TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Conrad İstanbul Bosphorus’ta gerçekleştirilen Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) 18. Olağan Genel Kurul Toplantısında yaptığı konuşmada, TÜGİAD’ın Türkiye’deki ilk ulusal ve tek uluslararası genç iş insanları derneği olduğunu belirtti.
Toplantıda gerçekleştirdiği konuşmada, Türkiye genelinde 850 üyesi ve 60’tan fazla sektör temsilcisiyle dünya üzerinde 100’den fazla ülkeye ihracat yapan TÜGİAD mensuplarının, iş, güç, imkan ve kabiliyetlerinin çok daha fazla artmasını ve bereketlenmesini temenni eden Şentop, genç müteşebbislerin ülkenin aydınlık geleceğinin teminatı olduğunu söyledi.
Şentop, 1970’lerden bu yana değişik kategorilerde sürekli kullanılan “küreselleşme” kavramının bugün içinde yaşanılan dünyayı belki de en iyi tanımlayan kelime olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
“Gelişen ulaşım araçları sayesinde, ülkelerarası en uzun mesafeye hava yoluyla 17 saatte ulaştığımızı düşünürsek ‘küresel dünya’, sınırları olmayan kocaman bir köye dönüştü. Eskiden ilçemizin, ilimizin, nihayet ülkemizin sınırları içinde kalan bir dünya ile hemhal iken, şimdi bütün dünyanın meseleleri, olayları, tartışmaları gözümüzün önünde. Çocukluk yıllarımızda, 1980’lerde gazetelere merakım vardı, her gün birkaç gazete okurdum. O zamanın gazetelerindeki haber ve yorumların çok az bir kısmı Türkiye dışından haberlerdi. Dünyanın bir yerinde çok büyük bir olay, bir deprem, büyük bir kaza gibi fevkalade bir olay varsa gazetelerde yer alırdı. Şimdi ise basılı ve görsel yayınlarda haber ve yorumların büyük çoğunluğu yurt dışında gerçekleşen olaylarla alakalı.”
Artık yeryüzünde gerçekleşen hemen hemen her olayın, dünyadaki bütün ülkeleri etkiler hale geldiğine dikkati çeken Şentop, para, ticaret, ekonomi, sistem, kural ve işleyişlerin küreselleştiğini anlattı.
Şentop, hastalıklar ve virüslerin de küreselleştiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
“Dünyanın bir ucunda ortaya çıkan bir virüs, yaklaşık iki ay gibi kısa bir sürede dünyanın bütün ülkelerine yayıldı. Virüsün etkisiyle bütün ülkeler gibi, ülkemiz de önce adeta kendi kabuğuna çekildi. Birdenbire kendimizi belki de yüzyılda bir şahit olunabilecek dünya çapında bir salgının ve kaos ortamının içinde bulduk. Salgının başladığı ilk günlerde Çin’de sokak ortasında ölmekte olan insanları, Avrupa ülkelerinde yatak kalmadığı için hekimlerin hasta seçmek zorunda kaldığı hastaneleri, çalışanları kaçtığı için toplu ölümlerin yaşandığı yaşlı bakımevlerini, dijitalleşme sayesinde sosyal medya platformlarından yanı başımızdaymış gibi izledik.”
İstikrarın ve güven duygusunun azaldığı durumlarda en başta ekonomik dengelerin bozulduğuna vurgu yapan Şentop, salgın sebebiyle dünyadaki bütün ülkelerin, güven duygusunun zedelendiğini, geleceği görememenin oluşturduğu bilinmezlik ve karışıklık yaşadığını ifade etti.
Dünyanın yaşadığı bu travmalarla içine kapandıkça kapandığını, her gün yaklaşık 20 bin uçuşun yapıldığı dünya üzerinden uçakların geçmez olduğunu aktaran Şentop, “Dev havayolu şirketlerinin, dev firmaların iflaslarına şahit olduk. Bugün taşımacılık faaliyetleri, her türlü tedbire rağmen eskiye göre yüzde altmış daha az kapasiteyle yapılıyor. O renkli, ışıklı, hareketli, parlak dünyamız, birdenbire karardı. Artık ülkeler arası seyahatler değil, komşular arası trafik bile durdu. Evlerimizde, büyüklerimize, çocuklarımıza, sevdiklerimize sarılmak bir yana, belli bir mesafe uzaklıktan bakmak mecburiyetinde kaldık.” diye konuştu.
