Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vesayetten Demokrasiye Millî İrade Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Bir daha bu ülkede, demokrasi ve millî irade ile darbe ve vesayet kesinlikle yan yana gelmeyecektir. Ülkemizin ve milletimizin kazanımlarına sıkı sıkıya sahip çıkacağız. Geleceğe ilişkin tüm planlarımızı, programlarımızı, hesaplarımızı millî iradenin üstünlüğüne olan teslimiyetimizle yapıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda düzenlenen Vesayetten Demokrasiye Millî İrade Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.
İnsanlık tarihinde coğrafi ve kültürel zemini olan pek çok yönetim biçimi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yönetim sistemleri içinde hangi uygulama biçimiyle hayata geçerse geçsin millî iradenin üstünlüğüne dayalı olanların ayrı bir yeri bulunduğunu belirterek, “Modern demokrasi de Avrupa’da yaşanan oldukça uzun ve kanlı arayışın ardından geliştirilmiş bir yönetim biçimidir. Özellikle son bir asra damgasını vuran demokrasi, oldukça geniş yelpazede, farklılıkları da içeren zengin bir uygulama alanına sahiptir” diye konuştu.
“HİÇBİR DARBE MEŞRU, MİLLÎ, MASUM, ONURLU DEĞİLDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de bu sürece en erken katılan ülkeler arasında olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “İstiklal Harbi’nin ardından nazari olarak millî iradeye dayalı bir yönetim biçimini benimsemiş olsak da gerçek demokrasiye ulaşmak için bir müddet daha beklememiz gerekmiştir. Ülkemizde demokrasi, çok partili siyasi hayata geçişle birlikte tüm kural ve kurumlarıyla işlemeye başlamıştır. Ancak bu süreç de oldukça zorlu ve sıkıntılı yürümüştür. Şöyle dönüp 1950’den bugüne kadarki yakın tarihimize baktığımızda ülkemizin demokrasi tecrübesinin darbeler, cuntalar, vesayet lekeleriyle dolu olduğunu görüyoruz. Milletimizin özgürlüğüne ve kalkınmasına engel olan siyaset mühendislikleri, toplum mühendislikleri, zorbalıklar, sinsi tuzaklar ve daha nice oyunlar yaşadık. Bedelini demokraside ve ekonomide geri kalmışlık olarak, evlatlarımızın darağaçlarında, terörle mücadelede, terör saldırılarında canlarını vermeleri olarak ödediğimiz bu süreci asla unutmayacağız. Milletimizin tarihine kültürüne, değerlerine, inancına karşı adeta savaş açanların amaçlarını ve yöntemlerini de asla unutmayacağız. Her şeyden önce şu gerçeği ülkemizdeki istisnasız herkesin kabul etmesi gerekir. Türkiye’de bugüne kadar yapılmış veya teşebbüs edilmiş hiçbir darbe, şunu bilmemiz lazım ki özellikle vesayetin hiçbir oyunu, meşru değildir, millî değildir, masum değildir, onurlu değildir.”
“MİLLETİMİZ 15 TEMMUZ’DA GÖSTERDİĞİ KAHRAMANLIKLA, KİRLİ VE KANLI SENARYOLARLA HESAPLAŞMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her darbenin bir önceki darbenin eksiklerini, yarım bıraktıklarını, başaramadıklarını tamamlamak amacıyla gerçekleştirildiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: “Vesayet dediğimiz yapı da darbeciler tarafından kurulan nizamın çeşitli yol ve yöntemlerle bürokrasi ve sivil siyaset çatısı altında sürdürülmesinden ibarettir. Türkiye’yi kendi başına bırakılamayacak kadar önemli bir yer olarak tarif edenler, ülkemizi doğrudan ve dolaylı ama mutlaka vasiler eliyle yönetmek için her yolu denemişlerdir. Milletimiz 15 Temmuz’da gösterdiği cesaret ve kahramanlıkla ortaya koyduğu dirayetli duruşla geçmişteki işte bu kirli ve kanlı senaryolarla da hesaplaşmıştır. Yine o gece görülmüştür ki millet kıyama kalktığı zaman darbecilerin tankı da topu da silahı da medyası da uluslararası destekleri de hiçbir işe yaramıyor.”
