyen milletime özellikle bunları hatırlatmak istiyorum. Bu rakamı 2014 yılında 1000 liraya, 2015 yılında 1300 liraya, 2020 yılında da 2825 liraya çıkardık. Kurda ve enflasyonda yaşanan artışı dikkate alarak 2022 Ocak ayında net asgari ücreti 4253 lira olarak belirledik. Yıl içindeki gelişmeler bizi Temmuz ayında asgari ücreti 5500 lira seviyesine çıkartmaya yöneltti.
Geçtiğimiz hafta da 2023 yılı net asgari ücretini 8 bin 507 lira olarak ilan ettik. Böylece asgari ücret önceki yıla göre yüzde 200, yılbaşına göre yüzde 100, Temmuz ayına göre yüzde 55 oranında yükseldi. Bir başka ifadeyle, net asgari ücret 2021’e göre üç kat, yılbaşına göre iki kat artmış oldu. Asgari ücrete kişi başına verdiğimiz devlet katkısını da 250 liraya çıkarttık. Yani 8507 liralık asgari ücretin 250 lirası işveren tarafından değil devletçe ödenecektir. Bilindiği gibi geçtiğimiz yıl asgari ücretten alınan gelir ve damga vergilerini de kaldırmıştık. Amacımız; asgari ücretin işverene maliyetini azaltarak yaptığımız yüksek oranlı artışların istihdamda herhangi bir olumsuzluğa yol açmamasıdır. Yeni asgari ücretin çalışanlarımıza, işverenlerimize, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Hep söylediğimiz gibi, ülkemizin kazancını, zenginliğini çalışanlar başta olmak üzere milletimizin her kesimine yansıtmakta kararlıyız. Asgari ücreti belirlerken de, sosyal yardım yelpazesini genişletirken de, işletmelere verdiğimiz kredi paketlerini büyütürken de bu anlayışla hareket ediyoruz. İnşallah, memur ve emekli maaş artışlarını da yine bu yaklaşımla yapacağız.
“AMACIMIZ, 2024’TE ÜLKEMİZİ YENİDEN TEK HANELİ ENFLASYON RAKAMLARINA KAVUŞTURMAKTIR”
Ek göstergeden sözleşmelilerin kadroya alınmasına kadar pek çok taleplerini çözdüğümüz çalışanlarımızın emeklilikle ilgili beklentilerini karşılayacak hazırlığı da yakında tamamlıyoruz. İnşallah, bu meseleyi de yılbaşından önce arzumuz gündemden çıkartmaktır.
Amacımız; bir sonraki yıl, yani 2024’te ülkemizi yeniden tek haneli enflasyon rakamlarına kavuşturmaktır. Özellikle Türkiye’yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütmektir. Onun için de ülkemizin tüm potansiyelini sonuna kadar kullanıyoruz. Küresel krizin etkilerine bağlı fiyat artışlarının tüm kesimlerin refahlarında yol açtığı kayıpları telafi edip üstüne çıkana kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz.
Tabii bu arada girdi maliyetlerindeki artışların üstünde fiyatlamalar yaparak fırsatçılık peşinde koşanları da asla affetmeyeceğiz. Fırsatçılarla mücadele, hukuki olduğu kadar ahlaki bir zeminde de yürütülmek mecburiyetindedir. Dünyanın başka hiçbir yerinde görülmedik şekilde mal ve hizmetlere maliyet artışının çok üzerinde artışlar yapılması, kısa vadede kazandırıyor gibi gözükse de orta ve uzun vadede kaybettirecek bir yaklaşımdır. Bu şekilde hareket eden fırsatçılar, bizim gözümüzde günübirlik yüksek kazanç uğruna kendilerinin de içinde bulunduğu Türkiye gemisini delmeye çalışan haramzadelerdir, ahlaksızlardır. Ağır konuşuyorum, kusura bakmayın; namussuzlardır.
“ENFLASYONUN YILSONUNDA YÜZDE 30’UN ALTINA GERİLEYECEĞİNİ ÜMİT EDİYORUZ”
Milletimin her bir ferdinden bu tür fırsatçılara gerekirse mal ve hizmet ihtiyaçlarını alternatif kanallara yönelterek hak ettikleri dersi vermelerini bekliyoruz. İlgili kurumlarımız bu tür akıl ve vicdan dışı hareketleri zaten yakından takip ediyor ve gereken müeyyideleri uyguluyor. Ama en etkili yaptırımın doğrudan milletin iradesi olduğunu da biliyoruz. İnşallah yılbaşından itibaren hızla aşağı inecek enflasyonun yılsonunda yüzde 30’un altına gerileyeceğini ümit ediyoruz. Amacımız; bir sonraki yıl, yani 2024’te ülkemizi yeniden tek haneli enflasyon rakamlarına kavuşturmaktır. Biz bugüne kadar her mücadelemizi milletimizle birlikte verdik, enflasyonla mücadelemizi de milletimizle birlikte yürütecek ve Allah’ın izniyle zafere ulaştıracağız.
Yine geçtiğimiz Perşembe günü canlı bağlantıyla Bitlis Çayı Viyadüğü ve bağlantı yollarının açılışını yaparak bölgenin ulaşımında önemli yere sahip bu projenin sevincini oradaki kardeşlerimizle paylaştık.
Cuma günü İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı’nın açılış töreninde ülkemizin yargı alanında gerçekleştirdiği reformları değerlendirdik.
Cumartesi günü Erzurum’da şehrin dillere destan soğuğuna inat 100 binin üzerinde vatandaşlarımızla sıcak bir kucaklaşma gerçekleştirdik. Toplu açılış törenimizle pek çok projenin resmî açılışını yaparken, gençlerimizle de coşkulu bir buluşmada bir araya geldik. Ziyaret ettiğimiz tüm şehirler gibi Erzurum’da da bizi samimiyetle bağrına basan tüm vatandaşlarıma özellikle şükranlarımı sunuyorum.
Sadece ulaştırma alanında bir ayda hizmete verdiğimiz eserleri hatırlamak bile, Hükûmetimizin ne kadar gayretli ve verimli çalıştığını göstermeye yeterli olacaktır.
Aralık ayında Ağrı’da 70 kilometrelik Hamur-Tutak-Patnos bölünmüş yolunu, Şanlıurfa Kuzeybatı Çevre Yolunu, Samsun’da Kavak-Asarcık Yolunu, Mardin’de Midyat Şehir geçişi ve bağlantı yolları ile Nusaybin Yolunu, Bitlis’te Diyarbakır-Siirt Yolu üzerindeki Bitlis Çayı Viyadüğünü, Erzurum’da İspir-Rize Yolunu ve üzerindeki tünelleri hizmete açtık.
Ayrıca, 1915 Çanakkale Köprüsünün üzerine Seyit Onbaşının hatırasını yaşatacak top mermisi figürlerini yerleştirdik.
Ankara Esenboğa Havalimanının üçüncü pistin yapımını da içeren kapasite artırımı ile işletmesinin 560 milyon avro bedelle kiralanması ihalesini sonuçlandırdık.
Herhâlde sadece bir bakanlığımızın 1 aylık çalışmasını anlatan bu tablo karşısında daha fazla söze de, nefes harcamaya da hacet yok.
Bu hafta da çeşitli açılışlarla, törenlerle, inşallah toplantılarla, ziyaretlerle ülkemizi eserler kazandırmayı, milletimize hizmet etmeyi sürdüreceğiz.
Aziz milletim; hatırlanacağı üzere bundan 20 yıl önce iktidara gelirken halkımıza ülkemizi öncelikle eğitim, sağlık, adalet, emniyet, ulaşım, tarım, dış politika, bütün bu alanlarda yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Tarihimizin en büyük demokrasi ve kalkınma atılımını gerçekleştirmek için çıktığımız uzun ve meşakkatli yolculuğun her safhası ayrı bir mücadeleyle, ayrı bir hikâyeyle geçmiştir.
“ÜLKEMİZE KAZANDIRDIĞIMIZ ESER VE HİZMETLERLE TARİHTEKİ YERİMİZİ YENİDEN ALDIK”
Geriye dönüp baktığımızda, Cumhuriyetimizin ilk asrının son 20 yılını geçmişin eksiklerinin hemen tamamını telafi ettiğimiz, yanlışlarının hemen tamamını düzelttiğimiz bir dönem hâline dönüştürdüğümüzü görüyoruz. Vesayetin oyunlarını, terör örgütlerinin saldırılarını, darbecilerin teşebbüslerini, ekonomik tetikçilerin tuzaklarını, küresel güçlerin kuşatmalarını birer birer kırarak ülkemizi bugünlere getirdik. Elbette bu süreçte ülke ve millet olarak pek çok bedel de ödedik. Yeri geldi milletimizin hassasiyetleri üzerinden sosyal kaos çıkartmaya çalıştılar. Yeri geldi hak ve özgürlükler üzerinden demokrasimize saldırdılar. Yeri geldi terör örgütleriyle sınırlarımızı taciz ettiler, şehirlerimizi kana ve ateşe boğmak istediler. Yeri geldi içimizdeki bazı hainleri kullanarak darbe girişiminde bulundular. Yeri geldi dünyada eşi benzeri görülmemiş ekonomimizi mahvetme tehditleriyle aşımıza, ekmeğimize gözlerini diktiler. Hamdolsun, milletimizle omuz omuza, yürek yüreğe vererek bunların hepsini de bertaraf ettik. Son bir yıldır yaşadığımız ekonomik türbülans bu sürecin örneklerinden biridir.