Hiç öngörülmeyen ve tahmin edilmeyen tablo karşısında bir çok ülkenin ve toplumun ne yapacağını şaşırdığına değinen Şentop, “O planlanmış, belli bir düzen ve kurallar içinde sorunsuz bir şekilde işleyen hayat, arızalar çıkarmaya başladı. Devletlerin, toplumların gerçek karakterleri, gerçek yüzleri ortaya çıktı. Salgının ilk zamanlarında kaygıdan ne yapacağını bilemeyen, medenilikte burnundan kıl aldırmayan gelişmiş ülkelerde marketlerin yağmalanmasına, maske, ilaç ve tıbbi malzeme kavgalarına şahit olduk. Bir ülkenin parasını verip satın aldığı sağlık malzemelerine el koyan ülkeler… İhtiyaç fazlası sağlık malzemelerinin bile başka ülkelere parası mukabilinde satılıp gönderilmesini engelleyen ülkeler… Devlet ve toplum bazlı bencilliklere hep birlikte şahit olduk.” değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Başkanı Şentop, şimdilerde de aşı üzerinden, adeta aşı savaşlarına tanıklık ederek benzer karakter arızalarının tezahürlerini gördüklerini anlatarak, Türkiye’nin ise kadim devlet geleneğimizin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturunu, daha da genişleterek, “insanı yaşat ki dünya yaşasın” anlayışıyla, vicdani ve insani sorumlulukla 157 ülkeye yaptığı yardımlarla ihtiyaç sahiplerinin, mağdur ve mazlumun yanında olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Çeşitli vesilelerle, telefonla, video konferans yoluyla veya yüz yüze görüştükleri başka devletlerin yetkililerinin, konuşmalarına Türkiye’ye teşekkür ederek başladığına vurgu yapan Şentop, bu olağanüstü süreçte, hatırlamak ve hatırlanmanın çok kıymetli olduğunu söyledi.
Şimdi aşı savaşlarını, aşı ayrımcılığına dair tartışmaları gördükçe üzüntülerinin arttığını aktaran Şentop, “Böyle büyük bir felaketten bile tam manasıyla ders çıkartmakta bu kadar geç kalınması üzüntü verici. Ama ümitliyiz. Belalar, imtihandır, sınamadır… Dünya bu sınamadan da çok şeyler öğrenerek çıkacak. Türkiye’nin asaletli duruşu, vicdani ve insani yaklaşımı, şüphesiz, her zaman saygı ile hatırlanacak.” diye konuştu.
Şentop, dünyayı bütün insanlığın ortak evi olarak kabul ettiklerini dile getirerek, “Küreselleşen dünyada, bir insan tekinin hayat, huzur ve asgari insani standartlarda yaşayabilme hakkı sağlanmadıkça, hiç kimsenin barış, huzur ve güven içinde olamayacağına inanıyoruz. Bunu her platformda dile getiriyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, 2020 yılında başlayan ve halen devam eden salgında, bütün ekonomiler daralırken Türkiye’nin dünyadaki müstesna birkaç ülkeden biri olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin 2020 yılını yüzde 1,8 büyüme ile kapatmasında sizler gibi genç, dinamik, cesur, fedakar işadamları ve girişimcilere sahip olmamızın büyük etkisi ve katkısı olduğunu ifade etmek isterim. Milletimizin hızlı hareket etme kabiliyeti sayesinde en büyük tekstilcilerimizden, küçücük meslek liselerimize kadar hemen her yerde cerrahi maske ürettik. En çok ihtiyaç duyulan solunum cihazlarını hızla üretmeye ve ihraç etmeye başladık. Hedefimiz birçok alanda ülkemizi en iyiler arasında en öne taşımaktır. Bu hususta iddialıyız ve gayretliyiz.”
Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesişme noktasında olan Türkiye’nin en büyük avantajlarından birinin yetişmiş, nitelikli, özgüvenli insan gücü olduğunu dile getiren Şentop, “Buna en somut örnek de sizler gibi büyük hedeflere odaklanmış genç, birikimli, çalışkan, girişimci iş insanlarımızın olmasıdır. Son 18 yılda, ihracatımız 36 milyar dolardan 170 milyar dolar bandına kadar çıktı. Burada yıllık 50 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip TÜGİAD’ın dinamizmini takdir etmemiz gerekir.” dedi.