“PEK ÇOK SANCILI MESELENİN KÖKÜNDE 12 EYLÜL’DE TOHUMLARI ATILAN SOSYAL ÇARPIKLIKLAR VARDIR”
12 Eylül’ün, Yunanistan’ın NATO’ya ve Avrupa Birliği’ne tam üyeliğinin yolunu karşılıksız açan kararlarının uluslararası etkilerinin, Doğu Akdeniz’de ve Ege’de bugün hâlâ tüm ağırlığıyla yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar 12 Eylül projesinin ülkemize maliyetlerinden sadece bazılarıdır. Daha da ötesine geçerek söylüyorum; son dönemde sıkça gündeme getirilen pek çok sancılı meselenin kökünde yine 12 Eylül’de tohumları atılan sosyal çarpıklıklar ve sapkınlıklar vardır. Gençlerimizin tarihleriyle, kültürleriyle, siyasi ve sosyal meselelerle ilgilenmektense sapkın hayat biçimlerine, ahlaksızlığa, lümpenliğe teşvik edilmesi 12 Eylül’ün ülkemize bıraktığı kötü mirastan birisidir” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe ve vesayet düzeninin, Türkiye’ye doğrudan müdahalenin ağır sonuçlarıyla karşılaşmak istemeyenlerin hep vazgeçilmez araçları olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sadece Türkiye’nin sorunu mudur? Hayır. Ülkemizde her darbeden sonra yeniden inşa edilen yönetim sistemi de bu gayeyle düzenlenmiştir. Sistemin en kritik unsurları, milletin istiklalini ve istikbalini güvence altına almak değil, senaryonun daha sonraki adımlarını kolaylaştırmak amacıyla tesis edilmiştir. Üzerinde darbe veya vesayet gölgesi olmayan tek köklü değişim, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçişimizdir. Bu, ciddi manada bunları rahatsız etmiştir. Tarihimizde ilk defa yönetim sistemimizi doğrudan milletin tercihiyle böylesine kapsamlı bir şekilde değiştirme başarısını hamdolsun biz gösterdik. Elbette bu safhaya kolay gelmedik.”
“18 YILDA MİLLETİN DEMOKRASİ VE KALKINMA ÖZLEMİNİ DİNDİRECEK PEK ÇOK REFORMU HAYATA GEÇİRDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 18 yılda milletin demokrasi ve kalkınma özlemini dindirecek pek çok reformun hayata geçirildiğine değinerek, şöyle konuştu: “Darbe döneminin mirası pek çok kurumu, kuralı, uygulamayı halkımızın beklentileri doğrultusunda yeniden oluşturduk. Bir yandan ülkemizin 81 vilayetinin tüm altyapı ve hizmet ihtiyaçlarını karşılarken, diğer taraftan ileri demokrasiyi inşa ettik. Türkiye, bu iki güçlü motorun etkisiyle hızla toparlanıp Cumhuriyet döneminin tamamında yapılanların katbekat üstünde skorlara imza attı. Temel altyapı ve hizmetler alanında eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, adaletten güvenliğe her alanda ülkemizi gelişmiş devletler seviyesine çıkartan pek çok yatırımı hayata geçirdik. Ekonomide üretimden ihracata, büyümeden istihdama, finansmana kolay erişimden girişimciliğin desteklenmesine kadar pek çok kritik altyapı atılımını ardı ardına işte bu dönemde gerçekleştirdik. Kılık kıyafet, dil kültür, inanç alanında yasakları kaldırdık. Demokrasinin, hakların, özgürlüklerin, bütün bunların önündeki engelleri birer birer temizledik. Ülkemizin bu dengeli ve hızlı atılımlarını, çıtayı sürekli yükselterek iddialı bir vizyonun habercisi hâline dönüştürdük. Bütün bunları hamdolsun Cumhur İttifakı olarak Sayın Bahçeli ve arkadaşlarıyla el ele vererek gerçekleştirmeyi sağladık. Allah’a hamdolsun. Demek ki oluyor.”
Dayanışma olduktan sonra milletin yapamayacağı hiçbir şey olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Artık çok daha büyük hedeflere ihtiyacımız olduğunu görerek, milletimizin ortak hayallerinin ifadesi olan 2023 hedeflerini ortaya koyduk. Bu vizyonu 2011 seçim beyannamemizin merkezine yerleştirerek, milletimize artık günü değil, geleceği düşünen, çeyrek asır sonrasının projelerini, planlarını yapan bir yönetime sahip olduğu mesajını verdik. Tabii bu mesajı milletimizle birlikte Türkiye’yi darbe ve vesayet aracılığıyla dilediği gibi yöneten, yönlendiren, sömüren odaklar da aldı. Ülkemizin son 7 yılının kesintisiz bir saldırı dalgasıyla ve buna karşı verdiğimiz mücadeleyle geçmesinin sebebi işte budur. Bizi hedeflerimizden uzaklaştırmak, yeniden darbe ve vesayet kısır döngüsüne hapsetmek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Gezi olaylarından 17-25 emniyet-yargı darbe girişimine, bölücü örgütün çukur eylemlerinden güney sınırlarımızı kuşatma gayretlerine, 15 Temmuz’dan Akdeniz’deki gelişmelere kadar hepsi de bu sürecin birer parçasıdır. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle akamete uğrattığımız her saldırıyı, farklı alanlarda yenileri izledi. Tıpkı darbe öncesi hazırlık süreçleri ve darbe dönemlerindeki sindirme uygulamaları gibi milletimizin kanını dökme dâhil çok farklı boyutları olan bu senaryoların hepsini de boşa çıkartmakta kararlıyız.”
