İletişim Başkanı Fahrettin Altun, dijital alanda kişisel verilerin korunmasının önemini vurguladı. “Yalan terörüne karşı mücadele iletişim modelimizin en önemli ayağı” dedi. Türkiye’nin küresel dezenformasyon ve algı merkezlerine karşı gösterdiği direnç sebebiyle yıpratma savaşlarına maruz kaldığını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bir otelde, Kişisel Verileri Koruma Kurulu (KVKK) ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) işbirliği ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nin katkılarıyla düzenlenen 1. Ulusal Görsel-İşitsel Medyada Kişisel Verilerin Korunması Sempozyumuna katıldı.
Burada konuşma yapan İletişim Başkanı Altun, bilginin üretildiği, çoğaltıldığı ve yayıldığı bir alan olan medyanın geçtiğimiz döneme göre çok daha hızlı ve önemli değişimler yaşadığını, medya kültürünün son dönemde dramatik şekilde değiştiğini ifade etti.
Teknolojik değişimin hızının yeni ve özerk toplumsal alanların ortaya çıkmasına sebep olduğunu belirten İletişim Başkanı Altun, dijitalleşmenin medyadaki yerleşik anlayışları, geleneksel iş yapma yollarını dönüştürdüğünü, bu durumun beraberinde hem fırsatları hem de meydan okumaları getirdiğini anlattı.
İletişim Başkanı Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün görüyoruz ki bilginin çok hızlı şekilde toplanması, işlenmesi ve aktarılması, bireylerin mahremiyet, rahatsız edilmeme, anonim kalma ve lekelenmeme gibi özellikle manevi varlığına ilişkin haklarını tehdit edebiliyor. Kişisel verilerin korunması fikri, bu tehditle mücadele etme arayışının bir yansımasıdır. Kişisel verilerin, şahıslardan izinsiz olarak toplanması, her şeyden önce, temel bir insan hakkı ihlalidir. Kişisel verilerin korunması, özel hayatın gizliliğiyle doğrudan bağlantılıdır. Veriye dayalı bir ekosistemde mahremiyetin en zor korunacağı alan hiç kuşkusuz dijital teknoloji alanıdır. Bu alanda mahremiyetin korunması, kişisel verilerin korunmasından geçer. Kişisel veriler, kişinin sadece geçmişini ve bugününü değil aynı zamanda geleceğini de etkileyebilmektedir. Bu açıdan bakıldığında günümüz toplumsal gerçekliği içinde kişisel verilerin korunması, temel bir ihtiyaç hâline gelmiştir.”
İletişim Başkanı Altun, kişilerin, özel hayatının gizliliğini sağlayabilmek için üçüncü kişilerin eline geçmesinde sakınca bulunan verilerinin korunmasının hukuken de zorunlu olduğunu aktardı.
“Görsel ve işitsel medyada ortaya çıkabilecek suçlara karşı tedbir almanın devletler için bir tercih ya da toplumu kontrol etme mekanizması değil, bilakis vatandaşlarına karşı sorumluluğunun bir parçasıdır.” Diyen İletişim Başkanı Altun, kamu otoritesinin buna kafa yorması ve bununla alakalı düzenlemeler peşinde koşmasının bir seçenek değil zorunluluk olduğunu vurguladı.
“Daha güvenli bir medya için çalışmak hakikat mücadelemizin bir parçası”
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde son 20 yılda, bütün alanlarda olduğu gibi medya, iletişim ve bilgi teknolojileri alanlarında önemli dönüşümler yaşadığını, hukuki altyapısını da güçlendirdiğini dile getirdi.
2010 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle kişisel verilerin korunmasının anayasal bir çerçeveye oturtularak güvence altına alındığını, kişisel verilerin korunmasına ilişkin usul ve esasların kanunla düzenleneceği hususunun hükme bağlandığını anımsatan İletişim Başkanı Altun, yürütülen çalışmalar kapsamında, önce 108 sayılı sözleşmenin 17 Mart 2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak iç hukuka dâhil edildiğini vurguladı.
Sonrasında, 7 Nisan 2016 tarihinde Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun yürürlüğe girdiğini anımsatan İletişim Başkanı Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:”
“Kişisel verilerin korunması sürecinde medyanın daha güvenli bir hâle getirilmesi de büyük önem arz etmektedir. Kitle iletişim araçlarının ve endüstrilerinin daha güvenli hâle gelmesi toplumsal düzen ve ulusal güvenlik kadar kişisel haklar açısından da asli bir unsurdur. Daha güvenli bir medya için çalışmak, esasında bizim hakikat mücadelemizin de bir parçasıdır. Bu aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısını yaptığı iletişim seferberliğimizin de bir cüzüdür. Cumhurbaşkanımızın bizzat işaret ettiği üzere, içeriden ve dışarıdan yürütülen ‘yalan terörüne’ karşı mücadele etmek, Türkiye İletişim Modelimizin önemli ayaklarından biri konumundadır.”