Ülkemizi sağ salim bu sarsıntıdan da çıkartarak hedeflerimize daha sıkı şekilde odaklandığımız bir döneme girdik. Bu 20 yılın her senesi gibi 2022’de de maruz kaldığımız tepkilere karşı verdiğimiz destansı mücadele yanında, ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerle tarihteki yerimizi yeniden aldık.
Artık son günlerini yaşadığımız 2022’yi Cumartesi gecesi uğurlayacak, Pazar günü yeni umutlar ve heyecanlarla 2023’e merhaba diyeceğiz. Bu vesileyle, hükûmetimizin 2022 yılı çalışmaları ve 2023 hedefleri konusunda şöyle özetin özeti diyebileceğim bir değerlendirmeyi gerek sizlerle, gerekse ekranları başında bizi izleyen milletimle paylaşmak istiyorum.
Geçtiğimiz yıl eğitimde yeni dönem hazırlıkları için ilk kez tüm okullarımıza doğrudan 7 milyar lira bütçe gönderdik.
Kullanılmayan köy okullarını yeni bir yaklaşımla dönüştürerek 2 bin 200 köy yaşam merkezi açtık.
“ÖĞRETMENLERİN ÖZLÜK VE MALİ HAKLARINDA ÇOK CİDDİ İYİLEŞTİRMELER YAPTIK”
Okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak için başlattığımız seferberlikle 6.000’in üzerinde yeni anaokulu açarak 5 yaş grubundaki okullaşma oranını yüzde 99’a çıkardık.
Yaklaşık 1 milyon 110 bin ailemizin yararlandığı kültürel değerlerimizi, aile içi iletişimi, bağımlılıkla mücadeleyi merkeze alan aile okulu projesini başlattık.
Kütüphanesiz okul bırakmama hedefiyle 16 bin 361 yeni kütüphane açarken, buralardaki toplam kitap sayısını 110 milyona çıkardık.
Temel eğitimdeki 8 bin 324 okulumuzu iyileştirme kapsamına alarak donanımı ve kadrosuyla geliştirdik.
Matematik, İngilizce, bilim ve sanat alanlarında ilk kez açtığımız ücretsiz yaz okulları ile 1 milyon öğrencimize ulaştık.
Okullarımızdaki yönetici ve öğretmenlere verdiğimiz çevre, atık yönetimi ve sıfır atık konulu seminerlerle bu alanda yürütülen millî çalışmalara destek sağladık. Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkartarak bu meslek mensuplarının özlük ve mali haklarında çok ciddi iyileştirmeler yaptık.
Mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısını, buraya özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum, 160 binden 1 milyon 200 bine yükselterek sanayimizin çırak, kalfa ihtiyacını karşılayacak önemli bir adım attık. Organize sanayi bölgelerindeki mesleki eğitim merkezlerini kurduk. Gönül coğrafyamızdan öğrencilerin yetişmesine katkı vermek için 7 uluslararası meslek lisesini faaliyete geçirdik. Meslek liselerindeki döner sermaye üretimini 2 milyar liraya yükselttik.
Fikri mülkiyet çalışmalarını meslek liseleri ve olgunlaşma enstitüleri başta olmak üzere tüm okullarımıza yaygınlaştırarak 8 bin 300 patent, faydalı model, marka ve tasarım tescilli alınmasını sağladık.
Taşımalı eğitimle ve pansiyonda kalarak eğitim gören 1,8 milyon evladımızın tamamına şu anda ücretsiz yemek veriyoruz. Hayat boyu öğrenme kurumlarımızda 13,4 milyonun üzerinde vatandaşımıza hizmet verdik.
Ders kitapları yanında, biliyorsunuz 20 yıldır okullarımızda okullar açılırken sıraların üzerinde ders kitapları ücretsiz, onunla kalmadık şimdi de ders kitaplarının yanında yardımcı kaynak kitaplarıyla da öğrencilerimizi ücretsiz buluşturmak için 160 milyon kitap dağıttık.
Önümüzdeki yıl eğitimde köy okullarının tamamını köy yaşam merkezlerine dönüştürme projemizi neticelendireceğiz. Okulların bilgi teknoloji altyapısını güçlendirerek sistemi geleceğe hazırlamayı sürdüreceğiz. Hâlen başarıyla süren mesleki eğitim merkezlerimizdeki çalışmaları sanayiyle yakın iş birliği hâlinde genişleteceğiz.
Yine hâlen 81 ilde faaliyet gösteren yetişkin engellilerimize yönelik halk eğitim merkezlerini ilçelerimizin tamamına yayacağız. Özel yetenekli öğrencilerimize hizmet veren 379 bilim ve sanat merkezine erişimi kolaylaştırmak için bu kurumları da tüm ilçelerimizi kapsayacak şekilde genişleteceğiz.
Tüm okullarımızı çevre dostu okullara dönüştüreceğiz. En fazla enerji tüketen bin okulumuza toplamda 60 megavat kapasiteli çatı üstü güneş enerji sistemi kuracağız. Üretime dönük faaliyet yürüten eğitim kurumlarımızı elektronik ticaret sistemine dâhil edeceğiz.
Öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimine yönelik çalışmaları yoğunlaştıracağız. Değerler eğitimini anasınıfından itibaren tüm sistemin temel unsurlarından biri hâline getireceğiz. Okul yöneticilerine yönelik kültür, tarih, medeniyet bilinci seminerleriyle bunun ilk adımını attık. Yetişkinlerin yüzde 25’ini halk eğitim merkezlerinin faaliyetlerine dahil edeceğiz. Kapsamı genişleterek okullarda ücretsiz yemek imkânından yararlanan öğrenci sayımızı 5 milyona çıkartacağız.
Aziz milletim; geçtiğimiz yıl gençlik ve sporda ülkemizin 81 iline yaydığımız ve her yıl 3 milyondan fazla üyesine hizmet veren gençlik merkezlerimizin sayısını 36 ilaveyle 432’ye, genç ofislerimizin sayısını da 65 ilaveyle 352’ye çıkardık.
Daha çok evladımızın erişimini sağlamak için yaş aralığının 12-25’e çıkardığımız gençlik kamplarımızdan 182 bin kişi yararlandı. Bu yıl ilk defa başlattığımız akademik kamplarımıza katılan gençlerimizin sayısı da 140 bini buldu. Katılımcılara çağımızın becerilerini kazandırmayı hedefleyen vizyon kulüplerimizin eğitim programlarıyla 45 bin gencimize ulaştık. Hâlen 81 ilimizdeki 104 atölyede süren ve millî teknoloji hamlemizin nüvesini oluşturan dene-yap projesiyle bir yılda 15 bine yakın gencimiz eğitimden istifade etti.
“850 BİN ÖĞRENCİMİZE YURTLARDA HİZMET VERİYORUZ”
İklim değişikliği ve küresel ısınmaya karşı duyarlı gençlerimiz için genç iklim elçileri projesini başlattık. Sanat, spor, kitap, seyahat gibi başlıklar altında yapılan bütün çalışmalara 750 bin gencimiz iştirak etti.
Yurtlarımızı yaz aylarında ülkesini gezmek, tanımak isteyen gençlerimize ücretsiz olarak açtık, rezervasyon sistemiyle yürütülen bu projeden 325 bin gencimiz yararlandı. Ülke genelinde 10 bin basketbol potasını mahallinde gösterilen mekânlara yerleştirilerek yüzbinlerce gencimizin yararlandığı basketbol sahaları inşa ettik. Sportif yetenek taramaları kapsamında bir yılda 1 milyon 459 bin öğrencimizin profesyonel spor hayatına geçişine rehberlik yaptık.
Yüzme bilmeyen evladımızın kalmaması için ilkokul 3 ve 4. sınıflar ağırlıklı bir projeyle 2 milyon 322 bin çocuğumuzu yüzme kurslarına dahil ettik. Millî sporcu bursu projesinden lise ve üniversite döneminde toplam 482 millî sporcumuzun faydalanmasını sağladık.
Ülkemizin genelinde açtığımız 108 yeni yükseköğrenim yurt binasını akademik yılbaşında öğrencilerimizin istifadesine sunduk. Yükseköğretim öğrencilerimizin kredi burs miktarını lisansta 1.250 liraya, buraya tabi nereden geldik biliyorsunuz, 45 liradan geldik, 45 liradan 1.250 liraya, yüksek lisansta 2.500 liraya, doktorada 3.750 liraya çıkardık.
Bu yıl rekor bir yerleştirme oranına ulaşarak 850 bin öğrencimize yurtlarda hizmet veriyoruz. Yurtlarda kalan öğrencilerimize yaptığımız beslenme yardımını da 750 liradan 1800 liraya yükselttik. Ayrıca, gençlerimize geçmiş dönem kredi ödemleriyle ilgili verdiğimiz söz neydi? 3,3 milyon gencimizin 27 milyar liralık endeks borcunu sildik.