“TÜRKİYE, YERLİ VE MİLLÎ POLİTİKALARINI ÇOK DAHA BÜYÜK KARARLILIKLA HAYATA GEÇİRİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güneyde koalisyon güçleriyle mücadele yürütüldüğüne işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bakıyorsunuz ki bir terör devleti oluşturulmaya çalışılıyor. Nerede? Suriye’de. Öbür tarafta bakıyorsunuz Libya’da karşımızda darbeci Hafter ve onun güçlerinin ne yazık ki Wagner diye paralı Abu Dabi yönetiminin desteklediği silahlı güçleri var. Bütün bunlarla beraber onların yanında bakıyorsunuz Fransa sürekli gündemde. İsim olarak anmak istemiyorum ama mecburum anmaya çünkü o, şahsımla çok uğraşıyor. Nedir o? Diyor ki ‘Türk Milleti’yle değil ama bizim Erdoğan’la sıkıntımız var.’ Sayın Macron, senin şahsımla daha çok sıkıntın olacak. Defalarca bunu zaten sana söyledim ama dinlemiyorsun. ‘Bak, senin tarih bilgin de yok’ dedim. Sen Fransa’nın tarihini de bilmiyorsun. Önce Türk Milleti’yle uğraşma, Türkiye’yle uğraşma. Afrika’nın tarihi adeta Fransa’nın tarihidir. Cezayir’de 1 milyon insanı öldüren sizsiniz. Ruanda’da 800 bin insanı öldüren sizsiniz. Siz bize insanlık dersi veremezsiniz, önce bunu öğren. Bunu, ben bizzat kendisine söyledim. ‘Bak, senin tarih bilgin yok. Önce bunları öğrenmen lazım’ dedim.
Biz ise bu Afrika’da bir insanın burnunu kanatmadık. Biz oralarda sadece acaba insanca nasıl destek, nasıl yardım veririz, bunları yaptık. Darbe ve vesayet güçlerinin örneği bunlar. Yıllarca besleyip büyüttükleri, günü gelince de sahaya sürdükleri kadrolar tasfiye oldukça Türkiye, yerli ve millî politikalarını çok daha büyük kararlılıkla hayata geçiriyor. Bunlar Libya’ya da çok çektirdiler. Libya’da bunlar 100 binlerce insanı öldürdüler. Bunu yaptılar. Bunlar bize insanlık dersi verebilir mi? Şimdi gelmiş Libya’ya niye girmek istiyor? Petrol için girmek istiyor. Afrika’nın diğer ülkelerine bunlar niye girmek istiyor? Elmas için girmek istiyor, altın için girmek istiyor, bakır için girmek istiyor, krom için girmek istiyor. Seyahatlerimde hep Afrikalı liderler bunu bana anlatmışlardı, bizzat kendileri. ‘Türkiye ise ecdadımız’. Biz, buralara gittiğimiz zaman sadece destek elimizi uzatırız.”
“BİZ BU DÜNYADA MİLLETİN GÜCÜNÜN ÜZERİNDE BİR GÜÇ GÖRMEDİK, TANIMADIK”
15 Temmuz gecesi televizyonlardan yaptığı konuşmada da söylediği gibi “Biz bu dünyada milletin gücünün üzerinde bir güç görmedik, tanımadık, tanımıyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son 200 yılda yaşadığı onca ağır kayıpların altında adeta beli bükülen Türk Milleti 15 Temmuz’da, zor şartlarda kurtarıp yeni devletini kurduğu vatan toprakları üzerinde istiklaline ve istikbaline bir kez daha sahip çıkmıştır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her kesimden vatandaşı, kamu görevlisi, siyasetçisiyle 15 Temmuz gecesinde onurlu duruş sergileyen insanların bu ülkenin tarihindeki ve milletin kalbindeki mümtaz yerini aldığını dile getirerek, bu tür bilimsel toplantıların ülkenin ve milletin uzun serencamının incelenmesine, araştırılmasına, analizine ve geleceğe ışık tutacak mesajlara dönüştürülmesine vesile olması temennisinde bulundu.
Bugün 12 Eylül olduğunu, bu tarihin herkes için takvim yapraklarındaki 365 sayfadan biri olmasının çok ötesinde bir anlam taşıdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Türkiye bundan tam 40 yıl önce bir 12 Eylül sabahı gözlerini silahların gölgesi altında açmıştır. Köşe başlarında mevzilenmiş tanklar, sokakları kapatmış askerler, bunlar bizim evlatlarımızdı. Tanıdık bir felaketin habercisi gibiydiler. Türkiye bir askerî darbeye daha maruz kalmıştı. Bizim çocukluğumuza denk gelen ama bizden önceki neslin hayatının tam merkezine yerleşen 1960 darbesi ve ardından gelen felaketler bugün hâlâ yürekleri dağlıyor. Bizim gençliğimizin henüz başında gerçekleşen 1971 muhtırası daha çok siyasi sonuçlarıyla hafızamızda yer etti. Gençliğimizin tam ortasına denk gelen 12 Eylül darbesi ise öncesi ve sonrasıyla öylesine kanlı, öylesine derin yaralara yol açmıştır ki nesiller boyunca unutulması mümkün değildir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe yıllarının ülkenin, gözaltına alınıp en ağır işkencelerden geçirilen insanların, her biri zulüm makinesi olarak çalıştırılan cezaevlerinin, darağaçlarına gönderilen gençlerin acısıyla kavrulduğu bir dönemi ifade ettiğini kaydetti. Bugün artık herkesin 12 Eylül darbesinden önce ülkenin siyasi kamplara bölünmesi her gün onlarca insanın öldürülmesi gibi hadiselerin hiçbirinin kendi dinamiği içinde ortaya çıkmadığını bildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gelişmelerin hepsinin darbeye zemin hazırlamak ve toplumsal meşruiyet oluşturmak için yazılan bilinçli bir senaryonun ürünü olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde ‘ülke 70 sente muhtaç’ diye hafızalara kazınan ekonomik çöküntünün de darbeye giden yola özellikle döşenen taşlardan biri olduğunu belirterek, “Darbe haberi Washington’a ulaştığında birilerinin ‘Bizim çocuklar başardı’ demesi, 12 Eylül’ün gerisindeki karanlık yüzü ifade ediyordu. Hiç şüphe yok ki 15 Temmuz gecesi birileri yine aynı mekânlarda ‘Bizim çocuklar yine başardı’ demek için bekliyordu” dedi.