Gerek bölgesel ve küresel alanda Türkiye’yi merkez konuma yerleştiren dış politika hamlelerimi iç ve dış kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla ortaya koydukları performansın küresel dezenformasyon ve algı merkezlerine karşı göstermiş olduğuna işaret eden İletişim Başkanı Altun, “Direnç sebebiyle ülkemiz türlü kuşatmalara, türlü yıpratma savaşlarına maruz kalıyor. Cumhurbaşkanımızın verdiği hakikat mücadelesi ve ortaya koyduğumuz kararlı duruş, Türkiye’yi eskiden olduğu gibi uluslararası bağımlılık düzenine mahkûm etmek isteyenlerin huzurunu kaçırıyor, rahatını bozuyor. Onlar da yeni yöntemler devreye sokarak sonuç almaya çalışıyorlar. Sonuç alabiliyorlar mı? Hamdolsun alamıyorlar. Türkiye Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yoluna özgüvenle devam ediyor.” diye konuştu.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, görsel, işitsel ve dijital medyanın, gündemi ve gelişmelerin kendi fikirleri doğrultusunda çarpıttığı, farklı yansıttığı ya da olanı görmeyip olmayanı uydurduğunun bir vakıa olduğunu söyledi.
Hâlihazırda dünyaca ünlü yayın organlarının veya yaygın olarak kullanılan dijital platformların anlatıldığı gibi, tarafsız mecralar olmadıklarının bugün net bir şekilde görüldüğüne dikkati çeken İletişim Başkanı Altun, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bunların her biri, arkasında holdinglerin, medya devlerinin bulunduğu, pekâlâ siyasete, ekonomiye ve birçok temel meseleye ilişkin fikirleri olan, bu meselelerde taraf olan birer özne oldukları aşikârdır. Bunlar özneliklerini gizleyerek kendilerini bir oyuncu değil bir hakem gibi yansıtmaktadırlar. Bu platformların ne kadar taraflı ve yeri geldiğinde siyasal, sosyal meselelere ideolojik perspektifle müdahil olabildiklerini gördük, görüyoruz. Demek ki bu platformlar, bu teknolojiler tarafsız, kültür üstü, evrensel ya da küresel diyerek meşrulaştırılabilecek platformlar değildirler. İdeolojik ve keyfi davrandıkları birer vakıadır. Bu platformların da her şekilde kendi ad ve hesaplarına hareket ettikleri birer vakıadır. Bunların, son yıllarda ülkemizi ve Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan sistematik saldırılarında artış yaşandığı da bir gerçektir. Bu, 2010’dan bu yana küresel siyasal gerçekliğin bir parçasıdır adeta.”
İletişim Başkanı Altun, medya dünyasında ve sanal alemde yürütülen dezenformasyon, kara propaganda, beşinci kol faaliyetleri, siber saldırılar ve terör örgütlerinin dijital dünyadaki kötücül faaliyetlerinin hız kesmeden devam ettiğini belirtti.
Hedefin kimi zaman devletler kimi zaman siyasiler, kimi zaman da kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör ve sivil vatandaşlar olduğuna değinen İletişim Başkanı Altun, “Gerekli önlemler alınmadığında Wikileaks örneğinde olduğu gibi en ciddi istihbarat kurumlarına ait gizli belgeler ortalığa saçılabilmektedir. Veri güvenliğine milyarlar harcayan büyük teknoloji şirketlerinin gizli kalması gereken kodları da yine dünyanın diğer ucunda yaşayan ve sadece internet bağlantısı olan birileri tarafından ele geçirilebilmektedir.” dedi.
“Millî iletişim platformlarının güçlendirilmesine ihtiyacımız var”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, son dönemde yabancı bir mesajlaşma uygulamasının kullanıcı bilgilerini paylaşma kararını müteakiben yaşanan sürecin hafızalarda tazeliğini koruduğunu ifade etti.