Ayrıca, biliyorsunuz üniversite gençlerimizin harç sorunu vardı, bununla ilgili devamlı boykotlar yaparlardı ve biz hiç bu işi uzatmadık, harç olayını kaldırmak suretiyle üniversiteli gençliğin harç sorununu bitirmiş olduk. Önümüzdeki yıl, gençlik ve sporda bu yıl 6 milyon evladımızın faydalandığı gençlik merkezlerinde ve genç ofislerinde yürütülen faaliyetlerin kapsamını daha da genişleteceğiz. Büyük ilgi gören kamplarımızda ev sahipliği yaptığımız gençlerimizin daha iyi vakit geçirmelerini sağlayacak programlar geliştireceğiz. Dene-yap atölyelerini teknolojideki gelişmeler ışığında daha ileriye taşıyacak, çocuklarımızın bu alandaki kabiliyetlerini görebilmelerini sağlayacağız.
Bakanlığımızın tüm faaliyetlerinin planlama ve uygulama aşamasında gençlerimize daha çok söz hakkı vererek öz güvenlerini artıracağız. Gençlerimizin istekleri doğrultusunda yürütülen tüm projeleri yine onlarla birlikte daha ileriye taşıyarak sürdüreceğiz.
“SAĞLIKTA ÜLKEMİZİ DÜNYADAKİ EN İLERİ DEVLETLER SEVİYESİNE YÜKSELTTİK”
Aziz milletim; geçtiğimiz yıl sağlıkta insanımıza en iyi hizmeti verebilmek için sağlık çalışanı sayımızı 195 bin hekim ve 304 bini ebe hemşire olmak üzere toplam 1 milyon 358 bine çıkardık. Sağlık çalışanlarımızın yüzleştiği güvenlik risklerini ortadan kaldıracak, mali beklentilerini karşılayacak önemli reformlar gerçekleştirdik. Bu düzenlemelerin ardından kamuya dönüş yapan 6 bin hekimle beraber randevu kapasitesini artırdık. Bir ayda alınan yaklaşık 14 milyon randevudan ancak 11 milyonun kullanılması üzerine bu konuda yeni bir sistemi devreye soktuk.
Aşılamadan kanser taramasına ve ağız diş sağlığı hizmetlerine kadar her alanda ülkemizi dünyadaki en ileri devletler seviyesine yükselttik. Sağlık hizmetlerine erişimin zor olduğu yerleşim yerlerine mobil ekiplerle ulaşarak 4,9 milyon kişiye sağlık hizmeti verdik. Evde bakım hizmetleri kapsamında 610 bin kayıtlı hastamızı şu anda takip ediyoruz. Acil sağlık hizmetleri istasyonlarımızın sayısını ülke genelinde 3.265’e, ambulans sayımızı 5.792’ye çıkartırken, uçağıyla, helikopterleriyle, paletlisiyle, motosikletlisiyle, teknesiyle, tüm araçları etkin şekilde kullandık. Bu şekilde geçtiğimiz yıl 6 milyona yakın insanımıza ücretsiz hizmet sunduk.
Yüksek teknolojik cihazlar ve yetkin personelle donattığımız hastanelerimizin sadece yoğun bakım yatak kapasitesini 20 yıl önceki binin altı olan rakamdan alıp 24 binin üzerine çıkardık. Hastanelerimizin toplam yatak kapasitesi ise 133 bini geçti. Bay Kemal, çalışıyoruz, durmak yok diyoruz yola devam, daha çok şeyler yapacağız. Senin SSK Genel Müdürlüğüne benzemez bu iş. SSK Genel Müdürlüğünde ah ah o hastanelerin hâli neydi? Savaş Ay hayatta olsaydı da bunları tekrar tekrar anlatsaydı.
Sağlık yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payını yüzde 5,86 ile tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştırdık. Devam eden yatırımlarla birlikte 70 bin ilave yatak kapasitesine daha sahip olacağız.
Türkiye’nin en büyük hastanesi olan, Ankara’yı konuşuyorum, Etlik Şehir Hastanesi’ni 4050 yatak kapasitesiyle biliyorsunuz kısa bir süre önce hizmete açtık. Bir taraftan Bilkent, bir taraftan Etlik, her ikisi de aynı yatak kapasitesine sahip. Hâlen kamu-özel iş birliği modeliyle inşa edilen 14, genel bütçeden inşa edilen 6 şehir hastanemizle yaklaşık 30 bin yatakla hizmet veriyoruz. İnşası devam eden 7, proje veya ihale safhasında 5 şehir hastanemiz daha bulunuyor. Önümüzdeki yıl sağlıkta küresel salgının izleri hâlen devam ederken, biz Türkiye’nin başkalarına muhtaç olan değil ihtiyacı olanlara el uzatan bir ülke olduğunu göstermeyi sürdüreceğiz. Şehir hastanelerimiz yapılırken ne diyorlardı; “bunların dünyada örneği yok” bizi böyle eleştiriyorlardı. Şimdi buralarda verilen hizmetlerin kalitesinin de dünyada eşi benzeri olmadığını herkes kabul ediyor. İnşallah yüz akımız şehir hastanelerimizden aldığımız güçle ülkemizi Health Türkiye adı altında küresel bir sağlık markasına dönüştüreceğiz.
Aşı ve biyoteknolojik ürünlerinde ülkemizin kendi kendine yeterliliğini güçlendirmek için Hıfzıssıhhayı yeniden inşa ediyoruz. Bilkent’te kurduğumuz ve yaklaşık 100 bin istihdamla faaliyet gösterecek Sağlık Vadisiyle ilaç ve tıbbi cihaz geliştirme ve üretimi alanında da ülkemizi marka hâline getiriyoruz.
Sağlıkta devletin şefkat ve merhamet elinin gereği olarak 85 yaş üstü her büyüğümüz için bir sorumlu doktor, her gebe kadınımız için bir ebe tayin edeceğiz.
Pilot uygulama olarak başlattığımız ve dünyada eşi benzeri olmayan aile diş hekimliğini ülke sathına yayacağız. Uzaktan muayeneye imkân sağlayan elektronik muayene sistemiyle ülkemizi tanıştırmaya hazırlanıyoruz.
Aziz milletim; geçtiğimiz yıl adalette kadına ve sağlık çalışanlarına şiddetin önlenmesiyle ilgili hazırladığımız yasa değişikliklerinin Meclis’ten geçerek yürürlüğe girmesini temin ettik.
Yargı mensuplarının çalışma ve hizmet şartlarını iyileştirmek için 24 yeni hizmet binasını faaliyet geçirdik, 3 hizmet binasının temelini attık. Darbe dönemlerinin sembollerinden Diyarbakır Cezaevini kapatarak burayı müze ve kültür merkezi hâline dönüştürecek çalışmalara başladık.
Yargılamaları hızlı ve etkin yürütmek için 1000’in üzerinde yeni hâkim ve savcının atamasını yaptık. 1500 yeni hâkim ve savcı alımı için sınav açtık. Ayrıca 15 bine yakın yeni adalet personeli istihdam ettik. Hâkim ve savcı yardımcılığı sistemini kurduk.
“YENİ ANAYASA, MİLLETİMİZE VERDİĞİMİZ SÖZ GEREĞİ GÜNDEMİMİZDEKİ YERİNİ KORUYACAK”
Adli ve idari mahkeme sayısını 7164’e yükselttik. 3 yeni bölge adliye mahkemesi ihdas ettik, buralardaki daire sayısını da arttırdık. Adli süreçlerde sadece son 1 yılda 355 bin kişiye destek veren mağdurlara hizmet sunan birimlerin sayısını çoğalttık. Çocukların icra daireleri yerine bu amaçla kurulan görüşme merkezlerinde ebeveynlerine teslimine başladık.
Dava şartlı arabuluculuk uygulamasıyla 228 bine, ihtiyari arabuluculuk uygulamasıyla 402 bine yakın ihtilafı çözüme kavuşturduk. Lekelenmeme hakkı konusunda 241 bin, ifade amaçlı yakalama kararlarıyla ilgili de 98 bin vatandaşımıza hizmet verdik. Noterlik hizmetlerinin kapsamını genişleterek mahkemelerin yükünü azalttık.
Önümüzdeki yıl adalette verilen tüm hizmetleri yargıya memnuniyetin en üst seviyeye çıkmasını sağlamaya dönük olarak geliştirmeyi sürdüreceğiz. Yeni anayasa, milletimize verdiğimiz söz gereği gündemimizdeki yerini koruyacak.
Yargılamaların daha hızlı ve etkin sonuçlanmasını temin edecek yeni adımlar atacağız. Sistemin ayrılmaz bir parçası olan avukatlarımız için yeni bir çerçeve kanunu hazırlayacağız. Adli yardım sistemini genişletecek, hukuki himaye sigortasını tahkim edeceğiz. İstinaf mahkemelerini yaygınlaştıracak ve güçlendireceğiz. Cezaların, maşeri vicdanın adalet beklentisini tatmin edecek şekilde verilmesi ve uygulanmasını sağlayacak düzenlemelere gideceğiz. Elektronik tebligat sistemini yurt dışındaki vatandaşlarımızın kullanımına da açacağız.