“EVİNİ GEÇİNDİRMEKTE ZORLANAN, GELECEĞİNDEN UMUDUNU KESEN BİR TOPLUM DARBEYE DİRENEMEZ”
İnsan hayatında çok uzun zaman olan 40 yılın ülke ve toplum hayatında kısa olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 Eylül darbesine güzellemeler dizenlerin her fırsatta öne sürdükleri anayasa referandumu sonucunun da bu perspektiften doğru şekilde okunması gerektiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, can güvenliği kalmayan, evini geçindirmekte zorlanan, geleceğinden umudunu kesen bir toplumun elbette darbeye direnemeyeceğini belirterek, böyle de olduğunu dile getirdi.
12 Eylül rejiminin anayasasının çok yüksek bir oy oranıyla kabul edilmesinin de darbenin meşruiyetinden ziyade milletin içine sürüklendiği umutsuzluk ikliminden bir an önce kurtulmak isteğinin tezahürü olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1983 seçimlerinin darbecilerin işaret ettiği siyasi parti yerine rahmetli Turgut Özal’ın kurduğu partinin zaferiyle sonuçlanmasının da bu çerçevede değerlendirilmesinin doğru olacağına işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dönem konusunda kimi çevrelerin özellikle kendilerine göre bir farklı yorum oluşturmaya çalıştığını dile getirerek, şöyle konuştu: “Bu tür bir resim ne olursa olsun tarih hükmünü, ülkemizin yaşadığı en ağır ve acı darbe olarak vermiştir. Türkiye’yi 12 Eylül darbesine hazırlayan karanlık odak, hiç şüphesiz darbe sonrasının planlamasını da yapmıştır. Darbecilerin bir sağdan, bir soldan diyerek idam sehpasına çıkardığı gençlerin temsil ettiği dinamik toplumsal fikri yapı yerine ülkemizin hâlâ çözmeye ulaştığı sorunların tohumları atıldı. Askeri rejimin sol grupları sert bir şekilde tasfiye etmesinin amacının yıllarca ülkemizin başına bela olan PKK’nın gelişip büyümesinin önündeki engelleri kaldırmak olduğu anlaşılıyor. Yine askeri rejimin bu ülkenin milli ve yerli tüm unsurlarının birikimlerini yok etme gayretinin de FETÖ’nün önünü açmak için olduğunu bugün daha iyi görebiliyoruz.”
“ÜLKEMİZİN FİKİR HAYATI 12 EYLÜL DARBESİNDEN SONRA HİÇBİR ZAMAN ESKİSİ KADAR CANLI OLAMADI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sahneye konulan senaryoyu somutlaştırmak bakımından vereceği örneğin çok daha açıklayıcı olacağını ifade ederek, Anadolu’nun küçük bir ilindeki Millî Türk Talebe şubesinin 12 Eylül darbecileri tarafından kapatıldığını, şehrin merkezindeki bir pasajın içinde yer alan şube binasının önce camlarının kırıldığını, mobilyalarının da odun niyetine sobada yakılıp tahrip edildiğini aktardı. Bununla kalınmayıp şube binasındaki yılların birikimi olan fikir kitapları ve dergilerin de sobada yakılarak ortadan kaldırıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yerli ve millî zihin yapısına sahip nesillerin yetişmesine katkı sağlamış nice eserler bilinçli bir şekilde ateşe atılıp imha ediliyor. Bu kitaplar ve dergileri yanmaktan kurtarmak isteyenler ise derhâl gözaltına alınıp hapse atılıyor. Bu sıradan bir kitap düşmanlığı veya vandallık eylemi değildir. Amaç milletimizin değerlerini oluşturan ve nesilden nesle aktarılan hafızanın, birikimin bilincin, maddi alt yapısını tümüyle yok etmektir. Nitekim ülkemizin fikir hayatı 12 Eylül darbesinden sonra hiçbir zaman eskisi kadar canlı olamadı” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yerine gençlerin zihinlerinin neredeyse tamamının tercümeye dayalı ideolojik akımların istilasına maruz bırakıldığını vurgulayarak, PKK eliyle oluşturulan güvenlik kaygısının da uzun bir süre siyasi ve sosyal çatlakları genişletmenin zemini, topyekûn sistemi bloke etmenin gerekçesi olarak kullanıldığını anlattı.