Kişisel verilerin korunmasına ilişkin farkındalığın artmasıyla millî teknolojilerin geliştirilmesi ve uygulanmasının öneminin daha iyi anlaşılacağını dile getiren İletişim Başkanı Altun, şöyle konuştu:
“Bu bağlamda ülkemizin millî teknoloji hamlesinin önemi de bir o kadar kendisini açığa çıkarmaktadır. Bu doğrultuda, kişisel veriler konusundaki çifte standartlar karşısında BİP ve Yaay gibi yerli ve millî platformlara yönelimin artmasını da önemli görüyoruz fakat yeterli değil. Görsel ve işitsel alanın yanı sıra dijital alanda faaliyet gösterecek yerli ve millî iletişim platformlarının güçlendirilmesine ve bu alana çok büyük ve ciddi yatırımlar yapılmasına ihtiyacımız var. Bugün itibarıyla bu ihtiyaç acil bir ihtiyaçtır. Bu alanda başarılı girişimlerimiz bulunsa da bunların daha nitelikli hâle gelmesi ve sayılarının artması gerekiyor. Kamunun attığı ve atacağı adımların yanı sıra iş dünyasının da özel sektörümüzün de bu alanda aktif olması, ülkemizin demokrasi ve vatandaşlık kültürüne katkı yapacak, daha sağlıklı bir iletişim ekosisteminin tesis edilmesiyle hakikat mücadelemizin yoluna bir kilit taşı daha eklenecektir.”
Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Altun, kişi mahremiyetinin temel haklar kapsamında yer alması ve toplumsal yaşamda kritik önemi haiz olmasının bu alana özel bir ilgi gösterilmesini gerektirdiğine dikkati çekti.
Bu bakımdan iletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla mahremiyetin zarar görme derecelerinin de önemli ölçüde arttığını bildiren İletişim Başkanı Altun, “Toplumsal alanda mahremiyetin ihlali bir sömürüdür. Bu mahremiyetin kitle iletişim araçları üzerinden sistematik şekilde artması bir tür sömürgeciliktir. Bu sömürü ve sömürgeciliğe karşı mücadele etmeliyiz. Sempozyumu bu mücadelenin önemli bir parçası olarak görüyorum. İçinde bulunduğumuz dijital çağda, basın yoluyla yapılan yayınların aynı zamanda internet aracılığıyla paylaşıldığında derinlere kılcallara yayılabileceğini görüyoruz. Söz konusu yayınlar dijital ortamda çok daha kalıcı ve kolay ulaşılabilir olduğundan özellikle kişisel veri ihlali içeren ve mahremiyet hakkını zedeleyen nitelikteki yayınların gerek toplum bakımından gerekse hakları ihlal edilen kişi bakımından zararı çok daha büyük olmaktadır.” diye konuştu.
“İnternete erişim oranı yüzde 95 düzeyinde”
İletişim Başkanı Altun, kişinin, saklı olması gereken özel bilgilerinin, görsel, işitsel ya da dijital medyada yayınlanmasıyla, bilgi, fotoğraf, video, ses kaydının kopyalanabilerek tüm dünyanın erişimine açık biçimde sonsuza dek sanal dünyada varlığını sürdürdüğünü belirtti.
Aynı zamanda, sanal dünyanın giderek gerçekliğin yerini almaya başlayan, kaotik ve distopik bir ortama dönüşme sürecine de şahit olduklarını söyleyen İletişim Başkanı Altun, şunları kaydetti:
“Hepimiz bu ortamda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hâl böyleyken, çocuklarımızı, gençlerimizi yani geleceğimizi bu felaketten kurtarmak zorundayız, bu bizim ödevimizdir ve elbette kendimizi de korumak zorundayız. İletişim Başkanlığımızın hayata geçirdiği Sosyal Ağ Haritası’nın 2022 yılı içindeki son araştırma verilerine göre ülkemizde internete erişim oranı yüzde 95 düzeyindedir. İnternet erişimi olanların da yüzde 98’i en az bir sosyal ağ mecrasını kullanmaktadır. Tabii bunda son 20 yılda yaptığımız teknoloji atılımının ve altyapı yatırımlarının da payı büyük. Teknolojinin bireysel ve toplumsal hayata sağladığı iyileştirmeleri, kolaylıkları önemsiyoruz. Ancak teknolojinin, sosyal ağların kullanım yaygınlığı ve sağladığı imkânlar her geçen gün artarken, bu alanın bünyesinde barındırdığı çeşitli tehditler ve sorunlarla da karşı karşıya kaldığımız bir diğer gerçek. Verilerden de anlaşılacağı üzere, bugün 18 yaş altı nüfusumuz, zamanının büyük bölümünü geçirdiği sanal ortamlarda, kendilerinin ya da ebeveynlerinin kişisel verilerini bilerek ya da bilmeyerek paylaşmaktadır. Kişisel verilerin işlenmesinin disiplin altına alınması, bireylerin kişisel verilerini korumaları ve sahip oldukları haklar konusunda bilinç düzeylerinin artırılması ve toplumun her kesiminde veri koruma bilinç ve kültürünün oluşturulması bir zorunluluk hâlini almıştır. Bu mecraların ruhuna uygun özgürlükçü tutumu devam ettirirken, vatandaşlarımızın hukukunun çiğnenmesine ve kamu düzenin bozulmasına müsaade etmeme noktasında kararlıyız.”