Aziz milletim; geçtiğimiz yıl güvenlikte bölücü örgüte yönelik operasyon sayısını 124 bine çıkartarak, 9800’e yakın sığınağı imha ederek, örgüte katılımları asgari rakamlara indirerek teröristlere göz açtırmadık. Bu sayede bölgede yaşayan gençlerimiz ve vatandaşlarımızın eğitimden istihdama ve turizme kadar her alandaki verilerinde belirgin bir yükseliş yaşandı.
Sınır ötesinde terörü kaynağında yok etme stratejisiyle Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı operasyonlarını yürüttük. Pençe Harekâtlarıyla yıllarca terör örgütünün topraklarımıza sızmak için kullandığı Kuzey Irak sınırlarımızı güvenli hâle getirdik. Kara hudutlarımızı korumak için insan gücü ve fiziki engeller yanında teknolojinin tüm imkânlarını da devreye aldık.
Bu tedbirlerin ardından geçtiğimiz yıl 256 bin düzensiz göçmenin ülkemize girişi engellenirken, kaçak yollarla içeriye sokulmaya çalışılan çok sayıda silah, uyuşturucu sigara ve hayvan ele geçirildi.
Sınır bölgelerimizde 5,4 milyon metrekare alanı daha mayından temizleyerek ekonomimize kazandırdık. Bedelli askerlikten 169 bine, dövizle askerlikten 61 bine yakın vatandaşımızın yararlanmasını temin ettik. Askerlik işlemlerini elektronik devlet sistemine taşıyarak gençlerimize önemli bir kolaylık sağladık. Süreçleri tamamlanan savunma sanayi projelerimizi hızla Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin ve diğer güvenlik birimlerimizin hizmetine sunduk.
Narkotik suçlarla mücadele kapsamında yakalanan 120 bin kişi hâlen cezaevinde bulunuyor. Operasyonları çok yönlü sürdürmekten metruk binaların yıkımına kadar tüm araçları kullanarak uyuşturucuya karşı etkin mücadele yürüttük. Hem sınırlarımızda aldığımız tedbirler, hem içeride gerçekleştirdiğimiz etkili operasyonlarla ülkemizi küresel uyuşturucu ticareti rotalarından çıkardık. Çarşı ve mahalle bekçilerimizin sayısını 29 binin üzerine çıkardık. Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin önemli bir kısmını profesyonel kadrolara geçirerek bu birimlerimizin daha etkin çalışmasını sağladık.
“TERÖRÜ KAYNAĞINDA KURUTMA STRATEJİMİZİ TÜM GÜNEY SINIRLARIMIZ BOYUNCA KARARLILIKLA UYGULAMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Afetle mücadele çalışmaları kapsamında tüm illerimizin risk azaltma planlarını tamamladık. Planlı tatbikatlarla hem kurumlarımızı, hem personelimizi, hem vatandaşlarımızı afetlere karşı hazırlamayı sürdürdük. Sınır dışı sayısını artırarak ve gönüllü geri gidişleri teşvik ederek düzensiz göçle mücadelemizin çıtasını yükselttik.
Aldığımız tedbirlerle hırsızlık başta olmak üzere asayiş suçlarında önemli oranda bir azalma temin ettik. KADES gibi uygulamaların da katkısıyla kadın cinayetlerinde bir önceki yıla göre yüzde 10’un üzerinde düşüş sağladık. Trafik kazalarındaki 100 bin kişi başına can kaybını 6’ya kadar gerilettik.
Önümüzdeki yıl güvenlikte terörü kaynağında kurutma stratejimizi tüm güney sınırlarımız boyunca kararlılıkla uygulamayı sürdüreceğiz. Özellikle Suriye’de ülkemize yönelik tehditleri tamamen yok etmek için 30 kilometre derinliğindeki güvenlik hattımızdaki boşlukları kapatacak yeni adımlar atacağız. Bu kapsamda terör örgütünün silahlı kapasitesi yanında güç ve destek aldığı tüm kaynaklarını, tüm altyapısını imha edecek yeni bir mücadele safhasına geçeceğiz.
Kritik öneme sahip ve önümüzdeki yıl devreye alacağımız savunma sanayi projelerimizde herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesini temin edeceğiz. Bu alandaki kazanımlarımızı daha ileriye taşıyacak projeleri güçlü bir şekilde destekleyeceğiz. İnsanlı ve insansız millî muharip hava araçlarımızda sağlayacağız ilerlemelerle bu alanda ülkemize uygulanan örtülü ambargoları parçalayıp atacağız.
Esasen 2023’teki savunma projelerimiz başlı başına bir gündem konusudur. İnşallah ileride uygun bir platformda tüm bu projeleri ayrıntılı bir şekilde kamuoyuyla paylaşacağız.
Yeni düzensiz göçmen girişini önemli ölçüde engellediğimiz gibi, ülkemizdeki mevcut göçmenlerin gönüllü dönüşlerini de hızlandıracağız. Bunun için Suriye’de yeni yerleşim yerlerinin kuruluşunu teşvik edecek, destek vereceğiz. Organize suç örgütlerinden uyuşturucu tacirlerine kadar milletimizin huzuruna kast eden hiçbir yapıya göz açtırmayacağız.
Aziz milletim; görüldüğü gibi daha beş başlığı ancak bitirebildiğimiz hâlde vakit epeyce ilerledi, ama burada nokta koymayacağım, burada virgül koyacağım, çünkü devam edeceğiz. Onun için de en uygun bir anda ya önümüzdeki inşallah toplantıdan sonra, belki de inşallah Meclis’teki toplantımızda bunları sizinle paylaşacağım. Bugün sizlere vermek istediğim müjdeleri daha fazla geciktirmek istemiyorum. Diğer bakanlıklarımızın 2022 faaliyetleri ve 2023 hedefleriyle ilgili bölümü onları bir sonraki inşallah toplantımıza bırakıyorum.
Bilindiği gibi enerjide dışa bağımlılığımızın azalması için yerli kaynaklarımızın daha fazla kullanımını temel hedeflerimizden biri olarak belirledik. Bakıyorum Enerji Bakanımın yüzü gülüyor Biraz hızlan diyorum hızlan, biz de inşallah artık Filyos’a mı gideriz, farklı bir yere mi gideriz, nereye gideceksek gidelim ve oradan ateşleyelim.
“FATİH SONDAJ GEMİMİZ, 58 MİLYAR METREKÜPLÜK DOĞAL GAZ REZERVİ KEŞFETTİ”
Yerli ve yenilenebilir kaynaklara yaptığımız devasa yatırımlardan ülke içi dağıtım şebekelerinin geliştirilmesine, uluslararası iş birliklerine kadar hayata geçirdiğimiz kritik projelerle hedefimize adım adım ilerledik. Bu anlayışla, petrol ve doğal gaz aramalarına başladığımızda nice şantaja, nice yıldırma çabasına, nice ambargoya, nice içeriden ve dışarıdan gizli-açık tehdide maruz kaldık, ama biz mücadeleden asla vazgeçmedik, geri adım atmadık, karşımıza çıkartılan her engeli daha büyük azimle aştık. Bizi geriletmek için oynanan her oyunu sabır ve dirayetle bozduk. Türkiye’yi kendi gemileriyle, kendi insan kaynağıyla, kendi ekipmanlarıyla kimseden izin almadan, kimseye müdana etmeden bu işleri tek başına yürütecek imkâna kavuşturduk. Hamdolsun, bu kararlı ve dik duruşlu çabalarımızın karşılığını Karadeniz’deki 320 milyar metreküplük ilk keşfimizle aldık. Zaman içerisinde yeni keşiflerle birlikte bu sahadaki rezervimiz 540 milyar metreküpe ulaştı. Yerli doğal gazımızı 2023’te milletimizin hizmetine sunmak için şu anda gece-gündüz çalışıyoruz. Gemileri görüyorsunuz, bundan sondaj gemileri, ayrıca iki tane de sismik var.
Denizaltı ve kara tesislerinin inşasına ona da başladık ve bir kısmını da tamamladık. Sadece deniz yetmez dedik, kara da olacak. Bir zamanlar karada buluyorlardı, ondan sonra burada bir şey yok deyip betonu atıyorlardı. İşte biz şimdi onların hepsini yeniden hayata geçirdik.
Bu arada Sakarya gaz sahasında yeni sondajlar da yaptık. Fatih Sondaj Gemimiz 29 Ekim günü Cumhuriyetimizin 99. yıl dönümünde Çaycuma-1 sahasında yeni sondajına başladı. Ekiplerimizin 7 gün 24 saat esasıyla yürüttüğü yoğun çalışmalar neticesi bugün milletimizle yeni bir müjdeyi daha paylaşmanın sevincini ve gururunu yaşıyoruz. Fatih Sondaj Gemimiz Çaycuma-1 sondajında denizin 3023 metre altında 58 milyar metreküplük doğal gaz rezervini keşfetti. Basın mensupları da hiç alkışlamıyor ha, yanlış iş mi yaptık? (Alkışlar) Açacağımız yeni tespit kuyularıyla bu rakamın yukarı yönlü revize edilmesini bekliyoruz. Yaptığımız yeni keşfimiz bölgeye komşu diğer jeolojik sahalardaki benzer keşiflerimize de kapı aralayacaktır. Toplanan verileri analiz ettikten sonra en kısa zamanda yeni sondajlara başlayacağız.