Şentop, 2020’nin tüm belirsizliklerine rağmen TÜGİAD ailesinin, yılın belirli dönemlerinde ihracat ve büyümede önemli başarılar yakalayarak üretimden ve ihracattan hiç vazgeçmediğini belirtti.
Her gün artan üye sayısıyla salgın sonrası ticareti de hızla geliştirecek hamleleri hayata geçirme vizyonuna sahip olan TÜGİAD’ın, kaybedilen gelirlerin telafi edilmesi adına girişimciliğin süreceği sinyallerini şimdiden verdiğini kaydetti.
Şentop, 2021 yılında aşı çalışmalarıyla artan güven ortamının verdiği olumlu yansımalarla çok daha fazla üreten ve gayret gösteren bir rota izleyeceğinize inandığını söyledi.
Senelerdir Türkiye’nin jeopolitik konumunun önemiyle ilgili vurgu yapıldığını ancak sömürge aydını refleksiyle hareket eden bazılarının ise bu durumun çok abartılı olduğunu söylediğini aktaran Şentop, “Ancak bu salgın dönemi Türkiye’nin abartıldığı düşünülen bu coğrafi konumunu, nerdeyse dünyanın kalbi olduğunu bir kez daha herkese gösterdi. Şu an gözünüzde bir dünya haritası canlandırıp, pergelin bir ayağını Türkiye’mizin üstüne koyup çevirdiğinizi hayal etmenizi istiyorum. Sadece üç saatlik uçuşla Avrupa, Afrika, Ortadoğu ve Kafkaslar bölgesine ulaşabiliyoruz.” diye konuştu.
Şentop, dünya ülkelerinin, salgında, tüm tedarik zincirlerinin kırıldığını görünce bu durumun onlarda bir sarsıntı yarattığını anlatarak, “Küresel çapta faaliyet gösteren ülkeler, kendi ürünleri ya da yan sanayi ürünleri için en fazla iki-üç saatte ulaşılabilecek konumlara ihtiyaç olduğunu fark ettiler. Salgın süreci Türkiye’nin bu anlamda önemini daha da arttırdı.” dedi.
Şentop, bu dönemde ortaya çıkan yeni fırsatları, Türkiye adına çok iyi değerlendirmeleri ve ülkenin ekonomik hacmini artırmaları gerektiğini belirtti.
Türkiye’deki şirketlerin ürettiği ürünlerin kalite ve fiyat parametreleriyle uluslararası pazarlarda rekabet edebilir nitelikte olduğunun su götürmez bir gerçek olduğuna işaret eden Şentop, “Sanayimiz bu konuda rüştünü çoktan ispatlamıştır. Ancak üretilen ürünlerin pazarlara arzı ve marka yaratma becerimiz konusunda, kat etmemiz gereken yollar bulunuyor.” diye konuştu.
Şentop, tam bu noktada e-ticarette dijital teknolojiyi daha etkin biçimde reklam ve pazarlama gibi alanlarda daha fazla ve etkin olarak kullanabilmek için daha çok yatırım yapmak gerektiğini vurguladı.
Endüstri 5.0’ın konuşulduğu dünyada, teknolojinin, ekonomi için hayati önem taşıdığını dile getiren Şentop, şunları kaydetti:
“Geleceğin dünyasında yer almak istiyorsak özellikle gençlerimizi bu alanlara yönlendirmeli, daha fazla teşvik etmeli, onlar için daha fazla zemin oluşturmalıyız. Dijital dönüşüm ve yapay zeka temelli bütün teknolojilerin menşeinde var olan ‘yazılım ve kodlama’ erbabına yakın gelecekte daha çok ihtiyacımız olacağının farkındayız. Bugün ortaokul seviyesinde kodlama öğrenen çocuklarımızın varlığı bizleri ziyadesiyle memnun ediyor. Gençlerimizin bu alanlarda öncü çalışmalar yapacaklarına dair güvenimin sonsuz olduğunu bu vesileyle bir kez daha ifade etmek isterim.”