“Siber dünyada da bir egemenlik mücadelesi veriyoruz”
Asıl olanın bireysel ve kamusal fayda, vatandaşları hak ve özgürlükleri ile hukukilik olduğuna dikkati çeken İletişim Başkanı Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Herhangi bir alanın hukukun gücünün dışında bırakılması söz konusu olamaz. Bu anlayışla biz dijital evreni ‘siber vatan’ olarak tanımlıyoruz. Nasıl ki gerçek dünyada bir egemenlik mücadelesi veriyorsak siber dünyada da bir egemenlik mücadelesi veriyoruz. Nasıl ki gerçek dünyada güvenlik sorunlarımızı esas alıp onlarla mücadele ediyorsak aynı şekilde siber dünyada da güvenlik meselelerini temel alıyoruz. Siber güvenliği, millî güvenliğimizin bir parçası olarak görüyor, siber suçları mücadele edilmesi gereken asli unsurlar olarak değerlendiriyoruz. Siber vatanımızı, siber egemenliğimizi korumak için elimizden gelen bütün gayreti sarf ediyoruz. Bu noktada kamu kurum ve kuruluşlarımızın, özel sektörümüzün, sivil toplum kuruluşlarımızın, üniversitelerimizin el birliğiyle, güçlü bir koordinasyonla hareket etmesi ve siber vatanın, vatandaşlarımızın hukukunu temel almak üzere güçlenmesi önemli bir husustur. Bu tür tehditlerle, meydan okumalarla mücadele sürecinde iş birliği ile hareket edildiğinde toplum faydasına bireylerin hak ve hukukunun korunması namına son derece nitelik sonuçların alınabildiğini görüyoruz.”
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen RTÜK, KVKK ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesine teşekkür etti.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ile KVKK Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir tarafından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun’a plaket takdim edildi.
Sempozyuma, Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Oğuz Enis Peru da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Mersin 8. Olağan İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “’Böl, parçala, yönet’ politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Kim ne derse desin, yüz yıllık oyun bozuluyor. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgârı esiyor, kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Servet Tazegül Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti Mersin 8. Olağan İl Kongresi’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, Mersin’in hiç kimseyi “Yörük” diyerek küçüksemediğini, “Kürt” diyerek ötekileştirmediğini, “Arap” diyerek dışlamadığını, “Suriyeli” diyerek hakir görmediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mersin, insanları ‘şu şehirden bu şehirden’ diyerek sınıflaştırmamıştır. Çünkü burası medeniyetler yatağı, coğrafyamızın kadim halklarının ve inançlarının tamamının bakiyesine ev sahipliği yapan bir şehirdir. Mersin’in göz alıcı tablosuna kimse helal getirmez. Allah’ın izniyle bu şehir dünyaya kardeşlik hukuku dersi veriyor, vermeye de devam edecek” dedi.
“DAHA ÇOK ÇALIŞMAMIZ, DAHA ÇOK GÖNÜLE GİRMEMİZ GEREKİYOR”
Mersin’in Doğu Akdeniz’in en stratejik liman şehri olarak ekonomiye can katmaya devam edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bereketli topraklarıyla sadece kendi vatandaşımızı değil tüm insanlığı beslemeye devam edecek. Velhasıl beşeri zenginliğiyle fiziki coğrafyasının güzelliğiyle, muhteşem potansiyeliyle Mersin Türkiye Yüzyılı’nda adından daha çok söz ettirecek. Mersin’deki bu güzel iklimi bozmayı Allah’ın izniyle kimse başaramayacak. Hiçbir siyasi çıkar, hiçbir sosyal ve kültürel farklılık, hiçbir şahsi hesap, Mersin’i Akdeniz’in örnek şehri yapan bu vasfına zarar vermenin gerekçesi olamaz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin iktidarında Mersin’in 22 yılda nereden nereye geldiğini akıl ve vicdan sahibi herkesin kabul edeceğini ifade ederek, şunları kaydetti: “Bu şehrin siyasi, etnik, mezhebi fanatizme değil, zengin potansiyeli harekete geçirecek vizyona, esere, hizmete ve yatırıma ihtiyacı var. Mersin’e bu gözle bakıyoruz, Mersinliye bu hissiyatla sahip çıkıyoruz. Mersinlilerin de bizim bu hasbi yaklaşımımıza, samimi yürek açışımıza karşılık vereceğinden şüphe duymuyorum. Bugüne kadar seçim sonuçlarını Mersinlide değil, kendimizde arıyoruz. Suç varsa bizim, yanlış varsa bizim. Ama bunu hep beraber telafi edeceğiz. Demek ki daha çok çalışmamız, daha çok gönüle girmemiz, daha çok emek vermemiz, ter dökmemiz gerekiyor. Kongremiz böyle bir dönemin, yeni bir heyecanın, yeni bir atılımın miladı olacaktır.”
“TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİNİ İSTEMEYEN EMPERYALİSTLER BOŞ DURMADI”
“Ülkemizin 80 yılına, asırların yorgunluğuyla 1. Dünya Savaşı’nın yükü altında kalan Osmanlı’dan Cumhuriyete geçisin sancıları damga vurmuştur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek parti faşizminin milletin inancına, tarihine, kültürüne yönelik tahrip edici ve baskıcı politikalarının, ağır bedellerinin ödendiğini söyledi.
Türkiye’nin Adnan Menderes ile başlayan demokrasi ve kalkınma hamlesinin önünün kesilmeye çalışıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini, kendi ayakları üzerine dikilmesini istemeyen emperyalistler de boş durmadı. Ülkemizi, darbeler, cuntalar, ideolojik kavgalar, ekonomik çöküşler, sosyal çalkantılarla dolu bir döneme soktular. Bu sancılı yıllar darbelerin ardından ‘bizim çocuklar başardı’ mesajını kulaktan kulağa fısıldayanların eseridir. Eski Türkiye artık bitti. Bu kaos fırtınası, Türkleri sadece sokaklarını temizleyecek, fabrikalarında çalışacak işçiler olarak görenlerin adımıdır. Rahmetli Özal bu oyunu fark edip siyasi ve ekonomik reformlarla ülkemizi asli istikametine çevirmek istediyse de kirli oyunlarla başa çıkamadı. Merhum Özal’a neler yapıldığını, hangi iftiraların atıldığını hiçbir zaman unutmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin 80 yıllık sancılı sürecin ardından adeta bir Anadolu ihtilaliyle iktidara geldiğini dile getirerek, şunları kaydetti: “Tabii ki bu devrim öyle kolay gerçekleşmedi. Devrin müesses nizamı ve arkalarındaki güç odakları, AK Parti’nin öncülüğündeki Anadolu ihtilaline karşıda büyük bir direnç gösterdi. Siyasi ve toplumsal provokasyonlardan, hukukun ayaklar altına alındığı Cumhurbaşkanlığı seçimi krizlerine kadar nice senaryolar devreye alındı. Yetmedi bölücü örgütünden FETÖ’süne hatta sınırlarımıza dayanan DEAŞ’ına kadar envaiçeşit cinayet şebekesini harekete geçirdiler. Bölücü örgütün hiçbir ahlaki ve akılcı gerekçesi olmayan çukur eylemlerini hatırlayın. FETÖ’nün önce 17-25 Aralık, ardından 15 Temmuz darbe girişimlerini hatırlayın. Ekonomimize yönelik aleni saldırıları, tehditleri, ambargoları, tuzakları hatırlayın.”
“Muhalefetin gönüllü figüranlığını yaptığı, Türkiye’ye diz çöktürme senaryolarının tekmili birden üzerimize boca edildi” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hani Mehmet Akif, Çanakkale Savaşı’nı anlatırken diyor ya, ‘Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk, sade bir hadise var ortada, vahşetler denk.’ Bizim de istiklalimize ve istikbalimize yönelen saldırılar rengârenktir. Sadece sinsi niyetleri ortaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletle kafa kafaya, kol kola, kalp kalbe verip bu alçak hesapları hep birlikte boşa çıkardıklarını söyleyerek, “Yine Akif’in diliyle ifade edersek, ‘Asım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek. İşte çiğnetmediği namusunu, çiğnetmeyecek.’ Gerçekten bu millet üzerine akın akın gelen saldırılar karşısında gösterdiği asil duruşla, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla, her bir ferdiyle, namusunu çiğnetmemiş, Asım’ın nesli olduğunu ispatlamıştır” değerlendirmesinde bulundu.
Milletin güçlü desteğinin AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın mesuliyetini arttırdığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha fazla çalışarak, Türkiye Yüzyılı’nın önündeki tüm engelleri tek tek kaldırmak zorunda olduklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’in beşeri zenginliğinin ülkesi ve bölgesindeki her gelişmeyle yakından ilgilenmesini mecburi kıldığını ifade ederek, Suriye’deki 61 yıllık Baas rejiminin yıkılması ve ülkede kuşatıcı yeni bir yönetimin iş başına gelmesinin Mersin’e etkisi olacağını kaydetti.