“KARADENİZ’DEKİ GAZ REZERVİMİZ TOPLAMDA 710 MİLYAR METREKÜPE ULAŞTI”
Karadeniz gazına dair bir diğer müjdeli haberimiz, daha önceki rezervimiz ile ilgili yaptığımız yeniden değerleme çalışmasıdır. Dünyanın alanında en yetkin ve güvenilir rezerv değerlendirme şirketi, sahada açtığımız 13 kuyunun 3 boyutlu modellemelerini çıkarttı. Bu modellemelere dayalı verilerin detaylı analizi neticesinde daha önce ilan ettiğimiz 540 milyar metreküplük rezervimiz 652 milyar metreküp olarak revize edildi. Böylece Karadeniz’deki gaz rezervimiz Çaycuma-1’deki yeni keşfimizle birlikte 170 milyar metreküp artarak toplamda 710 milyar metreküpe ulaştı.
Sahadaki üretim miktarımızı, kuyu sayısı, boru büyüklüğü ve sahada kullanılacak kompresörler gibi unsurlar belirleyecek. Burada keşfettiğimiz gazı da Sakarya sahasına bağlayarak millî gaz sistemimize ne yapacağız, entegre edeceğiz.
Yeni keşfimiz ve mevcut rezervin son değerlemesi ile birlikte Karadeniz’de keşfettiğimiz doğal gazın bugünkü rakamla, buraya dikkat edin, ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum, burası çünkü çok farklı, bugünkü rakamla uluslararası piyasalardaki karşılığı 1 trilyon doları bulmaktadır. İşte onun için 2023 çok önemli, 2023 çok önemli. Evet, 85 milyon hep birlikte Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik değerini ülkemize kazandırmış olmanın gururu ve mutluluğu içindeyiz.
İnşallah önümüzdeki dönemde Karadeniz’de daha fazla alanda arama kuyusu açacağız iki tane sismik araştırmayla birlikte. Bununla yetinmeyecek, Akdeniz’deki keşif çalışmalarımıza da ağırlık vereceğiz. Rabbimizin yardımı ve ekranları başında bizi izleyen milletimizin desteğiyle 2023’te ve sonrasında da sürekli yeni müjdelerle kamuoyunun huzuruna çıkmayı ümit ediyoruz.
Yerli gazımız, son dönemde önemli mesafe kat ettiğimiz enerjide merkez ülke hedefimize büyük katkı sağlayacaktır. Hâlihazırda 7 uluslararası doğal gaz boru hattımız, 4 LNG tesisimiz, 2 yeraltı doğal gaz depolama tesisimiz ve organize toptan doğal gaz satış piyasamızla enerjide merkez ülke olmak için gereken tüm imkâna sahibiz. Biliyorsunuz, TürkAkım nereye gelecek, Trakya’ya. Orası bir hub olacak, oradan da nereye? Tüm Batıya bizden gidecek. Rusya’yla iş birliğimizle bu adımı atacağız. Amacımız; ülkemizde gazın gazla rekabet edeceği bir pazar kurmaktır. Bu piyasaya dâhil olacağını açıklayanlar yanında, yeni ülkelerin de sistemimize eklenmesi için hummalı bir enerji diplomasisi yürütüyoruz. Türkmenistan’a niye gittik, Avaza’ya niye gittik? Bu adımları atmak için. İşte orada da Türkmenistan, Azerbaycan’la birlikte inşallah bir başka adım atalım diyoruz. Hazar’ın, Akdeniz’in, Ortadoğu’nun enerjide merkez noktasının Türkiye olmasını sağlamakta kararlıyız. Sadece İstanbul ve Çanakkale’deki köprülerimizle değil enerji köprüleriyle de doğuyu ve batıyı birbirine bağlayacağız. Daha önemlisi; sadece son 20 yılda yaptığımız petrol ve gaz üretimiyle 41,3 milyar dolarlık ithalatın önüne geçerek bu kaynağı milletimizin diğer alanlardaki ihtiyaçları için kullandık, geliştirerek kullanmaya devam edeceğiz.
Denizlerdeki doğal gaz çalışmaları yanında, karada da petrol arama ve sondaj faaliyetleri yürütüyoruz. Son 20 yılda yaptığımız yeni keşifler ve mevcut sahalarımızdaki üretim artışlarıyla ham petrol rezervimize 635 milyon varillik ilave sağladık. Adana ve Gabar Dağındaki iki yeni keşfimizle birlikte günlük ilave 6500 varil petrol üretimine başladık. Ey Allah’ım, Gabar’da teröristlerle savaşırken, şimdi petrolü bulduk; nereden nereye… Arayan belasını da bulur, Mevla’sını da bulur, biz Mevla’mızı bulduk.
Özel ve kamu günlük yurt içi petrol üretimimiz bugün itibariyle, dikkat edin, 80 bin varile ulaştı. Önümüzdeki yıl yurt içi petrol üretimimizi 100 bin varile çıkarmayı hedefliyoruz. Nihai amacımız; petrol ve doğal gazda dışa bağımlılığımızı bir an evvel tamamen kırarak Türkiye’nin enerji bağımsızlığını ilan etmektir. Bizler çalışmakla, üretmekle, gayret etmekle mükellefiz, takdir Allah’tandır. Ekiplerimizin yoğun çalışması ve milletimizin dualarıyla inşallah daha nice müjdeleri milletimizle paylaşacağız.
Tabi bu arada ben Türkiye Petrolleri’nin tüm mensuplarına, yani Enerji Bakanımdan Bakan yardımcılarına, tüm ekiplerine özellikle şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Gerek denizde, gerek karada bu yapılan çalışmalar sıradan değil büyük emek var.
Bugün tabii bir müjde de çiftçilerimize ve tüketicilerimize vermek istiyorum. Salgın sonrası küresel emtia piyasalarında yaşanan dalgalanmayı fırsat bilerek haksız kazanç peşinde koşanlarla mücadelemizi yeni araçları devreye sokarak sürdürüyoruz.
“KİMYEVİ GÜBRE VE KARMA HAYVAN YEMİ FİYATLARINDA HEM İNDİRİM YAPIYOR HEM DE FİYAT SABİTLEMESİNE GİDİYORUZ”
Bu kapsamda çiftçilerimizin temel ihtiyaçlarının başında gelen, çiftçi kardeşlerim, özellikle bunu size hatırlıyorum; gübre ve karma hayvan yeminde daha önce bir dizi indirimi hayata geçirmiştik. Şimdi yeni bir adımla çiftçilerimizin en önemli girdileri olan kimyevi gübre ve karma hayvan yemi fiyatlarında hem indirim yapıyor, hem de fiyat sabitlemesine gidiyoruz. Tarım Kredi Kooperatifleri ilkbahar döneminde yoğun olarak kullanılan dap, üre, amonyum sülfat, 20.20 ve nitropower kimyevi gübre çeşitlerinde yüzde 13’e varan indirim uygulayacak. Gıda, Tarım, Hayvancılık Bakanım bu işi yakın takibe alması lazım. Aynı şekilde karma yemde de yüzde 5’e varan indirim yapılacak. En az bunun kadar önemlisi de; gübre ve yem fiyatlarını Nisan sonuna kadar sabitliyoruz. Şayet bu dönemde gübre ve yem fiyatlarında üreticimiz lehine bir gerileme olursa elbette bunu yansıtacağız, ama yeni fiyat listesi artışlardan etkilenmeyecek.
Bir diğer müjdemiz de tüketicilerimize. Tarım Kredi’nin bin 520 kooperatif, 400 mini koop ve koop mini, 250 koop bakkal olmak üzere toplam 2 bin 170 hizmet noktasında 600 çeşit ürün en ucuz fiyatla satışa sunulacak, temel ihtiyaç maddeleri. Bilindiği gibi Tarım Kredi Kooperatifleri, sadece üretim öncesi çiftçimize destek olmakla kalmıyor, ürünü de alıp işleyerek marketlerinde satışa sunuyor. Bir başka ifadeyle, üretici-Tarım Kredi-tüketici arasında doğrudan bir kanal kuruluyor. Böylece kimi ürünlerin en uygun fiyatla satışa sunulabilmesi mümkün oluyor. Önümüzdeki yılın ilk yarısında sayılarını 3000’e çıkarmayı hedeflediğimiz Tarım Kredi satış noktalarındaki indirimler bugün itibariyle başlamıştır. Üreticilerimize ve tüketicilerimize verdiğimiz bu müjdelerin de hayırlı olmasını diliyorum.
Diğer yandan, Ocak ayının ilk haftası 3 milyon hak sahibine toplamda 13 milyar lira olarak yapılacak Aile Destek Programı ödemelerini yılbaşından önceye çekiyoruz.