TBMM Başkanı Şentop, 2020 yılının Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 100. yılı olduğunu hatırlatarak, bu yılın da İstiklalin ilanı, manifestosu olan İstiklal Marşı’nın kabulünün 100. yılı olduğunu belirterek, “Bu büyük olayların 100. yıldönümünde, geçmişimizi, yaşadığımız zorlukları ama bu zorluklar karşısında yılmamayı, geri adım atmamayı, bitmeyen bir azim ve gayretle, canımız ve kanımız pahasına vatanımızı ve bağımsızlığımızı korumayı yeniden ve yeniden anlamak ve idrak etmek mecburiyetindeyiz. 100. yıl buna vesile olmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Şentop, bu büyük tarihi, devletin kudretini, ordunun gücünü, milletin kararlılığını tam ve doğru olarak anlamakta zorlananların olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Güncel tartışmalarda, maalesef her konuyu kendi tezlerine malzeme etmekten, kullanmaktan kaçınmayan bir anlayışı görmekten, devletimizin kuruluş ruhuna dair temel hususları bile günlük tartışmaların içine katmaktan çekinmeyen politik söylemleri işitmekten büyük üzüntü duyuyorum. Basit siyasi amaçlar için bu kadar ucuz yaklaşımlar içinde olanları, her şeyi kullanabilecek suiistimal edebilecek bir tıyneti görmek çok üzücü. Tabii esas mesele şudur; Devletin askeri sivil üst düzey bürokratik makamlarında görev yapmış bazı kişilerin, Türkiye’nin mukadderatını sadece bazı kelimelere cümlelere, imzalanmış metinlere bağlı addetmesini hayretle takip ediyoruz.”
Şentop, Türkiye’nin tüm dünyayı kendisine hayran bırakarak, o günün güçlü devletlerini mağlup edip destansı bir savaş verdiğini anlatarak, kanla yazılan bir zaferin neticesinde dönemin yenilmez devletlerini masaya oturmaya mecbur ettiğini söyledi.
Antlaşmaların birer sonuç olduğunu ifade eden Şentop, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Canla kanla yazılmış zaferin neticesinde imzalanmış metinlerdir. Bir anlaşmanın sadece kağıt üstünde yazanlarla sadece atılan imzalarla teminat altına alındığını zannedenler ne kadar zavallıdır. Sevr projesini yırtıp atan milletimizin canı ve kanı pahasına verdiği mücadeledir. İşte bu mücadele Lozan’ı daha sonra Montrö’yü imzalanır hale getirmiştir.
Bakınız, Montrö Antlaşması 20 Temmuz 1936’da imzalanmıştır. Antlaşmanın görüşüldüğü, 31 Temmuz 1936 tarihli birleşimde, Balıkesir Milletvekili Ahmet Süreyya Bey ne diyor: ‘… Hepimiz biliyoruz. … En kara günlerde, en sıkışık vaziyetler içinde tahammül edilmez ve altından kalkılmaz zannedilen emri vakileri bertaraf eden Türk milleti, Montreux mukavelenamesinin bugün bize verdiği imkanı istediği gün, askeri kabiliyetine dayanarak elde edebilirdi. Fakat bunu yapmadı. Türk milletinin bu husustaki kudret ve kuvvetine karşı hiçbir zaman en küçük bir tereddüdü ve şüphesi yoktu. Montreux muahedesi ile tarih önünde beliren şanlı, şerefli hakikat, Türk milletinin öz askeri kudretiyle herhangi bir zaman yapabileceği bir şeyi, kullanabileceği bir hakkı insanlığın muhtaç olduğu sulh ve müsalemet içinde diplomasi yoluyla elde etmeği tercih etmesi ve edilebileceğini aleme göstermekte örnek olmasındadır…’
Hak ve hukukumuzu antlaşmalar korumaz. Antlaşmaları, hak ve hukukumuzu koruma kudretimiz ve kararlığımız var eder. Vatanımızın teminatı, kara ve denizlerdeki egemenlik haklarımızın teminatı, kelimeler, cümleler değil, bizzat devletimizin kudreti, ordumuzun gücü ve milletimizin istiklal sevdası ve bu yoldaki kararlılığıdır. Bunu görmeyen, bunun farkında olmayan bir anlayış, günlük siyasetin köşe kapmaca tartışmalarında temel mutabakatlarımızı malzeme olarak kullanmaktan çekinmemektedir. Ne büyük şuursuzluk…”
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, TÜGİAD’ın 18. Genel Kurulu’nda çok önemli bir gelişme yaşandığını ve kuruluştan bu yana 35 yıl sonra ilk defa, bir kadının genel başkan seçileceğine dikkati çekerek, “Nilüfer Çevikel ile bu büyük gelişmeye imza atılacak inşallah. Nilüfer Hanım iş hayatındaki başarıları, büyük tecrübeleri ve birikimi, sivil toplum kuruluşlarındaki liderlikleri ile ekibiyle birlikte TÜGİAD’ı çok daha ilerilere başarı ile taşıyacaktır.” dedi.