Mersin’in 183 bin geçici koruma statüsündeki Suriyeli muhaciri misafir eden ensar ruhlu bir şehir olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ülkelerindeki evlerini, işlerini yeniden ayağa kaldıracak Suriyeli kardeşlerimizden bir kısmı şüphesiz vatanlarına geri dönecektir. Suriye toparlandıkça, zulmün ve yıkımın izleri silindikçe inşallah ülkemizle birlikte tüm dünyadan muhacirler dönüş yoluna girecektir. Ama hep söylediğimiz gibi kalanlara kapımız da gönlümüz de daima açık olacaktır. Biz, zalimler gibi kimseyi zorla yerinden etmeyiz. Kimsenin hayatını keyfi yere zindana çevirmeyiz. Kendini bilmez üç beş ırkçı fanatiğin Türkiye-Suriye dayanışmasına gölge düşürmesine göz yummayacağız. Suriye’nin siyasi birliğini, toprak bütünlüğünü, sosyal barışını, imarını sağlamaya yönelik her gayrete destek vereceğiz.”
“SURİYE ÜZERİNDE YENİ SENARYOLAR UYGULANMASININ ÖNÜNE GEÇMEKTE KARARLIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye büyük bir teveccüh ve güven söz konusu olduğunu anlatarak, “Suriyeli kardeşlerimizin Türkiye deyince yüzü gülüyor” ifadesini kullandı.
Bu durumu gelecek adına çok değerli bir kazanım olarak değerlendirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin topraklarını işgal eden terör örgütlerini ya silah bıraktırarak ya bertaraf ederek Suriye üzerinde yeni senaryolar uygulanmasının önüne geçmekte kararlıyız. Ülkenin 3’te 1’ini işgal altında tutan YPG terör örgütüne karşı en küçük bir müsamahamız yoktur. Yakında bu meseleyi kökten çözecek adımları atacağız” diye konuştu.
Örgütün, çok güvendiği güçlerin bölgedeki çıkar ve hesapları değiştiği için gölgesine sığınarak küstahlaşacakları kimseyi bulamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Avrupa’dan yükselen çatlak seslere ise aldırış etmiyoruz. Avrupalılar önce kendi meselelerini çözsünler. Ondan sonra gelip bölgemize nizam vermeye kalksınlar. ‘Böl, parçala, yönet’ politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Kim ne derse desin 100 yıllık oyun bozuluyor. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgârı esiyor. Kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Artık bölgenin geleceğini bölgenin kadim halkları belirleyecek, doğal kaynaklar üzerindeki her türlü tasarruf da bölgenin asıl sahiplerinin uhdesinde olacak. Allah’ın izniyle kimse bunun önüne geçemeyecek.”
Bir süre önce Suriye’nin Dışişleri ve Savunma bakanlarının kendisini ziyaret ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli heyetin daha sonra ise Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve İstihbarat Başkanı ile ayrıca toplantı yaptığını ifade etti.
“GAZZE ÖRNEĞİ, ZULÜMLE ABAD OLUNAMAYACAĞININ ÇARPICI BİR İSPATIDIR”
Suriye’nin geleceğine hazırlık yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yeni dönemin Mersin’in önünde de büyük fırsat pencereleri açacağını ve şehrin şimdiden buna kendisini hazırlaması gerektiğini vurguladı.
Aynı şekilde Gazze’de ateşkesle sağlanmaya çalışılan barışın da bölgenin siyasi ve sosyal atmosferini değiştireceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze örneği, zulümle abad olunamayacağının çarpıcı bir ispatıdır. İsrail, Gazze’de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı zulümle dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Musevilere de zarar vermiştir. Çünkü İsrail’in yaptığı kadın, çocuk, masum katliamlarından sonra artık hiç kimse bu topluma İkinci Dünya Savaşı’nda maruz kaldıkları soykırımın getirdiği mahcubiyet duygusuyla bakamayacaktır. Herkesin zihninde İsrail’in fırsatını bulduğunda kendi mensuplarından başka tüm insanları katledebileceği düşüncesi yer etmiştir. Nitekim fanatik Siyonistler bu düşünceyi destekleyecek görüşlerini dini ve ideolojik argümanlarla pervasızca dile getirmekten çekinmiyor. En çok hedef aldıkları ülkenin Türkiye, toplumun da Türk milleti olması bizim bu zulme karşı sesini en çok yükselten devlet ve millet olmamızdan kaynaklanıyor. Kimseden korkmadan, çekinmeden, sözümüzü sakınmadan, hakkı ve hakikati haykırdık. Bizim için dünyanın neresinde bir mazlum, bir mağdur, bir garip varsa yardımına koşmak, zulme karşı elimizde dilimizle, kalbimizle mücadele etmek, hem dinî bir vecibe hem de millî bir vazifedir. Rabbim bizlere ecdattan miras aldığımız bu hasletin yeni nesillere daha da güçlü bir şekilde aktarmayı nasip etsin diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütü PKK’nın feshedilmesi, silahlarının teslim edilmesi ve militanlarının dağıtılmasını hedefleyen çalışmaları anımsattı.