İhtiyaç sahibi hanelere yapılan yardımlar arasında yer alan barınma desteğini prefabrik ev yapımında 150 bin liradan 200 bin liraya, betonarme ev yapımında 200 bin liradan 300 bin liraya çıkartıyoruz. Ev onarımları için verilen destek tutarlarını da 35 bin ile 100 bin lira seviyesine yükseltiyoruz. Bu düzenlemelerin de hak sahiplerine hayırlı olmasını diliyorum.
Bu duygularla bir kez daha sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla. Hayırlı olsun.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart Şehitleri Anma Günü Töreni’ne katıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şehitler Abidesi’nde düzenlenen 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. Yıl Dönümü Töreni’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şehitler Abidesi’nde düzenlenen 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. Yıl Dönümü Töreni’ne katıldı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada katılımcıları selamlayarak, dünya tarihinde eşine nadir rastlanır bir destanla Çanakkale’yi geçilmez kılan kahramanları rahmetle, şükranla yâd ettiklerini kaydetti.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere kahraman orduya önderlik etme şerefine nail olan komutanları saygıyla anan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bin yıllık vatanımız Anadolu’nun müdafaası için, ülkemizin ve gönül coğrafyamızın dört bir yanından gelerek gözlerini kırpmadan canlarını veren yiğitlerin her bir ferdine Allah’tan rahmet diliyoruz. Bugün de vatan topraklarında, sınırlarımızda ve sınırlarımız ötesinde ülkemizin güvenliği, milletimizin huzuru, devletimizin bekası için gece gündüz faaliyet hâlinde olan askerlerimize Mevla’dan kolaylıklar diliyoruz. Türkiye ve Türk milleti olarak, Çanakkale’de hangi mücadeleyi verdiysek bugün de farklı görünümler ve araçlar altındaki sinsi saldırılara karşı benzer bir duruş sergiliyoruz” diye konuştu.
Millî şair Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale şehitlerini destanlaştıran şiirinde yer alan “Eski dünya, yenidünya, bütün akvam-ı beşer/ Kaynıyor kum gibi mahşer mi hakikat mahşer/ Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Sadece bir hadise var ortada, vahşetler denk” dizelerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ülkemizin bilhassa geçtiğimiz 10 yılda maruz kaldığı her hadisenin gerisine bakıp maskeleri kaldırdığımızda aynı yüzleri görüyoruz. Terör örgütlerini sınırlarımıza yığıp, bizi istiklalimizle sınayanlar bunlardır. Çeşit çeşit yöntemlerle egemenliğimize göz diken darbecileri üzerimize salanlar bunlardır. Her biri, milletimizin zenginliği olan farklılıklarını kırılmaya yatkın fay hatları hâline dönüştürmeye çalışanlar yine bunlardı. Kalkınma hamlelerimizi boşa çıkarmak için üretimimizi ve istikrarımızı sabote edenler bunlardı. Demokrasi atılımlarımızı, vesayetin çarkları arasında parçalayarak milletimize zulmedenler bunlardı.”
Çanakkale’de bu milletin erkeğiyle, kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla, öğrencisiyle, hocasıyla, çalışanıyla, işvereniyle, tek vücut olup düşmana geçit vermediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Milletimiz son dönemde yaşadığımız sınamaların her birinde de bedeni ve kalbiyle aynı vakur iradeyi ortaya koymuştur. Asırlarca yürüttükleri maddi ve manevi yıkım çabaları sonunda Türkün fıtratının değişeceğini sananlar, ruhun aynı ruh olduğunu gördüler, anladılar. Dün, Çanakkale’de yakılan ateş millî mücadeleyle ve Cumhuriyetimizin ilanıyla neticelenmişti. Şimdi de eser ve hizmetlerimizle, 2023 hedefleriyle, ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuyla yaktığımız ateş, inşallah ülkemizi dünyada hak ettiği yere çıkarmamızla gayesine ulaşacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale Zaferi’ni ve ardından gelen başarıları tarihlerinin en büyük yokluklarını, kuşatmalarını, ihanetlerini yaşadıkları bir dönemde elde ettiklerini, bugünkü Türkiye’nin altyapısıyla, siyasi ve teknolojik gücüyle, ekonomisiyle, hedeflerini hayata geçirme konusunda çok daha büyük imkânları olduğunu söyledi.
“ÇANAKKALE’DE YAZILAN DESTANDAN ALACAĞIMIZ ÇOK ÖNEMLİ DERSLER VAR”
Çanakkale’den ve sonrasında yaşanılan hadiselerin her birinden alınan dersler ışığında geleceğe güvenle yürümelerini sağlayacak iradeye sahip olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl 53 bin vatandaşın şehit olmasına, 11 şehirde yüz binlerce binanın yıkılmasına yol açan 6 Şubat depremlerinin ardından yaşananların bunun ispatı olduğunu kaydetti.
Gelişmiş ülkelerin bile yıllarca baş edemeyeceği enkaz yığınlarını kısa sürede kaldırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni konutları inşa edip teslimine başladıklarını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asrın Felaketi”nin ardından milletin gösterdiği örnek dayanışmanın ayrıca takdire şayan olduğuna dikkati çekerek, “Türkiye Yüzyılı’nın inşasında Çanakkale’de yazılan destandan alacağımız çok önemli dersler olduğuna inanıyoruz. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, sıkı sıkıya sahip çıktığımızda yedi düvel üzerimize gelse yıkılmayacağımızın ispatı olan Çanakkale ruhu, yolumuzu aydınlatmaya hep devam edecek. Rabbimden ülkemizi ve milletimizi gizli ve aşikâr her türlü beladan, afetten, tehditten muhafaza etmesini diliyorum” ifadelerini kullandı.
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. yıl dönümünü bir kez daha tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart Şehitleri Anma Günü’nde, Çanakkale Destanı’nda imzası olan erinden komutanına, kahraman Mehmetçiklerden her birini, şehit ve gazilerin tamamını rahmetle yâd ettiğini sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören programı kapsamında Çanakkale Savaşları kahramanlarının rölyefinin yer aldığı Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Saygı duruşunda bulunulan, saygı atışının yapıldığı ve İstiklal Marşı’nın okunduğu törende, Kur’an-ı Kerim tilaveti gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şehitlik Anı Defteri’ni imzaladıktan sonra beraberindekilerle şehitliklere karanfil bıraktı. Şehit yakınlarını selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süre onlarla sohbet etti.
SOLOTÜRK’ün gösteri uçuşunun yer aldığı törende, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından denizden gemi geçişi yapıldı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Meclis’te, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldiği iftar programında yaptığı konuşmada, sivil toplumun, demokrasinin olmazsa olmaz ana direklerinden birisi olduğunu; bireyin, sivil toplumun güçlü olmasının demokratik toplumlarda, güçlü devleti doğurduğunu belirtti.
Devletin, bireyin ve sivil toplumun gücünün birbirinden ayrılmaz bütünün parçaları olduğuna yürekten inandıklarını vurgulayan Kurtulmuş, Türk-İslam medeniyetinde sivil toplumun, Batı’yla kıyaslandığında farklı saiklerle ortaya çıktığını ve çok köklü bir geleneğe sahip olduğunu ifade etti.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, devletle mücadele etmek ve kavga etmek üzerine gelişen Batı’daki sivil toplum anlayışının aksine, Türk-İslam medeniyetinde devletin eksik bıraktığı alanları doldurabilmek için ya da toplumdaki başka fonksiyonları yerine getirmek için gönüllü çalışmalar ortaya konulduğunu söyledi.
Kurtulmuş, tarihsel olarak, çok sayıda sivil toplum kuruluşu denilebilecek geleneksel kurumlara sahip olunduğunu aktararak, bunlardan birisinin iş hayatını örgütleyen loncalar olduğunu belirtti. Bir diğerinin de toplumda, kanadı kırık kuşlardan evlenecek kızlara kadar herkese yardım etmeyi bir sorumluluk olarak kabul eden vakıflar olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Anadolu kentlerimizin hemen tamamında ecdadın bıraktığı varlıkların eserleri yerinde duruyor, bir kısmı yeniden onarılıyor, yeniden o günkü fonksiyonlarına benzer şekilde hayata kazandırılmaya çalışılıyor. Dolayısıyla çok köklü bir sivil toplum tecrübesine, geleneğine sahip olan bir milletiz. Bugün modern usullerle konuştuğumuz zaman sadece vakıflar, dernekler değil, bunun ötesinde aramızda temsilcileri bulunan platformları, sendikaları, sosyal ağları, hatta kooperatifleri içine koyduğumuz zaman Türkiye’de yaklaşık 150 bin sivil toplum kuruluşumuz var. Bu sivil toplum kuruluşlarımızın giderek daha güçlenmesi hem sayısal olarak sivil topluma destek olan vatandaşlarımızın sayısının artması hem de sivil toplum kuruluşlarımızın yönetsel kabiliyetlerinin artması önümüzdeki dönemde önemli vazifelerimizden birisi olmalıdır. Bu çerçevede emeği geçen bütün arkadaşlarımıza yürekten teşekkür ediyorum.”
“Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının önemli kabiliyetler kazandıklarını görmek memnuniyet verici”
Kurtulmuş, Türkiye’nin sivil toplum kuruluşlarının dünyanın her bir yerinde faaliyetinin olduğunu; binlerce, on binlerce kilometre ötedeki insanlara sadece insan olmak dolayısıyla yardım elini uzattıklarını, toplumsal dayanışmanın bütün imkanlarını oradaki insanlara tahsis etmek için seferber olduklarını gördüklerini ve bundan memnuniyet duyduklarını söyledi.
Dünyanın birçok yerinde Türk sivil toplum kuruluşlarının gösterdiği bu hamiyetperver davranış dolayısıyla gittikleri her ülkenin yöneticilerinin kendilerine teşekkür ve takdirlerini ifade ettiklerini aktaran Kurtulmuş, bunun Türkiye için fevkalade önemli bir kazanç olduğunu vurguladı.
Kurtulmuş, “Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının becerilerinin zaman içerisinde arttığını ve çok hızlı bir şekilde sorunların, krizlerin çözülmesi konusunda önemli kabiliyetler kazandıklarını görmek memnuniyet vericidir.” dedi.
6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde sivil toplum kuruluşlarının önemli bir kısmının birkaç saat içerisinde depremden etkilenen illere ulaşmayı başardığını dile getiren Kurtulmuş, “Başta tüm Kızılay’ı olmak üzere bütün yardım kuruluşlarımızın, ayrıca özel olarak yardım kuruluşlarının, derneklerin, vakıfların depremden sonra büyük bir dayanışma örneği gösterdiğini hepimiz iftiharla izledik. Allah bir daha böyle bir acı göstermesin. Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları her alandaki kabiliyetlerini özellikle yardımlaşma ve dayanışma alanında en üst seviyeye çıkarmış bulunuyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.
Sivil toplum, demokrasinin nişanelerinden birisidir”
Kadın haklarından çevrenin korunmasına, çocuk haklarından yeşil doğanın oluşturulmasına kadar hemen her alanda Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının gerçekten fevkalade büyük bir birikim sahibi olduğunu ve önemli adımlar attıklarını gördüklerini ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kitlesel olarak iş adamları derneklerimizin, odalarımızın, borsalarımızın, sendikalarımızın, işveren derneklerimizin memur sendikalarımızın, işçi sendikalarımızın büyük bir beceri kazandığını, büyük bir kurumsal kabiliyet kazandığını da görüyoruz. Bunları artırarak yolumuza devam etmemiz lazım.
Bu şu açıdan önemlidir. Sivil toplum, hiç söylemeye gerek yok ki demokrasinin nişanelerinden birisidir. Sivil toplumu güçlü olmayan bir toplumun demokrasisinin de güçlü olması mümkün değildir. Çünkü demokrasi, sadece beş yıldan beş yıla oy verme işi değildir. Demokrasi bu süre içerisinde toplumun farklı alanlarında çalışmalar yaparak; teklifleri, projeleri, karar vericilere yansıtabilmek ve memleketin hayrına olacak işlerin yapılması için elimizdeki bütün imkanları seferber edebilmek işidir. Bunun için sivil toplum kuruluşlarının kendi aralarında da farklı bir rekabet içerisinde olmasını arzu ederiz. Bu çerçevede devlet her yeri, her alanı kendi imkanlarıyla doldurabilecek, kuşatabilecek tabii ki bir güce sahiptir ama aslolan devletin boş bıraktığı alanları ya da devletin desteklenmesi gereken alanlarda da sivil toplumun projeleriyle ortaya çıkabilmesini temenni etmektir.”
“Türkiye’de sivil toplum kuruluşları son yıllarda ciddi bir uluslararasılaşma sürecindedir”
Özellikle kriz alanlarında, toplumun bütün kesimlerine kuşatıcı hizmet verebilecek en önemli alanın, sivil toplum kuruluşları olduğunun altını çizen Kurtulmuş, “Yardımlaşmanın, dayanışmanın, fikir üretmenin, proje üretmenin, farklı fikirleri bağırmadan, çağırmadan karşılıklı müzakere edebilmenin, farklı fikirlerden de millet hayrına, vatanımızın hayrına sonuçlar çıkarılabilmenin pratik unsurları sivil toplum kuruluşlarımızdır. Bu çerçevede şunu da özellikle ifade etmek isterim ki Türkiye’de sivil toplum kuruluşları son yıllarda ciddi bir uluslararasılaşma sürecindedir. Bunu da iftiharla takip ediyoruz. Sadece içeriye dönük sözler değil, insanlığa dönük, dünyaya dönük sözlerin ve hizmetlerin ortaya konulması da fevkalade önemlidir. Bu anlamda yurt dışında Türk kültürünün yaygınlaştırılması için hizmet veren kuruluşlarımızı, onların ortaya koymuş olduğu sivil çabaları, yardım kuruluşlarından yararlı olarak Türkiye’nin kültürel diplomasi alanındaki mekanizmalarına da katkı sunan sivil toplum kuruluşlarını tebrik ediyorum.”
“İtici gücü, Batı toplumlarında da var olan insaflı, vicdanlı sivil toplum kuruluşları”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Gazze’deki devam eden olayların, sivil toplumun ne kadar önemli olduğunu bir kere daha çok net bir şekilde ortaya koyduğuna işaret ederek, 5 ayı aşkın süredir devam eden, bütün dünyanın izlediği ve İslam ülkelerinin de yeterince tepki gösteremediği Gazze’deki soykırım boyutlarına varmış olan bu büyük katliam karşısında dünyanın dört bir tarafında sivil toplum kuruluşlarının fevkalade ciddi bir hassasiyet ortaya koyduklarını söyledi.
Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu anlamda her tarafta binaların yıkıldığı, insanların gölgesine sığınacağı bir duvarın dahi kalmadığı Gazze Şeridi’nde, hayatlarını hiçe sayarak, oradaki insanlara yardım etmek için Siyonist rejimin çizdiği işgal sınırlarını tanımayan, Sınır Tanımayan Doktorlar’ı saygıyla, minnetle yad ediyoruz. O doktorların içerisinde; o sivil toplumdan gelen, gönüllülük esasıyla çalışan, hayatını hiçe sayan o insanlar, büyük bir insanlık destanı, büyük bir kahramanlık destanı yazıyorlar. Ne yazık ki aralarında onlarcasının da o saldırılar sırasında öldüğünü biliyoruz. Aynı şekilde bırakın bir duvarı, doğru dürüst yemek pişirecek bir tencerenin bile kalmadığı Gazze’de, ellerindeki imkanları seferber ederek, dünyanın dört bir tarafından zor şartlarla getirdikleri malzemeleri kararak orada Filistinli aç muhtaç insanlara iftar sofraları hazırlayan sivil toplumun gönüllülerini de saygıyla, şükranla, minnetle yad ediyorum.”
Kurtulmuş, Batılı ülkelerin bu süreçte hükümetler nezdinde ne kadar duyarsız kaldıklarına da işaret ederek, şunları kaydetti:
“Şimdi şimdi bir şeyler söylemeye başlıyorlar. Eskilerin güzel bir tabiri var; Basra yıkıldıktan sonra ne yaparsanız bunun bir faydası yok. Hükümetlerine rağmen Batıda sokaklara yüzbinlerce, hatta bazı ülkelerde milyonlarca insanın çıkabilmiş olmasının arkasındaki en temel güç, o ülkelerdeki sivil toplumun oluşturduğu güçtür. Sivil toplum, büyük bir Filistin duyarlılığı; Gazze’deki katliama, soykırıma karşı büyük bir insanlık destanı yazdı. Sevinerek ifade ediyoruz ki, birçok yerde insanlık cephesi diyebileceğimiz cepheyi kurdular. Bu cephenin kuruluşunun itici gücü, motive eden ana gücü, Batı toplumlarında da var olan insaflı, vicdanlı sivil toplum kuruluşlarıdır. Böylece hükümetlerin üzerine baskı kurmayı başarabildiler ve hükümetlerine rağmen meydanlara çıkarak bu katliamı lanetleyerek insanlığa karşı vazifelerini yerine getirmeye çalıştılar.”
“Uluslararası camiadaki yardım kuruluşlarına da pratik ve görünür bir çağrı olarak kabul edilmeli”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, sivil toplumun bu baskıları nedeniyle dünyanın dört bir tarafında yardım organizasyonlarının yeniden gözden geçirilmesi, özellikle ramazan ayı dolayısıyla insanların iftar sofralarının şenlendirilmesi için insanlığın harekete geçtiğini anlattı.
“Türkiye’nin, şu anda isimlerini tek tek saymayacağım, çok sayıda sivil toplum kuruluşunun Gazze’ye bir lokma ekmeği fazla ulaştırmak için nasıl sabahlara kadar çalıştıklarını biliyorum.” diyen Kurtulmuş, Mersin’den Gazze’ye bir iyilik gemisini organize eden Türk Kızılay’ını bu öncülüğünden dolayı tebrik etti.
Kurtulmuş, “Türk Kızılay’ının bu çıkışı, Özgür Gazze Hareketi’nin 2010 yılında başlatmış olduğu Gazze’ye ablukayı kırma faaliyetlerinin bir devamı olarak görülmeli ve bu anlamda da uluslararası camiadaki yardım kuruluşlarına da pratik ve görünür bir çağrı olarak kabul edilmelidir.” diye konuştu.