Bu arada TUGİAD’ın açılımında da bir şeyler yapmak gerektiğini belirten Şentop, artık “iş adamları” yerine “iş insanları”nın kullanıldığına vurgu yaparak, “Belki kısaltma muhafaza edilse de açık isim daha doğru ve daha kapsayıcı şekle dönüştürülmelidir, diye düşünüyorum.” dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Özlem Zengin de, derneğin başkanlığına bir kadının seçilmiş olmasının önemli olduğunu belirterek, kongrenin hayırlı olmasını diledi.
AK Parti İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç ve AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile TÜGİAD Başkanı Nilüfer Çevikel de programda birer konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi Akishino’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelişinde giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino, Türkiye ve Japonya bayrakları önünde tokalaşarak poz verdi.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino heyetleri eşliğinde görüşmeye geçti.
Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Japonya Veliaht Prensi Akishino’ya, Osmanlı Generali Pertev Paşa’nın İmparator Mutsuhito tarafından ödüllendirildiğini gösteren belge hediye edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, resmî ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Japonya Veliaht Prensi Akishino ve Prenses Kiko ile aile fotoğrafı da çektirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında Hatay Engelli Sosyal Girişimcilik Merkezi’nin açılışını gerçekleştirdi.
Emine Erdoğan, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (HMKÜ) yerleşkesinde yer alan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı), Valilik, HMKÜ, Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı, Fiziksel Engelliler Vakfı ve Türk Telekom iş birliğinde yaptırılan merkezin açılış kurdelesini keserek “hayırlı olsun” dileklerini iletti.
Engellilerin özel ihtiyaçlarına yönelik tasarlanan modern bir yapıya sahip merkezi gezen Emine Erdoğan, burada Fiziksel Engelliler Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Tatar’dan merkezle ilgili bilgi aldı.
Ortez-protez rehabilitasyon hizmetlerinin sunulduğu alanda protez yapım aşamalarını izleyen Emine Erdoğan, burada 3D yazıcı ile protez ölçümü yapılan 8 yaşındaki erkek çocuğuyla özel ilgilendi.
Merkezde, 6 Şubat 2023’teki depremlerden sonra ampute edilen 10 ve 4 yaşlarındaki torunlarının tedavisine başlanan depremzede ile görüşen Emine Erdoğan, afette oğlu ve gelinini kaybeden kadına “geçmiş olsun” dileklerini iletti.
Emine Erdoğan, engellilere yönelik heykel, mozaik alanı, kütüphane, sinema-tiyatro, hamam ve kafenin yer aldığı merkezde engelli bireyler ve aileleriyle de bir araya gelerek onların yaşadıkları sorunları ve taleplerini dinledi.
Emine Erdoğan, merkezde bulunan Halil Paşa’nın “Göksu” isimli tablosunu görme engelli bireyler için özel tasarlanan “Telefon Kütüphanesi” uygulaması üzerinden sesli betimlemeli şekilde dinledi.
Emine Erdoğan, Tatar tarafından kendisine hediye edilen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğüyle kurulan Fiziksel Engelliler Vakfının “Protez-Ortez Atölyesi”nin açılışında çekilen fotoğraf karesinin bulunduğu tabloyu kabul etti.