Terör meselesinin suhuletle çözülmesinden yana olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Cumhur İttifakı ortağımız Sayın Bahçeli’nin konuyu gündeme getirmesiyle başlayan gelişmeler, nihai aşamasına yaklaşmaktadır. Bölücü örgüt şayet elebaşının çağrısını dinleyip gereğini yerine getirirse, siyasi uzantısı da üzerine düşenleri yaparsa bunun kazananı 81 vilayeti ve 85 milyon ferdiyle tüm Türkiye olacaktır. Eğer örgüt çağrıya uymayı reddeder, siyasi uzantısı da ipe un sermeye kalkarsa, biz zaten başarıyla yürüttüğümüz operasyonlarımızla meseleyi kendi mecrasında çözeriz. Tercihimiz ülkemizin 40 yılına, on binlerce canına, yüzlerce milyar dolar kaynağının heba olmasına yol açan bu meselenin suhuletle, samimiyetle, kalıcı ve kati bir şekilde tarihe karışmasından yanadır.”
İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’un “Yumuşak başlı isen kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum” mısralarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü terör belası öyle veya böyle bertaraf edilecektir. Elbette kahraman şehitlerimiz her türlü hesabın üzerindedir. Herkesin takip ettiği üzere tüm çalışmalar, şehitlerimizin aziz hatıralarına, şehit yakınları ve gazilerimizin hassasiyetlerine en küçük bir halel getirmeyecek şekilde yürütülmektedir” diye konuştu.
“TÜRKİYE YÜZYILI KERVAN OLARAK, YOLA REVAN OLMUŞTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek ülke içinde, gerek bölgede, gerekse de dünyada atılan her adımın bir gayesinin bulunduğunu belirterek, “Bu da ülkemizin Türkiye Yüzyılı’na, geçmişin tüm sorunlarından arınmış, yüklerinden kurtulmuş, mevcut imkânlarını en üst düzeyde kullanan hedeflerine kararlılıkla yürüyen bir devlet olarak girmesidir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bölgesinde istikrar istediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Artık yeni hayaller kurma, yeni projeler hayata geçirme, yeni şeyler söyleme, yeni adımlar atma vaktinin geldiğine inanıyoruz. Biz bölgede istikrar istiyoruz, güvenlik istiyoruz, huzur ve refah istiyoruz. Biz Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber kazanalım, hep beraber kalkınalım istiyoruz. Bizimle bu yolda yürüyecek herkese kollarımız da kapımız da, yüreğimiz de açıktır. Zihinlerinin gerisinde başka hesaplar olanlar da hiç kusura bakmasınlar, artık kimseye bunları yutturamazlar. Kimseyi kandıramazlar, kimsenin zihnini ve kalbini bulandıramazlar. Dünya düzeni, siyasi ve ekonomik olarak yeniden kurulurken Türkiye’yi bunun dışında tutmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye Yüzyılı kervan olarak, yola revan olmuştur. Bu kutlu yürüyüşe katılan katılır, katılmayanın yolu açık olsun. Biz ülkemizi en güçlü devletler, milletimizi güvenli, huzurlu, müreffeh toplumlar seviyesine çıkarmadan durmayacağız, dinlenmeyeceğiz, geriye dönüp bakmayacağız. Yüzümüz hep geleceğe, ileriye, ufka dönük olarak mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”
“MERSİN’E 624 MİLYAR LİRA YATIRIM YAPTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş yapmanın, sorun çözmenin, dertlere deva olmanın peşinde olduklarını, bu anlayışla son 22 yılda Mersin’e 624 milyar lira tutarında yatırım yaptıklarını söyledi.
Adalette 5 milyar lira, eğitimde 39 milyar lira, gençlik ve sporda 9 milyar lira, sosyal yardımda 128 milyar lira, sağlıkta 19 milyar lira, çevre ve şehircilikte 66 milyar lira yatırım yaptıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca 14 milyar lira tutarındaki yatırımların da sürdüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulaştırmada 142 milyar lira, tarım ve ormancılıkta 83 milyar lira, sanayi ve teknolojide 5 milyar lirası yatırım 8 milyar lirası destek olmak üzere 13 milyar lira, enerjide 102 milyar lira, kültür ve turizmde 3 milyar lira, çalışma ve sosyal güvenlikte teşviklerle birlikte 14 milyar lira yatırım yapıldığını bildirdi.