“BİZ BİZE YETERİZ, BU ÜLKE KENDİNE YETER”
Milletin adeta hayat damarları olan dini hassasiyetlerinin, toplumsal dayanışma hasletlerinin, kültürel birikiminin, eğitim faaliyetlerinin, FETÖ ve benzeri sapkın yapılar öne çıkartılarak lekelenmeye çalışıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ekonomi ardı ardına yaşatılan krizlerle sürekli zayıf tutularak IMF’ye muhtaç ve mahkûm hâlâ getirildi. Bunu bizzat şahsım yaşadı. Göreve geldiğimizde IMF’ye olan borç 23,5 milyar dolardı ve hamdolsun 2013’te IMF’ye olan bu borcu sıfırladık. IMF borcumuz falan kalmadı. Ama ana muhalefet ‘Bak ekonomik sıkıntılarımız var, durmayın, IMF’ye müracaat edin, oradan yine borç alın, bu ülke ayakta kalsın.’ Artık bizim IMF diye bir kapımız yok, biz bize yeteriz, bu ülke kendine yeter.”
Koronavirüs sürecinde 150’ye yakın Afrika ve dünya ülkesine destek verdiklerini hatırlatan, bu desteği insani ve vicdani görev olduğu için verdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz onlardan daha zengin değildik ama verdik ve bundan sonra da vereceğiz. Bizim ecdadımızdan aldığımız terbiye bu. Bundan sonra da yapacağımız bu. Ey Macron, sen ne yaptın? Şu anda dirsek teması içinde oldukların ne yaptı? Sen onu söyle” ifadelerini kullandı.
“ÜLKEMİZİN VE MİLLETİMİZİN KAZANIMLARINA SIKI SIKIYA SAHİP ÇIKACAĞIZ”
Türkiye’nin Meclisiyle, Cumhurbaşkanlığıyla, yargısıyla, bakanlıklarıyla, kurumlarıyla, özellikle ordusu ve diplomasisi ile kendi oyun planlarını uyguladıkça, hedeflerine çok daha hızlı bir şekilde ilerlemeye başladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “İşte şu anda burada adalarda, vesaire, Yunanistan’ın yaptıklarına bakın. Neye güvenerek yapıyor bunları? İşte bazı kendisine destekler vereceğini vaat edenlere güveniyor onlarla beraber adaların etrafında korvetlerle dolaşıp duruyorlar, zodyaklarla dolaşıp duruyorlar. Yanlış iş yapıyorsunuz, bu yollara girmeyin. Hepten yalnız kalırsınız. Yeri geldiği zaman ‘komşu, komşu, komşu…’ diyorsun, o zaman komşuluğun hakkını ver, yanlış yollara girme. Hamdolsun biz kendi kararımızı kendimiz veriyoruz. Bunları da dirayetle hayata geçiriyoruz. Gerektiğinde her türlü mücadeleye girebilen bir Türkiye var artık. Her ne kadar hâlâ ülkemizde azımsanamayacak sayıda darbe ve vesayet özlemcisi varsa da milletimizin bunlara fırsat vermeyeceğine inanıyoruz. Bir daha bu ülkede, demokrasi ve millî irade ile darbe ve vesayet kesinlikle yan yana gelmeyecektir. Ülkemizin ve milletimizin kazanımlarına sıkı sıkıya sahip çıkacağız. Geleceğe ilişkin tüm planlarımızı, programlarımızı, hesaplarımızı, millî iradenin üstünlüğüne olan teslimiyetimizle yapıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hak, hukuk, özgürlük, demokrasi, kalkınma mücadelesinde emeği geçen, katkısı olan, canı pahasına bu yoldan dönmeyen tüm siyasetçilere, fikir adamlarına, toplum önderlerine, milletin her bir ferdine şükranlarını sundu.
Cumhuriyetin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal’den, şehit Başbakan Menderes’e, merhum Özal’dan, Erbakan ve Türkeş’e kadar milletin istiklali ve istikbali için çalışmış büyükleri rahmetle yâd eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbimden, bizleri de hayırla yâd edilenler arasına katmasını diliyorum. İçinde bulunduğumuz Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın tüm bu hakikatlerin inşallah mücadelelerin ve değerlerin sembolü olarak asırlar boyunca misyonunu yerine getireceğine inanıyorum. Ülkemizin Yassı Ada duruşmalarında tutuklulara ‘Sizi buraya tıkan idare böyle istiyor’ diyen bir yargı anlayışından, 15 Temmuz’da darbecilere karşı derhâl harekete geçen bir yargı anlayışına ulaşmış olması gerçekten çok büyük bir ilerlemedir. Bu vesileyle 15 Temmuz sonrası darbe yargılamalarını titizlikle yürüten yargı mensuplarımızın tamamını tebrik ediyorum. Bu davalarda fedakârca görev üstlenen avukatlarımıza da teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, baro tartışmaları ve teröre verilen destekler sebebiyle son günlerde sıkça tartışma konusu olan avukatların kahir ekseriyetinin ülkesine, milletine, hakka, hukuka, samimiyetle bağlı olduğunu bildiğini, bu anlayıştaki avukatların barolarda ve diğer sivil toplum faaliyetlerinde çok daha aktif hâle gelmeleriyle yargının tüm unsurlarının millet nezdindeki itibarı ve güvenilirliğinin daha da artacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi Akishino’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelişinde giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino, Türkiye ve Japonya bayrakları önünde tokalaşarak poz verdi.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino heyetleri eşliğinde görüşmeye geçti.
Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Japonya Veliaht Prensi Akishino’ya, Osmanlı Generali Pertev Paşa’nın İmparator Mutsuhito tarafından ödüllendirildiğini gösteren belge hediye edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, resmî ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Japonya Veliaht Prensi Akishino ve Prenses Kiko ile aile fotoğrafı da çektirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında Hatay Engelli Sosyal Girişimcilik Merkezi’nin açılışını gerçekleştirdi.
Emine Erdoğan, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (HMKÜ) yerleşkesinde yer alan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı), Valilik, HMKÜ, Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı, Fiziksel Engelliler Vakfı ve Türk Telekom iş birliğinde yaptırılan merkezin açılış kurdelesini keserek “hayırlı olsun” dileklerini iletti.
Engellilerin özel ihtiyaçlarına yönelik tasarlanan modern bir yapıya sahip merkezi gezen Emine Erdoğan, burada Fiziksel Engelliler Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Tatar’dan merkezle ilgili bilgi aldı.
Ortez-protez rehabilitasyon hizmetlerinin sunulduğu alanda protez yapım aşamalarını izleyen Emine Erdoğan, burada 3D yazıcı ile protez ölçümü yapılan 8 yaşındaki erkek çocuğuyla özel ilgilendi.
Merkezde, 6 Şubat 2023’teki depremlerden sonra ampute edilen 10 ve 4 yaşlarındaki torunlarının tedavisine başlanan depremzede ile görüşen Emine Erdoğan, afette oğlu ve gelinini kaybeden kadına “geçmiş olsun” dileklerini iletti.
Emine Erdoğan, engellilere yönelik heykel, mozaik alanı, kütüphane, sinema-tiyatro, hamam ve kafenin yer aldığı merkezde engelli bireyler ve aileleriyle de bir araya gelerek onların yaşadıkları sorunları ve taleplerini dinledi.
Emine Erdoğan, merkezde bulunan Halil Paşa’nın “Göksu” isimli tablosunu görme engelli bireyler için özel tasarlanan “Telefon Kütüphanesi” uygulaması üzerinden sesli betimlemeli şekilde dinledi.
Emine Erdoğan, Tatar tarafından kendisine hediye edilen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğüyle kurulan Fiziksel Engelliler Vakfının “Protez-Ortez Atölyesi”nin açılışında çekilen fotoğraf karesinin bulunduğu tabloyu kabul etti.
Merkezin açılışına, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Safa Koçoğlu, AK Parti Grup Başkanvekili ve Fiziksel Engelliler Vakfı Kurucu Üyesi Zeynel Abidin Okul, Vali Mustafa Masatlı ile eşi Esra Masatlı, HMKÜ Rektörü Prof. Dr. Veysel Eren, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk ile eşi Hande Öntürk, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile engelli çocuklar ve aileleri de katıldı.
“ENGELLERİN YENİDEN BAŞLAMAK İÇİN SADECE BİRER DURAK OLDUĞUNA İNANAN GÜÇLÜ BİREYLERİN AZMİ, HEPİMİZE İLHAM OLUYOR”
Emine Erdoğan, program sonrası yaptığı sosyal medya paylaşımında, şu ifadelere yer verdi: “Hatay’da depremin ardından uzuv kaybı yaşayan vatandaşlarımız için kurulan Engelli Sosyal Girişimcilik Merkezi’nin hayırlı olmasını diliyorum. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, engelleri aşma mücadelesine adanan bir gün. Bu anlamlı günde inanıyorum ki yalnızca bir kapı değil, yaşama dair yazılacak umut dolu hikâyelerin ilk sayfası aralandı. Merkezin ortez-protez ve rehabilitasyon ünitesini inceleyerek kültür, sanat, teknoloji atölyeleri ile eğitim alanlarını ziyaret ettim. Burada hayatın zorluklarına rağmen gülen gözleri, üreten elleri ve cesur yürekleri tanımaktan büyük bir mutluluk duydum. Engellerin yeniden başlamak için sadece birer durak olduğuna inanan güçlü bireylerin azmi, hepimize ilham oluyor. İlk günden bugüne asrın felaketinin yaralarının sarılmasında emek veren, bu anlamlı projeye katkı sunan herkese teşekkür ediyorum.”
MERKEZİN ÖZELLİKLERİ
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’teki depremlerde uzuvlarını kaybeden ampute bireyler için “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla uygulamaya konulan Hatay Engelli Sosyal Girişimcilik Merkezi, ilk olarak protez-ortez üretim merkezi olarak inşa edildi.
Daha sonra engelli çocuklar ve anneleri için dönüştürülen merkez sayesinde, fiziksel ve psikososyal iyileşmenin desteklenmesi ile yüksek teknolojili ve üretime uygun bir ortam sunulması amaçlandı.
Modern bir yapıya sahip merkezde, heykel, kil, origami, mozaik, ahşap oyuncak tasarım ve geleneksel oyun üniteleriyle kütüphane-sesli kütüphaneye yer verildi.