Merkezin açılışına, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Safa Koçoğlu, AK Parti Grup Başkanvekili ve Fiziksel Engelliler Vakfı Kurucu Üyesi Zeynel Abidin Okul, Vali Mustafa Masatlı ile eşi Esra Masatlı, HMKÜ Rektörü Prof. Dr. Veysel Eren, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk ile eşi Hande Öntürk, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile engelli çocuklar ve aileleri de katıldı.
“ENGELLERİN YENİDEN BAŞLAMAK İÇİN SADECE BİRER DURAK OLDUĞUNA İNANAN GÜÇLÜ BİREYLERİN AZMİ, HEPİMİZE İLHAM OLUYOR”
Emine Erdoğan, program sonrası yaptığı sosyal medya paylaşımında, şu ifadelere yer verdi: “Hatay’da depremin ardından uzuv kaybı yaşayan vatandaşlarımız için kurulan Engelli Sosyal Girişimcilik Merkezi’nin hayırlı olmasını diliyorum. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, engelleri aşma mücadelesine adanan bir gün. Bu anlamlı günde inanıyorum ki yalnızca bir kapı değil, yaşama dair yazılacak umut dolu hikâyelerin ilk sayfası aralandı. Merkezin ortez-protez ve rehabilitasyon ünitesini inceleyerek kültür, sanat, teknoloji atölyeleri ile eğitim alanlarını ziyaret ettim. Burada hayatın zorluklarına rağmen gülen gözleri, üreten elleri ve cesur yürekleri tanımaktan büyük bir mutluluk duydum. Engellerin yeniden başlamak için sadece birer durak olduğuna inanan güçlü bireylerin azmi, hepimize ilham oluyor. İlk günden bugüne asrın felaketinin yaralarının sarılmasında emek veren, bu anlamlı projeye katkı sunan herkese teşekkür ediyorum.”
MERKEZİN ÖZELLİKLERİ
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’teki depremlerde uzuvlarını kaybeden ampute bireyler için “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla uygulamaya konulan Hatay Engelli Sosyal Girişimcilik Merkezi, ilk olarak protez-ortez üretim merkezi olarak inşa edildi.
Daha sonra engelli çocuklar ve anneleri için dönüştürülen merkez sayesinde, fiziksel ve psikososyal iyileşmenin desteklenmesi ile yüksek teknolojili ve üretime uygun bir ortam sunulması amaçlandı.
Modern bir yapıya sahip merkezde, heykel, kil, origami, mozaik, ahşap oyuncak tasarım ve geleneksel oyun üniteleriyle kütüphane-sesli kütüphaneye yer verildi.
Engelli anneler ve kadınlar için üretim üssü olan merkezde, keşif ve atölye çalışmalarının yanı sıra sanal uğraş alanları, sinema-tiyatro salonu ile sportif beceri koordinasyon üniteleri de bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç ile gerçekleştirdikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Türkiye olarak dinî ve etnik bir mozaik olan Balkanlar’da huzuru, refahı ve istikrarı desteklemeye büyük önem verdiğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Karadağ Cumhurbaşkanı Jakov Milatoviç, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa görüşmelerinin ardından, ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Bu yıl Türkiye ile Karadağ arasındaki diplomatik ilişkilerin 145. yıl dönümü olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Karadağ ile bu ortak geçmişle orantılı şekilde siyasi, ekonomik ve kültürel temelleri sağlam kapsamlı bir iş birliğinin bulunduğunu söyledi.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç’in Türkiye’ye bugün yaptığı ilk ziyaretinin de müstesna düzeydeki ilişkilerin bir nişanesi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Görüşmemizde ikili münasebetlerimizi kapsamlı şekilde ele aldık, önümüzdeki dönemde atacağımız adımları değerlendirdik. Münasebetlerimizi kurumsal çerçeve kazandırmak amacıyla Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey kurulmasını kararlaştırdık. Ayrıca, bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunduk, Balkanlar’da istikrara atfettiğimiz önemi teyit ettik. Türkiye olarak dini ve etnik bir mozaik olan Balkanlar’da huzuru, refahı ve istikrarı desteklemeye büyük önem verdiğimizi bu vesileyle bir kez daha vurgulamak istiyorum.”