Eğitim alanında Mersin’e ikinci devlet üniversitesi Tarsus Üniversitesinin kurulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ilk engelsiz gençlik merkezini Mersin’e kazandırdık. Şehir hastanemiz başta olmak üzere toplam 3 bin 260 yataklı 17 hastane dâhil 50 sağlık tesisi inşa ettik.150 yataklı Mezitli Yeni Devlet Hastanemiz ile 50 üniteli ağız ve diş sağlığı merkezini yıl sonuna kadar tamamlayıp 2026 yılı başında hizmete açacağız” dedi.
Mersin’deki 7 millet bahçesi projesinden 3’ünü tamamladıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğerleriyle ilgili projelendirme çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
“MERSİN-ADANA-OSMANİYE-GAZİANTEP HIZLI TREN PROJEMİZİ BAŞLATTIK”
Mersin’i bölünmüş yollarla çevre bölgelere bağladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Antalya ile Mersin’i birleştirecek Akdeniz Sahil Yolu Projesi’ni hayata geçiriyoruz. Şu ana kadar yolumuzun 404 kilometresini tamamladık. Mevcut 483 kilometrelik güzergâhta 10 saatlik seyahat süresini 7 saate düşüreceğiz. Çeşmeli-Kızkalesi Otoyol Projemizi de süratle tamamlayarak 2,5 saatlik seyahat süresini 18 dakikaya indireceğiz. Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep Hızlı Tren Projemizi başlattık, yapımına hızla devam ediyoruz. Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep arası 6,5 saat süren seyahat süresini 2 saat 15 dakikaya düşüreceğiz. Ayrıca Çukurova Uluslararası Havalimanı bağlantısını hayata geçiriyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anamur feribot ve deniz uçağı iskelesini 2024 yılı içerisinde hizmete alarak, Türkiye’nin KKTC’ye en kısa yoldan ulaşım sağlayan beşinci kapısını açtıklarını belirterek, 150 yat kapasiteli Aydıncık yat limanının da altyapı çalışmalarını bu yıl içerisinde tamamlayarak üstyapı işlerine başlayacaklarını dile getirdi.
Çukurova Uluslararası Havalimanı’nı 10 Ağustos 2024’te hizmete açtıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Havalimanımız açıldığı günden bu yana yaklaşık 2 milyon 100 bin yolcuya hizmet verdi. Tarım ve Ormanda, Değirmençay Barajı’nın Alaköprü ve Pamukluk sulaması ikinci etabının yapımına devam ediyoruz. Mersin’de teşviklerimizle tamamlanan 1185 özel sektör projesinde 93 milyar lira yatırım gerçekleşti. 23 bin kişilik istihdam sağladık. Enerjide yılda 35 milyar kilovatsaat elektrik üretecek Akkuyu Nükleer Güç Santralimizin yapımı devam ediyor. Santralin tüm reaktörleri kısım kısım 2028’e kadar hizmete girecek. Rabbim ömür verdikçe Mersin için çok daha fazlasını yapacağız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Moğolistan Cumhurbaşkanı Khurelsukh ile gerçekleştirdikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Moğolistan ile ilişkilerimizi daha ileriye taşıyacak kararlar aldık. Stratejik ortaklık tesisine yönelik ortak bildiriyi az önce huzurlarınızda imzaladık. Bu ortaklığın ülkelerimize, ata yurdumuz olan Orta Asya’ya ve dünyaya hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Moğolistan Cumhurbaşkanı Ukhnaa Khurelsukh, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmelerinin ardından, ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasında, “Bugün değerli dostumla ilişkilerimizi daha ileriye taşıyacak kararlar aldık. Stratejik ortaklık tesisine yönelik ortak bildiriyi, az önce huzurlarınızda imzaladık. Bu ortaklığın ülkelerimize, ata yurdumuz olan Orta Asya’ya ve dünyaya hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bugün ayrıca bakanlıklarımız ve kurumlarımız arasında; eğitim, çevre, gençlik ve spor, enerji, ulaştırma gibi muhtelif alanlarda belgeler imzalandı. Bütün bu belgeler, ilişkilerimizin ahdi zeminini güçlendirecek ve mevcut iş birliğimizi ileri noktalara taşıyacaktır” ifadelerini kullandı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Moğolistan Cumhurbaşkanı Ukhnaa Khurelsukh’u Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Moğolistan Cumhurbaşkanı Khurelsukh, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Moğolistan Cumhurbaşkanı Khurelsukh, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Moğolistan bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Moğolistan Cumhurbaşkanı Khurelsukh, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.