Engelli anneler ve kadınlar için üretim üssü olan merkezde, keşif ve atölye çalışmalarının yanı sıra sanal uğraş alanları, sinema-tiyatro salonu ile sportif beceri koordinasyon üniteleri de bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç ile gerçekleştirdikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Türkiye olarak dinî ve etnik bir mozaik olan Balkanlar’da huzuru, refahı ve istikrarı desteklemeye büyük önem verdiğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Karadağ Cumhurbaşkanı Jakov Milatoviç, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa görüşmelerinin ardından, ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Bu yıl Türkiye ile Karadağ arasındaki diplomatik ilişkilerin 145. yıl dönümü olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Karadağ ile bu ortak geçmişle orantılı şekilde siyasi, ekonomik ve kültürel temelleri sağlam kapsamlı bir iş birliğinin bulunduğunu söyledi.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç’in Türkiye’ye bugün yaptığı ilk ziyaretinin de müstesna düzeydeki ilişkilerin bir nişanesi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Görüşmemizde ikili münasebetlerimizi kapsamlı şekilde ele aldık, önümüzdeki dönemde atacağımız adımları değerlendirdik. Münasebetlerimizi kurumsal çerçeve kazandırmak amacıyla Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey kurulmasını kararlaştırdık. Ayrıca, bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunduk, Balkanlar’da istikrara atfettiğimiz önemi teyit ettik. Türkiye olarak dini ve etnik bir mozaik olan Balkanlar’da huzuru, refahı ve istikrarı desteklemeye büyük önem verdiğimizi bu vesileyle bir kez daha vurgulamak istiyorum.”
“KARADAĞ’A EN FAZLA YATIRIM YAPAN ÜLKELERİN BAŞINDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadağ’ı zengin kültürel ve etnik dokusuyla Balkanlar’da hoşgörü ve bir arada yaşama kültürüne örnek teşkil eden bir ülke olarak gördüğünü belirterek, şu bilgileri paylaştı: “2021 yılında Karadağ’a gerçekleştirdiğim ziyarette ikili ticaret hacmimizi 250 milyon dolara çıkarma hedefi koymuştuk. Kovid-19 salgını, Ukrayna’daki savaş ve küresel ekonomik sıkıntılara rağmen, hamdolsun bu hedefe ulaşmaya çok yakınız. Sayın Cumhurbaşkanı ile bu hedefi daha da yukarıya taşımak konusunda mutabık kaldık. Karadağ’a en fazla yatırım yapan ülkelerin başında geliyoruz. Müteahhitlik alanında firmalarımız Karadağ’da yaklaşık 500 milyon dolar değerinde 62 projeyi başarıyla tamamlamıştır. Firmalarımız özellikle altyapı, inşaat ve hizmet sektörlerine ilgilerini sürdürüyorlar. Bu ilginin bir neticesi olarak Karadağ’a doğrudan yatırımlarımızda 2023 ve 2024 yıllarında rekor artış yaşanmıştır. Önümüzdeki dönemde, 6. Karma Ekonomik Komisyon toplantısına ev sahipliği yapacağız. Bu vesileyle iş insanlarımıza verdikleri destekten ötürü kıymetli dostum Cumhurbaşkanı Milatoviç’e milletim adına teşekkür ediyorum.”
“TİKA, KARADAĞ’DA 500’DEN FAZLA PROJE VE FAALİYET GERÇEKLEŞTİRDİ”
Türkiye ile Karadağ arasında ekonomik ilişkiler gibi beşerî ve kültürel münasebetlerin de hızla geliştiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karadağ’da ikamet eden 25 bin vatandaşımıza ilave olarak, ülkemizde 150 binden fazla Karadağ kökenli vatandaşımız var. Türk Hava Yollarının öncülüğünde hava yolu sektörümüz çok sayıdaki uçuşuyla Karadağ’ı adeta tüm dünyaya bağlıyor. Şüphesiz bu seferler aramızdaki turizm ilişkilerine de önemli katkı sağlıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TİKA’nın restorasyon, eğitim ve sağlık alanındaki projeleri ile Yunus Emre Enstitüsünün kültür-sanat faaliyetlerinin de iki ülke ilişkilerinde önemli olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi: “TİKA, Karadağ’da bugüne kadar toplam 30 milyon doları aşan 500’den fazla proje ve faaliyet gerçekleştirdi. Yunus Emre Türk Kültür Merkezimiz ise kuruluşundan bu yana 2 bin 500’ü aşkın öğrenciye Türkçe eğitim verdi. Keza, Türkiye Bursları kapsamında da 500’den fazla Karadağlı kardeşimiz ülkemizde eğitimlerine devam ettiler.”