“KARADAĞ’A EN FAZLA YATIRIM YAPAN ÜLKELERİN BAŞINDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadağ’ı zengin kültürel ve etnik dokusuyla Balkanlar’da hoşgörü ve bir arada yaşama kültürüne örnek teşkil eden bir ülke olarak gördüğünü belirterek, şu bilgileri paylaştı: “2021 yılında Karadağ’a gerçekleştirdiğim ziyarette ikili ticaret hacmimizi 250 milyon dolara çıkarma hedefi koymuştuk. Kovid-19 salgını, Ukrayna’daki savaş ve küresel ekonomik sıkıntılara rağmen, hamdolsun bu hedefe ulaşmaya çok yakınız. Sayın Cumhurbaşkanı ile bu hedefi daha da yukarıya taşımak konusunda mutabık kaldık. Karadağ’a en fazla yatırım yapan ülkelerin başında geliyoruz. Müteahhitlik alanında firmalarımız Karadağ’da yaklaşık 500 milyon dolar değerinde 62 projeyi başarıyla tamamlamıştır. Firmalarımız özellikle altyapı, inşaat ve hizmet sektörlerine ilgilerini sürdürüyorlar. Bu ilginin bir neticesi olarak Karadağ’a doğrudan yatırımlarımızda 2023 ve 2024 yıllarında rekor artış yaşanmıştır. Önümüzdeki dönemde, 6. Karma Ekonomik Komisyon toplantısına ev sahipliği yapacağız. Bu vesileyle iş insanlarımıza verdikleri destekten ötürü kıymetli dostum Cumhurbaşkanı Milatoviç’e milletim adına teşekkür ediyorum.”
“TİKA, KARADAĞ’DA 500’DEN FAZLA PROJE VE FAALİYET GERÇEKLEŞTİRDİ”
Türkiye ile Karadağ arasında ekonomik ilişkiler gibi beşerî ve kültürel münasebetlerin de hızla geliştiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karadağ’da ikamet eden 25 bin vatandaşımıza ilave olarak, ülkemizde 150 binden fazla Karadağ kökenli vatandaşımız var. Türk Hava Yollarının öncülüğünde hava yolu sektörümüz çok sayıdaki uçuşuyla Karadağ’ı adeta tüm dünyaya bağlıyor. Şüphesiz bu seferler aramızdaki turizm ilişkilerine de önemli katkı sağlıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TİKA’nın restorasyon, eğitim ve sağlık alanındaki projeleri ile Yunus Emre Enstitüsünün kültür-sanat faaliyetlerinin de iki ülke ilişkilerinde önemli olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi: “TİKA, Karadağ’da bugüne kadar toplam 30 milyon doları aşan 500’den fazla proje ve faaliyet gerçekleştirdi. Yunus Emre Türk Kültür Merkezimiz ise kuruluşundan bu yana 2 bin 500’ü aşkın öğrenciye Türkçe eğitim verdi. Keza, Türkiye Bursları kapsamında da 500’den fazla Karadağlı kardeşimiz ülkemizde eğitimlerine devam ettiler.”
“SURİYE’DE ANİDEN PATLAK VEREN GELİŞMELERİ ÇOK YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ”
Türkiye’nin kuzeyinden güneyine kadar geniş çevresinde barışın, huzurun ve istikrarın korunmasına büyük önem atfettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hem bizi hem de Karadağ’ı etkileyen Rusya-Ukrayna Savaşı’nda başından beri adil bir barışın tesis edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Gazze ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırılarında da aynı ilkeli tutumumuzu muhafaza ettik. Lübnan’da sağlanan ateşkese olan desteğimizi de açıkça beyan ettik. Gazze’de bir an önce ateşkesin sağlanmasını ümit ve arzu ediyoruz. Bölgemizdeki yangının söndürülmesi noktasında Türkiye olarak üzerimize düşen ne varsa dün olduğu gibi bugün de yapmaya hazırız. Son birkaç gündür komşumuz Suriye’de aniden patlak veren gelişmeleri de çok yakından takip ediyoruz. Gerek Dışişleri Bakanımız gerekse Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanımız muhataplarıyla sürekli temas hâlindeler, istişarelerini gerçekleştiriyorlar. Aslında uzun bir süredir Orta Doğu’daki şiddet sarmalının Suriye’yi de etkisi altına alma ihtimaline dikkat çekiyorduk. Son hadiseler Türkiye’nin haklılığını teyit ve tescil etmiştir. Suriye ihtilafında ülkemizin duruşu, hassasiyetleri, temel öncelikleri ve savuna geldiği politikanın parametreleri bellidir. Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve millî birliğinin korunması, 13 yıldır devam eden istikrarsızlığın, Suriye halkının meşru talepleri doğrultusunda mutabakatla son bulması en büyük temennimizdir. Ülkemizin millî güvenlik öncelikleri çerçevesinde sahadaki süreci anbean takip ve tahlil ediyor, bunlara halel getirecek herhangi bir farklı eylemin yaşanmaması adına gereken bütün tedbirleri alıyoruz.”