Bir yandan yardım çalışmaları devam ederken diğer taraftan sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu fevkalade müspet bu rüzgarın, dünyanın bir çok yerinde aslında siyasetin dışındaki alanları da kaplayan, Siyonizm’in bu pervasızlığına “Dur. Biz de insanız, yeter artık.” diyen çığlıkların dünyanın her tarafında duyulmasına vesile olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“En son Berlin Film Festivali ve Oscar Ödül Töreni’nde ortaya konulan o protestolar, o sözler, hepimiz adına, vicdanı olan milyarlarca insan adına söylenmiş sözlerdir. Ramy Youssef’un ödül töreninde söylediği, ‘Siz Gazze deki bu insanları nasıl böyle öldürüyorsunuz, lanetliyoruz.’ manasındaki sözleri, kimsenin hafızasından çıkmamıştır. Aynı şekilde Jonathan Glazer’in söylediği, en önemli holokost filminin yönetmeni, kendisi de bir Yahudi, İsrail’e, ‘Sizin yaptığınızın, size yapılan holokosttan hiç farkı yoktur.’ diyerek, meydan okuyan bir konuşma yapabilmiştir. Kırmızı halılar üstünde, ödül törenlerinde, dünya en steril alanları olarak kabul edilen o alanlarda, insanlar gönüllerinden gelenleri söylemiş ve bu zulmün durdurulabilmesi için feryat etmiştir.”
Kurtulmuş, bu etkinliklerde yakalarına rozetler takarak protesto edenlerin de bulunduğuna işaret ederek, “Eğer sivil toplumun canlı, güçlü, fedakar çalışmaları, çabaları olmasaydı; ne bugün İsrail’e dönüp ‘Şunu şöyle yanlış yapıyorsunuz.’ diyebilirdi ne bu protestolar olabilirdi ne de oraya bir koli erzak gönderilebilirdi.” dedi.
“Sivil toplum kuruluşları zalimin karşısında, mazlumun yanında yer almaya gayret etti”
Kurtulmuş, Türkiye’nin, milletçe ve devletçe başından itibaren bu süreçte yek vücut olarak durduğunu görmenin, kendisine ayrı bir bahtiyarlık verdiğini ifade ederek, “Dünyada az millet vardır. Hatta şunu söyleyebiliriz ki, bu seviyede Gazze’deki insanlık suçlarının karşısında duran ve Filistin davasına sahip çıkan neredeyse dünyadaki tek ülke Türkiye’dir. Hem devlet olarak başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere hem millet olarak hem TBMM olarak.” diye konuştu.
TBMM’nin, İsrail’in 7 Ekim’de Gazze’ye yönelik saldırılarının başlamasının ardından 9 Ekim’de bütün siyasi partilerin ortak imzasıyla İsrail’in saldırganlığını kınayan ortak bir bildiri yayımladığını hatırlatan Kurtulmuş, bir holokosta benzeyen El-Ehli Baptist Hastanesi’ni bombalanmasının da bütün siyasi partilerin imzasıyla TBMM tarafından telin edildiğini anlattı.
Numan Kurtulmuş, “Türkiye’de hemen hemen bütün siyasi partiler ortak bir noktada durdu. Sivil toplum kuruluşları tereddütsüz bir şekilde zalimin karşısında, mazlumun yanında yer almaya gayret etti. Bu tarihsel süreç içerisinde Türkiye’nin devletiyle, milletiyle, sivil toplumuyla vermiş olduğu bu örnek mücadele tarihe altın harflerle düşülmüştür, kaydedilmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’li aktivist Rachel Corrie’nin vefatının yıl dönümü
ABD’li aktivist Rachel Corrie’nin vefatının seneyi devriyesinin yarın olduğunu dile getiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“20’li yaşlarının ortalarında, Gazze’de, Refah Sınır Kapısı’na birkaç kilometre uzaklıkta, oradaki Müslümanların evleri yıkılırken ‘Yıkamazsınız, bu bir insanlık suçudur, buna müsaade etmem.’ diyerek buldozerin karşısına geçti. Ne yazık ki Siyonist rejimin buldozeri, gencecik bu kadını ezerek, kemiklerini kırarak orada öldürdü. Hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz. Rachel Corrie’nin cesareti insanlık adına ortak bir mücadelenin de fitilini ateşlemiştir. Kimileri İsrail’in adını duyduğu zaman ayakları titrerken, İsrail’in zalim, katil ordularını karşısında görmesine rağmen dimdik ayakta duran bu hanımefendiyi şükranla, minnetle yad ediyoruz. Ve insanlık tarihinin altın sayfalarında yer aldığına inanıyoruz. O da bir sivil toplum hareketinin mensubuydu. Bizim eskilerin güzel bir duası var, Allah dinince dinlendirsin. Gerçekten bu kadar büyük bir fazileti ortaya koymak çok az insana nasip olur. Bu anlamda hem Filistin davasının hem mazlum milletlerin verdiği mücadelenin unutulmaz kahramanlarından birisi olmuştur.”
“Egemen bir Filistin Devleti’nin kurulduğunu görmek, inşallah bütün insanlığa nasip olacak”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, ramazan gününde bunları konuşmanın ıstırap verici olduğunu dile getirerek, İsrail ile Netanyahu ve çetesinin, yaptığı bu soykırıma varan katliamlarda sonu olmayan bir yola girdiğini belirtti.
Kurtulmuş, “Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ortaya koyduğu Uluslararası Adalet Divanındaki bu davanın sonunda, öyle görünüyor ki İsrail yönetimi ve Filistin davası için yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır. İnşallah 67 sınırlarında, başkenti Kudüs olan, bütünüyle toprak bütünlüğü sağlanmış, o sokaktan öteki sokağa geçmek için İsrail makamlarından izin alınan ya da İsrail polisinin insafına terk edilen bir Filistin değil, tam manasıyla toprak bütünlüğüne sahip çıkan egemen bir Filistin Devleti’nin kurulduğunu görmek, inşallah hepimize ve bütün insanlığa nasip olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Sivil toplum kuruluşlarına çalışmaları dolayısıyla minnettarlığını dile getiren Kurtulmuş, Meclisin, devletin ve milletin hayrına yapacağı çalışmalarda, sivil toplum kuruluşlarının emrinde olduğunu da söyledi.
Programda, Ankara Valisi Vasip Şahin, AK Parti Ankara Milletvekilleri Fuat Oktay, Kurtcan Çelebi, Vedat Bilgin, Zeynep Yıldız, Ahmet Fethan Baykoç, Jülide Sarıeroğlu, Murat Alparslan, Lütfiye Selva Çam, TBMM İdare Amiri ve MHP Gaziantep Milletvekili Sermet Atay, İYİ Parti Sözcüsü ve Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, DEVA Partisi Ankara Milletvekili Sadullah Ergin, TBMM Genel Sekreteri Talip Uzun, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, SETA Direktörü Burhanettin Duran, Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Türk Kızılay Derneği Genel Başkanı Fatma Meriç Yılmaz, Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı Hamit Köse, Mehmetçik Vakfı Başkanı İsmail Şanlı ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi yer aldı.
FETÖ’nün bilişim militanları | İnsanlara kumpas kurarak adli sicil kayıtlarını kirletmek için her türlü yolsuzlukları yapıyorlar
Yalan söylemekte, Kumpas kurmakta, Dikizlemekte, Devlet imkanlarını örgüt için kullanmakta, Kamu ve insanların malına konmakta, adam öldürmekte uzmandır bunlar! merhamet ve vicdanları yoktur Makam mevki ve para için her şeyi yaparlar
Hak yediler Soru çaldılar, insanlara kumpas kurdular, özellerini teşhir ettiler, o görüntülerle tüm istediklerini aldılar.
İşyerlerine Kamu kurumlarına sitelere evlere kameralar kurdular hem insanları izlediler hem dinlediler insanların özel hayatlarına girdiler evlerine gizli kameralar kurdular bu yolla insanları ,şirketleri ,tehdit ettiler .her türlü yolsuzluğu yaptılar
Bunlar ne kadar insanlık suçu varsa işledi hala işlemeye devam ediyorlar
40 yıl boyunca sinsi sinsi örgütlendiler.
Suçsuz insanları kumpas kurup hapse attırdılar merhametsizler
Türkiye’nin ve şirketlerin sırlarını sattılar Casusluk yaptılar.
Devleti ele geçirmek için her şeyi yaptılar.
Kaç masum insanın yuvasını yıktılar kim bilir?
Nice esnafı iflas ettirdiler kurdukları kumpaslarla Mallarını ele geçirdiler
Paravan holding ler kurdular insanların Mallarına el kondular.
Karşı çıkanı da ölüme yolladılar…
Vicdandan yoksun, gaddar, zalim merhamet yoksunudur bunlar
Her türlü iftirayı atabilecek, her yalanı söyleyebilecek kadar zalimdirler.
FETÖ terör örgütü kadar zalim, başka bir çete ne duyduk ne gördük!
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.