“SURİYE’DE ANİDEN PATLAK VEREN GELİŞMELERİ ÇOK YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ”
Türkiye’nin kuzeyinden güneyine kadar geniş çevresinde barışın, huzurun ve istikrarın korunmasına büyük önem atfettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hem bizi hem de Karadağ’ı etkileyen Rusya-Ukrayna Savaşı’nda başından beri adil bir barışın tesis edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Gazze ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırılarında da aynı ilkeli tutumumuzu muhafaza ettik. Lübnan’da sağlanan ateşkese olan desteğimizi de açıkça beyan ettik. Gazze’de bir an önce ateşkesin sağlanmasını ümit ve arzu ediyoruz. Bölgemizdeki yangının söndürülmesi noktasında Türkiye olarak üzerimize düşen ne varsa dün olduğu gibi bugün de yapmaya hazırız. Son birkaç gündür komşumuz Suriye’de aniden patlak veren gelişmeleri de çok yakından takip ediyoruz. Gerek Dışişleri Bakanımız gerekse Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanımız muhataplarıyla sürekli temas hâlindeler, istişarelerini gerçekleştiriyorlar. Aslında uzun bir süredir Orta Doğu’daki şiddet sarmalının Suriye’yi de etkisi altına alma ihtimaline dikkat çekiyorduk. Son hadiseler Türkiye’nin haklılığını teyit ve tescil etmiştir. Suriye ihtilafında ülkemizin duruşu, hassasiyetleri, temel öncelikleri ve savuna geldiği politikanın parametreleri bellidir. Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve millî birliğinin korunması, 13 yıldır devam eden istikrarsızlığın, Suriye halkının meşru talepleri doğrultusunda mutabakatla son bulması en büyük temennimizdir. Ülkemizin millî güvenlik öncelikleri çerçevesinde sahadaki süreci anbean takip ve tahlil ediyor, bunlara halel getirecek herhangi bir farklı eylemin yaşanmaması adına gereken bütün tedbirleri alıyoruz.”
“BUGÜNE KADAR İSRAİL’İN VERDİĞİ SÖZLERİ TUTTUĞUNU GÖREMEDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilere dair bir soru üzerine, şu yanıtı verdi: “Türkiye’den şu anda Karadağ’da yatırımları olan firmalarımız var. Bunları Sayın Cumhurbaşkanı ile de görüştük. Bu firmalarımızın bundan sonraki süreçte de atacakları adımları önemsediğimizi yine konuştuk. Bu firmalar Türkiye’de çok güçlü olan firmalar. Bundan sonraki süreçte özellikle sanayide ve savunma sanayinde buralarda birçok adımlar atabileceklerini kendileriyle paylaştım. Bu konuda kendilerinin de verecekleri destekler, atacakları adımların çok daha güçlü olacağını ortaya koyacaktır.”
Gazze’de ateşkesin sağlanmasına yönelik girişimlere dair diğer bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazze’de bugüne kadar İsrail’in verdiği sözleri tuttuğunu göremedik. Bundan sonraki süreçte acaba verdiği sözleri tutar mı, tutmaz mı noktasına gelince, bu konuda samimi bir yaklaşım bugüne kadar görmedik. Bundan sonra da göreceğimizi zannetmiyorum. Çünkü 50 bini aşkın insanın öldürüldüğü bu süreçte neyine inanacağız? En son Lübnan’da öldürülen insanların ardı ardına neyine inanacağız? Dolayısıyla ateşkes sözü veriyorlarsa bunu görelim. Uygulamada bu adımlar atılsın, biz de buna inanmış olalım.”
KARADAĞ CUMHURBAŞKANI MİLATOVİÇ: “TÜRKİYE, KARADAĞ’IN HEM EKONOMİK HEM DE STRATEJİK OLARAK EN ÖNEMLİ ORTAKLARINDAN BİRİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sayısız görüşmesinin iki ülke ilişkilerine verdiği önemi ifade ettiğini belirten Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “Bu yıl Karadağ ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 145’inci yılını kutluyoruz. İki ülke arasında kurulan bu diplomatik ilişkiler sürekliliğin ve karşılıklı saygının göstergesidir” dedi.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “Türkiye bugün Karadağ’ın önemli bir NATO müttefiki ve partneridir. Türkiye’nin Balkanlar’daki yapıcı rolü ile bölgede istikrar ve refaha verdiği katkıyı takdir ediyoruz” diye konuştu.
Savunma alanındaki iş birliğinin yakın zamanda Karadağ’da açılacak Podgoritsa Askerî Ataşeliği ile daha da güçleneceğini ifade eden Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, ekonomik ilişkilerin her yıl daha da geliştiğini söyledi.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “Türkiye’den doğrudan yatırımlar bu yıl 100 milyon avroya ulaşacak. 250 milyon avroya ulaşan dış ticaret hacmi de ekonomik ilişkilere verdiğimiz önemi göstermektedir” diye konuştu.
Karadağ’ı ziyaret eden Türk turist sayısının da her geçen yıl arttığına dikkati çeken Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “Türkiye, Karadağ’ın hem ekonomik hem de stratejik olarak en önemli ortaklarından biridir” dedi.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığına (TİKA) teşekkür ederek, TİKA’nın 500’den fazla projeyi hayata geçirdiğini ifade etti.
Karadağ’ın siyasi öncelikleri arasında Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin bulunduğunu söyleyen Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, “2028’e kadar AB’nin 28’inci üyesi olacağımıza inanıyorum. Bu süreçten önce ve sonra Karadağ, Türkiye ile her alanda ilişkilerini en güçlü şekilde sürdürmeye devam edecek” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.