“BUGÜNE KADAR İSRAİL’İN VERDİĞİ SÖZLERİ TUTTUĞUNU GÖREMEDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilere dair bir soru üzerine, şu yanıtı verdi: “Türkiye’den şu anda Karadağ’da yatırımları olan firmalarımız var. Bunları Sayın Cumhurbaşkanı ile de görüştük. Bu firmalarımızın bundan sonraki süreçte de atacakları adımları önemsediğimizi yine konuştuk. Bu firmalar Türkiye’de çok güçlü olan firmalar. Bundan sonraki süreçte özellikle sanayide ve savunma sanayinde buralarda birçok adımlar atabileceklerini kendileriyle paylaştım. Bu konuda kendilerinin de verecekleri destekler, atacakları adımların çok daha güçlü olacağını ortaya koyacaktır.”
Gazze’de ateşkesin sağlanmasına yönelik girişimlere dair diğer bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazze’de bugüne kadar İsrail’in verdiği sözleri tuttuğunu göremedik. Bundan sonraki süreçte acaba verdiği sözleri tutar mı, tutmaz mı noktasına gelince, bu konuda samimi bir yaklaşım bugüne kadar görmedik. Bundan sonra da göreceğimizi zannetmiyorum. Çünkü 50 bini aşkın insanın öldürüldüğü bu süreçte neyine inanacağız? En son Lübnan’da öldürülen insanların ardı ardına neyine inanacağız? Dolayısıyla ateşkes sözü veriyorlarsa bunu görelim. Uygulamada bu adımlar atılsın, biz de buna inanmış olalım.”
KARADAĞ CUMHURBAŞKANI MİLATOVİÇ: “TÜRKİYE, KARADAĞ’IN HEM EKONOMİK HEM DE STRATEJİK OLARAK EN ÖNEMLİ ORTAKLARINDAN BİRİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sayısız görüşmesinin iki ülke ilişkilerine verdiği önemi ifade ettiğini belirten Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “Bu yıl Karadağ ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 145’inci yılını kutluyoruz. İki ülke arasında kurulan bu diplomatik ilişkiler sürekliliğin ve karşılıklı saygının göstergesidir” dedi.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “Türkiye bugün Karadağ’ın önemli bir NATO müttefiki ve partneridir. Türkiye’nin Balkanlar’daki yapıcı rolü ile bölgede istikrar ve refaha verdiği katkıyı takdir ediyoruz” diye konuştu.
Savunma alanındaki iş birliğinin yakın zamanda Karadağ’da açılacak Podgoritsa Askerî Ataşeliği ile daha da güçleneceğini ifade eden Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, ekonomik ilişkilerin her yıl daha da geliştiğini söyledi.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “Türkiye’den doğrudan yatırımlar bu yıl 100 milyon avroya ulaşacak. 250 milyon avroya ulaşan dış ticaret hacmi de ekonomik ilişkilere verdiğimiz önemi göstermektedir” diye konuştu.
Karadağ’ı ziyaret eden Türk turist sayısının da her geçen yıl arttığına dikkati çeken Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “Türkiye, Karadağ’ın hem ekonomik hem de stratejik olarak en önemli ortaklarından biridir” dedi.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığına (TİKA) teşekkür ederek, TİKA’nın 500’den fazla projeyi hayata geçirdiğini ifade etti.
Karadağ’ın siyasi öncelikleri arasında Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin bulunduğunu söyleyen Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “2028’e kadar AB’nin 28’inci üyesi olacağımıza inanıyorum. Bu süreçten önce ve sonra Karadağ, Türkiye ile her alanda ilişkilerini en güçlü şekilde sürdürmeye devam edecek” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.